Hocaefendi ve Hizmet Hareketi’ne asıl ihanet edenler…

Yorum | Bülent Keneş

Hizmet Hareketi bir insanlık, fazilet, ahlak, erdem, ilke ve iyilik hareketi olduğu için yukarıdaki başlığı “insanlığa, fazilete, ahlaka, erdeme ve iyi olan her şeye ihanet” olarak da okuyabilirsiniz.

Hayır, hayır burada kastettiklerim Nurettin Veren, Kemalettin Özdemir, Hüseyin Gülerce, Latif Erdoğan, bilmem ne Keleş gibi karakter yoksunları değil. Onların latent ihanet hislerini yıllarca sinelerinde saklayıp ömürlerini “miş” gibi yaparak geçirdikten sonra kendilerini aşikar eden haysiyet fukarası ahlaksızlar olduklarından kimsenin şüphesi yok. Ama bu yazının konusu onlar değil.

Yazının konusu, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ömrünü adadığı, sabırla ilmek ilmek dokuyarak bir ahlak, fazilet, erdem ve iyilik numunesi olarak ete kemiğe büründürerek inşa ettiği Hizmet Hareketi’nin içinde oldukları halde bunun ne demek olduğunu anlayamayıp ya da bile bile anlamazlıktan gelip Hizmet’i Hizmet yapan tüm insani, İslami, ahlaki ilkelere ihanet etmeyi Hizmet etmek sanan zavallılar… Durun hele… Hemen nevriniz dönmesin, kaşlarınız çatılmasın öyle!.. “Zavallılar” tabiri onları tasvir için bulabildiğim en hafif ifade…

Bilenler bilir, yıllardır çevremde ve bazen de sosyal medyada hep şuna benzer şeyler ifade ettim: Ben Hizmet Hareketi kültürünü almış ve sindirmiş herhangi birinin bilerek ve isteyerek başkalarına zarar verecek, başkalarının hakkına girecek herhangi bir eylem içerisinde olabileceğine inanmıyorum. Daha önemlisi böyle bir şeye asla ihtimal vermiyorum. Hatasız kul olmayacağı gibi yüzbinlerce takipçisi olan Hizmet Hareketi’nde de beş parmağın bir olamayacağının farkındayım. Ama, şayet Hizmet Hareketi’nin bir bütün olarak eylemleriyle bilerek, iradi ve sistematik olarak kul hakkına girdiğine kanaat getirmiş olsaydım, hiç kimse beni bu Hareket’in herhangi bir yerinde bir dakika bile tutamazdı.

Allah’a şükürler olsun ki öyle bir şey yok. Ancak, büyük bir ihanete uğramış olma hissinin sebep olduğu büyük bir hayal kırıklığıyla, üzülerek ifade etmeliyim ki, Hizmet Hareketi içerisinde Hizmet Hareketi’nin ahlaki ilkeleri ile değil de ‘amaca götüren her yol mübahtır’ ahlaksızlığıyla hareket eden bazılarının var olduğuna iyice kanaat getirdim. Lafı hiç eğip bükmeden ifade edeyim: Lafa gelince “kem alatla kemalat olmaz’ deyip, icraata gelince peşinde olduklarını iddia ettikleri Fethullah Gülen yerine Niccolo Machiavelli’yi kendilerine mürşid edinenlerin iki cihanda da yatacak yeri yok!

Bilmediğim birilerinin hakkına girmekten ve eleştirdiğim şeyi yapmaktan Allah’a sığınırım ama, Allah’ın bile müdahil olmayarak affını sadece hakkı yenilene bıraktığı kul hakkına umarsızca girenlerin sadece karşımızda olanlardan ibaret olmadığını, sayılarını ve konumlarını tam olarak bilemediğim böylelerinden bazılarının, her birini nefsimden aziz bildiğim ‘bizim’ aramızda da bulunduğuna kanaat getirmekten daha kahredici ne olabilir ki şu kavanoz dibli dünyada? Ama, böyle bir fecaatin, kepazeliğin vuku bulduğuna şöyle ya da böyle kanaat getirdikten sonra da görmezlikten gelecek, susacak değilim.

Hizmet ediyorum edasıyla Hizmet’in varlık sebeplerine ihanet edenlerin, Hizmet’e açıktan düşmanlık edenlerden ne farkı var? Şayet varsa bir fark, o fark yaptıklarının Hizmet’in karşısındakilerin yaptıklarından çok daha feci bir şey olmasıdır ancak. Neticede, gırtlaklarına kadar pisliğe, şuça, ahlaksızlığa ve günaha batmış alçakların hırs ve ihtiraslarına engel gördükleri Hizmet Hareketi’ne yaptıkları cepheden taarruz olsa olsa Hizmet’in bedenini yaralayabilir, fiziksel mevcuduna zarar verebilir ve verdi de…. Oysa Hizmet’i Hizmet yapan en temel ilkelere, hem de “Hizmet ediyorum” iddiasıyla içeriden yapılan bu ihanet, Hizmet’in doğrudan o nezih ve ölümsüz ruhunu (haşa) leşe çevirme riskini barındırmaktadır. Bu yapılan şuursuzca bir hataysa Allah affetsin affetmesine ama kasti ve iradi olarak yapılmışsa zannımca bunun ne izahı, ne de affı mümkündür.

BİLSENİZ İYİ OLUR: SİZİ ASLA AFFETMEYECEĞİM!..

Açık söyleyeyim, iki elim iki cihanda da siyasal İslamcı adi bir dinbaz olan harami despot Erdoğan’ın çevresinde kümelenen ya da arkasında yığılan milyonlarca dinbazın yakasında olacağı gibi, kul hakkına girmeyi Hizmet etmek sanan bu andavallıların da yakasında olacaktır. İradi olarak girdikleri bu kul hakkı ihlalinde, kendi payıma düşeni asla affetmeyeceğimi bunları yapanlar her kimse bilseler iyi olur.

Burada bahsini ettiğim, kamu sınavlarında soru çalma iddiaları… Daha önce de bazı şüphelerim olmakla birlikte, maalesef Hizmet Hareketi içinde bulundukları halde Hizmet’in H’sini anlayamamış bazı andavallıların bireysel olarak bu melaneti yaptıklarına artık iyice kanaat getirdim.

Önceki gün bir dost sohbeti sırasında, bu tür bir kepazeliğe imza atmış biriyle konuştuğunu söyleyen çok güvendiğim bir meslektaşım, o kepazeliğe imza atan adamın hala doğru bir şey yaptığını savunduğunu “Hizmet için gerekirse aynısını tekrar yapmakta gözünü bir lahza olsun kırpmayacağını,” söylediğini aktarınca, doğrusu şok oldum. Hizmet’i ve Hizmet’e gönül vermiş milyonlarca tertemiz masum insanı lekeleyen, kim olduğunu ve konumunu bilemediğim bu yüzsüz adamın yapıp söylediklerine dair ilk tepkim “Kimmiş o adam? Söyle de gidip yüzüne tüküreyim!” oldu.

Hayır, asla blöf yapmıyorum. İnsan olduğunu, Müslüman olduğunu, Hizmet’ten olduğunu iddia ettiği halde soru çalmakta beis görmeyen her kim ya da kimler varsa, üstelik de yaptıkları o kepazelikten hala nedamet getirip utanmıyorlarsa karşıma çıkmakta bir an bile tereddüt etmesinler. Etmesinler ki yüzlerinin taa ortasına tüküreyim…

HAKKINA GİRİLEN MAĞDURLAR

Bunu sadece hakları gaspedilen tanımadığım insanlar adına değil, bizzat kendim için de yapmayı arzuluyorum. Çünkü, soru çalma ve benzeri rezaletlerin sebep olduğu hak ihlalleri ve gasp ettikleri kul hakları sadece haksız yere gasp edildiği için hak ettikleri halde bazı konumlara gelemeyenlerden ibaret sanıyorsanız yanılırsınız. Hakkına girilen onlar kadar sizlersiniz, bizleriz; sensin, benim…

Yapana bu tarafta bir zillet, öteki tarafta yüzünü yalayacak bir cehennem alevine dönüşecek bu feci kul hakkına girmelerin elbette ki apaçık görünen ilk kurbanları hak ettikleri yerler haksız yere başkaları tarafından gaspedilenlerdir. Ama onlar kadar, Hizmet Hareketi’nde yer alıp da çoğunlukla bulundukları yerlere sıfırdan başlayarak emekleriyle, alın teriyle, tırnaklarıyla kazıya kazıya, hak ede ede gelenler de bu ahlaksızların pervasızca yedikleri kul haklarının kurbanlarıdır.

Üç beş genci kendi kabiliyetleri ve başarılarıyla gelmeleri mümkün olmayacak kamudaki üç beş kıytırık yere sokmak adına işledikleri bu kepazelik, Hizmet’e gönül vermiş yüzbinlerce insanın geceyi gündüzlerine katıp türlü emekler harcayıp, zahmet çekerek bileklerinin hakkıyla elde ettikleri ana sütü gibi helal konumlarına, başarılarına, kazançlarına gölge düşürdü. Şark kurnazlığıyla soru çalıp kul hakkına girmekte hiçbir beis görmeyen bu zavallılar, bir kazan dolusu temiz sütü bozan bir damlacık kokuşmuş süt gibi, Hizmet’e söz, milyonların helal emeğine halel getirdi. Tek kelimeyle yazıklar olsun!

Sinek bir şey değil ama mide bulandırır, bir damla bozuk süt bir kazan sütü ekşitir sözlerinden de anlaşılabileceği gibi şuyu vukuundan beter bu kepazeliğe imza atanlar, Hizmet’e Erdoğan gibi bir alçağın verdiği zarardan çok daha fazla zarar verdiklerinin umarım farkındadırlar. Neticede, Erdoğan ve ekürisinin alçakça irat ettik zulümlerin yanısıra sistematik hale getirdikleri yalanlarının, iftiralarının, reelde hiçbir karşılıkları olmadığı için, asla başımızı öne eğdirecek bir etkisi de olmadı. Erdoğan ve çevresindeki harami güruhunun hayasızca, namussuzca attıkları tüm iftiralar, ancak kendi hayasızlıklarının, namussuzluklarının katlanmasına yaradı. Ama, Hizmet ediyorum havalarında gayr-i meşru işlere imza atanların, soru çalanların yaptığı öyle mi? Bana göre, bu zavallıların Hizmet Hareketi’ne yaptıkları Erdoğan’ın yaptıklarından çok bile feci.

HİZMET’E ÖZÜR BORÇLULAR

“Bu zavallılar” diye bahsettiklerim kimlerdir, inanın bilmiyorum. Ama, şayet bu yazıyı okuyacaklar arasından onlardan biri ya da birileri varsa ve azıcık haysiyetleri, adamlıkları kalmışsa adam gibi ortaya çıkarlar ve yüzbinlerce insan için sebep oldukları taşınması çok ağır bir yüke son verirler.

Bu işe karışanlar her kimse, öncelikle ilkelerine ve değerlerine ihanet ettikleri Fethullah Gülen Hocaefendi’den ve adlarını lekeleyip alın terlerine, helal emeklerine halel getirdikleri Hizmet Hareketi’nin tek tek her ferdinden zinhar özür dilemeliler, aflarını istemeliler. Böyle bir şey yapmak ya da utançlarından yerin dibine geçmek yerine hiç sıkılıp arlanmadan hala kalkıp “bugün olsun yine yaparım” tavrını sürdürenlerle ise, azıcık aklı varsa şayet, Hizmet tescilli bir şeytan görmüşçesine arasına aşılmaz bir mesafe koymakta bir an bile tereddüt etmemelidir.

Bundan daha önemlisi ise, soru çalma ve benzeri işlere bulaşmış kim varsa gidip, kuldan utanmadan, Allah’tan korkmadan Hizmet kılığına büründürdükleri kendi ferdi kul hakkı ihlallerinden dolayı mağdur olmuş kim varsa tek tek bulup ayaklarına kapanmalılar. Şayet ülkede adam gibi çalışan adil bir yargı olsaydı bunun ötesinde çok daha somut bir şeyler de söylerdim belki. Mesela, eğer sözü edilenler yurtdışındaysalar hiç üşenmeden Türkiye’ye dönmelerini, Türkiye’deyseler teslim olarak “On binlerce, yüzbinlerce masum insana zulmetmeyi bırakın artık. Cezalandırılmayı hak edecek birileri varsa onlar sadece biziz,” demelerini isterdim.

Hatasız kul olmaz belki ama, Allah’ın varlığına iman ettiğim gibi iman ediyorum ki, kul hakkına giren de asla iflah olmaz. Sadece hak edenlerin hakkını gaspetmekle kalmayan bu fecaatin, alın terime, emeklerime, zahmetlerime, helal rızkıma ve kazancıma da gölge düşürdüğünü düşündüğüm için ben şahsen hakkımı Hizmet kamuflajlı bu nadanlara asla helal etmiyorum. Böyle biline…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

48 YORUMLAR

    • Bülent beye şunu sormak istiyorum bu yazınız neye hizmet etti? Bülent bey de ne kadar erdemli cesur maşallah övgü beklentileri mi acaba..yoğun bakımda olan Türkiye de ki masum ve masumelere ne gibi bir faydası dokunmuştur acaba? Vallahi siz yazarlarımızın bu bilmiş edasıyla yurt dışındaki köşelerinizden ahkam kesmenizden bıktık…Biz Türkiye de nefes alamıyoruz..ve sizlere kesinlikle hakkımı helal etmiyorum bu durmadan olmuycak zamandaki eleştrilirinze…

      • EVET ASIL SORULMASI GEREKEN SORU BUDUR. AYŞEGÜL RUMUZLU YORUMCUNUN SÖZLERİNE BİREBİR KATILIYORUM VE EKLİYORUM:

        SAYIN BÜLENT KENEŞ, POTANSİYELİNİZE, KAPASİTENİZE, MÜKTESEBATINIZA VE KALEM USTALIĞINIZA DİYECEK YOK, MUHTEŞEMSİNİZ! AMA BU YAZI AYLARDIR BİR YERLERDE BİRİKİP SIKIŞMIŞ BİR GAZ KİTLESİNİN BOŞALTILDIĞI AFORİZMADAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. ÇOK GÜZEL YAZILMIŞ OLMASI ONUN ‘İYİ’ OLDUĞUNU GÖSTERMEZ.

        KUSURA BAKMAYIN. BU MECRAYI TAKİP EDENLERİN İÇİNDE İŞİN UZMANI VARSA LÜTFEN YAZSIN, ARINMA DEDİĞİMİZ ŞEY ŞAHSİDİR. ‘HİZMET’ ELLE TUTULUR GÖZLE GÖRÜLÜR BİR ŞEY DEĞİLDİR. KİM ‘BEN HİZMETİM’ DİYORSA BİL Kİ O DEĞİLDİR. KENDİ GÜNAHIMIZI HİZMETE YÜKLERSEK KENDİ GÜNAHINI TEMİZLEMEK İÇİN ON BİNLERCE MASUMA ZULMEDEN TİRAN ZİHNİYETİNDEN NE FARKIMIZ KALIR? AYNI ŞEY GÜYA ‘AKLANMAK’ İÇİN NE OLDUĞU NASIL OLDUĞU BELLİ OLMAYAN BİR SUÇ İSNADININ KABULÜ ANLAMINA GELECEK YAZI YAZMAK İÇİN DE GEÇERLİ NE YAZIK Kİ?

        FARZ-I MUHAL İSNAD EDİLEN SUÇLAMANIN TAMAMI GERÇEK OLSUN. TİRAN VE AVANESİ, BÜLENT KENEŞ BÖYLE BİR YAZI YAZDI DİYE; “YA BAK GÖRDÜN MÜ NE KADAR DA HAKKANİYETLİ ÇOCUKLARMIŞ. BİRKAÇ YÜZ KİŞİNİN YEDİĞİ HALT YÜZÜNDEN O KADAR İNSANI ZINDANA ATTIK, ARTIK BU ZULMÜ BİTİRELİM, SALIN İÇERİDEKİLERİ, YURTDIŞINA ÇIKANLAR DA GELSİN, HEPSİ İŞİNE GERİ DÖNSÜN” MÜ DİYECEKLER?

        DEMEM O Kİ BÜLENT KENEŞ BEY, HANGİ MASUMUN VE MAZLUMUN HANGİ DERDİNE DERMAN OLDUNUZ BU YAZINIZLA?

        ‘İTİRAF’ DİYE YORUMLANMAK VE MAHKEME DOSYALARINA GİRMESİNE SEBEP OLARAK ZULMÜ KATMERLEMEKTEN GAYRI!

        VARSA BİLDİĞİNİZ GÖRDÜĞÜNÜZ BİR ŞEY GİDİN TÜRK YARGISINA DESTEK OLMAK İÇİN BİLGİ VERİN. AMA LÜTFEN GAZETE KÖŞESİNDEN HİZMETİ ‘KURTARMAYIN’ OLUR MU?

  1. Öfkeyle yazılmış bir yazı. Hakperesliği anlıyorum fakat algıya yenilmişliği anlayamıyorum. Günah işleyen kendi adına işlemiştir. Hizmet kimseye yanlış yapma hürriyeti vermemiştir. Hiç kimse jandarmalığa soyunmamalıdır. Bu gün bir arınma yaşıyoruz zaten. Kirlerin tutunma ihtimali yok.

  2. Sayın Bülent bey, hislerinizi tam anlıyorum. Sizin gibi bir beynin, şahsiyetin Türkiye`de ve Türkiye için yapacağı çok şey var. Bu yüzden lütfen fazla üzülmeyin. Hepsi geçecek. Ahmet Kaya gibi lütfen fazla üzülmeyin. Yazılarınız kalbinizdeki ateşi tam aksettiriyor. Bu yüzden biraz tedirgin oldum. Hizmet denilince anlattıklarınızı anlıyoruz. Ve bunların bizlere anlatılması lazım. Lütfen kendinizi üzmeyin. Bir Ahmet Altanı bir de sizi çok seviyoruz. Size hiçbir şekilde zarar gelmesini istemem. Ahmet Altanın üzüntüsü bizim üzüntümüz oldu. Siz her yönü ile dikkatli olun ki, bizde üzülmeyelim. Sesimiz olmaya devam edin. Allaha emanet olun.

  3. “Şayet ülkede adam gibi çalışan adil bir yargı olsaydı bunun ötesinde çok daha somut bir şeyler de söylerdim belki. Mesela, eğer sözü edilenler…”

    ÜLKEMDE ADİL BİR YARGI OLSAYDI BU YAZIYI YAZMAK ZORUNDA KALMADINIZ ZATEN

  4. Evet hizmet hareketinin ilkelerine zarar verenlerden bir ŏrnek verdiniz onlari biraz daha çoğaltirsak, idarecilerden ŏğretmenlere zŭlmeden,hizmete para kazandiracagim diye ŏğretmenlerin maddi hukukuna tecavuz edenler, makam sahibi oldu diye burnu havaya kalkip normal insanlarla muhatep olmayan, hizmetin sirtinda para kazanan asnaflar, tuccarlar, hizmet islerinde istisare ettiklerini zannedip tek başına karar verenler, vs… bunlar gibi bir çok ŏrnek daha yazilabilir

  5. Bunun gibi mertçe hizmete mal edilen yanlışlar dile getirilmeli.Evet hepimiz kendi sahamızda insan yükünü taşırken kul hakkı noktasını ihlal etmeyelim diye çok sıkıntı çektik. Şimdi de bulunduğumuz yerlerde büyük bir sancıyla yeni dünyaya entegrasyonun eğitimiyle meşgulüz.Yine emek,çile,mukaddes ızdırap ve mübarek Hizmet….

  6. Bulent Bey hizmetin bir medya organinin basinda bulunmussunuz ama lokal isleyislerden daha yeni haberiniz olmus. Hizmet buyuk bir organizasyon ve farkli birimlerde farkli mahrem durumlar var, disaridakilerin bilemedigi. Bu cok onemli ayrintidan sonra cok onemsedigim bi olguyu iskaladiginizi goruyorum. boyle durumlarda batili kurumlar root cause analysis yani problemin kaynagina inme metoduyla hareket ederler. ve amac kisileri suclamaktan ziyade sistemin hatasini (system error) bulup duzeltmektir. bizim cokbilmis akademiklerin asil bu konulari tartismalari gerekiyor (ve bu onlara ciddi vebaldir). hel min mezid ufku aksiyonumuz icin elzem olmasina ragmen bazi kisilerde makyevalizme kaymaya neden olup shortcut arayislarina neden olmustur. misal toplu gazete aboneligi, soru dagitma gibi. biz yanlislarimizi sistematik bir sekilde masaya yatirmadigimiz surece ayaga da kalkamayiz kalksak da uzun soluklu devam edemeyiz.

  7. Elinize saglik Bülent Bey,
    Cesaretinizi, dürüstlüğünüzü çok takdir ediyorum
    Ahmet Altanın izinden gitmeye devam edin lütfen.
    Hareketin en önemli temeli “değerler ve prensipler” dir.
    Ama makyavelist anlayış ile “hizmet” kılıfı altında bu değerleri aşındıranlar oldu. Çoğu kişi de sessiz kalmayı yeğledi.
    Bu çok büyük bir yanlıştı.
    Ebu Zer gibi ilk çığlığı atanlardan, isyan edenlerden birisi olduğu için tebrik ederim. “Adam” olmayanlardan, kul hakkı nedir bilmezlerden, iki yüzlülerden, samimiyetsizlerden bunaldık artık. Bana kalsa herşeyi bırakıp “adam” nasıl olunur, “karakterli nasıl olunur” hususuna yoğunlaşsak çok daha önemli birşey yapmış oluruz gibi geliyor.

  8. Yazınızı okudum. H.E soru çalmayı onaylamaz. Hizmetin içine yerleştirilen üç beş adam çalmış olabilir. Ben yıllarca dersanecilik yaptım. Böyle bir şeye şahit olmadım. Sizin bu yazınız hizmetin soru çaldıgını kabul etmek oluyor. Havuzcular “artık kabul ediyorlar der” Yazınız bence hizmete zarar veriyor. Bazılarınında şevkini kırıyordur.

    Hizmetin içindekilerden hata yapanlar olabilir. Ben HE böyle bir şeye evet diyeceğine inanmıyorum.

    • He bunlara onay vermeyeceğini Bülent bey de zaten yazının başlığında belirtmiş. Mesele o cürümleri işleyip hala daha pişkin pişkin yine olsa yine yaparım diyenler.

    • Bende katılıyorum.. Sizin yazınızı kırpıp edip bakın soru çalmışlar kendileri de ifade ediyor. Demek biz zulmetmiyoruz hakediyorlar diyecekler. Hem y. Dısında hem y. İçinde mağduriyetlerin artmasına sebep oluyorsunuz.. Falanca öyle demiş gene olsa gene yaparım demiş…. Biri de gelmiş size bunu iletmiş… Sonuç ne oldu… Yapan varsa çıkıp özür dileyecek kadar mi? Ama su yazınız yüzünden binlerce insan yine koca bir cemaate sayıp sövecek… Kim daha çok ihanet ediyor acaba?

  9. Soru çalma tamamen yanlış, el ile tutulur tarafı yok. Ama mesele sadece soru çalmak mı? Ya değişik kurumlarda, özellikle kamu, adam kayırmalar, atamalar? Bu ve bunun gibi kul haklarından sebep TR’deki binlerce insan, kendi yada tanıdığının hakkı yendiğinden dolayı harekete zaten şüphe ile bakıyor, bir kuyruk acısı taşıyordu. Bugün atılan iftiralara o sebep ile gönül rahatlığıyla inanıyor insanlar…

    Öteki taraftan bunların hiçbiri, hiç olmasaydı da, başımıza bunlar er yada geç gelecekti, zira iktidardakilerin ve güvenlik kurulunun 10yıldan fazladır gündemindeyiz. Yada daha derindeki yapıların vesselam.

    Tek merak ettiğim, bu tür atama ve soru çalma işlerini kiminle görüşüp karar veriyorlar? Kime kadar izin alıyorlar? WC gitme meselesini istişare ermek lazım diyen bu kişiler, bu meseleleri kiminle istişare ediyorlardı??

  10. Bir de mülakatlarda, referansla cemaatçileri polis yapan, diğerlerini harcayanlar var!

    Allah hepsinin belasını versin!

    Cemaat sempatizanları komple tasfiye oldu da ülke adaletli bir hale mi geldi? Hayır!
    Şimdi torpil, adam kayırma, liyakatsizlerin biryerlere gelmesi olmuyor mu? Oluyor!

    Lakin bunu cemaat mensupları yapmamalıydı.

    Yine de bence azınlık bir kesimdir bu tarz adilikleri yapanlar.. Cemaatin geneli masumdur.

  11. Peki soru çaldıkları iddia edilen yüzlerce kişi de birbirlerinden habersiz ve bireysel olarak mu bu işi yapmışlar? Yazar en önemli soruyu sormayı ihmal etmiş…

  12. Oyle uc bes curuk elma diyerek isin icinden cikamazsiniz. Kimse o isi tek basina yapmaz. Sistemli, “istisareli”, “abilerden” onayli yapilir o isler. Sistem elestirisi getirenlerin hakli olduklari nokta da bu zaten.

    Hakeza meselenin sadece soru calmadan ibaret olmadigini da asikar. Terfilerde benzer adam kayirmalar, “bizden” olmayanlarin pasifize ve/veya elimine edilmesi de sagir sultanin duyudugu isler. “Bizden” olmayan o insanlar da Allah’in kulu degil miydi?

  13. Allah’ın haram kıldığına helal diyecek bir Hizmet bizim bildiğimiz Hizmet olamaz. Emr-i bil marufla geçen binlerce hayatın, gurbette tüketilen gençliğin, ve her coğrafyada hizmetin mihenk taşı olmuş şehitlerimizin vebalini nasıl öder bu gafiller bilemiyorum. İnşallah hizmetin istikbalinin Allah’ın rızasında olduğunu idrake vesile olur yaşananlar.

  14. Bülent Keneş Bey’in bugünkü yazısı için çok teşekkür ederim. Uzun zamandır beklediğim bir yazıydı. Cesur sözlü, açık, özeleştirel bir yazı ve binlerce insanın hissiyatını tercuman olduğuna inanıyorum. Tekrar teşekkür ederim.

  15. Bülent bey bunu yapanları iyi takip etmek lazım..ben onların asla hizmetten olmadıklarını özellikle bugünler için zamanında devşirildiklrini düşünüyorum. Söyleyin Allah aşkına hizmetin soru çalmaya ihtiyacı var mıydı? Türkiye’nin en zeki çocukları hizmetin elinden geçiyordu. Memleketin en parlak çocukları malum sınavlara giriyordu.

  16. Ogreniyoruz ve ogrendikce kahroluyoruz bu tarz isleri. Beyazin ustunde siyah noktalar cabuk gorunuyor. Ben de sahsen bu insanlarin varligini uzun sure kabullenmedim. Yalandir, iftiradir dedim. Fakat maalesef dogru ve bu berbat sey hakki ile kazanan insanlarin da alnina birer kara leke olarak yapisti. Cok aci, cok kotu.

  17. Bu dediklerinizi yapanlar kimlerdir maksatlı olarak girmismidirler bilemiyoruz , bundan daha buyuk bir gercek var o da su anda yapılanlar bu yazdıgınızı sadece bahane olarak kullandıklarını gosteriyor, Sucluları bulmak yerine sucsuza yumruk atılması topyekun imhaya yonelinmesi zaten en bastan herseyin planlı oldugunu gosteriyor. Tv lerde soru calan su adam diye gosterildigini gormedik ama ama o bahane edilip bir suru insana eziyet edildigini gorduk. Gercek suclu varsa bulup cıkarmak yerine o fiil bahane edilerek sucsuz insanların yok edilmeye calısılması o fiili isleyenlerin kontrolsuz bir sekilde bir sohbete katılıp ortalıkta bu caldıklarını yayma ihtimalini guclendiriyor. Ta ki gerekli bahaneyi malzemeyi uretsin. Nasıl cok kaliteli bir gıda temizlik ve saflıgını koruması gerekliyse bu is de oyleymis.

  18. Özelestiri olarak guzel olsada siz suan hizmet dusmanlarinin agzina daha buyuk sakiz vererek yapilan zulumleri bu yazinizla malesef hakli gosterms oluyorsunuz.hizmete asil ihanet edenleri tarif ederken farkinda olmadan sizde zarar vermis oluyorsunuz.

  19. Kesinlikle katıldığım bir yazı. Gözümüzle gördüğümüz bir sürü yanlış varken cemaatin allanıp pullanmasının kime yararı var. Asıl sıkıntı bu tip lokal olayların önü zamanında alınmadığı ve bu olaylar karşısında sessiz kalındığı için skandallar tüm cemaate mal edildi. Daha mı iyi oldu? Bakın failin kim olduğu belliymiş ve yine belli ki cemaatte kalmaya da devam etmiş. Yazık!

  20. Şimdi sen bu yazıyla çevrende senle irtibat kurabilen herkesi ki bu çevrenin genişliği sm yi de hesaba katınca ne kadardır hesap etmek güç ve onların çevrelerini zan altında bıraktın. Gazetecilik bu değil. Varsa bir bilgi şu adam böyle diyor suç duyurusunda bulunuyorum dersin hatta yazmana bile gerek yok direk bir mesaj kafi gelir bir savcıya. Sen bu yolu tutmayıp da etrafındaki binlerce yüzbinlerce insanı zan altında bırakmayı seçmişsin. Maksat iş yapmak mı yoksa bağcı dövmek mi? Haber küpürlerinden İddianame çıkaran savcıların memleketinde yaşamaya çalışan bu sınavlara girmiş ter dökmüş ama sonra sen teröristsin denilip itilip kakılmış binlerce insan var. Yarın karşılarında senin yazından oluşan iddianame ile suçlanmayı bekleyebilirler. Ben yapmadım demek kar etmez ama anlı şanlı GYY niz böyle diyor bak denir millete. Tabi o memlekette yaşamayıp dışardan gazel okuyunca işler kolay size. Başarılar.

  21. telaşa gerek yok bülent bey..ihanetle suçladığınız insanların hiçbirisi kamu kurumlarında bahsedilen işleri yapmıyor artık..bu yazıyla yedikleri haltlara çanak tuttuğunuz akp ve yandaşları soru çalmaya bile tenezzül etmiyor..direk kendi yandaşlarını dolduyuyorlar her pozisyona…ve sizin gibi yazdığı yazıların kime hizmet edeceğini bilmeyen yada gülerce gibi ne halt ettiğini çok iyi bilen tipler sayesinde ‘fetöcüden itiraf’ adı altında haber yaparak toplumu istediklerine inandırıyorlar…ne saflık…

  22. Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşenmiş derler. Bu bu yazıda bahsi geçen kişi için de, bu yazıyı yazan b. keneş için de geçerli bir söz. Yapan sözde Hizmet’i düşünmüş, yazan sözde Hizmet’i düşünüyor… Yani iyi niyetli.
    Yaklaşık son 5 yıldır Gülen Hareketi linç ediliyor. Bunun gerekçelerinden biri de sınav yolsuzlukları… yüzlerce binlerce isim o yüzden ya tutuklandı, ya gözaltı yaşadı. Daha da kötüsü koskoca bir camia zan altında kaldı. Bugün bir gazeteci çıkıp bu zanların doğru olduğunu söylüyor. Bu Hareketin bütününe yönelik bir iftira… Yazıda bahsi geçen kimse adını, sanını yazın. Cemaatin, cemaat müesseselerinin onlarca yıla uzanan tarihini karalamayın…
    Kapatılan kolejlerden birine giden görürdü. Mutlaka bir madalyalar köşesi olurdu. Şimdi bütün bunları şüphenli hale getiriyorsunuz.. Soru çalan kimse isim, yer ve zaman belirtilerek yazın. Bu aynı zamanda en basit gazetecilik kuralı. Yazın ki bizde gidip o kişilerden hesap soralım. Onu linç edelim.
    Yazıda işaret edilen, bence var olduğu bile şüpheli şahıs Gülen’in düşüncelerine ihanet etmiştir. Bu yazıyı yazan ve yayınlayanlar ise en hafif tarifiyle gaflet ve dalalet içindedir… Nasıl algılanacağı, ne sonuçlar doğuracağını tahmin bile edemezler… Havuz medyası, karanlık odalar, İlhan Tanır cibilli cemaat düşmanları bayram edecektir. Bu yazıda yer alan iddialar nedeniyle onbinlerce kişi gibi hakkıma, hukukuma girilir mesleki başarılarıma şüpheyle bakan olursa hesabını öbür tarafta sebep olanlardan sorarım…

  23. Bu iddaalar hep var oldu. Koskoca gazeteden yönetici konumundayken bunlari duyup araştırmadınız da şimdi niye yazma gereği duydunuz. Yanlışsa(ki yanlış) istişare ile yapılmiştır. 1 sevaptır. Bunu öğrendik ve yanlışlar yapıldi. Yeniden ailecek Kollama dizisini izledik. 134 bölüm. O kadar hükümete yaranmışız ki. Isteyen varsa izlesin tekrar. Siyasete girmekten tutunda gazete ve tv lerimizle akp propagandasi yaptik. Herkes hırsıza hırsız derken yok yapmaz dedik. Öyle inanmak istedik cunku. Cogumuz okumus insanlardandin. Nasil kandik Tirana. O kadar saf miydik. Simdi neden kiziyoruz halka. Biz zulme ugruyoruz diye. Onlarda bizim yaptigimizi yapiyor. Inanmak istiyor hukumete. Bazen biz bile çalıyor ama çalışıyor dedik. Güçlü olmak hoşumuza gitti. Müdür olduk ama idareci olamadık. Vs. Vs…. yani insanız hatalar yaptık. Ama Rabbim temizliyor. Şu an bir arınma sürecine girildi. Mülakatta adam kayırmalar siyaset soru çalınması (tabi ben hicbirini gozumle gormedim) ama bu kadar ses varsa var demek ki birseyler. Aslinda insandik ve cok hatalar yaptik. Gazeteden tv ye dershaneden bolgeye. Ama Rabbim temizlenmemizi istedi. Su an akli basinda olan herkes yaptigi hatalarin farkina variyor. Insallah tövbe edip arinip tekrar şahlanacagiz. Yeter ki kirmadan dökmeden kimseyi hatalari bir masaya yatirarak hassas ameliyat yaparak bu elestirileri yapalim. Dua ile

  24. Ben boyle bir soru calinma hadisesine inanmak istemedigim icin degil ama boyle olmadigini dusundugum icin yaziyorum. Boyle bir sey olmussa sahsi olmus olabilir buda bu sahislarin bagli bulundugu kurumlari baglamaz.Burda kim hizmetten kimler degili konusmak lazim. Yazinizda bahsedildigi uzere zaten bu ahlaki almamis biri her grubta, partide veya olguda bu dehlize dusebilir. Birisi veya birileri kotu olabilir diye, milyonlarin iyilik melegi olup dunyada yaptigi faaliyetleri gormeden cikmayi dusunnek, utanmak ve suclanmak da ayri bir garebet. Kisi ke disine ve ait oldugu komitenin yaptigi ise gore hayatini sekille dirir. Eger orada bir problem yoksa lutfen rahat olun. Onun bunun ve bunlarinda kim oldugu belli olmayan insanlarin soyledikleri ile lutfen hareketi sikintiya sokacak delilsiz ve kaynaksiz bu tur yazilari yazmayin. Bu gazetecilik degil, dedikodu fasillarindan bir fasil olur. Cok uzuldum sizin afiniza bu talihsiz yazinizi okuyunca.

  25. Bence yazinizla, hapiste olan binlerce insanin hem mahkum olmalarina, hem işkence yapmalarina vesile olmuş olursunuz.

    Yuzbinlerce seveni olan bir kitlenin içinde, muhakkak bu tur munferit hadiseler olabilir. Ama verdiginiz ornekte emin olun hakim ve savcilar için yeni bir bylock listesi gibi bir liste olusturulur.
    Ustad ne guzel soylemiş, “her sozun hak olmali ama her hakki her yerde soylemeye hakkin yoktur” ifadesi ne guzel ifade eder. Yine emin olun, şerefsiz Erdoğun bunu kendi guruhuna o kadar kullanir ki!

    Bir de şu mesele var; ulkeden normal yollardan çikip gittiniz. Ya kalanlarin durumunu hiç duşundunuz mu?
    Sizin ve sizin gibilerin bu itiraflariyla kaçbin kişinin katili olduğunu…

    Itirafçilarda aynen sizin gibi yapiyor.
    Emin olun ulkede olsaydiniz ve hapiste boyle bir yazi gonderseydiniz savciya itirafçi diye hemen serbest birakirdi sizi.

    Sizin bu yazinizla ilgili onlarca masun kişi uzuntusunu ifade etti.

    Samimiyetinizin ne olduğunu bilmem ama Turkiye zulum goren insanlara hiç hizmet etmediğini net biliyor. Altindaki tum yorumlari da okudum. Çoğu yorum Yeni mahalle jargonuyla yazilmiş.

    Turkiyedeki kardeslerime katkilarindan dolayi geçmiş olsun.

    Bana cevap yazarsaniz Yunanistayim. Ulaşirsiniz eminim

  26. 36 yorum var hizmet insanı yine inceliğini göstermiş bize insanların en çok vurduğu iki konu var birincisi Hocaefendi neden yurtdışında ikincisi soruları neden çaldınız bunlara çok cevap verdik ama çalma olayı çok kirli bir tezgah böyle bir durum HİZMET e ihanettir normalde yazınıza yorum yazmaya altın ama Ahval haber yapınca HİZMET tekiler soru çalma olayını kabul etti deyince beynimden vuruldum münferit olaylar kişileri bağlar üniteler ile yönetilen bir hayır hareketi olan HİZMET bunu kabul etmez referans olarak kişiler kabul edilmiş olabilir resmi kırıterler tuttuktan sonra geri kalan sözlü mülakattır soru çalınacaksa okul açmanın dersane açmanın etüd merkezi açmanın okuma salonu açmanın ne anlamı var yani bu yazıyla alabora oldum çok kıymetli bir insan olarak sizi hep okudum Bülent abi ama bu olmadı

  27. Bülent Bey,

    Hizmet içinde kendince hizmet ediyorum düşüncesiye hata yapan bir azınlığa olan “haklı” öfkenizi ifade ederken bayağı kırıp dökmüşsünüz. Ahlaksız ve alçakça iftiralarla masumlara zulmetmeyi görev addetmiş kindar zorbaları çok mutlu edecek bir yazı yazmışsınız. Yazınızdan sanki soru çalmanın çok yaygın bir yol olarak kullanıldığı, birsürü liyakatsizin bu yöntemler biryerlere geldiği gibi genellemeler çıkarılacaktır.

    Merak ediyorum konuştuğunuz soru hırsızı gibi kaç kişi var? Kaç tane tespit ettiniz de büyük bir yaraya neşter vuran bir cerrah edasıyla “hastayı” kurtarma adına kestiniz biçtiniz? Hele de o hasta yoğun bakımda yaşam mücadelesi verirken !

    Gece gündüz çalışan, mesaiden sonra dil kurslarına giden, başka vakti olmadığı için sabahın köründe kalkıp online kurslardan birşeyler öğrenmeye çalışan insanları da bir çırpıda soru hırsızı şüphelisi haline getiriverdiniz istemeden de olsa.

    Şimdi, “asla böyle bir şeye tenezzül etmedim, etmem de” diyen kişilere yazınız referans gösterilerek karalar çalınacak. Tüm hakları elinden alınıp demir kapılar arkasına konulan ve derin hicranlar yaşayan masumların yüzlerine bir de sizin cümleleriniz savrulacak.

    Evet hizmet içindeki yanlışlarla mücadele edilmeli, hata yapanlara müsamaha edilmemeli ve üzeri kapatılmamalı. Ama bu mücadele uygun zamanda ve zeminde yapılmalı. Nasıl ki basit bir ameliyattan önce bile onlarca tetkik yapılıyor, ameliyata engel bir durum varsa düzelmesi bekleniyor, aski halde ameliyat ölümcül sonuçlar doğurabilir deniliyor.

    Siz de uygun zamanı bekleyin lütfen. Vakti gelince gerekirse bu konuda yazı dizileri hazırlayın, çalıştaylar organize edin ve bu konuda farkındalık oluşturun. İfade gücünüz ve birikiminizi dikkate alınca harika işler çıkaracağınıza eminim. Ama vakti gelince yapın lütfen.

  28. Binlerce insan. Kör gibiler. Yerden taş parçalarını alıp gözlerinin önüne tutuyorlar; apaydınlık güneşin aydınlattığı güzellikleri görmemek için. Birileri sessizliğe mahkum edilmiş. Sesleri duyulmasın diye beton duvarların arasında toplanmışlar. Çıplak duvarların içi almayınca, dışarıda aç bırakılmış birileri; sesleri çıkmasın diye. Güneşi anlatıyorlar onlar. Aydınlattığı güzellikleri… Hal diliyle, kal diliyle… Yine insan ve insanlık için ağlıyorlar… Adamın biri, hem de kendilerinden diye bildikleri adamın biri, irili ufaklı, ölçüsüz taşlar gönderiyor; yerlere saçılan taşlardan. O taşlar da yine perde oluyor insanların bir kısıma. O çakılları gösterip, sesleri zaten iyice kısılmış mazlumlara böğürüyorlar: “Bakın gördünüz mü? En güvendiğiniz Todays Zaman’ın başındaki “Abiniz” bile ahlaksızlıklarınızı itiraf ediyor”… Bülent Bey, bugünkü AKP yargısının bile soru çalmak nedeniyle yargılayıp mahkum ettiği kaç kişi olduğundan bahsetmeden, sanki bütün sınavlarda soru çalınmış, çalanların en azından bir kısmı hala pişman olmamışlar edasıyla birşeyler karalamak kolay desteklenilebilecek bir davranış değil. Siz, darbe tiyatrosuna -varsa- belki figüran olmuş bazılarını gözlere perde yapıp, evinde, kermese birşeyler hazırlayıp satarak, fakir talebeleri okumaya çalışan hanımları bile hapsettiklerini bilmiyor musunuz? Yazdığınız yazıdaki “ölçüsüz” ifadeleri, sadece bir ya da birkaç yılın KPSS’si için değil, bütün sınavlar için, hatta uluslararası olimpiyatlarda da soruların çalındığı şaibesini doğurmak için kullanılabileceğini düşünemiyor musunuz? Aynı ölçüsüzlük ETÖ davalarındaki haksızlıkları, bugünkü zulümlere kıyasta da görüyoruz. Toplamında 400’ü bulmayan tutuklunun yargılandığı davada, kaç kişiye, kaç hukuksuzluk yapılmış ki, yüzbinlerce insanın ağlamasını görmemek, inlamesini işitmemek için “perde” yapılabilsin. İçeriden birilerinin “biz de zamanında haksızlık yapmıştık” sözünü söylerkenki “ölçüsüzlüğünün” ETÖ’nün …ETÖ’ye evrilmesi sürecinde, zalimlerin zulmüne payanda olduğu anlaşılmıyor mu? Durup dururken, Üstad Hazretleri’nin Türklere “necip millet” demesini sorgulayan makalede de aynı “ölçüsüzlüğü” gördük. 800.000-1.500.000 Ermeni insanımızın soykırıma uğradığı, 170.000-200.000 Süryani’nin soykırıma tabi tutulduğundan başlayıp, bir sürü “ölçüsüz” ve tarihi hakikatlere aykırı iddiayı gündeme getirip, Üstad’ın haksızlığını ispatladınız (!). Şimdi, kimin, nerede, ne zaman, hangi saikle yaptığını bilmediğimiz soru çalanları “Hocaefendi ve Hizmete Asıl İhanet Edenler” olarak lanse edilmesini, basit bir tr724 okuru olarak tasvip etmiyorum. Birileri yukarıdaki gerekçeleri sıralayarak, “asıl ihanet edenler…” diyerek açıklamalarda bulunsa buna “doğru” mu diyecegiz? Ayrıca önemli bir husus da “üslup meselesi”. “Üslubu beyan, aynıyla insandır” derler. Siz onların büyüklerine “alçak” derseniz; onlar bizimkilere ne demezler!

  29. musibete riya girmez.arinma oluyor iste .gecmise takilmamak lazim bazi yasananlarada kader diyelim.itiraz edecek belki cok sey var yada yok her koyun kendi bacagindan asilir.mevlaya gorelim neyler neylerse guzel eyler.

  30. Degerli Bülent bey,
    Herhalde bahsettiğiniz haksızca sorular verilip konum elde edenler hepsi hakettiği! cezayı alıp atıldılar, sürüldüler, boğuldular, yerlerinede yıllardır hakkı yenenler geldi. Sizden onların yerlerine gelen o tertemiz masumlara dair bir güzelleme bekliyoruz! Şuanda yaptıkları başarılı işleri anlatın!
    Ayrıca şuanda çok bağlı olduğunuz hizmete yapılan zulumleri, işkenceleri,hak gasplarını hizmet insanından başka kimsenin pek uğramadığı mecralar haricinde bir yerlerde yazsanızda engin ilimizden ve dürüst gazeteciliğinizden hizmet insanları haricindekilerde istifade etse.
    Yoksa sadece hizmet insanın okuduğu, takip ettiği mecralarda zalimlere, münafıklara iki dokundurup yemek yediği çanağa doldurup milleti ikrah ettirenler gibi entel, sosyolog, dürüst gazeteci, herkesten daha fazla samimi, nefsini ırgalamayamayan, hizmeti hırpalayan, sütten çıkmış ak kaşıklar olarak mutlu mesut yaşamaya, üst perdeden ahkam kesmelerinizle samimi insanların güvenlerini sarsamaya, insanların zor nefes aldığı şu ifritten dönemde havayı biraz daha kirtletmeye devam edebilirsiniz.
    Kimmiş o soru çalan?
    Kaç kişiye vermiş?
    Kaç kişnin hakkı yenmiş?
    Ne zaman olmuş?
    Sizn bir insana güvenmeniz ölçümüdür?
    Kanatiniz ölçümüdür?
    Bu arada 2001 den beri yurtdışındaydım. Lise ve üniveriste yıllarında senede 10 gün aile ziyaretini kendine çok görmüş, 10 sene boyunca kendi ailesinin yanında 2 geceden fazla kalmamış, peki ne yapmış anadolunun gariban çocuklarını iman sahibi olsun, ahlaklı olsun, cehaletten kurtulsun, gerçekten vatana millete faydalı olsun diye dertlenen çabalayan ve neticede türkiyede dershaneye gitmeden derece yapan öğrenciler yetiştiren onlarca, yüzlerce insan tanıdım. Araların bulunmak şerefine nail oldum.
    Dediğiniz gibi kolay yolu olduğunu keşke o zaman söyleseydinizde insanlar gençliğini yaşasaydı!!!
    Bizimde hizmet mecralarından başka yerde esamesi okunmayan, takılmayan fazileti kendinden menkul gazeteci, sosyolog, enteller ile alakalı kanaatlerimiz var ama….

  31. Bu konu hakkında bence cok gec kalınmıs bır yazı ama yinede bir faydası olur umudunu taşıyorum . Sizin dediğindiginiz bu problemi hizmeti onde temsil eden insanların bir araya gelip bu konuyu cok acık net bır sekılde konusması gerektıgını dusunuyorum. cunku bu mesele hem gecmıste hemde ılerıde tekrar problem olma potansıyelı tasıyan bır mesele . bu konular konusuldugunda bu ıslerle ugrasan ınsanlar kımle neyı ıstısare ederek hangı kanallardan evet cevabı alarak bu ıslerı yapmıslardır ? Insanlara bunu ne ıle ızah ederek ıkna etmıslerdır? olumsuz cevaplar aldıklarında karsılarındakı ınsanları ne ıle susturmuslardır ?
    ve bugun sızın gıbı hızmetın onde gelen ınsanı bu meseleyı 15 temmuz sonrasında ogrenecek kadar neden gec kalınmıstır ?
    Bu ıslerı hızmetın bellı noktalarındakı ınsanlar yapabılırler , onlarında kım olduklarını bulmak cok zor olmasa gerek . Bır tane aklı basında hızmette on planda olan birisi gidip H.e nın yanına hocam boyle bır problem var eger gercekten varsa bu konuyu nasıl cozebılırız diyemezmiydi.?
    benım kızdıgım mesele bunu yapanlar dan cok bunca yıldır bukadar ınsanın bunu bastıra bastıra her fırsatta soylemesıne ragmen yıl olmus 2018 suan yenı bır mesele gıbı ortaya cıkıyor olması. her neyse cok uzatmak ıstemıyorum . benım sızden rıcam bulent bey gıtme ımkanınız varsa bizzat H.e ye bu konuyu sizin gundem yapıp arastırma heyetının basında bulunmanız , ımkanınız yoksada bunu yapabılecek guvendıgınız ınsanlardan rıca edıp bu meselenın uzerıne gıtmenız. Bu oyle bir kose yazısıyla konusualacak kadar kucuk bır mesele oldugunu dusunmuyorum. Hızmetın cıddı bır problemı ve cozum bulunup yapılmıs olan hatalar varsa veya yoksa gun yuzune net bır sekılde cıkarılıp evet kardesım boyle bır hata yapılmıs veya asla bunu bızım bır arkadasımız yapmamıs seklınde net beyanlarla 1. agızdan ınsanlardan duymak ıstıyoruz .

    Sahsen yazınızı okuyunca mutlu oldum gecte olsa buyuk bır problemı birileri konusmaya baslamıs en azından …

  32. Bu yazi bir Tövbe istigfar yazisi iken hizmetten dostlarin neden tövbe ettin gbi yaklasimlari cok abes.
    Irademizden hesaba cekilecegimiz bir ahiret icin, yapilan hatayi Genel olarak elestirip ferdi olarak hata ettik(se) de bu hatadan affeyle Yarabbi demek Neden garip karsilaniyorki..
    Bu adam yazardi yazarak tövbe ediyor.

    • Tövbe etmesin veya edilmesin diyen yok. Üç-beş (veya her ne kadarsa) kendini bilmezin hatası genel bir uygulama gibi gösterilip masum insanlar töhmet altında bırakılmasın diyoruz. Hele de bu dönemde.

      Ama konu en ince detayına kadar araştırılıp raporlansın, kim veya kimler yaptıysa hesap sorulsun ve tekrarlanmaması için de her türlü tedbir alınsın.

      Ulu orta, öfke saçan yazılarla olacak bir iş değil bu. Boks eldivenleri giyip beyin ameliyatı yapmaya kalkarsanız sonucu vahim olur.

      Bu kadar açık aslında.

  33. Elif Hanım,

    Yorumunuz beni çok hislendirdi.

    Bülent Bey’e de haksızlık yapılmasını istemem, muhtemelen yazıyı yazarken bizlerin baktığı açıdan bakamadı. Ama böyle haklı eleştiriler yapılmalı ki temsil konumunda olan ve sözleriyle milyonları bağlayan kişiler bin düşünüp bir konuşsun ve yazsınlar.

    Bu yazı günlerdir benim zihminde sağa sola çarpıp duruyor çeşitli çağrışımlar yapıyor. Şunu hatırladım. KPSS soruşturması bugün olağan hale gelmiş hukuksuzlukların 2014 ve 2015 yıllarındaki provası gibiydi.
    Telefonu, yüksek puan alan kişilerle aynı baz istasyonundan sinyal vermiş bazı kişileri tutukladılar. Bunların çoğu için yüksek puan alma dışında başka hiçbir gerekçe yoktu.

    İlk kez hamile kadınların pervasızca tutuklandığını bu soruşturmalarda gördüm.Ayrıca sınav kitapçıkları ortada olmadığı için inceleme bile yapılamışken. Bugün ByLock denen uyduruk soruşturmalar neyse ogünlerde de KPPS soruşturması da o idi.

    Gözünü kin bürümüş ve gayzından çatlama noktasına gelmiş mafyatik gücün yargı aparatı bu soruşturmada yaptıklarıyla aslında bugünün sinyallerini vermişti.

  34. Yeni nesil yurtdışı yazarları…
    Her Meclis’te olduğu gibi burada da yazayim: bu milletin İmanını kurtarmak cemaate mi kaldı? Kalmıştı?

    Özeleştiri yapmaya çalışıyorsun ama askeriye, emniyet, bilişim, yargı vb sektörlerin tamamına cemaat mensupları itinayla tek tek yerleştirildi. Cemaat heryeri kuşatmışken çalınan sorular mi dert oldu suanda. Cezaevindeki bebekler, iskence edilen insanlar, yurtdışından Türkiye’ye kaçırılanlar…

    Bediuzzaman cumhuriyet icin bu yüzyılın en iyi yönetim biçimi dedi. Oysaki cumhuriyet ve seriat örtüşmüyor. Demekki bazen Allah icin zamanın adamı olmak lazım.

    Cemaat 30 yıldır hizmet ehli portresindeki salih insanların devlet yerleştirilmesini acık acık söylüyordu. Ve bu iyi birşeydir. Sorular çalınsa bile. Nitekim şuan ve cemaatten önceki onlarca yıllarda yerleştirilen adamlar en iyi cevaptır.

    İlla özeleştiri yapılacaksa eğer cemaatin yerleştirdiği adamların makama oturduktan sonra 180 derece donmelerini, tepeden bakmalarını eleştir. Çoğu burnundan kıl aldırmıyordu.

    Son yıllarda cemaatte kimden şikayet edilse abicim şahıslara takılmayalım deniyordu. Bu şahıslar önce bir kişiydi sonra yüz sonra binler. Yani çürük domates çuvalı esir etmişti artık.

  35. Sayın Bülent Keneş;

    1. Soruların çalındığını gözünüzle gördünüz mü?
    2. Soruları çalan kişi bizzat size anlattı mı? Doğru mu söylüyor yalan mı?

    eğer bu iki soruya da EVET diyemiyorsanız.. yazdıklarınız ithamdan ve su-i zandan ibarettir. Lütfen daha duyarlı yazılar kaleme alınız.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin