‘Sezon finali’ne Hakim Berman damga vurdu

HABER İZLENİM | ADEM YAVUZ ARSLAN – NEW YORK

Mesleğe 20 küsür yıl önce polis – adliye muhabiri olarak başlamış birisi olarak bugüne kadar çok dava izledim.

Adliyelerde, mahkeme salonlarında çok zaman harcadım.

İddianameler, hakimler, savcılar, sanıklar ve duruşmalar uzak olduğum kavramlar değil.

Fakat New York’ta görülen ve dün itibariyle ‘ilk etabı’ biten Reza Zarrab davası bir çok yönüyle diğerlerinden ayrılıyor.

Davanın ‘içeriği’ ‘tarafları’ ve Türkiye tarihinde neden olduğu ‘kırılma’ ile özel bir konuma sahip.

Bende bu kritik davayı başından bu yana yerinde izledim.

Onlarca yazı yazıp, bir o kadar da periscope yayını yaparak gelişmeleri aktarmaya çalıştım. Binlerce sayfayı bulan mahkeme tutanaklarına baktım.

Özetle tarihi davaya ‘hak ettiği ilgiyi’ gösterdiğimi düşünüyorum.

SIRADIŞI BİR KARAR DURUŞMASI OLDU

Gerek TR724 yazılarımda, gerekse de periscope yayınlarında ısrarla altını çizdiğim nokta şuydu;

“Jüri ve hakim için çok zor bir dava ile karşı karşıyayız. Savcılık çok güçlü deliller getirdi ve mahkeme salonunda kimsenin İran ambargosunun delindiği, kara para aklandığı, Zarrab’ın siyasilere ve bürokratlara milyonlarca dolar rüşvet dağıttı’ konusunda şüphesi kalmadı.

Hatta parası Türkiye hükümetince ödenen Halkbank’ın avukatları da iddiaları teyit etti. Sorun Atilla’nın konumunda. Hakan Atilla bu zincirin en zayıf halkası, gelin görün ki sanık sandalyesinde tek başına oturuyor”.

Karar duruşması başlayınca gördük ki Hakim Berman da ‘aynı nokta’da.

Berman duruşmayı açarken “Bu davada merhametli, kılavuzun dışında bir ceza verilmesi gerektiğine inanıyorum.” dedi.

Ardın da uzun uzun karara dair gerekçelerini anlattı.

Yargıç Berman, verdiği kararların gerekçelerini kamuoyu ile paylaşırken çok şeffaf ve detaylı olmasıyla biliniyordu. Bu kuralı bozmadı, hatta duruşma tutunaklarını aynı gün internet üzerinden herkesin ulaşımına açtı.

Maddeler halinde özetlersem hakim Berman’ın referans verdiği noktalar şöyle;

  • Hakim Berman dava boyunca sunulan delilleri hatırlattı. Önce aleyhine sonra da lehine olan delilleri sıraladı. Aleyhine olan delilleri sıralarken salonda ‘ağır bir ceza geliyor’ beklentisi oluştu. Fakat lehine olan maddeleri açıklarken de tam tersi bir hava yayıldı.
  • Zarrab’ın anlatımlarını inandırıcı bulduğunu söyledi.
  • Berman duruşma sırasında bir şema dağıttı. Bu şemada savcılığın hangi suça ne kadar ceza istediği, savunmanın talebi ve kendi hesaplamalarına dair detaylar vardı. Hakim Berman “Bu davada, kitapta yazan mahkumiyetin değil, merhametli bir cezanın verilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.
  • Savunma Atilla’ya 46 ile 57 ay, savcılık ise 15 yıldan fazla hapis cezası istiyordu. Hakim 32 aya hükmederek bu referansları dikkate almadığını gösterdi.
  • Temel olarak Hakim Berman ‘ortada bir suç var fakat Atilla bu işin organizatörü değildi’ dedi.
  • Berman, Atilla’nın aleyhine olan maddeleri de tek tek sıraladı. Mesela Atilla’nın ‘yalan beyanda bulunduğunu’ söyleyerek bunları örnekleriyle anlattı. Banka da yapılan yasadışı işlemlerden örnekler verdi. Bir bakıma Atilla’ya ‘suçlusun ama savcılığın istediği kadar büyük cezayı hak etmiyorsun’ demiş oldu.
  • Berman, Atilla’yı “Çarkta bir dişliydi. Kendisine verilen emirleri yapan fakat bu işi yapmaya isteksiz bir dişli” olarak tanımladı. Atilla’nın rüşvet almamış olması lehine delillerin ilk sırasında yer aldı.
  • Berman, Zarrab’ın ifadelerinde Atilla lehine olan bölümleri tek tek sıraladı. Hatta bu aşamada savunmaya da fırça attı denebilir. Savcılığın çok ciddi delillerle geldiğini, 12 tanık dinlettiğini buna karşılık savunma makamının zayıf kaldığını, sadece 2 tanık getirdiğini, bunlardan birinin de zaten Atilla’nın kendisinin olduğunu söyledi. Berman’ın konuşmasının bu bölümü hayli ilginç bulundu. Zira savunmaya ‘müvekkilinizi doğru dürüst savunmadınız’ fırçası atmıştı.
  • Berman kararı alırken Atilla’nın tutumu, davranışları ve hayat hikayesini önemsediğini söyledi. Hatta Atilla için Türkiye’den gelen mektuplardan uzun uzun bahsetti. Kendisine 101 mektup gelmiş. Bu mektuplardan ikisini duruşma salonunda okudu. ‘Türk hükümetinin kullandığı dilden çok farklı bir dille’ yazılmış diyerek hükümet çevrelerinden gelen açıklamalara da gönderme yaptı.
  • Bu aşamada şu gözlemimi paylaşmakta fayda görüyorum: Hakan Atilla’nın düşük ceza almasının en büyük nedeni duruşma esnasında gösterdiği iyi hal, cezaevindeki örnek tutumu ve hayat hikayesi. Rüşvet almamış olması da lehine en büyük delildi. Yoksa, jürinin olmadığı gibi Berman’ın da suç işlendiğine dair bir şüphesi yoktu.
  • Berman yargılama konusunun çok ciddi olduğunu, ulusal güvenlik boyutu bulunduğunu fakat bu durumun Atilla’nın pozisyonu ile örtüşmediğini düşündüğünü söyledi.
  • Berman karar konuşmasında sık sık ‘daha kusurlu kişiler’, ‘master mind’ ve ‘esas oyuncu’ gibi ifadeler kullandı. Savcılığın ‘Atilla organizatördü’ iddiasına katılmadığını, Atilla’nın ‘alt seviye, gönülsüzce sisteme dahil olmuş bir bürokrat’ olduğunu anlattı.
  • Savcılık 50 bin ile 500 bin dolar arasında bir para cezası öngörmüştü. Fakat Berman, Atilla’nın ‘ bu cezayı ödeyemeyeceğini’ söyleyerek yasal miktar olan 500 $’a hükmetti.

ATİLLA’YI HAKİM BERMAN  SAVUNDU !

Hakim Berman karara gerekçe olan detayları paylaştıktan sonra taraflara tekrar söz verdi.

Hakan Atilla rahatlamış gözüküyordu.

Bu aşamada kendi yazdığı bir metni avukatı Cathy Flemming aracılığı ile okuttu.

Atilla yargıç Berman’a Ramazan ayının ilk günü olduğunu belirterek, “Oruç tutmanın anlamı aç olanın halinden anlamaktır, sizin de kendinizi benim ve ailemin yerine koymanızı rica ediyorum” dedi.

Ardında savnuma ekibinin lideri Victor Rocco söz aldı.

Rocco Berman’a hitaben “Beni gölgede bıraktığınız sayın hakim” dedi. Bu ifade hakim Berman’ın değerlendirmelerinden duyulan memnuniyetin açık ifadesiydi.

Rocco’nun Atilla’nın ‘özel muamele görmediği’ cümlesi ise arada gözden kaçtı ama aslında çok önemliydi. Burada refere edilen Zarrab’ı kurtarmak için Erdoğan ve AKP rejiminin perde gerisinde yaptıkları pazarlıklar, görüşmelerdi.

Bu aşamada şu gözlemimi de aktarmakta fayda görüyorum.

Halkbank dolayısıyla da Türkiye Hükümeti, bu avukat ekibine boşuna milyon doları aşan paralar ödemiş. Duruşma boyunca çok zayıftılar. Hakan Atilla’nın lehine olabilecek konularda bile çekimser durdular. Daha duruşmalar esnasında bile hakim Berman savunmayı uyarıp ‘sanığın lehine olan konularda bile itiraz ediyorsunuz’ demek durumunda kaldı.

Dahası ABD mahkemelerinde eşi benzeri pek görülmemiş bir şekilde fotoşopta üretilen sahte belgeyi delil diye sundular. Hatırlanacağı gibi Atilla’nın avukatlarının iddiasına göre Fethullah Gülen, hakim Mustafa Başer’e mektup yazarak tutuklu polislerin tahliyesi talimatını vermişti. Fotoşopta üretildiği bariz belli olan bu mektup nedeniyle de hakim Berman’dan tarihi bir fırça yemişlerdi. Eğer Berman gibi ‘insaflı’ bir hakime denk gelmeseler Atilla’nın uzun yıllar cezaevinde kalması kaçınılmazdı.

SAVCILIK; ADİL YARGILANDI

Rocco’dan sonra kürsüye gelen savcı Michael Lockhard Atilla’nın ‘adil bir şekilde yargılandığını’ söyleyerek hakim Berman’a katılmadığını söyledi.

Atilla’nın ‘alt seviye’ bir aktör olmadığını iddiasını yenileyen Lockhard “lider değil di ama liderlerden biriydi” dedi.

Savunmanın aksine Savcı Lockhard ‘son sözler’ faslında hayli kapsamlı bir ‘itiraz’ yaptı. Atilla’nın bankacılık ve ambargo mevzuatına dair bilgisinin işlenen suçta kritik bir rolü olduğunu iddia eden Lockhard “Bu, dünyadaki en büyük terör destekçisi devletin nükleer olanaklarıyla ilgili bir dava.ABD mahkemelerindeki en büyük ambargo davasıdır. Ulusal ve uluslararası güvenliği ilgilendiren boyutları var. İçerisinde İran-Türkiye hükümet yetkilileri, Halkbank yöneticilerinin olduğu organize bir suçtan bahsediyoruz” dedi.

Michael Lockard, “Bu uyuşturucu, silahlarla ilgili bir dava değil; bu nükleer kapasite hakkında bir dava” diyerek Atilla’nın terör destekçisi ve nükleer faliyetlerde bulunan İran’a bizzat destek verdiği iddiasını yineledi.

BERMAN ‘MERHAMETLİ’ DAVRANDI

Duruşmanın sonunda hakim Berman, Atilla için 32 ay hapse karar verdi. Yattığı süre göz önüne alındığında Atilla’nın 13-14 ay sonra serbest kalması gerekiyor. Adli denetimli serbestlik kararı da uygulanmayacak.

Bu sonuç için hakim Berman’ın mahkemeye vurduğu damga denebilir. Çünkü savunma avukatlarının bile beklentisinin çok altında bir cezaya hükmetti.

Hakim Berman duruşmayı açarken ‘kitaba bağlı kalmayacağını’ ifade etmişti, öyle de yaptı. Eğer savcılığın taleplerini dikkate alsa yada ceza yazalarındaki rakamları baz alsa ortaya çok farklı bir tablo çıkacaktı.

BU KARAR NE ANLAMA GELİYOR?

Karar her şeyden önce Atilla ve ailesi için ‘mutlu son’.

Tabi ki tahliye edilmesi ve özgürlüğüne kavuşması onlar için ‘ideal’ olanıydı fakat savunma ekibinin bile 5 yıl hapsi göze aldığı bir ortamda 13 ay gibi bir ceza ile kurtulması önemli.

Kaldı ki savcılık çok sağlam deliller, şahitler sunmuş buna karşılık savunma ekibi çok zayıf kalmıştı.

Atilla karardan sonra hakim Berman’a teşekkür ederken eşi Burçin Atilla yorum yapmadı. Avukat Rocco ise ‘adil bir karar’ diyerek memnuniyetini ifade etti.

Peki Atilla’nın az ceza alması ne anlama geliyor?

Kararın bir kaç boyutu var;

Birincisi ve en önemlisi; New York Güney Bölge Mahkemesi -17 Aralık soruşturmasına da konu olan iddiaları da- suçlamaları teyit etmiş oldu. Yani Halkbank üzerinden İran ambargosunun delindiği, kara para aklandığı, Zarrab ile bürokratlar ve AKP hükemeti üyelerinin rüşvet ilişkisi içinde olduğu artık bir mahkeme kararı.

Hakan Atilla’nın beklenenden az ceza alması bu gerçeği değiştirmiyor.

Kaldı ki İran ambargosunun delinmesi ‘onay ve talimatını’ veren, milyonlarca dolar rüşvet alan siyasiler, bürokratlar değil de sadece Hakan Atilla’nın ağır bir ceza alması vicdanları yaralardı.

Bu yüzden Hakan Atilla kararını ‘adil’ bir karar olarak değerlendiriyorum.

SUÇ KESİN AMA TÜM FATURA ATİLLA’YA ÇIKMAMALI

Mahkeme ‘Ortada organize bir suç var; siyasiler karışmış, bürokratlar karışmış, deliller de sağlam fakat bütün faturayı sana kesmek adil olmaz’ demiş oldu.

Mahkeme kararındaki ‘Atilla ‘master mind’ değildi’ ifadesi de şu açıdan önemli; eğer Atilla üst akıl ve organizatör değilse kim ?

Atilla kararı bu tartışmayı da yasal olarak açmış oldu. Mahkeme isim vermiyor ama ortada bir ‘master mind’ olduğunu tutanağa geçiriyor.

Duruşmaların başından bu yana dikkat çektiğim nokta bu aşamada daha dönemli hale geliyor.

Bilindiği gibi savcılık iddianameyi Halkbank ve  Hakan Atilla ile sınırlı tuttu. Fakat duruşmalar esnasında adeta bir ‘çerçevede’ çizdi. Savcılar soruları ile bir yeri işaret etti ama arkasını getirmedi.

Bir başka ifadeyle topu rakip kaleye kadar getirip ceza sahasında gezdiren, yan paslar yapan bir futbolcu gibi davrandı. ABD medyasına konuşan Amerikalı savcılar ve hukukçular bu durumu ‘yeni davaların habercisi’ olarak yorumladılar.

Atilla’nın hüküm giymesi de bu açıdan önemli bir dönüm noktası denebilir. Sonuçtan çıkacak bir diğer ders ise tüm bürokrasiye. Hukuksuz işlemlerin faturası er yada geç önlerine konuyor. ‘Ben sadece emri uyguladım, talimatlara uydum’ savunması da sizi kurtarmıyor.

Öte yandan Atilla kararı Türkiye’de ki 17 Aralık soruşturmasının da yeniden açılmasını zorunlu kılıyor.

Çünkü 17 Aralık soruşturmasına temel olan iddialar New York’ta ki mahkemece teyit edildi ve hükme bağlandı.

Sonuç olarak Zarrab Davası’nın ‘ilk sezon finali’ Atilla için mutlu sonla bitti. Fakat mahkeme kararı çok kişinin huzurunu kaçırmaya yetecek türden.

Bakalım ‘gelecek sezonlar’ ne getirecek.!


[Tr724 yazarı Gazeteci Adem Yavuz Arslan, karar duruşmasının detaylarını Periscope yayınıyla paylaştı.]


 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin