Hiç Teb’ası Olmayan Kral ve ‘Bizim Kral’ [Mehmet Yıldız]

Fransız yazar Saint Exupéry, 1943’te yayınlanan Küçük Prens adlı eserinde bir Kral’dan söz eder. Gezegenden gezegene dolaşan Küçük Prens, uğradığı gezegenlerden birinde tek başına yaşayan ve hiç teb’ası olmayan bir Kral’a rastlar.

Kral emretmeye çok meraklı biridir ve emirlerinin dinlenmemesinden asla hoşlanmaz. Ama aynı zamanda iyi yürekli biridir. Zira Kral’ın derdi her ne biçimde olursa olsun krallığına saygı gösterilmesidir. Dik başlılığa hiç gelemez. En büyük otorite odur. Ama çok iyi bir insan olduğu için mantıklı emirler veriyordur. Kral şöyle der Küçük Prens’e:

“Bir generalime, eğer martıya dönüşmesini emredersem ve general de bu emrime uymazsa bu generalin değil benim hatamdır.

“İnsan herkesten verebileceklerini istemeli. Bir otoritenin kabul görmesi mantıklı olmasına bağlıdır. Eğer halkınıza gidip kendilerini denize atmalarını emrederseniz size isyan ediverirler. Bana gelince… Emirlerime uyulmasını istemek benim hakkım. Çünkü ben mantıklı emirler veriyorum.”

***

Lüzumsuz bilgi kabilinden aktarmakta beis yok sanırım. Aynı kitapta Saint Exupéry, ‘dediği dedik bir Türk Önderi’nden bahseder. Kitabın orijinalinde bu lider ‘diktatör’ olarak geçer. Bu liderin Atatürk olduğu düşüncesiyle piyasadaki 30’a yakın çevirinin kiminde ilgili bölüm tamamen çıkarılmış, kiminde ‘sınırsız yetkili lider’, ‘dediğim dedik bir Türk önder’, ‘otoriter bir Türk lider’ gibi kelimelerle geçiştirilmiş. Hatta o bölümü sansürleyenler de olmuş.

***

Biz gene konumuza dönelim. Toprağı bol olsun, Exupéry 44 yaşında bir uçak kazasında Marsilya’nın sularına gömülmeseydi de bugünleri görseydi kitabının o bölümlerini belki de tekrar yazardı. Çünkü, kitabın yayınlanmasının üzerinden 70 yıl geçtikten sonra yine bir Türk Önderi, Dünya’nın dikkatini üzerinde toplamış durumda. Yalnız bu seferki daha fazla dediğim dedik biri.

Sadece kendi teb’asına değil, aleme nizamat veriyor. 30 gazete, 20’den fazla televizyon kanalının yayınlarına bakarsanız, O emrediyor Ortadoğu hizaya geliyor. O emrediyor Amerika, Almanya, Rusya, Çin, İran.. kim varsa dize geliyor. Herkes diplomasiyi ondan öğreniyor. Uluslararası diplomasinin kitabını yazıyor. Türk halkının yarısı bunu böyle biliyor. Dış basında çıkan aksini iddia eden haberleri de ekonomik kalkınma hamlelerimizi kıskanan başta Almanya ve ABD olmak üzere dış mihrakların uydurması olduğuna inanıyor.

Tek sorun ülke dışına çıkıldığında bu ‘Türk Önderi’ni kimsenin takmıyor olması. İçeride ‘dediğimiz dedik, bizden habersiz Ortadoğu’da yaprak kıpırdamaz’ desek de bırakın yaprak kıpırdamasını fırtınalar kopuyor da haberimiz yokmuş gibi yapıyoruz. Birkaç haftaya kalmaz Cuma namazı kılarız dediğimiz Emeviye Camii hak ile yeksan oldu. Üzerinden tam 237 hafta geçti, gidemedik.

Almanya, İsveç, Hollanda, bakanlarımızı konuşturmadı. Hollanda gibi küçücük bir ülke koskoca bakanımızı sınır dışı etti. O da restini çekerek, ‘İstersem yarın gelirim, kapıdan sokmadığınız veya konuşturmadığınız zaman dünyayı ayağa kaldırırım.’ dese de şimdilik yeterince istememiş olsa gerek ki, ya muhtarlara ya da imamlara konuşarak öfkesini dindirmeyi tercih etti.

Küçük Prens’in Kral’ı ‘insan herkesten verebileceklerini istemeli. Bir otoritenin kabul görmesi mantıklı olmasına bağlıdır. Eğer halkınıza gidip kendilerini denize atmalarını emrederseniz size isyan ediverirler.’ diyordu. Bizimkinin öyle kaygıları yok. Mantıklı olup olmaması önemli değil, emrediyor ve etrafındakiler hemencecik yerine getiriyor. ‘Bir generalime, eğer martıya dönüşmesini emredersem ve general de bu emrime uymazsa bu generalin değil benim hatamdır.’ diyen Kral’a göre bizimki, bırakın bir generale, Genelkurmay Başkanı’na martı ol dese olacak kadar emre amade… Baksanıza ordusu fiilen savaş halinde olan genelkurmay başkanı, Önderimizin peşinde ülke ülke seyahatte. Önderimiz ‘tak diye emrediyor, komutanımız şak diye yapıyor’. Bir zamanların ‘tak-şak’ paşası bugünleri göremedi, keşke görseydi de kendisine haksızlık edildiğini söyleseydi.

Kimsenin onun emirlerine karşı gelme lüksü yok. Kimse böyle bir şeyi aklından bile geçiremez. Sözgelimi yargıçlara emrediyor, az gecikme olsa HSYK’nın en yetkili koltuğunda oturan şahıs, özür diliyor. Anayasa Mahkemesi bir karar veriyor, ‘tanımıyorum, uymuyorum, saygı duymuyorum’ diyen Önderimiz’den zılgıtı yiyebiliyor. Muhalefet, muhalefet yapıyormuş gibi davranmak zorunda, az işini düzgün yapmaya kalksa soluğu hapiste alacağını biliyor. Medya kendisine martı olması emredilmiş olsa hemen olacak, şimdilik penguen olması emredildiği için ‘Penguen Gazeteciliği’ni en iyi şekilde yapmaya devam ediyor.

Böyle giderse, Küçük Prens’in kralı gibi bizim önderimiz de küçücük gezegeninde muhtarları ve trolleriyle kralcılık oynamaya devam edecek.

kral spot

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin