Sen nelere kadirsin İsmailgillerin Atatürkçülüğü

YORUM | Prof. Dr. MEHMET EFE ÇAMAN

Güzel günler göreceğiz çocuklar diyorlar ya, inanma. Güneş doğacak – doğacak elbet de, aydınlığa çıkılmıyor doğan her güneşle. Mücadele ister, düşünmek ister. En önemlisi de kendine dürüst olmak ister, aydınlık. Gerçekleri konuşmak, bazen de insanlara anlayacağı dilden konuşmak önemlidir. İsmail, Anayasa rafa kaldırıldı, sustunuz. Kiminiz düşmanlarınızı ortadan kaldırıyorlar diye sustu, kiminiz fırsatçıydınız, sustunuz. Kiminiz korktuğu için sustu. Hepsi de aynı kapıya çıkar. Yeri ve zamanı geldiğinde konuşmamak, hiç konuşmamak gibidir. Momentumu kaybediverirsiniz. Anayasa fiilen rafa kaldırılalı çok oldu. Neden ilk günü konuşmadınız? Şimdi yazıp çizmişsiniz, faydasız! Ki şimdi bile çoğunuz yazmıyor-çizmiyor. Gazetelere ve televizyonlara çöküldüğünde, okullar kapatıldığında, memurlar atıldığında da sustunuz zaten. Karikatüristler arkadaş, karikatüristler, yani bildiğin çizgilerden korkan bir iktidar var – yine de ödünüz patlıyor. Bu sus kültürü, bu büyükler doğrusunu bilir tutumu, bu siz daha iyisini bilirsiniz vıcık-vıcıklığı nereden geliyor? Selam verdik, rüşvet değildir deyu almadılar diyen atalarımızdan olmasın? İpotek altına alınan vicdanların memleketidir. Aslında bu manada ilk robotu Türkler buldu. Robot komuta edilir. Birilerine hizmet etmek üzere vardır. Durumunu sadece kabullenmekle kalmaz, programı gereği durumunun farkında bile değildir. Akkoyunlu Devleti toplumu böylesi robotlardan oluşan bir toplum.

Her yerde sis var İsmail. Yoğun bir sis. Herkesin eli el yordamıyla bir şeyler arıyor. El cebe girdi mi rahat durmaz. Herkesin eli birilerinin cebinde. Herkesi birbirine bağımlı kılan bir çıkarlar birlikteliği bu. Umurunda değil işkenceymiş, hakmış, hukukmuş. Umurunda değil, hapishanelerde bebekler, kadınlar, yaşlılar varmış. Gazeteler televizyonlar yalan makinesine dönmüş. Umurunda değil! Umurunda mı, üniversiteler bitmiş, orta öğretimde en geri OECD ülkelerinden biri Türkiye. Umurunda mı, yolsuzluk endeksleri, demokrasi endeksleri, uluslararası hava yollarının giderek elini-eteğini çekmesi, hapisteki milletvekilleri, umurunda mı İsmail!

NASIL ANLATSAM?

Çocuğunun geleceği diyorum, anlamıyorsun yine. Söyle kardeşim, senin için ne önemli onu söyle de ona göre anlatmaya çalışayım sana. Çalıyorlar diyorum, yapılan yoldan köprüden falan bahsediyorsun İsmail. Ülke elden gidiyor diyorum, bana Ortadoğu’daki muhteşem zaferleri anlatıyorsun. Demokrasiden insan haklarından bahsedince, beni Batı’cı olmakla suçluyor, garip şekilde ulumaya başlıyorsun. Hepsini birbirine karıştırıyorsun. İdeolojik bir havuz vu, içinde ne ararsan var. Mahallede mi öğrendin bunu solculuk diye sen, ha, deyiver hele. Atatürk deme, Atatürkçü adam ABD mahkemesinde Erdoğan’ı kötülemez diyorsun da, İran’ın nükleer programına para aklama işi yapanların yargılandığı davanın hâkimi ve savcısına “Fetöcü” diyen havuz medyasının gerisinde olmayı Atatürkçülük diye savunmak fazla sırıtmıyor mu? Bırak bu üçüncü dünya solculuğunu da, bana şunu söyleyiver: Atatürk İran’ın menfaatleri için çalışın mı dedi? Galiba seni iyi kandırmışlar azizim. Bunun adı Atatürkçülük değil, vatana ihanet. Ve onu Atatürk yapmadı, senin hararetle savundukların yaptı.

Fabrika önünde grev yaparken jandarma copu yiyerek gözaltına alınan işçiler yok mu senin sol lügatinde? Emek, hak hukuk yok mu? İşkence normal mi senin anlayışında? 300 yıldır görülmedik zulüm uygulanıyor – suçun şahsiliği ortadan kaldırıldı, insanlar anası babasının “suçları” nedeniyle takibat altında. Yok mu bunlara bir diyeceğin? Eğer yoksa, neden karşı çıksın insanlar Faşizme birader? Sen bana alternatifsiz faşizmi savunuyorsun. Ne zamandır haklı olup olmadığın konusu kim olduğuna endekslendi? Yani ocu olunca haklı, bucu olunca haksız mı olunuyormuş? Kim söylüyor bunu literatürde, bir deyiver hele de biz de bilelim dostum! Hukuk siyasetin köpeğidir özdeyişini Marx mı söyledi yoksa biz bilmeden?

BU SENİNKİ SOLCULUK DEĞİL

Yok İsmail, dur bitmedi daha, kaçma. Bak güzel kardeşim, senin savundukların solculuk değil. Kandırmışlar seni, ya da sen bizi kandırmaya çalışıyorsun. Bana insan haklarından bahsetsene. Anayasadan bahset. Bana sendikal haklardan, kadının özgürleştirilmesinden bahset. Bana çocuk haklarından bahset, eğer vicdanın hala elveriyorsa, Kuran kurslarında tecavüze uğrayan oğlanların faillerini koruyanların iktidarını savunan senin gibi bir “solcunun”. Yok, İsmail, dur kaçma. Anlat bize merak ettim, makata cop sokularak öldürülen öğretmenler mi Atatürkçülükmüş! Yahu bir deyiversene, CHP liderini tehdit eden içişleri bakanını mı savunuyor bugün senin ekolün solculuk, yoksa Reza’nın önüne yatanını mı? Hangisini!

İsmail, aslanlar gibi kükrüyorsun iş mazlumlara geldiğinde. İnan seni propaganda bakanı yapsa Reis, işinin hakkını verirsin. Bunu bilinçli mi yapıyorsun, yoksa aklın bu kadarına mı yetiyor? Yani ücretli misin, yoksa gönüllülük esasına göre mi iş tutuyorsun, deyiver hele. Bak Anadolu çocuğuyum diyorsun da, en bıçkın lümpene taş çıkartacak varoşlukta sahibinin sesi olmaya devam ediyorsun. Anlar bize İsmail, Türkiye hazır değil mi yoksa “burjuva demokrasisine”? Ne duruyorsun, söylesene, kendine nasıl bir yer biçtin bu ülkede sen? Birkaç kitap, oradan-buradan toplama, birkaç yazı, şuraya-buraya konuşmaya gitmeler falan, yeni nesil bir Cumhuriyet gazetesi yazarı, veya Allah bereket versin, iyi bir televizyonda parlatılan kontrol altında araştırmacı gazetecilik faaliyeti, bu mudur yani hedef? Soruları önceden mi veriyorlar İsmail? Konu listesi alıyor musun arkadaşlardan? Bunun bir rayici var mıdır, merak ettim de sordum.

Sen bence sol ve Atatürk deme yine de İsmail. Ne olur ne olmaz. Çünkü insanların hafızası zayıf olsa da, kâğıt üzerinde çok uzun kalır bunlar sonra. Sen görevini yap, gaz al, Erdoğan’a çok ihtiyacımız olduğunu anlat. Sen söyle, de ki, Türkiye tehlikede. Bizi ABD mahkemesine şikâyet ediyorlar. Ama sakın sorma, şikâyetin konusu ne? Kanıtlar ne? İran ne? Bunlar bence uygun olmaz, değil mi? Bir iki yere “FETÖ” dedin mi, tamam nasıl olsa. Bak bu yazıya yanıt vermeye de değmez. FETÖ’cü Mehmet Efe Çaman diye bir profesör der, soruları çalıp ALES’ten ve ÜDS’den geçmiş de profesör olmuş dersin. Aman araştırmasın sonra kimse, neme lazım, ALES’e hiç girmediğim, ÜDS’den hem Almanca hem İngilizce’den sağlam skor çektiğim, lisans-yüksek lisans-doktora eğitimlerinin Almanya’dan olduğu gibi bilgilere ulaşırlarsa, FETÖ ABD’den sonra Almanya’yı da ele geçirmiş diyen birileri çıkar nasılsa. Yahu İsmail, aklıma bir şey geldi: bak bence onlardan önce sen yaz bunu. Hadi, iyisin bak, yarınki yazının da konusu çıkmış oldu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Ersan Şen, hack yoluyla ele geçirildiği için Mit’in bylock listesinin mahkemede delil olamayacağını belirtiyordu, kısa bir süre doğru tespitler yaptı, sonra yan çizdi.. Artık hükümet ağzıyla konuşuyor… İsmail de gerek Ensar konusunda gerekse bylock konusunda gerçek gazetecilik yapıyordu, zamanla pıstı, sindi… Keynes ile ilk ropörtajı yapan kişi olduğu halde artık hükümetin tezlerini savunuyor… Cüneyt Özdemir de ilk hafta mahkeme önünden konuşurken gayet objektif idi, zamanla havuza girdi… Bundan sonra bunları adam yerine koymaya bile gerek yok bence.

  2. Selam
    bak âbi bunu anlatıyorum işte.. bunlar olmasa idi yarın birgün adı geçen tutarsız kişilerle beraber çalışır… iş yapardını belki.. ve Hizmet-i Kur’âniye’ye bilmeden tecâvüzde bulunabilir… ebedîyen unutamayacağınız zecr tokatlarına yakın şefkat tokatları silsilesine mağruz kalabilirdiniz.. kabullenemediğin hâtâyı ne kadar büyütürsen kendince… kâbul edip affedilme umuduyla mağfiret dilemesi zorlaşıyor.. gitgide de tokatların şiddeti artıyor… çünkü o durumdan çıkman gerekiyor.. yoksa nihâyetinde zecr tokadı yiyorsun… hâlâ akıllanmassan.. zecr tokatları silsilesi başlıyor… o da gitgide şiddetlenerek.. sonu nereye varacak acaba diye seyretmekten usanıp Yüzünü dönüyon seni çağırana doğru ve kavuşuyorsun Yâre… oh be!

  3. Mehmet efe hocam, mahir beyin tespitini yerinde buluyor ve katılıyorum. Barbaros kartalın onlara dediği gibi ‘ sizinle bizi aynı örgüte üye diye yazan, hala da yazmaya devam eden…’ deyip geçmek lazım. Bunlara bi köşe yazısı ile değil, 6 cümle ile bile mukabele de bulunmaya değmez, tukurun gitsin. Onların seviyesizligine cevap vereyim derken, suratle irtifa kaybedip onların seviyesi olan çukura düşersiniz allah esirgesin. Bi sonraki yazınızı güneşin balcıkla sivanamayacagini, yani eğitim cemaatinin sınav hırsızlığı ile neden suclanamayacağını kendi argümanlarınızla ispat eder şekilde bekliyor olacağız inşallah.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin