Ömre bedel bir gece: Kadir Gecesi

Yorum | Cemil Tokpınar

Çok büyük bir ülkenin sahibi ve sayısız hazineleri bulunan bir padişah tahta çıkışının yıldönümünde, sarayın kapılarını halka açıp şöyle bir ilân yaptırmış:

— Ey millet! Herkes dilediği kadar altın, pırlanta, yakut, elmas, zümrüt, inci, mercan, zebercet alsın. Kabınızı getirin, istediğiniz kadar doldurun.

İnsanların bedava dağıtılan hazinelerden dilediğince yararlanması iyiymiş, hoşmuş; ama padişahın bir şartı varmış.

— Herkes hazineye akşamla, sabah güneşin doğuşu arasında girebilecek.

Halkın bir kısmı:

— Kim geceleyin uykusunu bırakıp da kalkacak, madem bir iyilik yapacaksın, evimize göndersene, deyip mışıl mışıl uyumuş.

Bir kısmı ise:

— Gece de olsa gidelim. Fırsat bu fırsat, belki bütün ömrümüzde kazanamayacağımız kadar bir hazineye sahip oluruz, diyerek saraya koşmuş. Ama birkaç dakikada hazineden biraz altın ve mücevher alıp hemen evine gelip uyumuş.

Bir kısmı ise, “yükte ağır pahada hafif” dediğimiz fazla değerli olmayan eşyaları almış.

Bazıları ise, hazineden mümkün olan en yüksek miktarı alabilmek için günler öncesinden planlar yapmış, arabalar kiralamış, hamallar tutmuş, hatta ortaklıklar kurmuşlar.

O kadar ki, ertesi gün çok yorgun ve uykusuz olduklarından bir süre istirahat etmişler. Önce onların uzun bir hazırlık yapıp kan ter içinde çalışmalarını garipseyen kimseler, hazineden aldıkları mücevherleri görünce şaşkına dönüp:

— Keşke, biz de onlar gibi çalışsaydık, demişler.

Çünkü onların bir gecede elde ettiği mücevherler, ülkenin en zengin insanının tam 1000 ayda veya 30 bin gecede kazanabileceği kadarmış. Bu da tam 83 yıla denkmiş.

O çağda yaşayıp böyle bir fırsatı yakalamış olsaydınız, bu dört gruptan hangisi gibi davranırdınız?

Tabii ki sonuncu şıkkı yapmayı düşünürdünüz. Aklı olan herkes böyle davranır çünkü.

Öyleyse buyurun, Padişah-ı Ezelî ve İki Cihan Sultanı olan Rabbimiz, Kadir Gecesinde sonsuz hazinesinin kapılarını ardına kadar açıyor. Kadir Gecesinde kullarını akıl almaz ihsanlara ve ikramlara mazhar ediyor.

Ne yazık ki, insanların bir kısmı bu geceleri uykuyla geçiriyor, bir kısmı birkaç saat ibadet edip uykuya yenik düşüyor, bir kısmı belki de sabahlıyor, ama zamanını cami ve türbeleri gezerek, televizyondan mevlid ve film izleyerek geçiriyor. Pek azı ise iftardan sabaha kadar istiğfar, dua, Kur’an, salâvat ve namazla meşgul oluyor.

Biz müminler, ne yazık ki, bu muhteşem gecenin kadr ü kıymetini bilmiyoruz. Oysa Kadir Gecesi çok feyizli ve bereketli bir gecedir. Tıpkı toprağa atılan bir tohumun filizlenip yeşermesi, büyüyüp serpilmesi ve binlerce, on binlerce meyve vermesi, üstelik her birinin içinde de yeni tohumların bulunması gibi, bu gece de ebedî saadeti netice verecek tohumları içinde barındıran müstesna zaman dilimidir.

 

Kur’an’ın doğum gecesi

Mübarek geceler içinde Kadir Gecesinin yeri bambaşkadır. Rabbimiz bunun için özel bir sure indirmiştir. Kadir isimli bu surenin anlamı şöyledir:

“Doğrusu Biz, onu Kadir Gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi; bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Rûh, o gece Rablerinin izniyle her iş için iner de iner. O, tanyeri ağarıncaya kadar bir selamettir.”

Kadir Gecesine, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ümmetine olan şefkat ve muhabbeti sebebiyle yaptığı bir duanın kabul edilmiş şeklidir diyebiliriz. Efendimize (s.a.v.) kendisinden önceki insanların ömürlerinin müddeti veya bu ömürlerden Allah’ın dilediği kadarı gösterildi. Bunun üzerine “Başka ümmetlerin uzun ömürleri içinde yapamayacakları amelleri ümmetim kısa ömrü içinde yapmış olsun.” diye duada bulundu. Allah da Peygamberimize (s.a.v.) bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini ihsan etti. (Muvatta, İ’tikâf: 6)

Bu gecenin faziletiyle ilgili şu hadisler çok önemlidir:

“Allah, Kadir gecesini ümmetime hediye etmiş, ondan önce hiçbir ümmete vermemiştir.” (Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr: 2/269)

“Her kim Kadir Gecesini, sevabını Allah’tan umarak ihlâslı bir şekilde ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.” (Buhârî, Kadr: 1; Müslim, Müsâfirîn: 175)

“Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesinde namaz kılarsa, geçmiş günahları affedilir.” (Buhârî, Sıyam: 71)

“Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, o geceden nasibini almıştır.” (İ. Canan, Kütüb-i Sitte, 3/289)

“Her kim Ramazan ayı çıkıncaya kadar akşam ve sabah namazlarını cemaat ile kılarsa, Kadir Gecesinden fazla bir hisse alır.” (İ. Canan, Kütüb-i Sitte, 3/289)

 

Kadir Gecesi ne zaman?

Kadir Gecesi Ramazan içinde gizlidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) son on gecede, bilhassa tekli gecelerde aranmasını tavsiye etmiştir. Fakat asırlardır Ramazan’ın 27. Gecesi Kadir Gecesi olarak kabul edilmiş ve öyle ihya edilmiştir. Mümkün mertebe bütün Ramazan’ı ihya etmek, bilhassa son on güne özel bir önem vermek, 27. Geceyi ise daha fazla önemsemek güzel olur.

Bediüzzaman Hazretleri talebelerine yazdığı bir mektupta şöyle demiştir:

“Yarın gece Leyle-i Kadir olmak ihtimali çok kuvvetli olmasından bir kısım müçtehidler o geceye Leyle-i Kadr’i tahsis etmişler. Hakikî olmasa da, madem ümmet o geceye o nazarla bakıyor, inşâallah hakikî hükmünde kabule mazhar olur.” (Şualar, 14. Şua)

Kadir Gecesi bin aydan hayırlı olduğuna göre 83 yıllık ibadet ömrüne bedeldir. Her ayda 30 gece, bin ayda 30 bin gece olduğundan her ibadete 30 bin kat sevap verilir.

Buna göre, bu gece kılınan 2 rekât namaz 60 bin rekât kıymetindedir.

Okunan bir Yasin, 30 bin Yasin hükmüne geçer.

Yapılan dualar, zikirler, salavatlar hep 30 binle çarpılır.

Bu da Rabbimizin sonsuz rahmet, mağfiret, lütuf ve ikramının muazzam bir tecellisidir.

Bu bakımdan iftardan sabah namazına kadar hiç uyumayıp ibadetle ihya etmek muhteşem bir kazançtır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin