Hesap saati geliyor, bitirin [Tarık Toros]

Cumhuriyet’in yüzüncü yılına yedi sene kala dünyada örneği görülmeyen, benzerleri olsa da birebir böylesi yaşanmamış günlerden geçiyoruz. 93 yıllık Cumhuriyet, İslamköy’den çıkmış “Çoban Sülü”yü cumhurbaşkanı yapıyor yapmasına da, bir kişinin sistemi kendine evirmesine karşı hiçbir tedbiri, denetimi yok. Ne devlet varmış, ne de geleneği. Diyeceksiniz ki, kimin aklına gelirdi? Vallahi, okulun sınıfındaki çöp kutusunun “silindir mi yoksa köşeli mi” olacağını düzenleyen mevzuat bunu da düzenleyecek ve tavizsiz uygulayacaktı. O mevzuatla okullar kapatıldı ama akıl almaz insanlık suçlarına imza atanlar âleme kafa tutmaya devam ediyor.

Son tutuklama haberlerine bakın, gerekçe “sosyal medyadan algı operasyonu”. Ülkenizin halini soran olursa, bunu deyin başka misale lüzum yok.

CHP’li Eren Erdem, ekrandan “Allah rızası için tutuklayın bu adamı” çağrısı yapan TV spikeri hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Mahkemenin cevabı, “Göz önünde birisin, ağır yorumlara katlanmalısın!” Fikir özgürlüğü yolunda yargımızın tuttuğu ufuk açısından karar kulağa hoş geliyor belki. Lakin hukuk, adamına göre işlediği için muazzam çifte standart var.

Yine, Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün tutuklanma talebiyle çıkarıldığı mahkemede hâkim saatine bakıp “Uçak saatin geliyor” deyip duruşmayı bitiriyor. Tutuklanacağı belli, gideceği cezaevi (Adalet Bakanı’nın aksi yönde ricasına rağmen) ayarlanmış, uçak yolcusunu bekliyor, mahkeme kime ne!

Bu haberleri alt alta okuyunca istemsiz olarak, “Hesap saatiniz geliyor, bitirin” diye mırıldanmışım. Hoş, bu bile suç. Savcı çağırıp sorar, “Neyin hesabı, bildiğin bir şey mi var?” diye. En son, “devlet büyüklerine hakaret”ten 67 yaşındaki MS hastası gazeteci Hüsnü Mahalli tutuklandı. Savcı önce Türk Ceza Kanunu 301’den tutuklama istemiş, bakanlık izni olmadığı fark edilince silip, 299 ve 125’ten talebini revize etmiş. Oysa bu maddeler tutuklama gerektirmiyor. Hoş, kime ne anlatıyorsun!

 

Ayıptır, zulümdür, günahtır. Onca işkence, intihar, şüpheli ölüm. Cemaat iddiasıyla 40 bini aşkın tutuklu var. Kürt siyasi hareketi fiilen bitirildi, son bir yılda en az 10 bin gözaltı, 3 bin civarı tutuklama olmuş. Seküler, sosyal demokrat, Alevi, vesaire. Yüzlerce tutuklu yazar, akademisyen. Yüzbinlerce işsiz, sigortasız, çalışma ve seyahat hürriyeti elinden alınmış, çoluk çocuk, yaşlı muhtaç, çaresiz yığınlar!

Ziya Paşa der ki, “İdrâk-i maâlî bu küçük akla gerekmez / Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.”

Kendini her şeye nüfuz edebilecek çapta gören, çözemeyeceği hiçbir şey olmadığını iddia edenlere şamar indiren bir laftır bu. Bilakis, burnunun ucundaki konuları çözmekten aciz olanlar için kaçınılmaz final çok uzakta değildir, vesselam.

Şimdi mazlum mesajları…

(İlk mesaj, Mehmet Akif’in “Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta, dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi” dizelerini hatırlatıyor. İkinci mesaj, cezaevindeki bir tutuklunun borçlu olduğu esnafa yazdığı mektup var ki, onu iki kere okuyun, okutun):

OLMADIĞI İLİN ABİSİ YAPTILAR!

Bu mesajı size eşimin tutuklanmasından tam 89 gün sonra bugün (17 Aralık 2016) yazıyorum. Eşimde, ne o “suç unsuru” denilen telefon programı ne de başka bir bağlantı var. Sadece 2009’da dağıtıcı olarak çalıştığı gazete. Onu da ifadesinde belirtmiş. Biri, 5 yıldır olmadığı bir ili kastederek “Bu buranın büyük abilerinden” demiş, araştırıyorlar. Bula bula, “2007’de bir otele gitmişsin. Ayrıca 2009’da telefonda kiminle görüştün” diye sormuşlar. Eşim ben hatırlamıyorum dese de, “Yıllardır bu ilde yokum” dese de fayda yok. 3 aya yaklaşıyor, resmen delil olmadan tutuluyor. Ben engelli bir bayanım. 6 yaşında oğlumla eşimden kilometrelerce uzakta hayatımı devam ettirmeye çalışıyorum. Kimseye, en yakınıma bile bana tavır alırlar diye anlatamıyorum. Eşimle iki haftada bir telefon görüşmesi yapıyorum, bir de mektupları var. Gözaltında yaşadıkları tam bir insanlık dramı. Açık görüşte ablasına anlatmış, tuvalet yasak! Verilen bir şişe suyu dört gün azar azar içmiş, tuvalete gidemeyeceği için. Abdest namaz yok bu sürede. Beyin ameliyatı olan bir adamı o halde koymuşlar nezarete. Adam af edersiniz aklı başında olmadığından altına yapmış, saatlerce orada onların yanında bekletmişler. Bunları yapanlar Müslüman ve kendi polisimiz. Bu nasıl bir kindir, kendi öz kardeşimden bile ne bir mesaj ne de bir telefon. Ama günlerdir başka ülkelerin çocuklarının acıları için sokaklarda. Babamı jandarmalar götürdü, gelmiyor! Sabahlara kadar ağlayan yeğenine gelince, “o çocuk değil”. Kabahati, “suçu yokken babasının tutuklanması”. O yüzden o da suçlu. İşte böyle derdimi size yazdım. Siz de duyurun bu sesimi.

BORÇLU TUTUKLUDAN ESNAFA MEKTUP

Selamün Aleyküm abi, nasılsınız? Umarım işleriniz iyidir. Aklımıza gelmeyen başımıza geldi. Rabbim iyi eder inşaallah. Buradan sizlere bol bol dua ediyoruz. Abi, şu an 1 Lira gelirimiz yok. İnşaallah kısa zaman içinde çıkarız abi, ödememizi sizlere yaparız. Hakkınızı helal edin. Allahım kimseyi zor durumda bırakmasın inşaallah. Kendinize iyi bakın. En yakın zamanda tekrar görüşmek dileğiyle. Bereketli işler. (MEKTUP OKUMA KOMİSYONU. GÖRÜLDÜ.)

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin