Nevşin Mengü, Yıldırım’ın ABD’de ziyaretinde gazetecilerin et yeme yarışını yazdı: Aksırıncaya tıksırıncaya kadar…

AKP Lideri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’un görüşmesinin kısalığını ifade ettiği için CNN Türk’te önce geri plana alınan sonra da işine son verilen Nevşin Mengü, Başbakan Binali Yıldırım ile ABD’ye giden gazetecilerin durumunu yazdı.

Gazeteciler.com’un ABD’de Brezilya lokantasına giden meslektaşlarının enstantanelerini yazdığını hatırlatan Mengü, “Heyetteki gazeteciler DC’de meşhur bir Brezilya etçisinde gitmişler, kim en babayiğit belirlemek için en çok et yeme yarışı yapalım demişler. Sitenin ifadesine göre de, “yedikçe yemişler”. Yesinler gözümüz yok. Yeme yarışı yapma teklifi Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Zahid Akman’dan gelmiş. En çok eti de A haber Genel Yayın Yönetmeni Haluk Çimen yemiş. Yakışmış, Maşallah!” dedi.

Sitenin haberini fotoğraflarla bezediğini anlatan Mengü, “Ağalar gibi paşalar gibi bizim meslektaşlar sofranın başına üşüşmüşler, garsonlar da ha babam masaya et taşıyor…” dedi.

Mengü’nün Birgün Gazetesi’ndeki yazısı şöyle;

“Türkiye’de muhafazakarlığın yükselişi ile et lokantalarının patlaması aynı zamanlara denk gelir. Hep merak ederim, bu ikisinin toplumsal bir ilişkisi var mıdır diye. Üzerine araştırma yapmadım sadece gözlemlerim var.

Bir yanda daha az muhafazakâr görüntü çizen, işadamından futbolcusuna herkesin bin bin hesap bırakıp “lokumları” mideye indirdiği Nusret. Kendisi aynı zamanda instagram üzerinden Türkiye’nin bir anlamda yüzü olmayı başardı. Ölü bedenleri okşayan videoları like yağmuruna tutuluyor. Diğer tarafta da, bir yanıyla daha muhafazakâr, öte yanıyla, şamdanlarıyla varaklarıyla ölesiye extravagan Ramazan Bingöl’ler ve diğerleri.

Et bir tarafıyla çok maço, eril. Mangalı hep baba, ağabey yakar ya bizim toplumda. Et erkek işidir, erkek pişirir. Ve buna da bağlı olarak güç göstergesi. Bir oturuşta hamuduyla danayı, koyunu yemek, bunu alabilecek param var demek. Ve tabii yaşama hakkı üzerinde son sözü söyleme kudreti. ‘Bu kuzular, bu danalar, hep bu ağalar paşalar, yesin, sindirsin, güçlensin!’ diye kesilir. Beylerin zevkine göre de dinlendirilir, marine edilir, masaya getirilir. Güç gösterisidir bu, hükümran olanın muvaffakiyetini şanladırma gösterisi.

“Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir

Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?

Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehtir!

Bu hakkınız gazanızın, evet o hak da elde bir…”

Ne var ki Başbakan Yıldırım’ın heyetiyle birlikte, temasları izlemek için DC’ye giden gazetecilerin de bir yandan sıkılıp alternatif faaliyetlere yönelmiş olmaları normal. Bir siyasinin yurtdışı temasını izlemek, görüşmelerin gerçekleştiği binada, toplantı odasının dışında oturup görüşmenin bitmesini beklemekten ibaret. Görüşme bitince, bir görevli gazetecilere geliyor, şu şu konuşuldu, bu bu anlatıldı diyor, gazeteciler de bunu yazıyor. Çok yorucu, araştırma isteyen bir durum yok. Zaten bundan ekstrasını öğrenebilmek için en azından bir yabancı dile hakim olmak gerekiyor.

Aslında Türk gazetecilerin bir Brezilya lokantasını tercih etmiş olmaları bir açılım sayılır. Heyette bulunan gazeteci arkadaşlar belli ki, Batı gezilerine gide gele alışmış. İlk zamanlarda gazeteci arkadaşlar, Türklerin ya da Arapların işletmediği lokantalarda helal et olmaz, domuz eti karışmış olabilir gerekçesiyle tercih etmezler çekinirlerdi. Bu çekinceleri gitmiş rahatlamışlar gibi görünüyor. Afiyet olsun!

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin