İki kez küllerinden doğdu: Borussia Dortmund [Haber-İnceleme: Efe Yiğit]

Önceki akşam Şampiyonlar Ligi’nde Borussia Dortmund fırtınası esti. Milli oyuncularımız Nuri Şahin ve Emre Mor’un da forma giydiği Dortmund ekibi, Legia Varşova’yı sahasında 8-4 mağlup ederek Şampiyonlar Ligi rekoru kırdı. Real Madrid’le aynı grupta bulunan Borussia Dortmund, 5 maçta 13 puan toplayarak liderliğini sürdürüyor. Bundesliga’da da 3. sırada bulunan sarı siyahlı ekip tarihinde iki kez iflasın eşiğinden dönmüştü.

Şehrin takımı

Borussia Dortmund kadar bulunduğu şehirle özdeşleşen başka bir takım var mıdır? ‘Evet’ demek kolay değil. Şehrin kaderi, kulübün kaderine benziyor. Dortmund, 800’lü yıllarda çıkan yangınla kül olup yeniden kurulduktan sonra II. Dünya Savaşı’nda İngiliz bombalarıyla yeniden yerle bir oldu. Ama her defasında şehir baştan aşağı yeniden kuruldu. Şehir gibi, takım da iki kez yıkıldı ve küllerinden doğdu. 1966’da Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nı kazandıktan sonra inişe geçen Dortmund ekibi, 1972’de küme düşerek ilk yıkılışını yaşadı. Yeniden Bundesliga’ya dönmesi 3 yıl sürdü.

Kötü yönetim ve borçlar

Pahalı transferlerle yeniden kurduğu takımla 1997’de Şampiyonlar Ligi kupasını kaldıran Borussia Dortmund, 2002’de Bundesliga şampiyonu oldu ve ardından borsaya açıldı. Ancak uygulanan yanlış mali politikalar yüzünden Westfalen Stadı’nı bir emlak şirketine satmak zorunda kaldı. Artık oyuncularının paralarını ödeyemeyecek duruma gelmiş bir kulüp vardı. Öyle ki 2003’te ligdeki en büyük rakibi Bayern Münih’ten 2 milyon Euro borç aldı.

2004’te kulübün borçları 100 milyon Euro’ya dayanınca 1990’lardaki ve 2000’lerin başındaki başarının mimarı Başkan Gerd Niebaum, 20 yıldır oturduğu koltuğa veda etti. Yeni Başkan Reinhard Rauball ve futbol direktörü Hans-Joachim Wattke’nin Düsseldorf Havaalanı’nda buluştukları bir yatırım firmasından 52 milyon Euroluk kredi aldıklarında takvim yaprakları 14 Mart 2005’i gösteriyordu. Bu parayla ilk olarak satmak zorunda kaldıkları stadın yüzde 51’lik hissesi geri alındı. Sonra şehir takımına sahip çıktı. Taraftar ve yönetim el ele vererek iflasın eşiğine gelmiş kulübü yeniden ayağa kaldırdı.

‘Biz Borussia’yız’

Artık “Biz Borussia’yız” sloganıyla hareket ediliyordu. Taraftarlar aldıkları kombine biletlerle takımlarına destek olurken, kulüp yönetimi de bilet fiyatlarını artırmayarak taraftarlara olan gönül borcunu ödüyordu. 55 bin kombine satışına müteakip takım bütün antrenmanlarını taraftara açma kararı aldı. İdmanlara en az 3 bin kişi destek olarak gelmeye başladı. Bununla birlikte Borussia Dortmund, minik takım oyuncularından A takıma kadar bütün futbol takımlarına aynı ortamda idman yaptırarak takım ruhu oluşturdu.

Takımın kasasını dolduran Borussia Dortmund, oluşturduğu takımı yönetecek ‘ruh sahibi’ hocayı Mainz’de buldu. Mainz’i Bundesliga’ya çıkaran Jürgen Klopp takımın başına geçti. Alman kanalı ZDF’de Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası’nı yorumlayan Klopp, ülke çapında tanınan bir spor yorumcusuydu. Klopp, teknik patron olunca oyuncularıyla kurduğu baba-oğul ilişkisiyle dikkat çekti.

Bir efsane: Klopp

Klopp, “Yıldız maçı kazandırır, takım oyunu şampiyonluğu getirir” prensibiyle adı sanı duyulmamış gençlerden oluşan bir ekip kurmak için harekete geçti. Sahanın her yerinde pres yapan, geriden ileriye hızlı oynayan bir takım kuran Klopp, 2010-11 sezonunda şampiyon olarak 3 yıllık emeğinin ilk meyvesini aldı. 24,3’lük yaş ortalamasıyla Klopp’un takımı Bundesliga tarihinin en genç şampiyonu oldu. Klopp’un öğrencileri, 2011-12 sezonunu da şampiyon tamamlayıp başarılarının tesadüfî olmadığını gösterdi.

Mario Götze, İlkay Gündoğan, Marco Reus, Sven Bender, Mats Hummels ve Robert Lewandowski gibi genç yıldızlar Borussia Dortmund’u başarıya taşıyan isimlerdi. Özellikle Reus ve Götze ikilisi oynadıkları futbolla başarıda başrol oynadılar. ‘İmparator’ lakaplı Franz Beckenbauer de “Barcelona’nın Messi-İniesta-Xavi üçlüsü varsa, Dortmund’un da Götze-Reus ikilisi var” diyerek övgü dolu sözler sarf etmişti.

Gelenek değişmedi

Dortmund ekibi, son yıllarda önemli yıldızlarını sattı. Ancak adını kimsenin duymadığı oyuncularla başarısını sürdürdü. Robert Lewandovski, İlkay Gündoğan, Mats Hummels, Henrikh Mkhitaryan gibi yıldızlarını yüksek paralara satan Dortmund’da Götze ve Kagawa yuvaya geri döndü. Bunun yanı sıra Andre Schürrle, Pierre-Emerick Aubameyang ve Emre Mor’u transfer ederek kadrosunu güçlendirdi. Klopp’un Liverpool’a gitmesiyle teknik heyetin patronluğuna da Thomas Tuchel geldi. O da Klopp gibi Mainz’den…

dortmund

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin