Kim ödeyecek bu faizleri?

Hazine’nin iki senelik borçlanma maliyeti yüzde 20 oldu.

HABER-ANALİZ | SEMİH ARDIÇ

Hazine hükûmetin ihtiyaç duyduğu kaynak kasasında varsa kullandırır, yoksa piyasadan borç alır. O borcun da bir maliyeti vardır.

4 Temmuz 2018 itibarıyla Hazine’nin iki senelik borçlanma maliyeti yüzde 19,95’e çıktı. Yuvarlak hesap yüzde 20 oldu.

Birkaç ay evvel iktisatçıların yüzde 15’i ne zaman geçeceğine dair tahmin yürüttüğü iki senelik tahvil faizinin yüzde 20’ye tırmanması tek kelime ile felakettir.

“Faiz lobisine karşıyız.” beyanı ile icraatın taban tabana zıt olduğunu anlamak için uzağa gitmeye lüzum yok.

ENFLASYON ŞAHLANINCA FAİZ DE ZIPLADI

Bütün vadelerde faiz artışı var. 10 senelik tahvillerin faizi yüzde 17,65’e, 5 senelik tahvillerin faizi yüzde 18,33’e çıktı.

Risk arttıkça paranın maliyeti de katlanıyor.

Bir gün evvel Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyon rakamlarını açıklamıştı.

Tüketici fiyatları (TÜFE) haziran sonu itibarıyla yüzde 15,39 artan Türkiye dünyanın “en yüksek enflasyon ligi”nde 16. sıraya yerleşti.

Bu başarı (!) ile Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ne kadar iftihar etse azdır.

Avrupa Birliği ortalamasına kıyasla 7,7 kat fazla enflasyona maruz kalan bir ekonomide haliyle faizler de tırmanacak. Türkiye’de enflasyon dünya ortalamasından 4,4 kat yüksek.

Hazine’nin iki yıllık borçlanma maliyeti bir yılda yüzde 10’a yakın arttı. Faiz artışının Hazine’ye maliyeti 18 milyar TL’yi bulacak.

KASADAN İKİ HAFTADA 40 MİLYAR HARCANDI

Hazine’nin kasasında ne kadar para olduğunu gösteren Hazine Nakit Dengesi’ne bakılırsa “vaziyet perişan”.

Kasadaki nakit tutarı 1-13 Haziran tarihleri arasında 49,9 milyar liradan 9 milyar 614 milyon liraya indi.

Diğer taraftan enflasyon tırmanıyorsa…

Hazine’de acil hallerde kullanılacak nakit tutarı iki haftada (seçim arefesinde) 40 milyar TL azalıyorsa…

Merkez Bankası’nın faiz artışına rağmen dolar her an 4,70 TL’yi geçmeye hazır ve nazır ise…

Döviz rezervleri mütemadiyen eriyorsa…

Dış borç toplamı 460 milyar dolar olmuşsa…

Hazine’nin borç için kapısını çaldığı bankalar hepsini alt alta yazıp parayı yüzde kaç üzerinden vereceklerini söyleyecektir.

PİYASA ALEV ALEV YANIYOR

Seçimi müteakip ikinci haftanın da ortasına gelindi ki piyasa alev alev yanıyor.

Borsa İstanbul’da (BIST) sığ bir işlem hacmi dikkat çekiyor ve 100 Endeksi 95 bin civarına sıkıştı kaldı.

Yatırımcıların öyle acele etmeye niyetleri yok. Sütten ağızları yandı. Borsa’da yukarı yönlü hamleler kısa soluklu kaldı.

Türkiye yana yakıla sıcak para arıyor.

Amma velakin döviz açığı, çift hanede tırmanışını sürdüren enflasyonu ve “yok” denecek kadar az yatırım kapasitesi ile borcu her geçen gün biraz daha pahalıya temin edebiliyor.

HAZİNE’NİN BORÇ MALİYETİ BİR SENEDE YÜZDE 10 ARTTI

Hazine’nin borçlanma maliyeti son bir senede yüzde 10’a yakın arttı. Borç ihtiyacı aynı bile kalsaydı Hazine faiz için geçen seneye kıyasla 17 milyar TL fazladan ödeme yapacaktı.

Bırakın aynı kalmasını 2018’de borçlanma tutarı 2017’ye nazaran 40 milyar TL’yi geçecek.

Faizler bu kadar hızlı yükselirken yatırımlar azalıyor, işsizlik artıyor.

Vaktinde muhtemel kıtlık günleri için ambarları doldurulmak bir tarafa hazır zahireyi yiyip bitirdik.

Doları yavaşlatmak için faizi artırmaktan başka çare kalmadı. Sıcak parayı tuttuk tuttuk, aksi takdirde bütün göstergelerden duman çıkacaktı.

Yatırımlar faiz artınca da duruyor dolar artınca da…

İki ucu keskin bıçağa mahkum olduk. O iki ucu keskin bıçak zengini zengin ederken, vatandaşın refahını zamlar, ilave vergilerle tahtada kıtır kıtır doğruyor.

ESAS FÂİL SARAY VE MERKEZ BANKASI

Bütün bu iflasın en büyük fâili Saray’a şirin görünmek adına kanunun kendisine verdiği imtiyazı kullanmaktan imtina eden Merkez Bankası’dır (TCMB).

TCMB’nin panik haliyle nisan ve mayıs aylarında haftalık repo faizini yüzde 17,75’e kadar çıkarması, “Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye.” sözünü haklı çıkardı.

Faiz kararını alan Para Politikası Kurulu 24 Temmuz’da toplantı yapacak.

TCMB bu sefer de Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın ikamet ettiği bin küsur odalı Saray’dan duman vs gibi işaretler beklerse dolar yeniden 5 TL’ye doğru kanat çırpar.

3 Temmuz itibarıyla enflasyon yüzde 15,4’e fırladı ve temmuzda yüzde 17’yi bulacağı konuşuluyor.

Bunun içindir ki TCMB’nin mayısta yüzde 17,75’e çıkardığı haftalık repo faizinin hükmü kalmamıştır.

GÜNAH BİZDEN GİDER

Hazine borçlanma maliyetindeki artış mealen diyor ki: “Ey Merkez Bankası faizde yüzde 19-20 eşiğine geldin geldin, yoksa günah bizden gitti!”

Bütün göstergeleri son sürat alarm veren bir ekonomide, “Kriz mi? O da ne!” diyenler ya ballı ihalelerle sırtını Saray’a yaslamıştır ya da faiz ve dolar arttıkça banka hesapları kabarıyordur.

Enflasyon vatandaşın cebindekini eriten “gizli” vergidir.

TL’nin kıymeti azaldıkça nasıl fakirleşiyorsak faiz arttıkça da cebimizden çalınıyor.

Faizlerin bu kadar yükselmesi hükûmetin tarz-ı siyasetinin, hasseten iktisadî modelinin çoktan iflas ettiğini gösteriyor.

Başlıktaki suâlin cevabına gelince…

O faizleri ne yazık ki yine vatandaş ödeyecek.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin