Portakal suyu kaçtı

YORUM | LEVENT KENEZ

Muhalif ana haber bülteni sunucusu, cevabı belli ve ülkenin geldiği durumu özetlercesine soruyor:

‘Hadi çıkalım zamları protesto edelim. Kaç kişi çıkacak korkudan endişeden sokağa? Kaç kişi çıkar sokağa, Allah aşkına söyler misiniz?’

Haklı mı? Elbette.

Bugün insanları bir şeyi protesto etmek için sokağa çıkarmak, kendisinin söylediği sebeplerden dolayı imkansız. Kitlesel olayların nasıl sonuçlanacağını, hükümetin çok istediği sokak hareketliliğinin nereye evrileceğini kestirmek zor ama hükümetin şebialarının neler yapacağını tahmin etmek zor değil.

O zaman daha basit bir şey deneyelim. Millete ‘sokağa çıkamayacak kadar korkak’ demek marifet değil. Malumun ilamı.

O zaman işimizi yapalım sadece habercilik yapalım.

İşkence ile öldürülen insanları haber yapalım.

Sokakta siyah transporterlarla kaçırılan ve hala haber alınamayan insanların yakınlarına mikrofon uzatalım. Zavallı eşler, çocuklar sosyal medyadaki kısıtlı imkanlarla yakınlarını arıyorlar. Hangi kapıyı çalsalar yüzlerine kapanıyor. Güvenlik kameralarının önünde göstere göstere kaçırılanlar bile var.

Meriç’te boğulan masum çocukların dramını ekranlara taşıyalım. Yunan televizyonlarının bile defalarca haber yaptığı ama bizim televizyonların bir saniye bile vermekten korktuğu şeyleri yayınlayalım. Baştan kabul, tüpçünün haysiyet yoksunu haber ajansı gibi ‘Aralarında çocukların da olduğu Fetöcüler kaçarken Meriç’te boğuldu’ diye verin.

Hamilelerin hastanelerde, nezarethanelerde sürünmesini çalışalım, hapishanelerdeki bebekleri yayınlayalım. ‘Yüzlerce çocuğun cezaevinde ne işi var?’ diye soralım.

İşimize gelen KHK’lıları değil bütün KHK’lıların sorunlarına el atalım.

Sosyal ölüme terk edilen biçare insanları haberleştirelim.

Bakın bunların hiçbiri taraf olmakla ilgili değil. İnsani konular.

Yapamayacaksınız. O yüzden millete ‘Nerde sende o cesaret!’ artistliğine gerek yok. 1.Çoğul şahıs zamiri kullanıp bak kendimi de aranıza katıyorum şirinliğine de.

Kadına şiddet, hayvanlara işkence, çevre duyarlılığı, hayat pahalılığı gibi konularda kahramanlık kolaydır.

Hadi haber yapmak çok maliyetli, bu dediğim haberleri yapacak imkanlar yok. Elin adamları aylarca çalışıp Türkiye’deki işkence hücrelerini, MİT’in karanlık uçaklarını, yasadışı operasyonları en ayrıntısına kadar haberleştirmiş. Dünya’nın en önde gelen medya kuruluşları da haber yapmış. Tartışmasız haber değeri olan bu çalışmayı görün! O da yok.

Yapabilecek misiniz? Tabii ki hayır. İçinizden zaten gelmeyeceği gibi üstüne bunları haber yaparsanız örgüte üye olmaksızın yardım etmekten dolayı hakkınızda soruşturma ve duruma göre hapis sopası var.  ‘Cemaat için hapse mi girek?’ diye korkmanıza eyvallah ama sonra gazetecilik, demokrasi, evrensel değerler artistliğiniz hiç çekilmiyor.

Yıllarca beraber çalıştığı, haksızlığa uğrayan arkadaşını bile açıktan savunamayan, aynı kanalda hükümet baskısı ile kovulan arkadaşlarına bile sahip çıkamayanların boyunu epey aşar bunlar.

Meriç’te boğulan masumlara sırtınızı döndüğünüz için bir sabah vakti kapınıza polisin gelme ihtimali var.

Cemaate gazetecilik dersi verip, cemaatin yaptığı gazeteciliğin zekatını bile yapamamak. Sadece Portakal için değil bütün sol ya da kemalist muhalif görünümlü yayınlar için geçerli bu. Siz niye Ergenekon davalarına karşıydınız? Eğer hukuki ihlallerdi ise meseleniz şimdi o ihlallerin tonlarcası yapılıyor. Gezi’de polis şiddetine karşı idiyseniz, polis şimdi bunların katmerlisini yapıyor. 15 Temmuz’un binlerce soru işareti var, cemaat ile ilgili olanlarını hükümetin dağıttığı kağıtlardan aynen yazanlar Erdoğan ile ilgili olanların herhangi bir tanesini bile haber yapamıyor ama birbirlerine ödül vermekten de geri durmuyorlar. Fetö bir bumerangdır, kim fırlattıysa başına gelecek yoldadır. Çünkü ‘Fetö’ diyen ben Erdoğan’ın savcısı,hakimi ve polisi ile yaptığı her türlü icraatı satın aldım demektir. O icraat sizi teslim almaya geldiğinde pek ağlamayacaksınız.

Erdoğan gazetecileri her zaman yandaşlarına hedef gösteren, söyledikleri şeyleri çarpıtan,  en bariz yalanları söylemekten utanmayan, meydanlardaki hülooğculara insanları yuhalatan hiçbir ahlaki ölçütü olmayan bir lider. Artık Erdoğan şunu yapmış bunu yapmış diye yakınmanın, şaşırmanın faydası yok. Çünkü Erdoğan her türlü kötülüğü yapabilecek bir karakterde. Mesele sen bu kötülükle mücadele ederken neler yapıyorsun?

Duruşundan taviz vermediği için müebbete çarptırılanların olduğu ülkede hiç haketmeyenlerin muhalefet ve gazetecilik sembolü haline getirilmeleri büyük bir ironi. İnşallah bu ironi kimsenin özgürlüğünden mahrum ve Erdoğan’ın beslemelerinin şiddetine maruz kalmadığı bir sonla sonuçlanır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin