Jagland: Referandumdan önce OHAL kalkmalı

Avrupa Konseyi genel sekreteri Thorbjorn Jagland, 2017 yılının ilk oturumunda yeni yıl açılış konuşması yaptı. Avrupa’da yükselen popülist politikalar ve popülist politikacıların özellikleri ana gündemiydi. Jagland bireyi ön planda tutan, çoğulcu demokrasilerde olması ve olmaması gerekenlerden bahsetti. Fakat Türkiye’yi bilen ve konuşmayı dinleyen herkes Erdoğan’dan, Akp hükümetinden veya Türkiye’den bahsettiğini kanısına kapıldı. Jagland ayrıca referandumdan önce OHAL’in kalkması gerektiğini söyledi.

Avrupa’da olduğu gibi tüm dünyada popülist söylem/politikalar revaçta ve toplumları tehdit etmekte. 47 ülkenin üye olduğu dünyanın en büyük meclislerinden birisi olan AKPM’de konuşan genel sekreter Jagland popülist politikacıların özelliklerinden bahsederken bu politika ve söylemle mücadele edeceğini söyledi.  Jagland 2017’nin Nisan ayında 4. yıl raporun açıklayacak,  raporunda Avrupa’da ve dünyada yükselen popülist söylem/politikalar üzerinde yoğunlaşacak. Türkiye’de soyu tükenen çoğulcu medya ve bağımsız hukuk konuları da gündemleri arasındaydı.

Jagland’ın popülist siyasetçi tanımı kimi anlatıyor

Jagland’a göre popülistler yerleşiklik düzene karşı olur, basit çözümler üretirler, seçmenlerin duygularına hitap ederler, hep “ben” derler. Biz yaptık, biz biliriz halkın namına hareket etmek konusunda kendinde ahlaki yetki edindiğini iddia ederler. Diğerlerini ahlaksız ve halkın değerlerini hiçe sayanlar olarak nitelendirdiler. Devlet kurumlarını ele geçirmekle suçlarlar. Popülist siyasetçiler anayasayı yeniden yazarlar, muhalefeti bir  kenara iterler, istenileni yapmayan yargı mensupları, medya veya güvenlik güçleri için de aynı şekilde nasibini alır.

Beğenmedikleri haberleri sahte haber olarak ele alır. Uluslararası hukuk, azınlıkların hakları ve insan haklarını ise sadece elitlerin elinde tuttuğu söylemler olarak tanımlarlar.” Jagland’ın bu tarifini dinleyince çoğumuzun aklına aynı şahıs gelmiştir.

“Avrupa’da bu durumla daha sık karşılaşıyoruz  ve 70 yıldır öğrendiklerimizin aleyhine olan tutumlar. Anayasal ve parlamenter meclisleri kuvvetlendirmeye çalışmalıyız, AİHM mahkemesine ve  özgür medyayı kuvvetlendirmeliyiz. Uzun bir süreçten sonra elde ettiğimiz bu mirası korumalıyız.” Jagland’ın bu ifadeleri ise Türkiye’nin şu anda en çok ihtiyaç duyduğu konular arasında.

Başkanlık beni ilgilendirmez, adı ne olursa olsun AİHS’ye uyulmalı?

Başkanlık konusunun Konseyi ilgilendirmediğini söyleyen Jagland, adı ne olursa olsun, hükümetlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) çerçevesinde sorumluluklarını yerine getirme zorunluluğunu hatırlattı. Temel insan hakları, ifade özgürlüğü, güçler ayrılığı ve bağımsız mahkemeler bunlardan vazgeçilemez olanları. Aynı zamanda OHAL sürerken böyle bir referanduma gidilmesinin sakıncalı olacağını söyleyen Jagland “umarım referandumdan önce OHAL kalkar.” dedi.

Venedik komisyonu referandum öncesi görüş belirtecek

Ayrıca Avrupa Konseyinin ve Avrupa Parlamentosunun anayasal konulardaki danışma organı Venedik komisyonu, referandum öncesinden rapor hazırlayıp görüş belirtecek.

Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu hakkında bilgi

Darbe girişiminden sonra Türkiye ile sürekli diyalog halinde olduklarını söyleyen Jagland, OHAL komisyonu hakkında bilgi verdi. KHK’larla ihraç edilenler, el konulan gazeteler, sağlık kurumları, eğitim kurumları, özel şirketler, öğrenciler, dernekler, vakıflar TV’ler.. bu komisyona başvurabilecek. Başta komisyonun bağımsız bir ekipten oluşması gerektiğini vurgulayan Jagland, komisyonun alacağı karaların AİHM tarafından denetleneceğini ve AİHS sözleşmesine uyumunun kontrol edileceğini söyledi.

Komisyon kime yarayacak

Böyle bir komisyonun kurulması her iki tarafa da faydalı sağlıyor. Fakat bireylere veya mağduralar ne gibi faydası olacak komisyon islemeye başladıktan sonra öğreneceğiz. Konsey, AİHM’e gelecek on binlerce dosyanın önüne geçmek isterken, Türk hükümeti de AİHM’den gelecek milyonlarca Euro’luk tazminatlardan kurtulmuş olacak. Tabi komisyon bağımsız bir heyetten kurulur ve AİHM içtihatları ve AİHS sözleşmesi çerçevesinde işlerse. Bu kaygılar sadece bize ait değil Danimarkalı parlamenter  Nikolaj Villemunsen de ayni kaygıları taşıyor. Villemunsen “Türkiye konusunda ilerleme görünmüyorum, hükümetin atayacağı komisyon üyelerinden nasıl bir sonuç beklenir ki, sadece makyaj yapılıyor, değişen bir şey yok” endişelerini dile getirdi.

Göçmenler de popülist söylemlerin mağduru

Göçmelerin de  popülist siyasetin hedefi haline geldiğini söylerken bunun dışında asıl endişe ettiği konu Avrupa’da kaybolan 10.000’den fazla mülteci çocuk. Bu çocukların bir kısmının akrabalarının yanına gittiği tahmin edilse de büyük bölümünün nerede olduğu belli değil. Jagland çocukların, uyuşturucu tacirleri, fuhuş çeteleri, suç örgütlerinin eline düşmesinden kaygılı. Eğitim almayan bu çocukların ileride Avrupa toplumuna zarar vereceği için hükümetlerin ve güvenlik görevlilerinin daha dikkatli olması gerekli.

AKP’li vekilden mantık sınırlarını zorlayan savunma

Türkiye’ye yöneltilen ifade özgürlüğü, cezaevindeki gazeteciler gibi eleştirilere cevap veren AKP Osmaniye milletvekili Suat Önal, “Eğer Paris saldırılarını yapan şahsın üzerinden basın kartı çık tutumunuz ne olurdu” sözleriyle savunmak durumunda kaldı. Bağımsız gazeteciler örgütü RSF’in raporu, Avrupa konseyi dijital medya platformunun raporu, hapishanedeki yüzlerce gazeteciyi savunmak kurduğu cümleler mantık sınırlarını zorladı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin