Özeleştiriyi sizden öğrenecek değiliz!.. 15 Temmuz Cemaat’in neresinde? (21) [Barbaros J. Kartal]

Ahmet Dönmez’in tamamını okuduğunuzda darbe girişiminden daha uzun süren yazı dizisini 15 Temmuz ile ilgili başka bir yerde karşılaşamayacağınız ayrıntıları öğrenmek istiyorsanız mutlaka okuyun. Eğer sonra okurum diye kenara koyduysanız en azından sonuç yazısını mutlaka okuyun. Dizinin gerçekten mütemmim bir cüzü olmuş.

Dönmez’in yazı dizisinin TR724’te yayınlanmış olması bence en az yazı dizisi kadar önemli. TR724 yöneticileri de her türlü tebriği hak ediyor. Yazı dizisinin bir parçasını alıp ‘Cemaate çakmış’ ya da ‘Cemaati aklamış’ demek büyük haksızlık olur. Tamamının verdiği resim şimdiye kadar ki en iyi 15 Temmuz çalışmalarından birisidir. 15 Temmuz çalışmaları deyince SCF’nin 191 sayfalık raporunu anmamak olmaz. SCF’nin sitesine Türkiye’den erişime yasak getirilmesini sonuna kadar hak eden bir çalışma olmuş. Tamamı kendi kontrollerindeki açık kaynaklara dayalı çalışma bile nasıl kimyalarını bozuyor.

Dönmez’in yazı dizisinin ilgi görmesinin en temel sebebi kuşkusuz camia içinde konuşulan ama kimsenin bu kadar detaylı kaleme almadığı Cemaat içi ayrıntılara da yer vermiş olması. İleriki zamanlarda 15 Temmuz ile ilgili çok başka konulu çalışmaların yapılacağından eminim. Ortaya çıkmaya başlayan gerçekler buna işaret ediyor. Bugün gelinen noktada ortaya çıkan sorunun “Cemaat 15 Temmuz’un neresinde”yi geçerek “15 Temmuz Cemaat’in neresinde?” olduğudur. “Cemaat şunları şunları yapmasaydı başına bunlar gelmezdi” demek maddi açıdan doğru bir değerlendirme olmadığı gibi yapılan zulmü küçümsemekten başka bir şey değil. Dönmez’in yazı dizisinde altını çizdiği gibi Cemaat’e angaje olmuş kişiler vasıtasıyla Cemaat’in üzerine yıkılmış büyük bir olay ile karşı karşıyayız. Elbette bu gerçek bir sorgulamanın, bu nasıl olur, biz nerede yanlış yaptık muhasebesinin önüne geçmemeli. İkisi birbirinden ayrı şeyler.

İYİ NİYETLİ VE KÖTÜ NİYETLİ ÖZELEŞTİRİCİLER

Yazı dizisinden yola çıkarak benim anlatmak istediğim başka bir şey var. Dönmez’in yazdıklarından bağımsız olarak Cemaat’e devamlı olarak bir özeleştiri, bir özür buyuran kişiler var. Üslupları kabak tadı verse de bunların bazısı gerçekten iyi niyetli ve Cemaat’in yaptığı hataların olduğunu ve bunlarla yüzleşmesi gerektiğini savunuyor. İnsan doğasına aykırı olarak kimsenin hatasız ve günahsız olmayacağını düşünürsek insanlardan oluşan bir yapının da hatadan münezzeh olduğunu düşünmek yanlış olur. Bu iyi niyetli kimseleri küstürmeden, böyle de düşünenler var, demek ki hadisenin böyle de bir yönü var deyip gerçekçi olmak lazım.

Amma, bir kesim var ki… Bunlar yapılan zulümden zerre miktar rahatsız olmadıkları gibi Cemaat’in bitirilmeye çalışılmasından için için keyif alıyorlar. AKP’ye muhalif duruşlarından dolayı bir kıymet atfedilen bu kişilerin gereğinden fazla ciddiye alındığını düşünüyorum. Cemaat’in bazı tanınan kişileri bunlara tweet, mesaj yazıyor. Ben bu kişilerin Cemaat’in bir ferdini muhatap aldıklarını görmedim şimdiye kadar. En ucuz oyunu oynuyorlar. Ciddi eleştirileri görmek yerine kimin yazdığı belli bile olmayan en abuk sabuk yazılan bir mesajı RT edip ‘bak işte siz busunuz’ kurnazlığı. Cemaat’in iktidarı desteklediği günlerde sanki bir tek Cemaat destek vermiş gibi utanmadan her şeyi Cemaat’e fatura etmeyi çok seviyorlar.

AKP ne zaman askeri vesayetle mücadele etti, kapatılma davası ile karşı karşıya kaldı, AB için reformlar yaptı, çakma değil gerçek bir darbe tehlikesi yaşadı ve göreceli bir ekonomik gelişme sağladı o zaman kim destek verdiyse Cemaat de o zaman destek vermiştir. Eğer Cemaat bunların anlattığı gibi kirli bir yapı olsa iktidarın her türlü pisliğine rağmen çoktan pazarlık yapıp anlaşmış olur bugün bırakın bu acıları,  görmediği kadar büyük bir maddi imkanların, paranın ve itibarı içinde olurdu. Eğer Cemaat bugün bunları yaşıyorsa her şeyi göze alarak eyvallah etmediği içindir.  Bunu bugün içerisindeki ve dışarısındaki vefasızlar unutmuş olabilir. Yaşanan acıların içerisinde bunları söylemek itici bile gelebilir. Sabır. Yoksa bana ne Reza’dan, AB’den, havuzdan, ihalelerden, evde milyarlar istiflemelerden, İran ajanlarından der geçerdi. Ergenekon neymiş yakında görecek bütün ülke.

Yukarıda bahsettiğim bu kişilerin bazı mesajlarını okuyunca Şener Şen’in o unutulmaz repliği geliyor aklıma “Seni hiç sevmedim sütoğlan”, hatta bazıları için “babanı da sevmezdim zaten” diyorum geçiyorum. Benim herkese acizane tavsiyem bu kişileri fazla ciddiye almayın. Çünkü sosyal medya dediğimiz şeyin ne kadar yanıltıcı olduğunu en çok bu camia biliyor. Bir tweet ile anlık öfke nöbetine girmeye ya da destek veren bir tweet’le bahar geldiğini düşünmeye gerek yok. Kim milyonlarca insana yapılan zulme karşı çıkıyorsa tarih onu not edecek. İslamî camianın vicdanı sanılan kişiler de sizi hayal kırklığına uğratmasın. Kim bugün saçını tarıyorsa tarihe de öyle geçecek.

HER ŞEY NORMALE DÖNÜNCE GÖRELİM NE VARMIŞ?

FETÖ hokus pokusu ile milletvekili tutuklandı diye yollara düşen Kılıçdaroğlu’nun yüzlerce kilometre sonra FETÖ demek zorunda olması aslında her şeyi açıklıyor. FETÖ demek bazıları için bir hayat sigortasıdır ve bu kişiler bunu yapmak zorundalar. Kabul edelim öyle bir ülkede yaşıyoruz. Kimilerinin de korku ve baskılar sonucu kendilerinden beklenmedik şeyleri yaptığı zamanlar. Nasıl bazı kanalları çıldırmamak için izlemiyorsanız bu kişilerin yazdıklarına ve çizdiklerine de gereğinden fazla değer vermeyin. Her yazılanın üzerine atlamaya gerek yok, zaten biraz da bunu istiyorlar.

Akıl buyuranların bir tanesinin bir kere bile “15 dakika ile kurtuldum diyorsunuz, askerler saatler sonra gelmiş, bu yalanı niye söylüyorsunuz” diye sorduğunu gördünüz mü? Bunların gazetelerinin bir muhabirinin “Enişteden öğrendim dediniz ama enişte sizi 21:30’da aramış o saatte herkes zaten biliyordu, bu çelişki değil mi” diye sorduğunu. “İnsanların öldüğü akşam yanınızda damadınız mutluluktan uçuyordu ne diyorsunuz? Darbe sabahı Akıncılar üssünden çıkan MİT aracı ile ilgili resmi bir açıklama yapılacak mı? Hayatını kaybeden insanların hangi mermi ile vurulduğunu neden açıklanmıyor? Ev hanımları neden içeride?” diye sorduğunu…

İstiyorlar ki top hep Cemaatin sahasında olsun. Kapatılan televizyonları açalım, mühürlediğiniz gazeteler yayına geçsin, hapisteki gazeteciler dışarı çıksın. Herkes istediğini özgürce söylesin bir tane muhalife dokunmayın görelim bakalım top nerede çıkacak.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Tamam cemaat surekli topun agzinda olmasin da cemaat bir kere de kalkip bir aciklama yapsin Allah rizasi icin. Eger yuzbinlerce insanin zalimlerin eline dusmesinde cemaatten insanlarin dolayli-dolaysiz, haberli-habersiz payi varsa aciklansin artik.
    Baslik ironi amaci tasisa da bir o kadar da gercek. Cemaat abileri, ablalari gerekirse elestiriyi de biz yapariz seklinde hareket ediyorlar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin