Kaptansız gemi..

HABER-YORUM | EFE YİĞİT

Fenerbahçe son yıllarda onlarca transfer yapmasına karşılık bir türlü saha içinde liderlik yapacak oyuncu bulamıyor. Son Kayserispor maçında bunu bariz bir şekilde gördük. Gerektiğinde takımı ateşleyecek gerektiğinde kilitlenen oyunu çözecek bir isim yok. Sarı lacivertliler adeta kaptansız sahaya çıkıyor.  Kimse dile getirmese de Alex de Souza ve Emre Belözoğlu’nu çok arıyorlar.

TAKIMI SÜREKLİ AYAKTA TUTACAK BİR LİDER

Kolektif futbol anlayışının henüz oturmadığı ülkemizde sahada olmazsa olmazlardan biri de lider futbolcu. Galatasaray 1996-2000 arasında üst üste 4 kez şampiyonluk yaşarken sahadaki teknik direktör ‘Karpatların Maradonası’ George Hagi’ydi. Sadece Romen oyuncu değil, Hakan Şükür ve Bülent Korkmaz gibi, diğer oyuncuların hem saygı duyduğu hem de otoritesini kabul ettiği oyuncuların sayesinde sarı-kırmızılı ekip başarıdan başarıya koştu. Hagi, saha içinde takımı bir maestro gibi yönetirken, yeri geliyor yanlış yapan oyuncuyu fırçalıyor yeri geliyor demoralize olan takımı ayağa kaldırmayı biliyordu.

Fenerbahçe ise ezeli rakibine nazaran daha sönük bir kadroya sahipti ve lider oyuncudan yoksundu. Ta ki 2004’te Alex de Souza’nın takıma katılışına kadar. Brezilya futbolunun çok şey beklediği ancak çok da parlayamayan Alex’in Fenerbahçe yılları hep standartların üzerinde geçti. Kimilerine göre Alex koşmayan tembel bir oyuncuydu. Ancak Sambacı yıldız, attığı goller ve yaptığı asistlerle bu eleştirilere en güzel cevabı sahada veriyordu. Hagi kadar olmasa da takımı yönetiyordu. Futbol zekâsı ve futbolculuk kumaşı takım arkadaşlarını tarafından kabul edildiği için Alex otomatikman takımın lideri oluyordu.

Sahada gezinse bile, hani derler ya, varlığı yetiyordu. Teknik direktörler kolay kolay Alex’i oyundan almıyordu. Zira nerede ne yapacağı belli olmayan biriydi. 90 dakika gezindi dedindiği maçta skoru değiştiren oyuncu olarak soyunma odasına gittiği çok olmuştu. Fenerbahçe, 2013’te Alex’i zamansız ve gereksiz bir vakitte göndererek saha içinde en büyük organizatörünü kaybetti.

ALEX’TEN SONRA EMRE VARDI AMA O DA GİTTİ

Ancak Fenerbahçe yine de şanslıydı. Alex gönderilmişti ama Emre Belözoğlu vardı. 2008’de takıma katılan Emre Belözoğlu, hırsı, oyun zekâsı ve takım içindeki otoritesiyle sahada hocanın yardımcılarından biriydi. Alex’in oyun zekasına, Emre’nin hırsı ve mücadelesi eklendiğinde Fenerbahçe sahada bir başka kimliğe bürünüyordu. Alex gidince saha içi organizasyonlarda tüm yük Emre’nin omuzlarına bindi. İlerlemiş yaşına rağmen Emre üzerindeki sorumluluğun hakkını verecekti. Sahada basmadık yer bırakmadığı gibi, ne laubali oynuyor ne de formasını terletmeden oyunu bitiriyordu. Emre’yi farklı kılan yenilgiye olan isyanıydı. Tabi daha büyük isyanı mücadele etmeden, teslim olmayaydı.

Fenerbahçe yönetimi dahiyane bir kararla 2015’te Emre’yi de takımdan gönderdi. Artık sahada maestrosu olmayan bir Fenerbahçe vardı. Mehmet Topal ya da Volkan Demirel gibi oyunculara bu görev birkaç gömlek fazla gelmişti. Topal iyi bir görev adamıydı. Fazlası olmazdı. Volkan Demirel ise hakem ve seyirciyle uğraşmaktan maça konsantre olamayan bir oyuncuydu. Bu dikkat eksikliği bazen beklenmedik goller yemesine bile sebep oluyordu.

Emre’siz Fenerbahçe’nin hali ortada. Emre’li Başakşehir’in de başarıları ortada. Başakşehir’in yakaladığı istikrarda Abdullah Avcı kadar pay sahibi Emre. Hem de 37 yaşında olmasına rağmen. Birçok oyuncudan daha fazla koşmaya devam ediyor, gollük paslarıyla forvetlerin işini kolaylaştırıyor, topu hızlı şekilde rakip sahaya taşıyor. Daha ne yapsın?

KADIKÖY ARTIK KORKULAN DEPLASMAN DEĞİL

Fenerbahçe’nin lider oyuncu eksikliği özellikle Kadıköy’deki maçlarda rahatlıkla gözlenebilir. Alex ve Emre dönemindeki iç saha maçlarıyla, bu iki oyuncu gittikten sonraki iç saha maçlarını kıyaslayın fark ortaya çıkacaktır. Alex’li ve Emre’li yıllarda Kadıköy korkulan bir deplasmandı. Bırakın galibiyeti, beraberlik bile büyük başarıydı. Ya şimdi? Neredeyse Kadıköy’de puan almayan takım kalmadı.

Son iki sezondur Fenerbahçe’deki en büyük eksiklik hâlen giderilebilmiş değil. Bu yıl da aynı filmi seyrediyoruz. Gazı kaçmış gazoz gibi bir Fenerbahçe var. Yeni Alex diye kadroya katılan Giuliano ve diğerlerinin durumu ortada. Fenerbahçe seyircisinin yuhalamadığı oyuncu yok denecek kadar az iken bu takımın başarılı olmasını beklemek ham hayalden öteye geçmez. İşin daha garibi dertlere derman olsun diye takımın başına getirilen Aykut Kocaman’ın sorunları bizim gibi seyretmesi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin