Kritik sorular ve kapıda bekleyen üç bela…

Yorum | Veysel Ayhan

Akla geliyor. Masumlara işkence yapmış bir zalim, tekrar iyi bir insan haline gelebilir mi? Milyonlarca Euro rüşvet almış bir insan kendini düzeltip dürüst biri olabilir mi? Bir ırz düşmanı daha sonra namuslu bir insan olur mu? Katiller, tövbe edip hidayete erer mi? Kendi makamını korumak için suçsuz bir insanı hapse atan, çoluk çocuğundan ayıran bir hâkim bu günahına kefaret bulabilir mi? Teorik olarak evet. Dünyada her günaha tövbe kapısı açık. Ama bu korkunç günahlar insanda tövbe edecek bir vicdan bırakır mı?

Homeros’un ünlü destanı Odysseus’ta geçer. Sirse mitolojide Aiaie adasında oturan sihirli bir ‘tanrıça’dır.

SARAY’IN SİHRİ

Adasına ayak basanları bin bir ihtimamla karşılatırmış. Misafirlere aslanlar refakat eder, fillerin sırtında sarayına getirirmiş. Saray eşsiz benzersiz güzellikte, gündüz bir başka güzel, gece bin bir meşale ile parıl parılmış. Misafirler meşhur yuvarlak sofrasına vardıklarında kendinden geçermiş. Altın kaselerde sunulan içecekler, zehirli ballar, birbirinden mahir aşçıların yaptığı yemekler yiyenleri başka alemlere götürürmüş.

Yemek bittiğinde Sirse sözleriyle misafirleri büyülemeye devam edermiş. Gece hazların her türlüsüyle sona erdiğinde Sirse asasıyla teker teker misafirlerini ‘takdis’ edermiş. Misafirlerin her biri goril olurmuş, domuz olurmuş, eşek olurmuş, köstebek olurmuş. Ve hepsi sonra Sirse’nin adadaki dev ahırına sokulurmuş. Bu hazin akıbetten sadece Ulis kurtulur. Avucuna aldığı moly otu sayesinde efsunlanmaz ve kılıcını çekip Sirse’yi tehdit eder. Arkadaşlarını eski hallerine döndürmesini ister. Sirse, “Yalnız bakalım onlar tekrar insan olmak isteyecekler mi?” diye sorar. Ahıra giderler. Ulis, sorar birer birer hayvanlara.

Arkadaşlarından aslan olan, “Alay mı ediyorsun”, diye gürler. “Şimdi ben de bir hükümdarım, hem de çok daha güçlü bir hükümdar. ” Kurta yaklaşır Ulis ve kulağına fısıldar: “İnsan olmak istemez misin?” “Ne münasebet!” diye ulur kurt. “Onlar benden daha kıyıcı, daha namussuz, üstelik hürriyetleri de yok.” Gorilden maymuna ondan köstebeğe bütün hayvanlar hakaretle kovarlar Ulis’i. Tekrar insan olmak istemezler.

Anlatılanlar mitolojiden ve tabii ki aslı yok. Ama içeriği bir hakikati gösteriyor.

EVRİM TEORİ DEĞİL GERÇEK!

İnsanların maymundan gelmediği muhakkak. Ama maymuna dönüşebildiği sosyolojik bir realite. Yani evrim tersinden maalesef doğru. Bunu Kur’an-ı Kerim de teyit ediyor:

“Onlar, Allah’ın lanetledikleridir; onlar Allah’ın gazap ettikleridir ve şeytani güçlere taptıkları için Allah’ın maymuna ve domuza çevirdikleridir.” (5/60)

“Biz böyle yapanlara ‘aşağılık maymun olun!’ dedik.” (2/65)

Kur’an daha ötesini şöyle ifade ediyor: “Onlar hayvanlar gibidirler. Hatta hayvanlardan bile daha sapık yoldadırlar. (25/44)

İnsan yeryüzüne insan olarak geliyor ama amelleriyle hayvana inkılap ediyor. Diğer insanlara el uzatma, yardıma koşma, empati yapma gibi insanca davranışlar insanı, “insanlık”a; saldırma, ısırmaktan zevk alma, tuzak kurma, başkasının mal ve mülküne tecavüz gibi hayvani davranışlar insanı “hayvanlık”a götürüyor.

DÖNÜŞ KAPISINI SÜRGÜLEMENİN YOLLARI!

– Kibir ve bencillik…

– Halkın parasıyla Sirse gibi saraylar kurmak, altından tahtlara kurulmak,

– Kırk haramilik, insanların mal ve mülküne el koymak, çökmek,

– Siyasi tarafgirlikle şeytanı mümine tercih etmek,

– Milyonlarca mümini dalaletle itham etmek,

– Makamı tehlikeye girmesin diye cinayetlerden medet ummak, insanları katlettirmek… Şehirleri yıkmak, yüz binleri sürgün ettirmek, evsiz koymak…

– İftira ve yalan haberler yayınlayan gazeteler çıkarmak, bunlara destek olmak, yazılar yazmak,

– Zulme seyirci kalmak, ezilenleri sessizce seyretmek,

– ‘Nemelazım konforumu bozmayayım’, ‘ya konumumu kaybedersem’ endişesini taşıyarak zulme çanak tutmak…

Bu davranışların her biri insanı “Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerine de bir perde inmiştir…” (2/7) ayetindeki akibete uğratır.

Şeytan asasıyla tıpkı Sirse gibi her bir insanı domuz, goril veya ‘aşağılık bir maymun’a çevirir.

En kötüsü de artık bunlara “insanlık” ve “iman” kapısı kapanır. Biz safça ve naifçe vicdan azabı falan çektiklerini düşünürüz. Oysa yapılanlardan ve hallerinden memnundurlar. Gorillikten mutlu olurlar. Tilkilikten zevk alırlar. Çakallıkla gurur, sırtlanlıktan onur duyarlar.

ÜÇ BELA İLE MÜHÜRLENMEK

Bir insanın başına, ‘insan’lığını ve ‘vicdan’ını yitirmekten daha büyük bir bela gelebilir mi? Gelmez. Ama şu olur: İkinci bir bela olarak tekrar insan olma kapısı kapanır. Üçüncü bir bela olarak da yapabileceği tüm ‘hayvanlık’ları yapması ve inebileceği tüm gayyalara inmesi için mühlet verilir. Mesela kader hırsıza, katil olarak ölmesi için vakit tanır.

Bir yanda mazlumlar azami velayet ve maksimum hasenat zirvelerine yol alırken; Kader, zalimlerin maksimum seyyiata ulaşmasını sabırla bekler, Gayretullah’tan mühlet ister. Bize düşen ise Hz. Sabûr’dan sabır dilenmek.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin