Matematik Nobel’ini alan Ali Nesin: TÜBİTAK destekleseydi bu ödülü alamazdık

Matematik eğitiminin Nobel’i olarak kabul edilen Leelavati Ödülü bu yıl, Nesin Matematik Köyü’nün kurucusu Prof. Dr. Ali Nesin’e verildi. Ödülü alan Prof. Dr. Ali Nesin “TÜBİTAK, köyümüzü yılda 30-40 bin lira gibi cüzi bir miktarla destekleseydi, büyümek zorunda kalmazdık, dolayısıyla bu ödülü de alamazdık” dedi. Ali Nesin, ödülünü 9 Ağustos’taBrezilya’nın Rio de Janeiro kentinde yapılacak törenle alacak.

Nesin, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamasında “Bu ödülü büyük ölçüde Matematik Köyü sayesinde aldım. Matematik Köyü’nü de ben tek başıma oluşturmadım tabii ki. Üç beş kişi de oluşturmadı. Matematik Köyü’nün arkasında yüzbinler vardır. Yoksa benim etim ne budum ne? Projenin başını çektiğim için ödül bana veriliyor, ben de emek verenlerin namına, hepimizin adına ödülü alıyorum” ifadesine yer verdi.

“Ülkeden kovmayı becerdiğiniz Nişanyan olmasaydı bu köy olmazdı”

“Ülkeden kovmayı becerdiğimiz Sevan Nişanyan’ın cesareti olmasaydı bu köy olmazdı” diyen Nesin, “Sevan’ın sevimli olmaktan başka hayatta beceremeyeceği hiçbir şey yoktur!” dedi. Nişanyan’ın yaptığı güzelliklerin bedelini 3,5 yıl hapis yatarak ve yurdundan kaçarak ödediğini söyleyen Nesim şöyle devam etti:

“Bu ödül onundur da. Başlangıçta, çalı çırpıdan içine girilemeyen 10 dönümlük bir arazi ve Sevan’la ortak kurduğumuz hayallerimiz vardı. Bir de bir haftada biteceğini öngöremediğimiz 20.000 dolar gibi bir para. Çalı çırpıya ve hayallerimize ilk bağışı verenin adını (rahatsız olur diye) söylemeyeceğim. Bize inandı ve cebindeki son üç beş kuruşunu verdi. köyün ilk kahramanlarındandır. Bu ödül onundur da.”

“O para da bitince halka sığındık. Ama ortada bir şey yok, sadece ham hayaller var. Ham hayallere kim para verir? İşçiden, köylüden, memurdan, öğretmenden, emekliden, gençlerden ve hatta harçlıklarını biriktiren çoluk çocuktan 200.000 doların üstünde bağış geldi. İnanılır gibi değil. Ama kaçınılmaz biçimde yine para bitti. Yine halka başvurduk. Yine bitti. Sonra Felsefe ve Sanat köyleri dedik. Yine karşılık buldu çağrımız. Bu Köy babamın ifadesiyle ‘varından değil, yoğundan veren’ halkımızın katkısıyla vücut bulmuştur. Bu ödül onlarındır da.

‘Halkımızın güveni babamın sayesinde’

“Tabii halkımızın bu güveni babamın sayesinde. Bu ödül onundur da. Dedim ya paramız yoktu. Vakıf çocukları, benim çocuklarım ve öğrencilerim ve başka okullardan gelen öğrencilerden teşekkül, 14-24 yaş arası 50 kişilik bir gönüllü amele ordusuyla inşa ettik bu köyü. Açık havada yattık, yemeğimizi taşın üstünde pişirdik, el ele, omuz omuza verdik. Bu ödül onlarındır da.

“Bir inşaat yapmak ya da bir kurum kurmak zor olabilir, ama sonuç olarak sonu olan bir uğraştır. Sonu olan uğraşlardan korkmamak lazım. Ama sonu olmayan uğraşlar insanı kendinden eder. Tecrübeyle biliyorum. Köyü kurduk, iyi güzel de, bu köyü nasıl yaşatacağız? Sağ olsunlar, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından meslektaşlarım gönüllü ders vermeye geldi. Alexandre Borovik birincisiydi. Önceden tanıdığım ya da tanımadığım yüzlerce hoca tatilinden kıstı, ailesinden çaldı, yol parasını bile kendi cebinden ödeyerek büyük bir fedakârlıkla her yaz Köy’e geldi. Bu ödül meslektaşlarımındır da.

“Köye gelenler bilir, genç bir çalışan kadromuz vardır. Gece gündüz demezler. Fedakar, özverili, dürüst, çalışkan, yardımsever. Bu Köy onların evidir, ailesidir, yurdudur. Neredeyse varlıklarının nedenidir. Bu ödül onlarındır da. Peki ya öğrenciler olmasaydı? Yüz binlerce öğrenci olmasaydı bu köy yaşayabilir miydi? Bin yaşasınlar ve çoğalarak yaşasınlar!

‘TÜBİTAK destekler diye düşündük yanıldık’

“Başlangıçta küçücük bir köy kuracaktık. Taş çatlasa 100 kişilik. Devlet ve TÜBİTAK programlarımızı destekler diye düşündük. Yanıldık. Bürokrasi gerekli inşaat izinlerini vermedi. Köyü kaçak yapmak zorunda kaldık. TÜBİTAK da bir yıl sonra siyasi nedenlerle Köyü desteklemeyi reddetti. Destek almak bir yana, bir de üstüne para cezaları ödedik. İkinci yıl, yaşamak için büyümek zorunda olduğumuzu anladık. Yukarıda da değindiğim gibi halkımıza başvurduk. Eğer o yıllarda TÜBİTAK Köyümüzü yılda 30-40 bin lira gibi cüzi bir miktarla destekleseydi, büyümek zorunda kalmazdık, dolayısıyla bu ödülü de alamazdık. Ödül onların değil hiçbir biçimde, ama doğrusu bir teşekkürü hak ediyorlar!

“Şimdi önümüzde bir lise projesi var. Sıradışı, olağanüstü, eşi benzeri görülmemiş bir proje. Eğitim hakkındaki düşüncelerimizi sarsabilecek çapta bir proje. İzin almak için denemediğimiz yol kalmadı. Dört ayrı cepheden ret cevabı aldık, hem yerel yönetimlerden hem de merkezi yönetimden. Tıkandık. Sanki ülkeye düşman geldi! Ne istesek reddediyorlar. Önünde sonunda bir okul kurmak istiyorum. Umarım bu ödül bize bu kapıyı açar. O zaman her zamanki gibi yine sizlere başvuracağım. Bizim sizden başka kimsemiz yok ki. Matematik Köyü ve diğer köylerimiz, yeryüzünde eşi benzeri görülmemiş, göz yaşartıcı bir imece örneğidir. Emeği geçen herkesi paylaştığımız ödülden dolayı kutlarım.”

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Sayın nesin özverili uğraşınızı başarılarınızı,okuyunca sizlerle öğünmekten,imrenmekten başkaca birşey yapamamaktan üzülüyorum,ne yapabilirim diye düşündüğümde sizcede uygun bulunursa gönüllü olarak köyün bahçe işlerinde yardımcı olabilirim.başarılarınız daim olsun.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin