Hizmet yenildi mi?

YORUM | MAHMUT AKPINAR

Bir arkadaşın ifadesiyle: “Güreş mi yapıyoruz ki yenilelim?” Maçta mıyız, bir müsabaka mı var?

Hak arayışında, hukuk müdafasında önemli olan yenmek-yenilmek, dayak yemek, dayak atmak değildir. Ortada bir hukuk, var olma, yaşam mücadelesi varsa kimin güçlü olduğuna bakılmaz. Kimin haklı kimin haksız, kimin zalim kimin mazlum olduğuna, kimin katil kimin maktül olduğuna bakılır. Muhafazakar camiadan, Kemalistlerden hatta demokrat geçinenenlerden bazıları: “Bir savaş yaptınız ve yenildiniz; faturasını çekeceksiniz!” diye zalimden yana tavır alıyor ve içlerinde birikmiş kini kusuyorlar. Aslında bunlar çok arzuladıkları zulmü başka bir zalim yapıyor diye sevindirik oluyorlar ama ama bu söylemle niyetlerini perdeliyorlar.

BU BİR HAK MÜCADELESİ

Hizmet’in mücadalesi bir güç mücadelesi değil, hak mücadelesi! Mülküne tasallut eden, canına kasteden, haklarını gasbeden bir ceberuta karşı güç dengesini dahi dikkate almadan yiğitçe mücadele vermek! Hizmet’in yaptığı yılların birikimini, emeğini ve milyonlarca insanın haklarını koruma, ülkenin kazanımlarını talan ettirmeme gayreti. Ama ülke öyle bölünmüş ve insanlar vicdandan, insaftan öyle uzaklaşmışlar ki kimin haklı kimin haksız, kimin zalim kimin mazlum olduğuna bakılmıyor. Toplum intikamla, nefretle oturup kalkıyor. Kendi gibi düşünmeyenleri imha etme, ezme, teslim alma dışındaki arayışlara itibar edilmiyor. Maalesef medyada kurulan tekel ve pompalanan propaganda nedeniyle Türk toplumu bir cinnet süreci yaşıyor.

Öte yandan eğer bu bir hak, adalet mücadelesi ise kimin yendiğini, kimin yenildiğini söylemek için erken. Böylesi süreçlerde gerçekler ve sosyoloji kendi kurallarını ağır bir maliyetle ve uzun zaman içinde ortaya koyar. Akıl, mantık, hukuk dışı bu uygulamaların kazananının olmayacağı, millet olarak topyekun kaybedeceğimiz aşikar. Ama bugün “Kazandı, her şeyi kontrol ediyor, artık güç O’nun” denilenler bir Pirus zaferiyle büyük kayıp yaşayabilir. “Yenildi” denilenler yeni bir sürgünle bu defa dünya çapında bir yükşelişin eşiğinde olabilir. Bu nedenle konuya müsabaka mantığıyla bakmak yanıltır. Öyle bakarsanız Hz. Ademden beri pek çok peygamberin yenildiğine hükmetmek gerekir. Zira zalime, zulme karşı sağ iken başarılı olabilen pek az Peygamber, Nebi, hikmet sahibi insan vardır. Bu mantıkla Hz. İsa, Hz. İbrahim, Hz. Eyüp, Hz. Zekeriya, Hz. Yunus vd. yenilenler arasındadır. Sokrates yenilenler arasındadır, Yezid zihniyetiyle mücadele eden Hz. Huseyin ve Ehli Beyt, döneminin zorbalarıyla mücadele eden İmamı Azamlar, İmamı Şafiler, İmamı Rabbaniler, Bediüzzamanlar, Süleyman Hılmi Tunahanlar yenilenler arasındadır. Menzil Şeyhi Muhammed Raşid efendi zalimlere karşı galibyet mi elde etti? Ya Hak Yol cemaatinin lideri Esad Coşan Efendinin sürgünde, Avusturalya’da ölmesine ne demeli? M. Akif’ler, Nazım Hikmet’ler.. sağdan ve soldan pek çok ideal insanı, dava adamından hangisi sağlığında döneminin zulmüne ve zalimine galip geldi?

Bu çarpık ve yanlış bakış açısı mazluma destek vermeye yüreği yetmeyenlerin zalimle işbirliğine mazeret üretme gerekçesi. Daha ehveniyle zulüm karşısında dilsiz şeytan olanların vicdanlarını bastırma, tavırlarını meşrulaştırma çabası.

SÜRECİN GÖSTERDİĞİ GERÇEKLER

Hizmet tarihin gördüğü en ağır zulümlerden birine uğruyor, kitlesel kırıma maruz kalıyor. Hiç bir insani, vicdani, hukuki İslami ölçü tanımadan devletin gücüyle insanlar eziliyor. Özellkle son 2 yılda milyonlar mağdur oldu. 150.000 insan işini kaybetti. Binlerce  esnafın malına, mülküne el kondu. Yüzbinlerce çocuk okulsuz, dershanesiz kaldı. AKP’nin oy devşirmek için sıkça kullandığı Tek Parti döneminde çok zulümler yapıldı ama bu kadar yaygını olmamıştı. Hizmet insanları tahammülü zor ve sürekli bir zulme, baskıya muhatap. Pek çok insan “aman bana da bulaşmasın” diye üç maymunu oynuyor. Tablo şu ki Hizmet şu anda müthiş bir dayak yiyor, Hizmet insanları perişan, mağdur; dünyevi açıdan acınası durumda. Türkiye’de kalanlar işini, imkanlarını kaybetti; dışlandı, ötekileştirildi. Cezaevlerinde ölenler, açlığa mahkum edilenler, öz yurdundan kaçarken yitirilen hayatlar var. En yakın akrabaların vefasızlığına maruz kalanlar var. Bir şekilde ülke dışına çıkabilenler ayrı zorluklar yaşıyor. Dünyaya dağıldılar, evsiz, işsiz, yurtsuz yuvasız kaldılar. Dışardakiler bir yandan gurbet acısını yudumlarken, Türkiye’deki zulümler nedeniyle yüreğine taş basarken öte yanan yeni bir hayat kurma mücadelesi veriyor. Bütün yaşananlara rağmen süreç bazı gerçeklerin görülmesini sağladı:

  • Hizmet zalime karşı net ve dik durabilen kesim oldu. Her şeyini yitirme pahasına tek adam rejiminin gelişini gördü ve karşı çıktı. Hizmet AKP’ye bütün liberallerin, demokratların, Kürtlerin, Alevilerin azınlıkların destek verdiği, demokratik düzenlemeler yaptığı zaman destek verdi. Otoriterleşmenin, yolsuzluğun başgösterdiği 2010’lardan sonra yolunu ayırmaya başladı ve ağır maliyetine rağmen tavrını koydu. Bu yönüyle pek çok kesimin yapmadığı net bir duruş sergiledi Hizmet Hareketi.
  • Hizmet Türkiyedeki ağır zulüm ve soygun düzenine tavır koyabilen neredeyse tek İslami hareket /cemaat olarak tarihe geçti. Zulmün ve otoriterliğin İslamla, Müslümanlıkla örtüştürülmesine müsaade etmedi. Cemaatlerin, tarikatlerin onurunu, itibarını kurtardı. “Müslümanlar!”, “cemaaatler!” diye genelleme yapılmasını engelledi. (Bu arada Yeni Asya cemaati, Furkan Cemaati gibi grupları unutmamak gerekir.)
  • Cemaat yıllardır “demokrasiden dönüş yok” diyor, birlikte yaşama projeleri inşa etmeye çalışıyordu. Bu süreçte her şeyini kaybetme pahasına hak, hukuk, adalet, demokrasi dedi ve bu konudaki samimiyetini gösterdi.
  • Bunca ağır zulme, baskıya, kıyıma, tahkire rağmen Hizmet şiddetin en küçüğüne tevessül etmedi. Terörle, şiddetle arasındaki mesafeyi en zor, en duygusal zamanında bile korudu. Bu davranış kıymeti sonra anlaşılacak çok önemli bir duruştur.
  • En ağır baskıya maruz kalmasına, bütün kurumlarına çökülmesine rağmen pazarlık kapılarını açık tutan pragmatist bir anlayışla uzlaşma ve zulme ortak olma yolunu seçmedi. Hak ve adalet namına sonuna kadar dik durdu; taviz vermedi. Eğer zulüm düzeniyle uzlaşma yolunu tecih etseydi diğer bazı cemaater gibi durumu çok farklı olabilirdi.
  • Kendisine atılan “Terör Örgütü”, “Darbeci” gibi iftiralarla ilgili tüm vicdanlara ve dünya kamuoyuna açık şekilde bağımsız tarafsız araştırma komisyonları kurulsun, her sonuca razıyız resti çekildi. Ama AKP son 5 yıldır her şeyi örttüğü gibi 15 Temmuz’u da örtbas etme yolunu seçiyor.
  • Hizmetin bu mücadalesi ve duruşu sayesinde devletler değilse de sivil toplum demokratik dünyanın kamuoyları nezdinde eğitime demokrasiye hukuka önem veren dindar ve Müslüman bir kesimin olduğu ortaya çıktı. Dünyanın dikkati zulmeden Erdoğan kadar bu zulme maruz kalan Hizmet Hareketine odaklandı ve Hizmet’e merak ve ilgi arttı.
  • Hizmet zulümle, baskıyla yönetilen İslam coğrafyalarından İslam’a sadakatini koruyarak eğitime, demokrasiye, çoğulculuğa inanan hareketlerin çıkabileceğini gösterdi, umut ışığı oldu.
  • Hizmet’in eğitimli, nitelikli insanlarını toplumdan, devletten, medyadan çekince ülkenin nasıl bir cinnet ortamına dönüştüğü, devletin işkence ve zulüm aygıtı haline geldiği görülmüş oldu.
  • Hizmet toplumun farklı kesimleri arasında köprü oluyor, aynı masa etrafında topluyordu. Bu hareket ülkeden tasfiye edilince kutuplaşmanın, nefretin, ayrışmanın nerelere ulaştığı görüldü. Ve maalesef sağ-sol, Alevi-Sünni, laik-dindar faklı kesimleri aynı masa etrafında buluşturup konuşturabilecek başka bir hareket, kesim, insiyatif yok. Hizmet toplumda önemli bir tutkaldı. Erdoğan bu tutkalı kazıdı, toplumu parçalarına ayırdı, aradaki bağları kopardı.
  • Hizmet Hareketi eğitimde toplumun seviyesini yükselitiyor, ufkunu açıyor, dünyayla yarışır hele getiriyordu. Cemaat çıkınca eğitim çöktü, ufuk bitti, ahlak dip yaptı. Eğitim sıralamasında son 4-5 yılda müthiş düşüş yaşanırken, uyuşturucu, alkol, fuhuş, dolandırıcılık vs gibi ahlaki konularda patlama var

Hizmet yenilmedi. Yapması gerekeni yaptı her şeyini kaybetme pahasına zulüm düzenine karşı çıktı. Haksızlıkara itiraz etti ve bunları “kini dini haline gelmiş” devleti, gücü temsil eden bir anlayışa karşı yaptı. Türkiye’deki tüm Müslümanların, cemaatlerin onurunu, itibarını kurtardı. Hizmet Hareketinin elbette kendini yenilemesi, muhasebe yapması gereken konular var ve bunu yapacaktır. Ancak Türkiye’de Hizmetin etkin olduğu alanlardaki eski durumla bugünkü durum karşılaştırılırsa ülkenin neler kaybettiği ve Hizmet’in Türkiye için ne ifade ettiği daha net görülecektir. Toplum yara sıcak olduğu için kaybın ve acının çok farkında değil. Zaman geçtikçe gerçekte Hizmetin değil, Anadolu insanının, İslami değerlerin, ahlakın preslendiği, ezildiği netleşecektir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

9 YORUMLAR

  1. Selam
    Bir yerden konuya yanlış bakıyorsunuz bence.
    Yenilmek neden kötü bir şey olsun.
    Bir kez de yenildik deseniz olur.
    Tiran a değil kendi özgüvenimize kibrimize kalabalığız fikrmize yenildik şeklinde yaklaşsanız olaya.
    Yenilgiyi kabul belki daha erken bitirecek bu süreci.
    Bir kavga verildi ama bunun ceremesini kavgadan bihaber olanlar çekiyor.
    Ayrıca verildiği iddia edilen kavganın adı zikredilen seleflerimizin kavgası ile örtüşmeyen de çok yönü var.
    Hala içinde çok sayıda hakikat barındıran hizmet güzellmelerini adeta bi müsekkin gibi veriyorsunuz millete.
    Ayrıca içinden biri olarak o güzellemelerin çoğu çok naif geliyor bana.
    Çok teorik ve hayalci.
    Burada da aynı kafa var maalesef. Bırakın hizmet çekilince toplumsal çöküntü varsa bunu toplum anlasın.
    Ama rica ederim madem yenilmedik diye habire dayak yemeğe devam etmeyi tercih ediyorsanız bir çözüm bulun bu zulüm dönergecinin dönmemesi için.
    Bulamıyor iseniz en azından böyle doldur boşalt yazıları bırakın.

  2. Yüreğine sağlık. Hislerimize tercüman oldunuz. Siz ve sizin gibi kardeşlerimiz bizim için yaşam adına hep deniz feneri oldunuz yazdıklarınızla. Allah razı olsun

  3. Burasi dünya be abi. Sen zaten mükafatı öbür tarafta alacaksın. Burada da hakkını aramak istiyorsan kusura bakma savaşmak zorundasın. Savaşın kuralları belli ya tercih edersin, yada susar ki susmalisiniz, dövene elsiz söve ne dilsiz gönül koyan gönül süz. Ne kadar zor dimi. Canın isterse. Cenazelerde aglayan agit yakan olmamaliyiz. Ne diye haykırıyoruz. Vallahi söz bitmeli ve bir süre susmalıyız yine olan kime oldu. Meriç te ölene afrinde ölene. Yine kim aldandi geleceği göremeyen garipler ilmi bu dünyanın fesadina yetmeyen zavallılar. Sonuç yine binlerce kitap yazılacaktır.mağdur bir kitle önümüzdeki 50 yılın yazılarına alet olup duygu sömürüsü yapılacak. Ümitsizlik mi Hayır. Gerçekler böyle görünür bazen işte bunda sukur. Allahin izni ile Türk Tarih yapar diğerleri də onu yazar. Ölü yuyuculuguna gerek olmamalı bırakın ızdırabi içimizde yaşayalım hislerimizi eğitelim. Yahu bizi biz yapan mahremiyetimizi afiş etmeyelim. Yani bu zavallı insanlari batılı yöntemlerle mi onurlandiracaksi iz. Zamanı gelince madalya mi takacaksiniz. Yoksa siz batının dünyayı kurtaracak mi inanıyorsunuz. O zaman birazdaha bekleyin bakalim kaç kişi feda edilecek. Adalet için yalnız hakka sığınırım. Ne bir başka devlete ne də şahsi manevî ye. Yaşanan her zulüm ve ölüm yemin ederim ki suna işarettir. Allah kalanların yükünu artırıyor. Ve bu topraklarin sahiplerini unutmuyor.

  4. Sermayesi insan olan bir hareket o sermaye sağlam kaldığı müddetçe -ki çok sağlam- asla kaybetmez. Allah’ın arzı geniştir. Önce bir çay koyar sonra işe koyulur.

  5. hizmet girdiği siyasi mücadele yenilmiştir, bu net. nihayi hedefleri acısından yenildiğini söylemek icin henüz erken, durumu kavrayıp yeni gerceklere adapte olma kabiliyeti sonucu belirleyecek.

  6. Yazilariniizi yazarken dipnot dusulse mesela bugun ki yazim su olaylara binaen ya da su sahislarin elestirilerine bianen yazilmistir diye …. yani bizler sizlerin dusuncelerini okurken neden nicin yazdiginizinizi bilip diger tarafi da okuyup mukayese yapsak saniirm okuyuclariniz icin daha iyi olacak

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin