‘İttifak’ sistemi ciddi siyasi krizlere gebe…

Yorum | Erhan Başyurt

Seçim öncesi partiler arasında ‘ittifak’ kurulmasına ilişkin yasal değişiklik Meclis’e sunuldu.

Yüzde 10 barajı korunuyor ancak ‘küçük partilerin’ büyük partilerle ‘blok’ kurarak seçime girmelerine imkan sağlanıyor.

İlk adım ‘milli ittifak’ adıyla AK Parti ve MHP arasında atıldı.

Seçime yasal olarak henüz bir yıldan fazla süre var.

Bu adımın atılması, erken ya da baskın seçim ihtimallerini güçlendiriyor.

İYİ Parti’nin kurulması ve MHP’den ciddi kopmaların ardından, baraj altında kalma ihtimali güçlü MHP’nin kurtarılması ve AK Parti’ye cumhurbaşkanlığı (Tek Adam) seçimlerinde yüzde 50’yi geçirmesi hedefleniyor.

Çok ön planda gözükmüyorlar ama BBP’nin de bu ittifak içerisinde yer alması ihtimali var.

***

Muhalefet hazırlıksız yakalandı denilebilir.

İYİ Parti’nin Saadet Partisi, HDP’nin diğer küçük sol partilerle ‘ittifak’ kurması mümkün.

CHP’nin mevcut şartlarda yanına yeni bir parti almasına gerek yok gibi.

Doğu Perinçek’in liderliğindeki Vatan Partisi bu şartlarda yer alabilecek bir ‘ittifak’ bulabilirse, şaşırtıcı olur.

Vatan Partisi, hangi büyük parti ile ‘ittifak’ kurarsa kursun, oylarına ters etki etmesi ihtimali yüksektir…

***

26 maddelik seçim yasası değişikliği, aslında seçim öncesi ‘koalisyon’ anlamına gelmektedir.

Tek Adam rejimine geçerken AK Parti’nin öne sürdüğü ‘artık koalisyonlar dönemi sona erecek’ savunması, daha ilk seçim gerçekleşmeden rafa kalkmış oldu.

Seçim ittifakları, Avrupa’da birçok ülkede özellikle İtalya’da uzun yıllardır uygulanıyor zaten.

‘İttifak’ yoluyla yapılan seçimler sonrasında koalisyonlar bugüne kadar kaçınılmaz oldu.

Cumhurbaşkanı ‘ittifak’ yoluyla seçilse bile, ‘Tek Adam’ olacağı ve hükümeti de kendi kuracağı için kağıt üzerinde bir ‘koalisyon’ yok denebilir.

Ancak yeni ‘Tek Adam’ rejiminin ‘aşil topuğu’, partili cumhurbaşkanının partisinin de Meclis’te çoğunluğu elde edip edemeyeceğidir.

Yani, Cumhurbaşkanı’nın partisi Meclis’te çoğunluk değilse, sistemin işleyişinde aksamalar, tıkanmalar ve siyasi krizler kaçınılmaz olarak yaşanacaktır.

Cumhurbaşkanı’nın partisi tek başına çoğunluk değilse, onu destekleyen ‘küçük partiler’ yeni sistemde ‘büyük rol’ üstlenecek ve ciddi tavizlerle sistemi işlemez hale getirebilecektir.

***

AK Parti, şayet seçimlerde yüzde 50 ve üzerini alabileceğini düşünse, bu tür bir ittifaka ölse yanaşmazdı…

Demek ki, ‘anketlere göre yüzde 49-50 bandındalar’ iddiası tamamen asılsız ve kamuoyunu yönlendirip, muhalefetin direncini kırmak için uydurulmuş bir siyasi psikolojik harekat…

Yüzde 10 barajı korunurken, ittifaklara izin verilmesi, baraj altında kalan küçük partileri büyük partiler ile birleşmeye zorlamak ve seçimlerde onlara ek kazançlar sağlamaya yönelik.

Seçim öncesi küçük partiler büyük partilere ‘itaat’ edip tavizler verirken, seçim sonrası koalisyonun kaçınılmaz olması halinde büyük partiler küçük partilere ciddi tavizler verip ‘itaat’ etmek zorunda kalacaktır.

İttifak sistemi küçük partileri yok etmez, Meclis’te temsil imkanı vereceği için aksine siyasi parçalanmışlığı arttırır.

***

AK Parti’nin kurduğu ittifakın karşısına muhalefetin ‘tek blok’ olarak girmesi, en büyük hata olur.

AK Parti kendi blokuna ‘milli ittifak’ diyerek, şimdiden geri kalanı ‘gayrı milli’ gibi göstermek için psikolojik üstünlük elde etmiş görünüyor.

Muhalefetin sol, milliyetçi ve Kürt partilerden oluştuğu dikkate alınırsa, hepsinin ortak paydada toplanması ve bir sinerji meydana getirmesi zor.

Cumhurbaşkanı seçimi şayet ikinci tura kalırsa, iki aday yarışacağı için bloklaşma kendiliğinden olacaktır.

Ancak seçime tek blok olarak girmeye kalkmak, teknik olarak mümkün gözükmemekle birlikte, muhalefetin yeterli sinerjiyi oluşturamamasına neden olacaktır.

Nitekim, CHP ve MHP ortak adayının, son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partiler ve partililer bazında böyle bir sinerji oluşturamadığı görülmüştü.

Muhalefetin ittifak sistemini doğru değerlendirilmesi halinde, Meclis’te çok partili bir yapının oluşması, tek başına bir partinin ezici çoğunluğa sahip olmaması sonucunu doğuracaktır.

Bu da ‘Tek Adam’ kim seçilirse seçilsin, en azından ‘küçük’ partilerle uzlaşmak zorunda kalacak, ‘seçilmiş kral’ gibi hareket edemeyecektir.

İttifak sisteminin arzu edilmese de tek olumlu sonucu bu olacaktır…

***

26 maddelik seçim yasasındaki değişiklik teklifi, ‘ittifak’ kurulmasına izin vermek dışında seçim sonuçlarına etki edici dikkat çekici başka değişiklikleri de ihtiva ediyor.

Birincisi, bir partili kendi partisinden istifa etmeden, başka bir partiden aday olabilir. Dolayısıyla parti ittifakı değil, liste ittifakının da yolu açılıyor.

İkincisi, artık oylar ‘ittifak’ olarak hesaplanacak ve milletvekili dağılımı ittifakın toplam oyları dikkate alınarak yapılacak. Böylece son vekil dağılımı, ittifak oylarına göre el değiştirecek.

Üçüncüsü, seçim sandıkları ‘güvenlik’ bahanesiyle keyfi yer değiştirilebilecek. Daha çok HDP’nin blok oy aldığı seçim bölgelerinde bu yola başvurulacağından şüphe yok.

Dördüncüsü, kolluk kuvvetleri sandık bölgesine sandık başkanının değil, seçmenin de çağrısı üzerine girebilecek ve ‘şüpheli’ gördüğü seçmeni oradan uzaklaştırabilecek. Bunun hassaten kırsal bölgelerde seçmen iradesine müdahale şekline bürünmesi yüksek ihtimali var.

Beşincisi, mühürsüz zarflar ve oy pusulaları, Yüksek Seçim Kurulu tarafından hazırlandığına dair ‘şüphe yoksa’ geçerli sayılacak. Son seçimlerde YSK’nın son dakika bu yönde verdiği karar tartışmalara neden olmuştu. Şimdi yasaya uygun olmayan o kararın kılıfı hazırlanıyor. Toplu oy kullanımlarının da önü resmen açılıyor.

Altıncısı, ‘seyyar sandık’ kurulacak ve seçmenlerin ayağına gidilecek. Denetim ve gözetim mekanizması zayıflayacağı için özgür oy kullanma iradesi suiistimale açık hale gelecek…

Yedincisi, birden fazla oy pusulası aynı zarfa konulacak, oylar birlikte sayılacak. Yani 2 farklı seçimin oy pusulaları aynı zarfa konulacak. Ancak diyelim ki, milletvekilliği için oy kullanmış ancak cumhurbaşkanlığı için oy kullanmamış, belediye başkanlığı için oy kullanmış ancak belediye meclis üyeliği için oy kullanmamış şahıslar, sayım sırasında ciddi karışıklıkların yaşanmasına neden olacak.

Sekizincisi, sandık kurul başkanları artık kurayla belirlenmek yerine devlet memurları arasından atanacak ve yedeklerini kendisi seçecek. ‘Memur’ başkanların da güçlü iktidarların baskısı altında kalması ve tarafsızlığını yitirmesi riski var…

***

Sonuç olarak Türkiye ‘Tek Adam’ sistemine geçiş ile ‘koalisyonlar’ dönemine geçişi eş zamanlı olarak gerçekleştirecek.

Bu kadar köklü ve karmaşık sistem değişikliklerinin eş zamanlı gerçekleştirilmesi ciddi bir hatadır. Yüksek oranda, siyasi istikrarsızlık ve siyasi kilitlenme riskleri barındırmaktadır.

Seçim, çok bilinmeyenli siyasi değişikliğin testi olacaktır.

Ancak esas sorun, seçim sistemi, mühürsüz zarflar, çizik pusulalar ve keyfi seçim sandığı değişikliğinde yatmaktadır.

16 Nisan referandumunda son dakika değişikliği nasıl krize neden olmuş ve seçimin adilliğine gölge düşürmüşse, yapılacak ilk seçimler daha da şaibeli hale gelecektir.

AK Parti eğitim ve ihale yasalarını nasıl çökerttiyse, seçim güvenliğini de suiistimallere açık bu kapsamlı değişiklikler ile çökertmektedir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Su andaki yasanan krizin bir faturasi olacak. Tek dilegim, bu agir faturayi odemeden bir yere kacmamalari.
    Tertemiz insanlari cektirdiklerini iliklerine kadar yasamadan Allah canlarini almasin insallah.
    Binbir çeşit firildak çevirselerde hersey ellerine ayaklarina dolansin.
    Yusuf as i Kuyuya atatan kardesleri, Gomlegi parcalamadan goturmusler. Kurt yedi demisler. Allah bunlari buyuk hatalar yaptiriyordur. Simdilik biz anlamiyoruz’dur.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin