ABD’de devam eden Reza Zarrab davasında jüri tarafından suçlu bulunan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla hakkında Hakim Richard Berman’ın 11 Nisan’da hüküm vermesi bekleniyor. Davada sanıkken tanık olan Zarrab için durum belirsizliğini koruyor. Zarrab’la ilgili henüz bir tarih verilmemiş olması ise “Zarrab savcılığa hala bilgi veriyor”şeklinde yorumlanıyor.
Kendisine yöneltilen bütün suçları kabul ederek etkin pişmanlık hakkını kullanan Reza Zarrab için ise jüri kararının açıklandığı çarşamba günü bir ceza tayin duruşma tarihi belirlenmedi. Bu da Zarrab’ın işlediği suçlar ve suç ortaklıkları ile alakalı halen savcılara bilgi verme aşamasında olduğuna işaret ettiği ileri sürüldü.
Diğer yandan 11 Nisan’da karar venmesi beklenen Yargıç Berman, kararını alırken şartlı salıverilme memuru tarafından sanık hakkında hazırlanan raporu ve Atilla hakkında kendisine yazılan şahsi mektupları da değerlendirecek.
Savunma avukatları Victor Rocco ve Cathy Fleming ise davada Atilla’nın ‘oynanan garip bir oyunun kurbanı’ olduğunu iddia ettiler.
Savcı Joon Kim ise karar sonrası yapılan yazılı açıklamada kullandığı ifadeler ile dikkat çekti:
“Suçlarını önceden kabul etmiş Reza Zarrab’la birlikte, İran yaptırımlar rejiminde milyar dolarlık bir delik açan bu devasa ve arsız şemanın merkezinde bulunan 2 kişi, şimdi ciddi federal suçlardan mahkûm edilmiş bulunuyorlar. Yabancı banka ve bankacıların önünde iki seçenek var; ya İran ve diğer yaptırımlara konu ülkelerin ABD yasalarını ihlaline isteyerek yardımcı olursunuz ya da ABD doları ile çalışan uluslararası bankalar topluluğunun bir parçası olmayı tercih edersiniz. Her ikisini de seçmeniz mümkün değil.”
Bu durumda Halkbank için ABD makamlarının ne tür bir girişimde bulunacağı da ilgi konusu.
Öte yandan Atilla’nın isnat edilen altı suçun beşinde suçlu bulunduğu davada adı geçen ancak ABD’de olmadıkları için yargılanmayan isimler için ABD’de herhangi bir adlı sürecin işleyip işlemeyeceği şu aşamada siyasi bir konu olarak görülüyor.
Colombia Üniversitesi Hukuk Profesörü Daniel Richman bu konuya ilişkin şunları söyledi:
“Bu kişilerin ülkelerinde siyasi dokunulmazlık sahibi olmaları burada suçlanmalarını engellemez, bunu geçmişte gördük.”
Richman açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Bir ülke liderliğine kadar erişildiği vakit, ABD savcılık ofisi ve dışişleri bakanlığı arasında milli çıkarların masaya yatırıldığı değerlendirmeler olur. New York Güney Bölgesi savcıları ise ellerindeki delilin götürdüğü yere kadar gitmeleri ile bilinir.”
‘Siyasi çıkarların gözetilmesine’ örnek olarak 2010 yılında New Jersey eyaletinde yakalanan 10 kişilik Rus casus grubunun Rusya’daki dört tutuklu karşılığında ülkelerine iade edilmesini işaret eden Richman, “New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nin baktığı bu davada suçların düşürülüp düşürülmemesi konusunda çok sıkı görüşmelerin yapıldığı biliniyor” dedi ve ekledi: “Sonunda, siyasi çıkarlar gözetilerek dava düşürüldü.”
Richman, Cumhuriyet’in haberine göre açıklamasına, “Bu aralar Washington’un milli çıkarları nasıl tanımlayacağından kimse emin olamaz” sözlerini ifadesine ekledi.
