İşkenceyi Önleme Komitesi cezaevleri konusunda Fransa’yı uyardı, ya Türkiye

MEHMET DİNÇ, STRAZBURG’DAN YAZDI

Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) Fransa’daki cezaevleri raporunu yayınladı. Türkiye’deki işkenceleri ve hapishane şartlarını anlatan raporu ise, Kasım ayında tamamlamasına rağmen AKP hükümetinin onayı henüz gelmediği için yayınlayamıyor.

Fransa, Avrupa’nın en kötü hapishane koşullarına sahip ülkesi, bu konuda birçok uluslararası insan hakları derneği ve denetleme kurumlarından eleştiri ve ikazlar aldı. Fransa hapishanelerindeki en büyük sorun aşırı kalabalık, olumsuz cezaevi şartları ve ortalama 3 günde bir yaşanan intihar/şüpheli ölüm vakaları. 14 Nisan 2017 itibariyle Fransa hapishaneleri kapasitesi 60 bin civarında olmasına rağmen içeride 80,023 kişi bulunuyor.

Fransa hapishanelerinde her yıl ortalama 100 intihar veya şüpheli ölüm vakası yaşanıyor. Sadece 2017 Ocak ayından beri 15 intihar bildirildi. Cezaevlerinde intihar sayısı son 20 yılda yüzde 200 artış gösterdi, 2001’de bir sene içerisinde 104 kişi intihar etmişti. İntihar edenlerin yüzde 60’ının henüz yargılaması devam ederken, geriye kalan yüzde 40’ının çoğu henüz ilk ayında intihar ediyor. 2016’da 85, 2015’de 78, 2014’de 69, 2013’te 78 intihar bildirildi. İşkence komitesi de Avrupa Konseyi’ne üye 47 devleti kapsayan raporunda hapishanelerdeki her 4 ölümden birisinin intihar veya şüpheli ölüm olduğuna dikkat çekti.

SİVİL TOPLUM MAHKUMLARA YARDIMCI OLMAYA ÇALIŞIYOR

Fransa sosyal hayatında sivil toplum örgütlerinin önemli yeri var. Hapishanelerdeki mahkûmların haklarını savunmak için bir araya gelen BAN PUBLIC adında etkili bir dernek bulunuyor. BAN PUBLIC Fransız hapishanelerinde yatan mahkûmlara ve ailelerine hukuki destek veriyor. Günlük gelişmeleri kamuoyu ile paylaştıkları, mahkûm sayılarının, intihar hadislerinin, hak ihlallerinin paylaşıldığı bir siteleri bulunuyor.

CPT, cezaevlerinin aşırı kalabalık olması, ceza infaz kurumlarındaki ve polis teşkilatlarındaki gözaltı koşullarının iyileştirilmesi için, Fransız makamlarının acil önlem almasını istedi. Tutukluların nakledildiği hastanelerdeki tedavi koşullarının ve psikiyatri olanaklarının da iyileştirilmesini istedi.

İşkenceyi önleme komitesi, Frenes, Nimes ve Ville Pinte hapishaneleri başta olmak üzere kapasiteyi aşan aşırı kalabalık oranlarına dikkat çekti, bu üç hapishanede dolduk yüzde 150 ila yüzde 180 arasında değişiyor. Komite yetkililere her mahkûm için en az 4 metrekare yaşam alanı ve mutlaka ayrı yatak temin edilmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca Fransa hapishanelerinin önemli soru olan radikalleşmeye karşı da uyarılarda bulundu. Mahpusların hastaneye sevkleri ve tedavi sürecindeki şartlarının kabul edilemez derecede olmasını üzüntü verici olarak nitelendirdi.

‘İNTİHAR’ VAKALARI CİDDİ SORUN

Ayrıca CPT, gözaltı süresi boyunca, polis karakollarında memurlar tarafından saldırıya uğradığını söyleyen birçok mahkumla görüşmeler yaptıklarını dile getirdi. “İle de France” bölgesindeki bu mahkûmların çoğunun yaşlarının henüz reşit olmaması endişeleri daha da artırıyor. Bununla birlikte önemli sayıda ırkçı veya homofobik nitelikte şiddet ve taciz vakaları görülmekte. Komite, ziyaret ettiği polis teşkilatlarının çoğunda gözaltı koşullarından ciddi endişe duyuyor.

Fransa’da Türk mahkumlardan, Yalçın Demir, Abdullah Ceylan, Baysal Gökoğlan, Erhan Çelik, Fatih Turan, Kubilay Ç, Samet Baki ve Erdoğan Hanbaş için ailelerine “intihar etti” bilgisi verildi. Genç yaştaki Türk mahkumların ekseriyeti tahliyelerine birkaç ay kala televizyon kablosu veya çarşafla intihar ettiği haberi geldi. Ancak, mahkûmların aileleri çocuklarının intihar ettiğine inanmıyor. Kimi çocuklarının intiharını telefonla öğrenmiş, kimi hapishane yönetimi haber vermediği için hapishaneden başka bir mahkûmun aramasıyla çocuklarının öldüğünden haberdar olmuş. 3 ay mahkûmiyet cezası alan 21 yaşındaki Yalçın Demir çıkmasına 3 gün kala çarşafla kendisini asarak intihar ettiği haberi geldi ancak ailesi çocuklarının intihar ettiğine inanmıyor. Yine 21 yaşındaki Samet Baki hapishaneden çıkmasına 2,5 ay kala 25 Haziran 2011’de intihar haberi geldi. 22 Kasım 2012’de intihar ettiği söylenen Erdoğan Hanbaş’ın ise 6 yıllık hapis cezasını tamamlamasına 9 ay kala intihar ettiği ileri sürüldü.

RADİKALLEŞME KORKUSU

Son yıllarda Fransa gündemini meşgul eden en önemli maddelerden biri Müslüman gençlerin Ortadoğu’ya savaşmaya gidecek kadar radikalleşmesi. Devlet bunun için okullardan, sosyal hayata kadar bir dizi önlem alırken, hapishanelerde örgütlenmelerin de önüne geçmeye çalışıyor. Radikalleşme 18-35 yaş arasındaki çok genç Müslümanlar arasında hızla yayılabiliyor. Fransa’dan Suriye ve Irak’a savaşmaya giden yaklaşık 700 kişi var, bunlardan 232’si öldü. Geri dönen yaklaşık 200 kişi ülke için tehdit oluşturuyor, birçoğu cezaevine girdi. Buna karşın Fransa cezaevlerinde radikalliğe karşı eylem planı uygulanmasını istiyor. Bu tip mahkumlar ayrı tek kişilik hücrelerde tutulurken, radikalleşmesinin önüne geçecek eğitime tabi tutuluyor.

Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin danışmanlarından Guilallme Larrrive tarafından yapılan araştırmaya göre cezaevlerinde Müslüman ya da İslam kültürüne sahip yaklaşık 40 bin kişi bulunuyor aralarında radikal düşünceleri yayan yüzlerce mahkûm var. Hapishaneye girmeden serseri bir hayat yaşarken, hapishanede radikalleşen birçok örnek gösteriliyor.

Fransa cezaevlerindeki mahkûm sayısı 90’li yılların sonunda düşüş eğiliminde iken 2002’den çok hızlı şekilde yükselişe geçti. 1996’da 55bin olan tutuklu, 2001’de 47’bine düşmüştü fakat o tarihten sonra hızla yükselen rakam 2017’de 80.000’e ulaştı. Su anda doluluk oranları yüze 180 olan hapishaneler mevcut.

TÜRKİYE RAPORU HALA AÇIKLANMADI

CPT, Türkiye hapishanelerinde işkence iddiaları artık ayyuka çıkıp uluslararası insan hakları örgütlerinin raporlarında yayınlanınca, Türkiye ziyareti gerçekleştirdi. Raporu Kasım ayı sonunda tamamlayacağını internet sitesinden duyurdu. Ziyaretlerin üzerinden 7 aydan fazla zaman geçmesine rağmen hala Türkiye’de işkence raporu yayınlamadı. Raporun yayınlaması için Türk hükümetinin izin vermesi gerekli. Mevlüt Çavuşoğlu Ekim 2016 ‘da yaptığı Strazburg ziyaretinde işkence raporuna ilişkin “rapor yayınlanacak” ifadesine rağmen hala raporun yayınlanmasına izin verilmedi. Ne zaman yayınlanacağı da belirsiz. Raporun yayınlanmasına izin verilememesi, Türkiye’de işkence raporunun durumu hakkında bilgi veriyor.

Fransa cezaevlerinde durum çok vahim fakat, Türkiye cezaevlerindeki durum ise felaket. İşkence, tecavüz, intihar süsü verilerek infazlar, sözlü ve cinsel taciz, ağır cezaevi koşulları, aşırı doluluk oranı. Yaşını doldurmamış bebeklerden, 80’lik ihtiyarlara kadar her yaştan insan, sağlık koşullarına bakılmaksızın son dönemde hapse atıldı. Şartları daha vahim hale getiren ise bu insanların haklarını savunacak (Fransa’da BAN Public) gibi bir derneği bırakın, avukat dahi olmaması. Avukata erişebilse bile zaten Türkiye’de bağımsız yargılanması söz konusu bile değil.

Sadece 15 Temmuz’dan sonra 42 bin kişi “terör örgütü” bahanesiyle tutuklu bulunuyor. Cezaevlerindeki toplam hükümlü/tutuklu sayısı 200.000’e dayandı. Kasım 2016 itibariyle kapasite 10 bin kişi aşılmış durumda ve bu rakam her geçen gün AKP’nin ihtirasları yüzünden artıyor. 2007’de 90 bin olan tutuklu/hükümlü sayısı rakam 2017 başında 191,297’ye yükseldi.

ÜLKE CEZAEVİNE DÖNÜŞTÜ

Son 10 yılda 111 yeni cezaevi açıldı. Türkiye’de şu anda toplam kapasite ek binalar dahil 189bin. Türkiye’nin hedefleri büyük! Adalet Bakanlığı Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürü Yavuz Yıldırım önümüzdeki yıllarda 165 yeni cezaevi yapılacağı müjdesini verdi.

İşkenceyi önleme komitesi 2015 raporuna göre son 10 yılda Türkiye’de cezaevlerinde artış yüzde 191 olarak açıklamıştı. 2016 raporunu ise önümüzdeki hafta açıklayacak. Komite raporunda tutuklu sayısının kapasitesinin üzerine çıktığı ülkeleri Türkiye, Fransa, İspanya, Macaristan, Belçika ve Makedonya olarak sıraladı. Avrupa konseyine üye ülkelerde tutuklu sayısı yüzde 7 azalma gösterirken Türkiye’de yüzde 191’i bulan artış söz konusu.

Türkiye’de 1970 yılından 2006’ya kadar tutuklu ve hükümlü sayıları 50 bin ile 70 bin arasında seyrederken, bu tarihten sonra ise hızlı bir artışın olduğu görülüyor. Örneğin, 2006 yılında 70 bin 277 olan tutuklu ve hükümlü sayısı 10 yıl içinde yüzde 150 artış gösteriyor ve yaklaşık 200 bin seviyelerine ulaşıyor.

Ayrıca Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü 56 bin 772 kişinin denetimli serbestlik kapsamında takip edildiğini ve 2 bin 492 kişinin ise elektronik kelepçeyle izlendiğini açıkladı.

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin