Kardak kayalıklarına uzaktan bakış [Konuk Yazar: Galip Kahveci]

Dosta güven veren düşmana korku salan, NATO’nun ikinci büyük ordusuydu. Bölgesel barışının teminatı, caydırıcı gücü dost düşman herkes tarafından kabul edilir ve saygı duyulurdu. Adeta savaşın kartalı barışın güverciniydi.

Ülkenin en zeki ve yetenekli çocukları önce askeri okullara yazılır, buradan aldıkları  kaliteli eğitim ve geliştirilen yüksek insani değerlerle mezun olup kıtalarına giderlerdi. Her ferdi birer yıldız gibiydi. Milletin sevgisi ve ilgisine mazhar saygı duyulan onurlu bir meslekti askerlik… Hava kuvvetleri dünyanın en iyi pilotlarına sahip, adeta NATO’nun gözdesiydi. Gece operasyonu ve havada yakıt ikmali yapan dünyadaki nadir kuvvetlerden biriydi.

ORDUNUN BEL KEMİĞİ KIRILDI

Sonra sam yeli esti, bir Temmuz sıcağında. Alçakça bir oyunun, tiyatronun kurbanı oluverdi milletin göz bebeği. Yüz, belki iki yüz kişinin katıldığı meş’um darbe tiyatrosu sonrasında hiçbir şeyden habersiz binlerce subay, onurları çiğnenerek gözaltına alındı. İşkencelere maruz kaldı, büyük çoğunluğu bir gecede ihraç edilerek tutuklandı. Beş on pilotun katıldığı darbe oyunu sonrası yüzlerce pilot tasfiye edildi, işkence gördü tutuklandı. İkibin olması gerek savaş pilotu sayısı yedi yüze düşürüldü. Pilot eğitmenlerinin tamamına yakını tasfiye edildi. Bugün geçmişte eğitim verdiğimiz Pakistanlı pilot eğitmenlerinin yardımına muhtaç haldeyiz. Darbe ile hiç ilgisi olmayan deniz kuvvetlerinin en seçkin personeli ihraç edildi, bir çoğu tutuklandı.

Türk devlet geleneğinin omurgası kırılmış, millet tarihinde ilk kez ordusundan bu denli uzaklaştırılmış, koparılmıştır. Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri yoğun bakım ünitesine bağlı varlıkla yokluk arasında gidip gelmektedir.

KOMUTANLARIN KARDAK ‘SELFİE’Sİ

Önceki gün Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarından oluşan bir heyet, 21 yıl önce Yunanistan ile Türkiye’yi savaşın eşiğine getiren Kardak kayalıklarına çıkmak istedi. Ancak heyetin kayalıklara çıkması bir Yunan botu tarafından engellenince onlar da uzaktan izlemekle yetindiler. Türkiye’nin doğusunda ve sınır ötesinde fiili savaş halinde olan bir ordunun komutanlarının durup dururken Kardak kayalıklarına gidip selfie çektirmesinin nedeni anlaşılabilmiş değil. Keşke komutanlar bu kararlılıklarını göstermek için aynı pozu El Bab’ta verselerdi.

Bugün Başika’dan çekilmek zorunda kalan, El-Bab’ta bataklığa saplanan, ‘bir avuç eşkıya’ ile baş edemeyen ordunun caydırıcılığı kalmamıştır. Bundan sonra komşu ülkelerden benzeri salvoların gelmesi ihtimal dahilindedir.

En değerli personelini kaybetmiş, en güçlü müttefiki NATO ile hasım olmuş, bazı mühimmat kalemlerinde kritik eşiğin altına düşmüş Türk ordusunun durumu gerçekten içler acısıdır.

Bunun müsebbibinin 15 Temmuz gecesi “Allah’ın lütfu” darbe tiyatrosunu kurgulayanlar olduğu konusunda şüphe yoktur. Ancak tüm bu tasfiyelere destek olan, çanak tutan, göz yuman komuta kademesi de doğrudan sorumludur. Şayet bu tükenmişlik sendromu atlatılabilir, yok oluşa gidiş durdurulabilirse; başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere tüm komuta kademesinin vatana ihanetten hesap vermesi kuvvetli ihtimal dahilindedir.

TSK’YI YENİDEN AYAĞA KALDIRMAK MÜMKÜN

TSK’nın eski gücüne kavuşması için yapılması gereken şeyler bellidir. Komuta kademesi tüm bunları yerine getirmek zorundadır. Bu büyük sorunun kolaylıkla çözmek mümkündür. Bunun için:

  • Doğrudan darbeye katılan askerler dışındaki tüm askerler iade-i itibarla süratle  görevlerine geri dönmelidir.
  • Türk silahlı kuvvetleri NATO konseptine ve perspektifine geri dönmelidir. Teknolojide, eğitimde NATO, Türkiye için önemli bir çıpadır. Bunu kaybederse süratle ilkel bir orduya dönüşür. Kimse Rusya hayali kurmasın, Avrasyacılık boş bir teselli ve rüyadan ibarettir. Dünya gerçekleri ise çok daha farklıdır. NATO ile yol ayırımı bizi 1950’li yıllara geri götürür.
  • Silah, mühimmat ve lojistik olarak batılı müttefiklerimize bağımlı olduğumuzun bilinci ile boş hamaset içerikli hasımca söylemlerden vaz geçmeli, varsa ihtilaflarımız; dostane çözüm yolları bulmalıyız.

Aksi halde bugün Başika’da El-Bab’da uğradığımız onur kırıcı hadiselerden daha kötüsüne kendimizi hazırlamalıyız.

Türk Ordusunun personel, lojistik ve motivasyon açısından herhangi bir savaşı kazanamayacak durumda olduğunu, sadece biz değil hasımlarımız da bilmektedir…

Ya yeniden dirilerek eski günlerine kavuşacak ya da tarihten silinip gidecektir. Tercih ve sorumluluk komuta kademesi ile birlikte hepimizin omuzundadır…

kardak

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin