Hokus pokus ekonomisi

TÜİK’in formül değişikliğine rağmen enflasyon 2017’yi çift hanede kapatacak.

HABER-ANALİZ | SEMİH ARDIÇ

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), iki rekoru Kasım ayına sığdırmayı başardı. Bunlardan ilki ABD Doları cenahında cereyan etti. ABD Doları, 3,98 TL ile Cumhuriyet tarihinde en yüksek seviyeye çıktı. Diğer rekor 4 Aralık 2017’de kayıtlara geçti. Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) geçen ay yüzde 12,98 arttı.

AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002’den itibaren aynı ay içinde ilk kez kırdığı iki rekorun sevinilecek tarafı yok. Zira iktisadî faaliyetin hem TL enflasyonu hem de döviz kurları gibi iki büyük cephede tahribata uğradığını tescil eden rakamlardan bahsediyoruz.

YATIRIM İŞTAHI KALMADI

Enflasyon ve kur artışı aynı anda tahakkuk ediyorsa Türkiye gibi döviz ihtiyacı had safhada olan bir ekonomide yatırım iştahı kalmaz. Dolar bir günde beş kuruş çıkıyor, üç kuruş iniyor, enflasyon çift hanede kendi rekorlarını kırıyorsa maliyet hesabında kim neyi esas alacak? Etraf sisli ise fırsatını bulan paradan para kazanmaya meyleder. Kimi döviz biriktirir kime bankada mevduat hesabı açar.

Bu temayül de bünyeyi içten içe zayıf düşürür ve ekonomi havadan nem kapar. Zinde ve dirayetli ekonomiler herhangi bir krizi soğuk algınlığı teşhisi koyup kısa müddette tedavi ederken enflasyon ve kur artışı girdabında direncini kaybetmiş Türkiye’de aynı illet kanser gibi ümitsiz vakaya dönüşebilir. Erken teşhis fırsatı kaçırılmışsa en etkin tedavi metotları bile akıbeti değiştiremez.

AKP’NİN TEK DERDİ BAŞKANLIK

‘Türkiye veya Erdoğan tipi’ denilen ve kuvvetler ayrılığını bertaraf edeceği gün gibi aşikâr ‘başkanlık’ sisteminin taşlarını döşemeye kendini adamış bir iktidar, mesaisini orta ve uzun vadede herkese fayda sağlayacak işlere teksif edebilir mi?

Hükûmet, ekonomide müşahede edilen ağrı ve kanamalara anında müdahale etmek şöyle dursun Hazine garantili kredi ve yatırımlarla bünyedeki ateşe odun atıyor. Borçlanmaya dayalı tüketim harcamaları ile ekonominin sun’i büyümesi marifetmiş gibi pazarlanıyor.

Ekonomi büyürken işsiz sayısı, iflaslar, karşılıksız çek ve protestolu senet tutarı (10 ayda 25 milyar lira) artıyor. Dış borç 432 milyar dolar. Hazine sadece önümüzdeki üç ayda 32 milyar lira borç alacak. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ilan ettiği yüzde 5 nasıl bir büyümedir ki reel gelirler artmıyor. Şirketlerin ve şahısların borcu da azalmıyor.

HUKUK DEVLETİ BİTİNCE…

Enflasyon ve döviz kurlarının şirazeden çıkmış olması AKP’nin senelerdir ekonominin altını oyan siyasetinin eseridir. Hukuk devletini yerle bir eden, son dört beş seneye kadar parmakla işaret edilen Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden ABD’ye kadar geniş bir coğrafyada ‘otoriterlik’ ile yan yana zikredilmesine sebep olan hatalar zinciri ekonomiyi içten içe çürütüyor.

2001’de ve daha evvel maruz kalınan iktisadî krizler bir anda cereyan etmiş ve ayakta kalanlar hükûmetlerin aldığı tedbirlerle yoluna devam etmişti. Bu sefer tava ocağın üzerinde ve günden güne ısınıyor. Kimse haşlandığının farkında değil. Tehlike fark edildiğinde tavadan zıplamak maalesef mümkün olmayacak.           

ENLASYON FAKİRİ DAHA DA FAKİRLEŞTİRİYOR

Hükûmet dövizde kırılan rekorlarda olduğu gibi enflasyon canavarını seneler sonra çift haneye terfi ettiren siyasî ve malî hataların bizzat fâilidir. Umurunda değilmiş gibi hareket eden bakanlar zamların halkta sebep olduğu infialin farkında.

Mevzuyu değiştirmek ya da istikbaldeki aylarda enflasyonun düşeceğine dair tacirlik yapmaktan öte geçemiyorlar. Zamları hükûmetin yapmadığını, otomatik sistemin bir neticesi olduğunu ciddi ciddi anlatacak kadar da milletin aklıyla alay ediyorlar.

BEŞ GENÇTEN BİRİ İŞSİZ

Oysa 6 milyon işçi açlık sınırının altında 1.404 TL asgarî ücretle ay sonunu görmeye çalışıyor. 12 milyon emeklinin vaziyeti asgarî ücretliden hallice! Diğer tarafta 7 milyona yakın işsiz var ki bunların içinde her 100 kişiden 22’si genç. Üç gençten biri ne okulda ne de işte. Yarını olmayan bir gençlik! Dört üniversite mezunundan biri asgarî ücretle bile iş bulamıyor.

İktisadî yapının temel taşlarının ne kadar aşındığını gösterecek rehberler kalmadı. İktisatçı diye ekrana çıkan, gazetelerde köşe işgal edenler ‘eyyamcılık’ yapıyor. Sansür ekonomi gazeteciliğini çoktan bitirdi. Gazete ve televizyonlarda, internet sitelerinde, sosyal medyada ekonomiye dair tarafsız verileri görmek neredeyse imkânsız. Korku ve sindirme medyayı tek sesli hale getirdi. Saray’ın ve iktidarın hoşnut etmek için gazetecilik tarihine geçecek kadar zırvalayan kalemler halka her gün ninniler söylüyor.

DOMATES YEMEYİN ÖLMEZSİNİZ!

Domatesin fiyatı bir ayda yüzde 45 artmış. ‘Yemeyin, ölür müsünüz?’ sözlerini hep beraber işitmedik mi? Çekirdek enflasyon yüzde 12’yi, Üretici Fiyatları (ÜFE) yüzde 17’yi aşmışsa ne olmuş? Müteakip aylarda aradaki açık kapatılır ve eksik kalan zamlar da etiketlere ‘güncelleme’, ‘otomatik sistem’ ya da ekmeğin küçülmesi’ şeklinde akseder olur biter.

Kayıtlara gelince… Orada trafoya girecek kediler dünden hazır. Gece yarısı formül değişikliği büyümede tecrübe edildi ve tuttu. Sene bitmeden TÜİK yine hokus pokus yapar ve 3 Ocak 2018’de 2017 enflasyonunu yüzde 9,93 olarak ilan eder.

TCMB 14 ARALIK’TA FAİZİ ARTIRMAZSA DÖVİZ YENİDEN TIRMANACAK

Latife bir tarafa TÜİK’in bu sefer işi zor. Aralıkta enflasyon eksi çıksa bile TÜFE’nin tek haneye inmesi mümkün değil. Üretici fiyatları ile TÜFE arasındaki yüzde 5 puan fark kapanıncaya dek çarşıya pazara zam yağacak.

Döviz kurlarında son iki aylık artışın payı da dikkate alındığında 2018’in Temmuz, Ağustos aylarına kadar enflasyonun ateşi düşmeyeceğini söylemek için kahin olmaya lüzum yok. Döviz arttıkça enflasyon da tırmanıyor. Yüksek enflasyon da Merkez Bankası’na (TCMB) faiz artırmaktan başka çare bırakmıyor.

14 Aralık’ta böyle bir karar çıkmazsa dolar ve Euro yeniden tırmanışa geçecektir. Koca memleket Erdoğan’ın ihtiraslarına feda edildikçe dolar alan kazanmaya devam edecek.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Sayin Andiç,
    Millette buna müstehak. Kendi cebine dokunmadığı sürece herşeye eyvallah diyorlar. Hak, hukuk, adalet, …. hak getire. Yalan, çıkar ilişkisi, menfaat için herşey mubah anlayışı…revaçta ise ekonomi patlasınkı dünya perestlerinde biraz cebine dokunsun, canları yansın. Buna ben ancak sevinirim.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin