Mursi, cezaevlerinde ölümler ve pişkinlikler

YORUM | RAMAZAN FARUK GÜZEL

Mısır’ın devrik lideri Muhammed Mursi’nin geçtiğimiz Pazartesi günü yargılandığı davanın duruşmasında kalp krizinden vefat ettiği haberi geldi…

Türkiye’deki iktidardan önce bir ölümcül sessizlik oldu, sonra gevelemeler ve  her olayda olduğu gibi işi pişkinliğe vurma noktasına gelindi… AKP Sözcüsü Ömer Çelik, bu vidanları yaralayan ölüm için: “Mursi tüm dünyanın gözü önünde adım adım öldürüldü. Buna sesiz kalan sözde demokratik dünya, darbecilere tepki vermek yerine kırmızı halılarla karşıladı. Darbenin insanlık suçu olduğunu söylemek yerine, darbecilerin ‘demokrasiyi inşa ettiğini’ söylediler.” dedi!.. Twitter’dan yaptığı açıklamadan anlıyoruz ki, o merhumun cenazesini de suistimal için başka etkinlikler düzenleyeceklermiş..

ÖLÜMLERDEN SORUMLULAR

İhvan’ın Mısır’da başa geçmesinden sonra AKP ve RTE onlarla irtibata geçmiş, bazı kulis faaliyetleri yapmışlardı. Erdoğan’ın karakutusu Hakan Fidan, İhvan yönetimi ve AKP arasında adeta mekik dokumuştu. Onlara örtülü ödenekten para desteğinde bulundukları, bürokrasiye ve askerlere karşı İhvancıları “Dik durun arkanızdayız” diye yönlendirdikleri, adeta “gaz verdikleri” hep konuşuldu…

Darbe patlak verdikten sonra da onları yalnız bıraktılar. Türkiye’ye sığınmış olan Muhammed Abdulhafiz Hüseyin’i tarifeli uçakla teslim etmeleri gibi bir çok uygulamayla bir İslami hareketi daha off-side’a düşürüp heba etmiş oldular!

Bu oyunu, ihaneti Suriye’de de gördük… Ülke içindeki muhalif kesimleri, özellikle de sünni/ İslami kesimleri destekliyor gibi göründüler, kendi menfaatleri ve (halifelik, İslam liderliği, mehdilik gibi) ham hayalleri uğruna…

O insanları ateşin içine çektikten sonra da onları kendi kaderleri ile başbaşa bıraktılar. Öncesinde Gazze ve Mavi Marmara tiyatrosunda da bir benzer vizyonu görmüştük…

PİŞKİNLİK TAM GAZ!

Bunlar yaşanırken, hiç özeleştiri gördük mü?

Ne münasebet! Tam bir pişkinlik… AKP’nin bülten ajansı AA şöyle bir de haber geçti:

“Mursi’nin ölümünden Mısır yönetimi sorumludur… İhvan’dan ‘Mursi kasten öldürüldü’ iddiası.”

Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan), tarafından Muhammed Mursi’nin vefatına ilişkin yapılan yazılı açıklamadaki, “Mursi çok ağır şartlarda hücre hapsine tutularak, tedavi hakkı gibi en sıradan haklardan dahi mahrum edilerek ölüme terk edildi. Ölümünden Mısır yönetimi sorumludur.” ifadelere yer verdi AA ve İhvan’ın, Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer insan hakları kuruluşlarını göreve çağırarak, Mısır’daki hapishanelerde uygulanan tıbbi ihmal yoluyla yavaş ölümlere son verilmesi için Mısır rejimine baskı yapılmasını istediğini aktardı…

Evet… Ne pişkinlik ama değil mi?!

Hem oradaki insanları bir maceraya sürüklüyorsun, bir de o islami kesimlerin desteğini almak ve şimşeklerin üstüne çekilmesini önlemek için üste bile çıkıyorsun!

Hem de neye rağmen:

Senin cezaevinde sırf muhalif görüldüğü için tutulan yüzbinlerce insan, 17 binden fazla kadın, 800’e yakın bebek/ çocuk varken… Hem kendi hapishanelerinde yine sırf muhalif görüldükleri için kiminin kasıtla, kiminin ihmalle ölümüne sebebiyet vermişken!..

İşkencelerle öldürülen, “hainler mezarlığı”na gömülmek istenen, sonradan “masum olduğu anlaşılmakla göreve iadesi gelen” Gökhan Açıkkollu öğretmenin, ilaçları verilmeyerek ölüme terk edilen öğretmen Halime Gülsu’nun kanları daha kurumamışken…

Yargı mensuplarına ayrı bir hınçla yaptılar bu cezaevlerinde ölüme terk etmeyi:

Yargıtay üyesi Mustafa Erdoğan, HSYK üyesi Teoman Gökçe, savcı Seyfettin Yiğit…

Yargıtay üyesi Mustafa Erdoğan

Mahkeme başkanı ile müştekilerin bir takım gibi davranarak söyledikleri ağır sözler üzerine kalp krizi geçiren, iyileşmesi dahi beklenmeden hücresine götürülen Savcı Mehmet Pekgüzel’in yaşadıkları dünya var oldukça lanetle anılacaktır. (Pekgüzel, ETÖ davalarının savcılarındandı, onun bu acı halini haber yapan ve ETÖ davalarından yargılanmış olan Oda TV’nin haberi veriş şekli de hiç unutulmayacak…)

HSYK üyesi Teoman Gökçe

Şu an cezaevlerinde  bir çok kadın hakim var, bir kısmına da ağır cezalar verildi. (“Bugün 23 Nisan, adalet istiyor insan!” başlıklı yazımızda konunun detaylarını bulabilirsiniz…)

Askerlere ve de kaçırılan insanlara yapılan işkence, tecavüz ve kötü muamelelerin ise haddi hesabı yok! O kadar kapalı kutu ki ülke bu noktada, sağlıklı bilgi alabilmek imkansız gibi…

Bu zulümleri yaparken bir de Ergenekon yargılamalarına atıflar yapılarak “denkleştirme, ödetme” bahaneleri üretiyorlar, yüzsüzce… “Ergenekon’un kini, hesabı bitmiyor” ve de “Can Dündar’ın ‘suç isnatları’ üzerine… (2)” başlıklı yazılarımızda da detaylı izah ettiğimiz gibi, Ergenekon’da da şu an yürütülen davaların da başında hep aynı iktidar ve muktedirler vardı ve Anayasa 125. m. gereğince–bütün bu eylemlere ve zararlara karşı- idarenin kusursuz sorumluluğu bulunmaktadır.

İŞBİRLİK!..

İktidarın yayın organı Yeni Şafak’ın şu yayınına bakın… Haberdeki Mursi ismini çıkarın, yerine şu an Türkiye’deki siyasi tutukluları, rehinleri yazın. Fark var mı?!

Evet, tam bir yüzsüzlük… Her suçu irtikap edip başkasına atıyorlar. Kendileri hangi suçu işlese bir başkasındaki aynı suçu nazara verip bir de insanlık havarisi kesilebiliyorlar!.. Ülkede:

– Adli sicili olan (sabıkalı) 22 milyon,

– Cezaevinde 313 bin,

– Adli kontrolde 300 bin,

– Firarda 1 milyon,

– Kovuşturması devam eden 7 milyon insan var.

Ülke açık cezaevine dönmüş, millet adaletsizlik ve yoksulluktan kırılıyor, adamlar bir de duyar kasıyorlar!..

Tam da bu günlerde dünyaca tanınmış Uygur yazar Nurmuhammed Tohti, Çin’de tutulduğu toplama kampında hayatını kaybetti. Kalp ve şeker hastalıklarıyla mücadele eden 70 yaşındaki Tohti, son bir yıldır toplama kampında tutuluyordu. Şu an da binlerce, yüzbinlerce “dindaş, soydaş” Uygurlu kamparda soykırıma, işkenceye uğruyor… Perinçekgillerin ortağı AKP’nin Havuz Medyası ise oraya gidip “oranın ne kadar güzel ve konforlu bir eğitim kampı olduğuna” dair yayın yapıp meseleyi aklamıştı!

Hatta Erdoğan, yakınlarda Çin devlet başkanı ile buluşup, birlikte “teröristlere karşı ortak hareket etme” çağrısı yaptılar. Kim bu teröristler ki? Uygurlar, ya da sen ben filan işte!..

Başta Mursi ve Tohti olmak üzere cezaevlerinde, kamparda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil diliyorum. Bunlara sebep olanların ise aynısına müstahak olmasını temenni ederek burada meseleyi mecburen bitiriyorum, ağyara daha fazla dokundurmadan…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin