İhanet

YORUM | MAHMUT AKPINAR

Diktatörlerin ve demogogların en çok sevdiği şey yuvarlak, hamasi laflardır. Sınırları belli, iyi tanımlanmış, ölçüleri ortaya konan şeylerden hoşlanmazlar. Hele evrensel tanımı olan şeylerden hiç hazzetmezler. Çünkü işlerine yaramaz; aksine engel olur, sınırlar. Onlara diledikleri şekilde kullanıp esnetebilecekleri kelimeler, kavramlar lazımdır.

“Vatan için!” kavramını, istismar etmek istedikleri her şeyde kullanır, sonuna kadar sündürürler. “İhanet” ise tarihin her döneminde diktatörlerin favori kavramıdır. Zira bütün düşmanlıkları, cinayetleri, zulümleri, intikamlarını, tasfiyeleri bu kavramı kullanarak icra ederler. Toplumda ne olduğu açıklanmayan, sınırları bilinmeyen ama herkesin itham edilmekten korktuğu acı-ağır bir suçlamadır ihanet. Hırsızlık, cinayet, yalan, tecavüz, rüşvet, gasp… bunların hepsi bütün din ve hukuk sistemlerinde tanımlanmış ve aynı anlama gelen objektif suçlardır. Ama “ihanet” siyasi bir kavramdır. İhanet ithamında yapılan işin ne olduğundan, fiilden çok güçle, otorite ile ilgisine bakılır. Aynı fiili diktatör için yaparsan “kahraman”, diktatöre karşı yaparsan “hain” olursun. Sorun eylem-fiil değil, kime karşı yapıldığıdır. Mesela diktatör için muhalif birisini öldürürsen, döversen, gasp edersen “vatan sevdalısı”, “kahraman” olurken; milletin malını çalanları ortaya çıkarır, yolsuzları ifşa eder, hatta diktatöre zor soru sorarsan “vatan haini” olursun. İhanet her dönemde subjektif, güce göre tanımlanan bir kavram olagelmiştir.

İhanet lafının öne çıktığı zamanlar hak ve adalet kavramının kaybolduğu, hukukun öldüğü, diktatörlerin etkin olduğu zamanlardır. İhanet ve adalet kavramları birbirinin rağmına çalışır; eski dille aralarında “makusen mütenasip” bir bağ vardır. Adalet azaldıkça ihanet daha sık kullanılır, daha çok öne çıkmaya, konuşulmaya başlanır. Bir toplumda ihanet ne kadar çok kullanılıyorsa adalet-hukuk o kadar tükenmiş demektir. Çünkü somut bir eylem, genel-geçer suç tanımı olmadan insanlar cezalandırılmak isteniyordur. Adalet ve hukukun etkin olduğu ortamlarda ise ihanet gibi kaypak, esnek, her yere çekilebilen kavramlar değil; sınırları çizilebilen, tanımlanabilen ve herkesçe kabul gören kavramlar, somut suçlar bahse konu yapılır. İhanet hukuk adamlarınca değil, ideolojiler ve onların militanlarınca kullanılır. Hukuk urbası giymiş kişiler bu kavramı kullanıyorsa hukuk militanlaşmış demektir.

Ama diktatörlük bir nevi kitleleri hipnoz, toplum sihirbazlığı, milleti susturmaya ve sindirmeye yönelik hokkabazlık olduğu için diktatörler bu lastikli kavramları, özellikle de “vatan” ve “ihanet” kelimelerini çok iyi kullanırlar. Din ve dini söylemler bu iki kavrama kıvamında katılırsa malzemeyi fevkalade güçlendirir. Vatanla ilgili kavramlara dini katarsanız müthiş bir hamaset, coşku, sorgulanmazlık, örtbas etme yeteneği elde edersiniz. Eğer dini terimleri “ihanet” kavramıyla birlikte kullanırsanız hedef yapacağınız kesimlere karşı muazzam bir nefret, düşmanlık üretirsiniz. İhanetle dini, maneviyatı bir arada kullanınca ilkelliğe, zulme, cinayetlere ibadet neşvesi kazandırmak mümkün olur.

Toplumlar, özellikle de bireyler bu iki kavram karşısında savunmasızdır. “Vatan” derseniz geriye kalan her şeyin teferruat olduğu işlenmiştir beyinlere. “İhanet”le suçlanan birisine artık savunma alanı bırakılmamıştır. Hele medya desteğinde kampanyalar yürütülüyorsa, ithamlar-iftiralar kişilerin/kesimlerin üzerine boca ediliyorsa kitlelere düşünme fırsatı kalmaz. Erdemli olanlar susup oturmaya mecbur edilir. Çığırtkan, şuursuz kitleler ise hedef yapılanlar için üretilen iftiralara-ithamlara koro halinde katılmaya zorlanır. Araştırma inceleme becerisi olmayan, düşünme melekesi yiten kalabalıklara yuh çekmek ve alkış tutmak dışında seçenek bırakılmaz.

Türkiye maalesef böyle bir ortamda yaşıyor şu anda. Esnek, yuvarlak kavramlar üzerinden kamuoyu oluşturuluyor, insanlar her gün tekrar edilen söylemlerle bir yerlere sürükleniyor. Olaylar, yorumlar o kadar hızlı akıyor ki sokaktaki ortalama insan düşünmeye fırsat bulamıyor. Sorgulayacak, irdeleyecek insanlar tamamen susturulduğu için toplumdan bunu beklemek de abesle iştigal.

Bir adam çıkıyor ve kendisine muhalif herkesi “hain”, “ajan”, “komünist”, “dinsiz”, “dış güçlerin ajanı” vs diye itham ediyor. Hiçbir delil, belge ibraz etme ihtiyacı duymadan ve sürekli aynı suçlamaları farklı farklı kişilere, kesimlere yöneltiyor. Onları hem devlet eliyle eziyor, hem de topluma linç ettiriyor.

İhanet kavramı belki savaş halinde iken kendi cephesinin sırlarını, bilgilerini karşı tarafa satan için kullanılabilir. Savaş hali dışında hukuki çerçeve içine alınabilecek bir hali yoktur ihanet kavramının. Eğer ihanet birileri için kullanılacak ise bu:

  • Milletin malını ve kaynaklarını israf ve çarçur edip bitirenler için
  • Milleti kendi iktidarı hesabına kandıranlar için
  • Ülkede ekonomiyi bitirip kaynakları tüketenler için
  • Devletin itibarını bütün dünyada beş paralık edenler için
  • Kendi ikbali için milletin evladını cephelere sürüp öldürenler için
  • Eğitim sisteminin köküne kibrit suyu dökenler, savunma sanayini çökertenler, tarımı öldürenler, hayvancılığı dışa bağımlı hale getirenler için
  • Seçim kazanacağım diye ülkeyi kan gölüne çevirip çatışma çıkaran, yüzlerce insanın öldüğü patlama sonrası: “bu patlama oylarımızı artırdı” diyenler için
  • Eline Kur’an alıp seçim meydanlarında sallayan ve istismar edenler için
  • Kolunu şehit cenazesine dayayıp siyasi nutuk atanlar için
  • Camileri siyasetin kürsüsü, imamları parti propagandisti, Diyaneti parti teşkilatı yapanlar için
  • TSK’yı bitirip kişisel siyasete şebek haline getirenler için
  • Aydınları, gazetecileri, bilim insanlarını işten atan veya hapislere dolduran, ülkenin insan kaynaklarını biçenler için
  • Bebekli kadınlara, 80’lik yaşlı insanlara kadar insanlara zulmedenler için
  • Milleti din, dil, ırk, inanç mezhep açısından bölüp iktidarını o zemine oturtanlar ve: “o Alevi”, “bu Ermeni” diye nefret saçanlar için
  • Adi suçluların hepsini sokaklara salıp suç patlamasına sebep olanlar için
  • Din, Allah diye diye ahlakı dini bitirip, çocuk tecavüzlerini kitlesel hale getirenler, uyuşturucuyu, alkolü ilkokul düzeyine kadar indirenler vb. için kullanılabilir.

Ama ömrü boyunca öğrenci yetiştirme dışında işi olmamış, hiçbir sabıkası olmayan, binlerce okul açan, ülkenin dürüst insanlarına karşı “ihanet” kavramını tutkallayıp atsanız dahi yapışmaz. “İhanet” ve “terör” gibi kavramlar okulla, eğitimle, insan yetiştirmekle, dünyaya ülkeyi tanıtmakla, ülke insanını dünyaya açmakla bir adada olmaz. Fakat bu güzel insanların ürettiği her şeyi imha etmek, açtığı eğitim kurumlarını kapatmak için milletin parasını, devletin gücünü ülke ülke gezerek harcayanlar ülkenin geleceğine ihanet ediyorlar.

Bugün kuru gürültünün kalabalığın ve onca kabalığın içinde anlaşılmasa da ortalık aydınlanınca tarih de insanlar da kimin ihanet içinde olduğunu, kimlerin vatansever olduğunu görecektir. Ne var ki şu an ortalık toz duman. Bir Arap atasözünde geçtiği üzere kimin ata kimin eşeğe bindiğinin belli olması için toz dumanın az durulması lazım. Kendini “suçlu” veya “kahraman” görmek çok erken. Ortam fazlasıyla gri, belirsiz. Bir karara ve kanaate varmak için tozun dumanın yatışmasını ve bir görüş ufku oluşmasını beklemek lazım.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

6 YORUMLAR

  1. Survivor Ekstra programına konuk olan Acun, şu anda 4 ülke için Survivor çektiğini, yakında 8-12 ülkede olacağını, belki birgün Amerikalı survivorlara ödül olarak Türk yemekleri vererek veya Rumen survivorlara ödül olarak Istanbul gezisi yaptırarak ülkemizin reklamını yapabileceğini ve bunun daha önce örneği olmayacak kadar büyük ve uluslararası çapta bir kültürel tanıtım olacağını söylerken aklıma 170 ülke ve Türkçe Olimpiyatları geldi!

    Erdoğanın da dediği gibi “12, 170’ten büyüktür” 😛

    Kendi yaptıkları 1’i 1000 görüp, Hizmet Hareketinin yaptığı Milyonu sıfır görmeleri akyandaş hastalığı sanırım!

    Bu da akla ihanet!

  2. İhanet,
    karşılıklı sözleşme ve anlaşma veya tek taraflı olarak bir konuda, sözverdiği konularda sözünde durmamak veya aksini yapmaktır.
    Seçildiği veya atandığı göreve başlamak için YEMİN edenler ettiği yemine uygun davranmıyorsa İHANET eden HAİNin taaa kendisi olmuştur.
    “Kendi diyen kendi olur”
    Bu iki kelimeyi her ortamda sık sık kullanan kendi vasfını cümle aleme ilan etmektedir.
    Ama anlayacak kitle yok. Sürüleşmis bir yığın var karşımızda.
    Rabbim tez zamanda uyandırsın hepimizi…

  3. Diğer Avrupa dillerini bilmem ama Almancada ‘vatan haini’ (Landesverräter) kelimesine maruz kalan değil, o ibareyi kullanan kişi itibarından olur ve psikolojik tedaviye muhtaç muamelesi görür. Bunun elbette araştırılması gereken tarihi bir arka planı olmalı. Alman tarihinde bu ağırlardan ağır ithamı kimler yoğun bir şekilde kullandı da yaşanan o acılarla dolu süreçte bu ifadenin hem içi boşaltıldı hem de geçmişteki ve şimdiki sahipleri ademe mahkum edildi.
    Ve elbette araştırılması gereken bir diğer konu da Almanların bu geç kalmış ademe mahkum etmesinden bizim alacağımız dersler nelerdir? Biz de mi geç kaldık, yoksa yapabileceğimiz şeyler var mı? Almanlar ne yapmadı da, bütün bunlar başlarına geldi?

  4. ihanet kavramı çağımızda öyle bir yer değiştirdi ki örnekler verile verile bitirilemez.

    Sevgili yazarın temas ettiği konu oldukça önemli bir noktada .Kimlşer için önemli noktada ??? Türkiye vatandaş olan herkes için.

    ihanet konusunun sınırlarını oldukça özel sınırlara çekelim ve günümüz Türkiyesin de ihanet oyunlarının nerelerde başladığına bir pencere açalım.En küçük ve samimi, sıcak birim, toplumda aile olarak tanımlanıyor değil mi? Sosyal ağ dediğimiz ağlarda kaç kişi ailesini aldatıyor? istatistik olarak bir rakam verebilecek var mı?Varsa paylaşsın lütfen bende öğreneyim.

    Lafı uzatmayalım.İhanet önce aile içinde başlıyor.Eşlerin birbirine ihaneti.Ebeveynlerin çocuklarına ihaneti gibi…

    Zannediyorum Bülent Keneş Bey yazılarında anadolu halkı olarak ihanet kavramını hiçe sayanları kastediyor.

    Belkide bana çok ağır geliyor bu durumu kabullenmek ve hep umut (umut bende sadece memleketim için var başka hiç bir konuda, kişide mevzuda yok sadece ve sadece memleketim için umut besleyebiliyorum) ediyorum anadolu kadim bir uygarlığın mayalandığı yerdir mutlaka bir değil birden çok serdengeçtiler yetişecektir.

    Cahiliye devrinde insanların aslı astarı olmayan, insan olma mevhumuna yakışmayan körükörüne bağlandıkları putları vardı.Bu devirde de aynı putları var.Ve o putlara tapınma seanslarında neye ihanet ettiklerini görmemezlikten gelen aklı başında olan anadolu halkıda var.Bunları görmek hele hele gördüğün için tapınanlar tarafından rahatsız edilmek ….

    İhanet ..İhanet toplumun en küçük biriminde başlıyor.Birilerini dediği gibi; Doğuyoruz yalnız ölüyoruz yalnız…

  5. Mahmut hocam teşekkürler. Allah yardımcınız olsun. Merak ettiğim bir konu var. Bu tuncay opçin sizden neden bu kadar çok rahatsız? Siz onun ağa babalarını nasıl rahatsız ettiyseniz opçin size saldırıyor.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin