Lucescu ne ilk ne de son!

HABER-YORUM | EFE YİĞİT

Pamuk ipliğine bağlı olan 2018 Dünya Kupası’na katılma şansımız sahamızda İzlanda’ya 3-0 yenilerek resmen sonlandı. Bir Dünya Kupası’nı daha evimizden seyredeceğiz. Yenilgiden ziyade ortaya konan futbol tüm Türkiye’yi üzdü. Oyuncuların lakaytlığına Mircea Lucescu’nun tavırları eklenince ortaya kocaman bir fiyasko çıktı. Türkiye bir kez daha yanlış teknik adam seçmenin faturasını öderken, bu ne ilk ne de sondu. Geçmişten ders almadıkça benzer hezimetler bizi bekliyor.

GENÇ LUCESCU İÇİN BAŞARI ÖNEMLİYDİ

Mircea Lucescu, Fatih Terim’in Galatasaray’dan ayrıldığı 2000 yılında gündemimize girmişti. Galatasaray’ın ardından Beşiktaş ile yaşadığı şampiyonluk Romen hocanın kalitesini ispat etti. 55 yaşında ülkemize gelen Lucescu, iki farklı takımla şampiyonluk yaşayıp 59 yaşında ayrıldı. Shakthar Donetsk’te geçirdiği 12 yılın ardından Lucescu’nun durağı Rusya’nın Zenit Petersburg takımı oldu ancak sezonun sonunu göremeden kovuldu. Fatih Terim’in istifasıyla Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım Demirören, emeklilik hayalleri kuran Lucescu’nun ayağına giderek milli takımı emanet etmeye karar verdi. Anlaşma 4 maç artı 2 yıldı. Lucescu’nun geleceğini ‘4 maç’ şekillendirecekti. Yani Türkiye grupta ilk ikiye giremezse Lucescu’nun bileti kesilecekti. Şu an için bu ihtimal kalmadı.

TECRÜBELİ HOCAYA YAKIŞMADI

Lucescu’nun geçmişinden dolayı beklenti büyüktü. Ancak farklı bir Lucescu çıktı karşımıza. ‘İtler istedi diye köpekler ölmez’ diyen Lucescu gitmiş, yerine mazeretlerin ardına sığınan bir isim gelmişti. Kadro seçiminden oyun anlayışına kadar tünelin ucunda ışık belirtisi yoktu. Trabzonspor’da toplam 30 dakika oynayan Volkan Şen’in neden kadroya alındığının bir izahı yoku. Keza Galatasaray’ın ilk 11’inin değişmezi stoper Serdar Aziz’in tribünde olup, yerine Mehmet Topal’ın sahaya sürülmesinin mantıklı hiçbir açıklaması yoktu. Yine bu sezon Barcelona’da hiç sahaya çıkmayan Arda’nın fizik gücü yüksek İzlanda karşısında ilk 11’de olması Lucescu gibi bir tecrübeye yakışmıyordu.

AYNI TAKIMDA OYNAMANIN BİR ÖNEMİ VAR MI?

Prestij maçından öte bir anlam taşımayan Finlandiya maçı öncesi söyledikleri tam bir faciaydı. Yabancı oyuncu sayısından şikâyet edip ‘A Milli Takıma 3 oyuncu çağıracağım bir kulüp söyleyin’ demesi herhalde şaka olmalıydı. İzlanda karşısında ilk 11’de sahaya sürüp 90 dakika oynayan Caner, Oğuzhan ve Cenk’in Beşiktaş’ta oynadığını bilmiyor olamazdı. Sahaya sürdüğü Mehmet Topal, Arda Turan, Emre Belözoğlu ve Burak Yılmaz geçmişte beraber aynı takım için ter dökmüş, birbirini tanıyan oyunculardı. Rakip İzlanda’nın ilk 11’inde bırakın aynı takımda oynayan oyuncuları, 23 kişilik kadroda aynı takımda oynayan iki oyuncu bile yoktu.

HİDDİNK’TE DE AYNI HATA YAPILMIŞTI

Sorun Lucescu’da değil, sorun Lucescu’yu göreve getirenlerde. Lucescu artık kariyerinin sonuna gelmiş, tadacağı başarı kalmamış, heyecanını yitirmiş bir isim. Bu da doğal bir durum. 72 yaşına gelmiş bir teknik adamın kendine uzun hedefler koyması beklenemez. Yılların verdiği yorgunluktan sonra artık emekliye ayrılmasından daha doğal ne olabilir ki? TFF, Türkiye’yi yakından tanıyor diyerek Lucescu’yu göreve getirdi ama ilerleyen yaşını hiç hesaba katmadı.

Federasyon, benzer hatayı Guus Hiddink ile yapmıştı. Hiddink, 2010’da göreve gelirken 64 yaşındaydı ve kariyerinde düşüşe geçmişti. Nitekim Türkiye macerası sadece 13 ay sürerken, fiyasko olmuştu.

FENERBAHÇE’NİN ‘EMEKLİ’ HOCALARI

TFF’nin yaptığı bu yanlışı maalesef kulüplerimiz de tekrarlıyor. Fenerbahçe, Euro 2008’de İspanya’yı Avrupa Şampiyonu yapıp emeklilik planları yapan Luis Aragones’e takımı teslim ettiğinde İspanyol Hoca 70 yaşındaydı. Nitekim sadece 1 yıl görevde kalırken, kovulmasından dolayı aldığı 7 milyon Euro’luk tazminat süper bir emeklilik ikramiyesi olmuştu. Aragones, İspanya’yı 44 yıl aradan sonra Avrupa Şampiyonu yaparak hedefine ulaşmıştı. Heyecanını yitirmiş 70 yaşında bir teknik adamın bilmediği bir ülkede başarılı olması zordu. Nitekim olamadı. Fenerbahçe aynı hatayı Dick Advocaat’la da yaptı. 69 yaşında Fenerbakçe’ye gelen Advocaat tıpkı Aragones gibi fiyasko oldu.

BAŞARIYA AÇ HOCA GETİRİLMELİ

Bunun tersi örnekleri de var. Başarıya aç ve kendini ispat etme peşinde göreve getirilen genç hocalarla başarı yakalandı. Christoph Daum, ülkemize ilk geldiğinde 41 yaşındaydı ve ikinci yılında Beşiktaş’ı şampiyon yapmıştı. Beşiktaş’a ikinci gelişinde 47, Fenerbahçe’ye geldiğinde 50 yaşındaydı. Yine Fenerbahçe ile şampiyonluk yaşayan Zico göreve geldiğinde 53 yaşındaydı. A Milli Takım’ın dünya sahnesine çıkmasında önemli rol oynayan Sepp Piontek, 1990’da göreve geldiğinde 50’sindeydi.

Hem TFF hem de kulüplerimiz bu tecrübeleri kendilerine rehber edinmeli. Kariyeri ve tecrübesine bakarak emeklilik çağına gelmiş yabancı isimlere takımı emanet etmek en büyük yanlışlardan biri. Yoksa sonuç malum!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin