İki faşizm arasında

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

IŞİD; Suriye muhalefeti adına öyle insanlık dışı eylemler yaptı ki Nusayri Rejiminin geçmişteki bütün zulmünü, katliamlarını temizledi. Bir askeri darbe ile iktidara geldikleri 1970 yılından beri, Suriye’deki çoğunluğa kan kusturan Esed rejimi, onunla mücadele ediyormuş gibi görünen IŞİD eliyle temize çıkarıldı. Temize çıkarılmakla da kalmadı eli kanlı zalim bir yönetimi bugün ülkesini işgalden kurtarmaya çalışan özgürlük savaşçılarına dönüştürdü. Oysa iktidarı ele geçirdikleri 1970 yılından bugüne gücü elinde tutan bir gurup azınlık ülkedeki büyük çoğunluğa zulmediyor, ülkeyi özel mülkiyetleriymiş gibi yönetiyordu. IŞİD simgesel olarak daha iğrenç işler yaptığı için Esed Rejiminin iç savaştan önceki bütün yaptıkları unutulup gitti.

Nusayri rejimini temize çıkaran IŞİD’in ortaya çıkmasında İran’ın ve Türk devlet kademelerindeki İran ajanlarının gayretlerini hiçbir zaman unutmamak lazım.

Eğer silahlı mücadele araya girmeseydi Suriye’de Nusayri rejimine karşı haklı toplumsal rahatsızlık ülkede daha çok demokrasiyi mecbur edecekti. Daha çok demokrasi, azınlığın yönetimi kaybetmesi anlamına gelecekti ki bu da İran ve mevcut rejimin kabul edemeyeceği bir şeydi. Bu nedenledir ki işi çığırından çıkardılar.

Tıpkı Suriye de olduğu gibi Türkiye’de de AKP ve Saray çevresi, yönetirken haddi öylesine aştı ki, önceki ceberrut devletin yaptıklarını unutturup, onu akladı.

Bu ülkenin insanları hem balık hafızalı hem de ‘moda kanaatli’ olduğu için bugün öyle zannediliyor ki AKP öncesi gül gibi tertemiz bir ülkede yaşıyorduk da, zorbalık ve ceberrutluk AKP ile geldi.

İsterseniz geçmiş gazete arşivlerini tarayıp 10 yıl, 15-20-30 yıl önce neler konuştuğumuzu, nasıl bir ülkede yaşadığımızı bir hatırlayın, faili meçhulleri, devlet sopasıyla adam edilmeyi, ismini açıklamayan üst düzey askeri yetkilileri!  Kemalizm sopasıyla ne diyorsak o ulan diye bağrışmaları, itilmeyi, horlanmayı, bir türlü çözülemeyen siyasi cinayetleri, sürekli rutin dışına çıkan devleti, müesses nizam dayatmalarını belleklerinize yeniden getirin! Devlet içindeki eli kanlı çeteleri, mafyaları, laiklik sopacılarını çok çabuk unuttuk.

Çocukluğumuzdan beri tepemizden sopayı kaldırmayan bu devlet anlayışından yılmış bıkmıştık.

AK Parti işte devleti o ceberrut anlayışından kurtarma iddiasıyla ortaya çıkmıştı, üstünlerin hukukunu bitirip hukukun üstünlüğünü tesis etmeyi vaat ediyordu. Ama sadece Belediye Başkanlığı yapmış, gerçek anlamda devleti bilmeyen, ev, kupon arsa, imar tadilatı konularından başka bir şeye kafa yormamış, hatiplikten başka bir birikimi ve özelliği olmayan Doğu Karadenizli birisi bunları nasıl yapabilirdi?

Hizmet hareketinin AKP ile yolu batı standartlarında evrensel değerlerin olduğu bir ülke hayalinde çakışmıştı. Çünkü Türkiye’nin felah bulması için, o habis ruhtan kurtulması gerekiyordu ve bu evrensel hukukun ve değerlerin bütün kurumlarıyla ülkede kök salmasıyla mümkün olabilirdi.

AKP ile Hizmet hareketinin yollarının çakışması da ayrışması da bu sebepten oldu. ‘Evrensel değerler ve evrensel hukukun söz sahibi olduğu adil bir ülke hayali.’ Bu yoldaki gerçek aklın Hizmet hareketi olduğunu, bilen habis ruh, gücü elinde tutan ‘görüntüyü’ devşirmekte gecikmedi.

Bugün eski düzenin bütün kahramanları tam da bu yüzden hizmete amansız bir düşmanlık içindeler. Kamuoyu onları Solcu, Sağcı, Ülkücü, İslamcı gibi bir takım isimlerle tanımlıyor olsa da gerçekte aynı ahtapotun kolları. Bunlar kendi aralarında hırlaşıyor, tepişiyor görünseler de hizmete düşmanlıkta mutlak ittifak ve fikir birliği içindeler.

Bu nedenledir ki Türkiye’nin asıl sorunu AKP ya da Saray değil, Ergenekon denen o habis şebeke olduğunu düşünüyorum.

Mesela kanser hastasının kalp krizi geçirdiğini düşünün. Kalp krizine karşı yapılanlar, alınan tedbirler, bünyenin kanser olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Biz bugün yana yakıla kalp krizini konuşuyor olsak da bünyenin kanser olduğunu unutmamak gerekir.

Kendisinden başka hiçbir kutsalı olmayan bir adamın giydiği yeşil urba bizi yanıltıyor sadece.

Hizmet hareketi dahil birçok dindarın zulme maruz kalmasından, iktidardan yana görünen çoğu İslamcının iç dünyasında rahatsız olduklarını düşünüyorum. Ancak hem korkak olduklarından hem de yedi cetlerine yetecek kadar dünyalık biriktirdiklerinden dolayı kendilerini risk edecek bir eylem içine girmiyorlar. Bu yüzden tarih bugünkü hayasız zulmü onların boynuna asacak. Kişiliksiz, omurgasız insanlar diye yaftalayacak.

Ancak bu durumun bize eski gerçekleri hiçbir zaman unutturmamalı. Bugün AKP muhalifi gibi görünen insanların büyük bölümünün hukuk ve adalet diye bir duygu taşımadıklarını, herkese adil bir ülke hedeflerinin olmadığını bilmekte büyük fayda var.

Gazetelerini, sosyal medya hesaplarını, köşe yazılarını okuduğunuzda demokrasinin ve hukukun evrensel ilkelerine göre hareket etmek diye bir kaygı taşımadıklarını hemen görebilirsiniz. Herkes için hak, hukuk adalet de demiyorlar. AKP ile bir mücadele hali içindeymiş gibi görünüyorlar. Ama daha çok ‘Hani Fetö ile böyle mi mücadele ediyorsunuz’ gibi içinde hem şikayet, hem anlaşmaya uymuyorsun tarzı serzenişin olduğu cümleyi her fırsatta dillendiriyorlar. İstedikleri sadece ve sadece kendilerini koruyacak bir hukuk. Ötekine karşı yapılan her türlü haksızlığa, zulme hiçbir itirazları olmadığı gibi bu mezar soyguncularının yaptıkları zulmü de bir hayli az buluyorlar.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin