İşsizlik gümbür gümbür [Haber-Analiz: Semih Ardıç]

Bin küsur odalı Saray’da her hafta toplanan Muhtarlar Meclisi’nde ya da patronların esas duruşa geçtiği Ekonomi Şûrası’nda söylenenlerle açıklanan veriler arasında uçurum var. Güya işsizlik gümbür gümbür azalacaktı. Azalmak şöyle dursun bir ayda 668 bin kişi arttı. Referanduma bir ay kala İşsizler Partisi’nin üye sayısı 4 milyona yaklaştı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), dar tanımlı işsizliği hesap ediyor. Yani iş bulma ümidini kaybetmiş ya da iş aramayanları dikkate almıyor. Çerçevenin en dar hali bile işsizlikte patlama yaşandığını teyit ediyor. Aralık 2016’da işsiz sayısı bir evvelki seneye nazaran 668 bin kişi arttı. İşsizlik oranı da yüzde 12,7’ye çıktı. İşsiz sayısı 3 milyon 872 bin. O da TÜİK’in dar tasnifine göre…

Yani TÜİK 15 yaş ve üzerinde olan kişilerden son dört hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek halde olanlarını kastediyor. Diğerleri hesaba dahil edilmediği için oran sokaktaki reel işsizliği birebir vermiyor. Evine ekmek götüremeyen milyonlarca kişi istatistiklerde sadece birer sayıdan ibaret. Onların eşleri, çocukları ve aile çevresinde yaşanan ıstıraba dair TÜİK’in raporlarında tek kelime geçmiyor.

Öylesine okunup geçilecek veri olarak bakılmamalı işsizliğe. Çalışabilecek vaziyette olduğu halde iş aramayan, aramak istemeyenler dahil edildiğinde sayı 6 milyonu geçiyor. Düne kadar beş gençten biri işsizdi. Artık dört gençten biri işten mahrum. Bu kadar gencin işsiz olduğu ekonominin istikbali de karanlıktır. Tarım hariç tutulduğunda ortalama işsizliğin yüzde 14’ü geçmesi sanayi ve diğer hizmet sektörlerindeki krizin derinleştiğini gösteriyor. Kayıt dışı istihdam ise yüzde 32,7.

TÜRKİYE GENÇLER ARASINDAKİ İŞSİZLİKTE OECD BİRİNCİSİ

İşsizlik, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) iktidara geldiği 3 Kasım 2002’den bu yana azalmak bir yana yüzde 10-11 bandında kronikleşti. AKP işsizlikle mücadelede sadece 2012’de nispeten başarılı oldu. O sene de işsizliği ancak yüzde 9,2’ye indirebildi. 2012’den itibaren ibre tekrar yukarı döndü. İşsizlik mütemadiyen arttı. 2016 sonunda gelinen seviye yüzde 12,7. Bu oran çok yüksek. Amerika Birleşik Devletleri ve AB ortalamasının iki katından fazla.

Türkiye genç işsizler (yüzde 31,3) itibarıyla Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) içinde ilk sırada yer alıyor. Krizdeki Yunanistan’da bile gençler arasında işsizlik Türkiye’den daha az (yüzde 28,5). Rakamlar tevile ihtiyaç bırakmayacak kadar berbat! Turizm, inşaat ve tarımdaki istihdam kayıpları önümüzdeki aylarda katlanacak. Türkiye’nin Hollanda, Almanya ve Avusturya başta olmak üzere AB üyelerinin ekseriyeti ile ya kavgalı ya da mesafeli olması istihdamda ciddi kayıplara sebebiyet verecek. Yine on binlerce kişi kapının önüne konulacak.

‘İŞSİZLİK GEÇİCİ’ SÖZÜNE ŞİMŞEK’İN KENDİSİ İNANIYOR MU?

issizlik yalan2012’ye kadar yüzde 10 civarında seyreden, son dört senede ise mütemadiyen artan işsizliği görmezden gelip, ‘İşsizlik geçici’ diyen Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in referandum uğrunda sarf ettiği bu kaçıncı yalan? Şimşek’in referandumdan ‘evet’ neticesi çıktığında 17 Nisan sabahı iktisadî buhranın biteceğine dâir sözleri hakikaten ibretlik. AKP ve Saray cenahı, söz birliği etmişçesine her bahiste, “17 Nisan’da bütün dertler bitecek.” nakaratını tekrarlıyor.

On dört senede tahakkuk ettiremediklerini bir günde ya da bir senede yerine getiremeyeceklerine göre ekonominin içine düştüğü krizi inkâr edip hayal mahsulü vaatlere sarılmak ne kadar doğru! Şimşek esasında şunu demek istiyor: “Hele referandumda ‘evet’ neticesi çıksın. İşsizlik, iflaslar ve daralan ekonomi gibi mevzulara sonra bakarız.” AKP’nin en bariz tarz-ı siyaseti başarısızlığın mesuliyetin hiç üstlenmemesi ve muhalefette imiş gibi hareket etmesidir.

Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın fiilî başkanlık yaptığı son üç senede ekonominin nasıl çöküşe geçtiğini artık kendi açıkladıkları rakamların bile örtbas edemediği ortada iken sadece mevcut vaziyeti anayasa kılıfına büründürecek değişiklerden medet umulması garabet değil de nedir! Müdafaa ettikleri başkanlığın fiilî halinde Türkiye’nin nasıl inişe geçtiğini sadece işsizlik başlığı bile ispat etmeye kâfi. Dolar/TL kuru, Merkez Bankası rezervleri, enflasyon, borçlanma maliyeti, ihracat, turizm, büyüme ve yabancı yatırımlar gibi kalemlerde gelen gün gideni aratır oldu.

Kuvvetler ayrılığını resmen ortadan kaldıracak ve Erdoğan’ı tartışmasız tek adam haline getirecek anayasa değişikliği ile AKP’nin ekonomiyi düzlüğü çıkarmak gibi bir gaye taşımadığı halde referandumu kurtuluş reçetesi gibi takdim etmek siyasî ikiyüzlülüktür.

FAKİRLİK VE CEHALATE MAHKÛM ET, İKTİDARDA KAL!

Binaenaleyh iktidarın bu aymazlığının ve oportünist tavrın seçmen tarafından cezalandırılmaması sosyolojinin sahasına giriyor. 25 milyar TL’yi bulan senelik yardımların AKP namına en az 15 milyon kişiyi ‘kemik seçmen’ haline getirdiği tespitini de yabana atmayalım. İşsizliğe kalıcı çareler bulunmamasının biraz da bu siyasetle irtibatı var. Balık veren olmak, kendisine bağımlı kılmak AKP’ye sandıkta daha fazla fayda sağlıyor.

Fakirlik ve cehaletin girdabında bocalayan Türkiye’de ileri memleketlerin müzakere ettiği meselelerin esamîsi okunmuyor haliyle. Demokrasi, medya hürriyeti, adil paylaşım, şeffaflık, muhalefet, çoğulculuk, hesap verilebilirlik ve hukukî teminat lüks kategorisine giriyor.

AKP’nin işsizlikte sınıfta kaldığını TÜİK’in kırpa kırpa açıkladığı istihdam verisi cümle âleme ilan ediyor. Ekonomi rayından çıkmışsa kürsüden talimat yağdırarak, tek sesli medyanın yalanları ile halkı avutarak ne işsizlik azalıyor ne de refah artıyor.

İŞSİZLİK SON DÖRT SENEDE TIRMANDI; AKP’NİN İŞSİZLİK KARNESİ ZAYIF

SENE    İŞSİZLİK*

2002    10,3

2003    10,5

2004    10,8

2005    10,6

2006    10,2

2007    10,3

2008    11,0

2009    14,0

2010    11,9

2011    9,8

2012    9,2

2013    9,7

2014    9,9

2015     10,3

2016    12,7

 

(*) Yüzde. AKP 3 Kasım 2002’de iktidara gelmişti.

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin