İşkencecileri soruşturmayan savcılık Gökhan Öğretmen’i Bylock’çu diye suçladı

15 Temmuz sonrasında gözaltına alınan ve işkence ile öldürülen öğretmen Gökhan Açıkkollu’nun Milli Eğitim Bakanlığı tarafından göreve iade edilmesiyle ilgili tartışma yeni bir boyut kazandı.

Dün iptal edilen partisinin grup toplantısını bugün yapan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de hukuk kalmadığını, Gökhan Açıkkollu’nun işkence altında öldürülmesinin bunun göstergelerinden biri olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “Gökhan Açıkkollu, bir öğretmen, 15 Temmuz’dan sonra tutuklanıyor. Gözaltı sırasında hayatını kaybediyor. Hainler mezarlığına gömülecekse vereceğiz demişler. Diyanet fetva veriyor, hainlerin namazı kılınmaz diyor. Mezarlığa defnedemedik, bahçemize defnetmek zorunda kaldık diyorlar. Bu bir dram değil midir?” diye sordu.

Kılıçdaroğlu’nun konuşması üzerine İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’ndan açıklama yapıldı. Açıkkollu’nun İşkence ve kötü muamele ile öldürülmesine dair etkin hiçbir soruşturma yürütmeyen savcılık, Gökhan Öğretmeni  ‘F..ö soruşturmasında gözaltına alındı’, ‘Bylock kullanıcısı’  diyerek suçladı. Gözaltında işkence sonucu ölen Gökhan öğretmen, 1.5 yıl sonra ‘pardon’ denilerek görevine iade edilmişti.

“TÜRKİYE ŞU ANDA BİR HUKUK DEVLETİ DEĞİLDİR”

7 Şubat 2018 itibarıyla hapishanelerde 235 bin 888 tutuklu bulunduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, Gökhan Öğretmenin dramını şöyle anlattı: “Eğer hukuk devletini yok ederseniz, baskıcı bir dikta yönetimini getirirsiniz. Türkiye şu anda bir hukuk devleti değildir. Neden değildir? 15 Temmuz darbe girişiminden sonra BM’ye bir yazı gösterildi. İkisi çok önemli. Tutulanlara insanca davranmayacağım diyor. Adil biçimde yargılamayacağım diyor. Darbe girişiminden sonra pek çok insan mağdur edildi. Bütün mağdurların sesi olmaya özen gösterdik. Gökhan Açıkkollu, bir öğretmen, 15 Temmuz’dan sonra tutuklanıyor. Gözaltı sırasında hayatını kaybediyor. Gözlatına ilaçların verilmediği bize gelen bilgiler yönündeydi. Hasta ise insülini vereceksiniz, nitekim bu adam öldü. Şimdi bu vatandaşın işkence sonucu öldüğü ortaya çıktı. Eşi Mümine Açıkkollu ile arkadaşlarımız konuştular. Hainler mezarlığına gömülecekse vereceğiz demişler. Diyanet fetva veriyor, hainlerin namazı kılınmaz diyor. Mezarlığa defnedemedik, bahçemize defnetmek zorunda kaldık diyorlar. Bu bir dram değil midir? İşkence sonucu hayatını kaybediyor. Hainlerin tazminat davası açma hakkı var. Biz de o ailenin sonuna kadar yanında olacağız. Yargılanmadığı için suçlu mu değil mi belli değil. Bir tek Allah’ın kulu çıkıp bu ülkede “adalet vardır” diyemez?”

Gökhan Açıkkollu’nun işkence ile ölümü raporlarda açık şekilde yer almıştı.

“6 BİN 665 KİŞİNİN SINAV HARÇLARI HALA YATMADI”

“7 Şubat 2018 itibarıyla hapishanelerde 235 bin 888 tutuklu var. Tutuklulardan 69 bin 301’i öğrenci. Kimisi açık öğretim ortaokul, kimisi açıköğretim lise ve fakültelerinde. Son derece güzel bir uygulama. Mahkum veya tutuklu ama kendisini eğiterek hayata tutunmaya çalıştı. Güzel bir iş yapılıyor. Bu tutukluların sınav ve kayıt ücretlerini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yürütüyor. Bu kuralı getirenlere de teşekkür ederiz. Ama açıköğretimde okuyan 6 bin 665 kişinin sınav harçları hala yatmadı. Ben Bakan’dan rica ediyorum, eski uygulamayı sürdürün.”

“ADALET YOK ADALET'”

“Uluslararası bir toplantıda konuşuyor Adalet Bakanı. Türkiye’de yargı bağımsız ve tarafsızdır HSK bunun sigortasıdır diyor. Erdoğan, Yargıtay’ın 150. yılı sempozyumunda bir konuşma yapıyor. “Eğer bir ülkede halk bunalmış ve ellerini semaya açarak adalet çığlığı atar hale gelmişse oradaki yargı sisteminde bir sorun var demektir” diyor. Günaydın Recep Bey, günaydın. Nihayet öğrenebildin. Yargı yok yargı. Adalet yok adalet.”

KILIÇDAROĞLU GÜNDEM YAPINCA BAŞSAVCILIKTAN AÇIKLAMA GELDİ

1.5 yıldır ölümü ve işkence iddiaları üzerine soruşturma yürütülmeyen Gökhan Açıkkollu’nun CHP grup toplantısında gündeme gelmesiyle  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti. Savcılık, darbe girişiminin ardından gözaltına alınan Gökhan Açıkkollu’nun gözaltındayken ölmesiyle ilgili çelişkili ve tatmin edicilikten uzak bir açıklama yaptı.  Açıklamada, emniyet mensubu Çağlar Aydın ve Murat Bağrık’ın 15 Temmuz sonrasında gözaltına alınmasından ve ifadelerinden sonra Gökhan Açıkkollu’nun 24 Temmuz 2016’da Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındığı savunuldu.

‘HASTANEYE KALDIRDIK AMA…’ AÇIKLAMASI

Savcılık açıklamasında işkencecilere yönelik soruşturma araştırılmazken, Gökhan Öğretmen şu ifadelerle Bylock kullanıcısı olmakla suçlandı: Gözaltı sürecinde beyan ettiği şeker rahatsızlığı sebebiyle ilaçları temin edilmiş ve kullanması sağlanmıştır. Gerek şüpheli Gökhan Açıkkollu gerekse diğer şüpheliler hakkında tahkikat işlemleri devam etmekteyken 28 Temmuz 2016’da rahatsızlanması üzerine nezaretten çıkarılarak Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmıştır. Uygulanan tedavi sonrası soruşturma işlemleri devam etmekteyken 5 Ağustos 2016’da tekrar rahatsızlanmış, yapılan tüm tıbbi müdahalelere rağmen vefat etmiştir.”

Savcılık, Gökhan Açıkkollu  ‘işkence sebebi ile öldüğüne’ ilişkin iddiaları ise ‘örgütsel propaganda amaçlı olup gerçeği yansıtmamaktadır’ demekle yetindi.

********

KILIÇDAROĞLU: VATANDAŞ ‘FAİZCİ TAYYİP’ DEMEKTE HAKLI

CHP’nin cenaze töreni nedeniyle ertelenen grup toplantısı bugün yapıldı. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında Erdoğan’ın ve AKP’nin ekonomi politikalarını da eleştirdi: “Her sefer söyledim. Vatandaşın kahvede söylediği söz faizci Tayyip. Faizci Tayyip. 149 milyar doları sanayiciye mi, çiftçiye mi, emekliye mi, memura mı verdiniz? Yurt dışındaki bir grup tefeciye veriyorsunz. Vatandaş tefeci Tayyip demekte haksız mı? Kime ödedin bu parayı? Bir grup tefeciye ödedin. O nedenle sana tefeci Tayyip diyorlar. Şikayetçi olmayacaksın arkadaşım. Çözüm bulacaksın çözüm. Faiz sorununu çözemezler, çünkü yakayı tefeciye kaptırmışlar. Faizi düşür, doları, parayı getirmem diyor. Yakayı tefeciye kaptırmış vaziyette.”

“MESAM’A KAYYIM KONUSUNDA DA  KANUNU TAKMIYOR”

“Demokraside iktidarı yönetenler hukuka uygun davranmak zorundadırlar. MESAM diye bir örgüt var, bir tüzüğü var. Yasal dayanağı var ve kurulur. Sanatı ve sanatçıyı desteklemeyen hiçbir iktidar yoktur dünyada. Darbe dönemleri hariç sanat ve sanatçıya her ortamda önem verilmiştir. Yüceltmek her toplumun ortak amaçlarından birisidir. Sanatçı özgür olmalı, özgürce düşüncesini dile getirmeli. Sanatın 7 dalını da desteklememiz gerekir. Elbette sanatçının da hakları vardır. Mart ayında olağan kogresini yapacaktı. Kongresini yapmadan Kültür Bakanlığı MESAM’a kayyum atadı. Kurala uyarsanız atayabilirsiniz. Verilen görev ve yükümlülüklerin yerine getirilmediği ya da tarifelerin esaslera göre düzenlenmediği durumlarda ben önce bir uyarı yazısını yazarım diyor bakanlık. Ve 30 gün beklerim. Kural yerine gelmemişse 2. bir yazı ile tekrar uyarırım. Yine 30 gün beklerim, kural yerine gelmemişse kayyum atarım diyor. MESAM yönetim kurulu görevden alındı. Telefon ettim, size uyarı yazısı geldi mi? Hiçbir yazı gitmemiş. Yani, kanunu takmıyor. Kültür Bakanlığı yasaya uymazsa ne olacak? Bütün bunlar sanatı ve sanatçıyı korumak içindir fakat hiçbir uyarı yapılmadan MESAM yönetim kurulu bir yazı ile değiştiriliyor. Sordum, dava açacak mısınız diye tabii ki dediler. Bugün dava açacaklar. Kültür Bakanı’na sormak isterim. Sen sanatı ve sanatçıyı korumakla görevlisin. Yasanın dışına çıkmazsın. Kültür Bakanlığı açıkça suç işlemiştir.

KRİTİK ŞEKER FABRİKALARI SORUSU: HANGİ ULUSLARARASI ŞİRKETLERLE ANLAŞMA YAPTIN!

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi toplumun hemen hemen her kesiminin karşı çıktığı bir uygulama. Konu gündeme gelir gelmez bir komisyon oluşturduk. Bütün şeker fabrikalarını gezeceksiniz dedik. Hepsi karşı hangi partiden olursa olsun. Şeker fabrikaları sıradan fabrikalar değildir. Özelleştirilmesine karşıyız. Özelleştirerek siz aslında bir anlamda cumhuriyetten intikam almaya çalışıyorsunuz. Şeker fabrikalarına sahip çıkmak demokrasiye cumhuriyete emeğe ve alın terine sahip çıkmak demektir. Gayet açık ve net başta Recep Bey Binali Bey olmak üzere soru soruyorum hangi uluslararası kuruluşlarla oturup bir anlaşma yaptınız ve bu metni neden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından gizliyorsunuz? Kiminle oturdunuz Türk şeker politikasının geleceğini belirlediniz? Binali Bey nişasta bazlı şekerlere kota getireceğiz diye zaten var kota. Yüzde 15. Almanya’da yüzde 1,69. Bazı ülkelerde de yasak. Kansere obeziteye yol açıyor.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin