Keşke imajımız 300 milyon lirayla düzelse

YORUM | SEMİH ARDIÇ

Türkiye’nin bozulan imajını tadil etmek maksadıyla hazırlanan strateji sağlam zeminden mahrum. Zeminin niçin kaygan hale geldiğine temas etmeden evvel ‘tanıtım’ serencamını hülâsa edeyim. 2010’dan beri bazı sektörler adına tesis edilmiş bir tanıtım grupları faaliyet gösteriyordu.

Fındık Tanıtım Grubu, Deri Tanıtım Grubu gibi isimlerle Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) çatısı altında faaliyet gösteren 15 tanıtım grubu kapatıldı. Artık Türkiye Tanıtım Grubu (TTG) hepsinin yerine dünyaya açılacak. Tanıtım gruplarının kasasında birikmiş 300 milyon lira da TTG’ye devredildi.

TANITIM GRUPLARI SUİSTİMAL EDİLDİ

Tanıtım grupları verimsiz oldukları saikiyle tasfiye edildi. 2010’da başlayan çalışmalarda sektörler adına vazife alan isimlerin kendi markalarını ve şirketlerini tanıtmaktan öte gidemedikleri esefle müşahede edildi. Hüsnü niyetle çıkılan yolda hangi maksada hizmet ettiği belli olmayan seyahatler, lüks harcamalar ve suiistimaller ihracatçıların şevkini kırdı. Türkiye’nin 2013’ten itibaren siyasî ve iktisadî veçheden cazibesini kaybetmesi sebebiyle en etkin tanıtım faaliyetleri bile suya yazı yazmak misali netice vermedi.

Bazı tanıtım grupları belli çevreler için haksız kazanç kapısına döndü. Kendilerine yakın halkla ilişkiler (PR) şirketlerine adrese teslim işler verip komisyonunu alan başkanlardan aile şirketine ihracat bağlantısını tanıtım grubu vasıtasıyla yapan başkanlara kadar nice suiistimal ayyuka çıktı.

KAPATMAKTAN KOLAY NE VAR!

Sistemi ıslah etmek veya aksayan tarafları düzeltmek yerine kapatmak en kolayı. Şubat ayında kapatılan 15 tanıtım grubunun misyonunu üstlenen TTG’nin akıbeti de farklı olmayacak. Hatta bu defa daha yüksek tutarda bir kaynak birkaç kişinin inisiyatifinde har vurup harman savrulacak.

Haddi zatında Türkiye’nin hâk ile yeksan olmuş imajını değil 300 milyon lira 3 milyar lira bile ayağa kaldıramaz. Devletin beynelmilel imajı ne kadar kuvvetli ise firmaların, markaların ve ihracatçıların imajı da o kadar kuvvetlidir. Alman malı, ABD teknolojisi veya Japon arabası derken bu husus kastedilmektedir.

ZEYBEKCİ’NİN COŞKUNLUĞU

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin hararetli sözlerle aktardığı o coşkun ekonomiden maalesef eser yok. Türkiye dünyada kabul gören demokrasi, rekabetçilik, hukukun üstünlüğü, yolsuzlukla mücadele, yatırım iklimi, şeffaflık ve basın hürriyeti gibi endekslerde ilk 70 devlet arasına bile giremiyor.

En fazla reel faiz ödeyen, buna rağmen yerel para birimi bir ayda yüzde 10’a yakın devalüe olan, enflasyonda açık ara Avrupa şampiyonluğu unvanına sahip bir ekonomide coşkudan ya da çift hane millî gelir artışından bahsedebilmek nevi şahsına münhasır bir zekanın eseridir. Avrupa’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar geniş ve hafife alınamayacak kadar mühim bir coğrafyadan hızla uzaklaşan Türkiye’ye dair bakış açışı artık çok farklı.

BİNDEN FAZLA ŞİRKET GASP EDİLDİ

Ne hazindir ki Türkiye artık yasaklar, baskı, işkence, zulüm ve medyaya sansür ile yan yana telaffuz ediliyor. Boydak, Koza İpek, Kaynak, Naksan ve Dumankaya gibi binden fazla şirketin el koyma bahanesiyle gasp edilmesi, iş adamlarının sadece Hizmet Hareketi ile irtibatlı oldukları için hapse atılması haliyle yatırımcıları korkuttu.

En iptidai devletlerde bile tutuklamaya esas teşkil edemeyecek kadar sudan sebeplerle istihdam ve ihracat rekorları kıran iş adamlarının hapse atılması doğrudan yabancı yatırım tutarını yüzde 70 azalttı. Gasp edilen şirketler arasında Zaman, Bugün, Samanyolu, Taraf ve Özgür Gündem gibi medya gruplarının olması iktidarın medya ve sermayeyi nasıl bir tehdit olarak gördüğünü cümle âleme gösterdi. Yatırımcılar için bundan daha caydırıcı ne olabilirdi ki!

İHRACATTA KAYIP SENELER

Reform senelerinde 22 milyar dolar yatırıma mukabil şu anda 3-5 milyar dolar için takla üstüne takla atılıyor. O sermayenin de kaynağı hâlâ meçhul. İhracat 2014 rakamı olan 157 milyar doların altında kaldı.

Aradan geçen üç sene kayıp. İlaveten İran’a altın ihracatı gibi gösterilen tutar (Reza Zarrab davası ilerledikçe bunların İran’a ödenen doğalgaz ve petrol paraları) düşüldüğünde ortalama ihracat 140 milyar doların altına iniyor. İhracat, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) iddia ettiği gibi 2023’te değil 500 milyar dolar böyle giderse 200 milyar dolar bile olamaz.

SİPARİŞ İPTALLERİ RUTİN HALE GELDİ

Esasında daha vahim hâdiseler var. İmalatçı, toptancı, tüccar, sanayici, bankacı ve ihracatçı bizzat yaşıyor. ABD’nin vize yasağının bedelini iş âlemi ödüyor. Sipariş iptalleri, eskiden Türkiye akın akın gelen alım gruplarının artık adımını atmaması ve farklı tedarikçiler bulması bunlardan birkaçı.

Türkiye’de en büyük iki sektör otomotiv ve mobilyadır. İstanbul oto ve mobilya fuarlarına bırakın yabancı firmaları Türkiye’nin büyük gruplarından kaçı iştirak ediyor? Bünye mütemadiyen kan kaybediyor. Ekonomi bakanları ise hayal tacirliği ile iş âlemini oyalıyor.

Türkiye Tanıtım Grubu, 300 milyon lira ve Made In Turkey (Türk Malı) sloganından çok daha fazlasına ihtiyaç duyacak. Zira hukuk ve demokrasinin olmadığı yerde yatırım olmaz. Böyle bir iklimde kalkınma, refah ve huzurdan bahsedilemez.

Aksini iddia edenler kendileri gibi Türkiye’yi de zelil ediyor vesselam.

 

İHRACAT PATİNAJ YAPIYOR

SENE        TUTAR*

2008        132,1

2009        102,1

2010        113,8

2011        134,9

2012        152,4

2013        151,8

2014        157,6

2015        143,8

2016        142,6

2017**    149,7

 

(*)Milyar dolar.

(**) İlk 9 ay verisine göre sene sonu için tahmini rakam.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin