‘Hayır’ diyenler, bölücü, darbeci, terörist mi? [Erhan Başyurt]

AKP referandum için bu kez tehlikeli bir strateji izliyor: Saldır, sindir, pasifize et!

Referandumda ‘Hayır’ diyenler için “çukur, bölücü, terörist, darbeci…” diyorlar.

AKP’nin bugüne kadar ki en kötü sandık propagandası bu…

Halka paketin içeriğini izah edip oy istemeleri mümkün olmadığı için ‘karşı cephe’ oluşturuyorlar.

***

Birincisi, referandumu tüm siyasi şartları zorlayarak halkın önüne AKP koydu. Şimdi halkın demokratik hakkını kullanmasını, tehdit ve şantajla engellemeye çalışıyorlar. Akıl karı değil…

Madem ‘Hayır’ demek, tüm bu sıfatları hak ediyorsa, o tercihi oraya koyan AKP ne olacak?

***

İkincisi, ‘Hayır’ diyenler aslında bugünkü parlamenter/başbakanlı sistemin devamını istiyor. AKP tam 15 yıldır bu sistemle iktidar ve halen de tüm koltuklar ellerinde.

AKP, ölümüne iktidar mücadelesi verdiği şeyleri “çukurluk, bölücülük, teröristlik, darbecilik” olarak niteliyor. Kendi ayağına sıkıyor…

***

‘Hayır’ demek şayet ülkeyi bölmek ve darbecilikse, AKP içerisinde ‘Hayır’ oyu verecekleri, AKP’nin kendisinin içerisinden geldiği Milli Görüş mektebi Saadet Partisi ve milliyetçi muhafazakâr BBP’nin ‘Hayır’ oyu vereceğini açıklamasını nereye koyacağız.

‘Hayır’ demek ülkeyi bölmekse, AKP’nin referandum ortağı MHP içerisinden ‘Hayır’ oyu vereceğini açıklayanlarla, Ülkü Ocakları başkanlarının ‘Hayır’ oyu vereceklerini açıklamalarını nereye koyacağız…

AKP bugüne kadar ki en kötü seçim stratejisi ile halka hakaret ediyor ve çıkmaz sokakta kendisini vuruyor.

***

AKP, ‘Tek Adam’ sistemine destek alamayacağını bildiği için, yeni sistemi halka anlatmak yerine, çarpıtma ve vaatlerle destek alma yoluna başvuruyor.

***

“Başkanlık sistemi gelirse, istikrar gelecek” diyorlar. Keşke öyle olsaydı ama değil…

Başkanlık sistemine sonradan geçen ve Türkiye gibi çok partili siyasi kültüre sahip hiçbir ülkede ‘Tek Adam’  istikrar getirmediği gibi, iç çatışmalara ve darbelere zemin hazırlamıştır.

***

“Başkanlık sistemi gelirse, refah artacak” diyorlar. Keşke öyle olsaydı ama değil…

Gelişmiş ekonomiye sahip demokratik ülkelerin yüzde 90’ı, Türkiye’de şu an mevcut olan parlamenter/başbakanlık sistemi ile yönetiliyor.

‘Tek Adam’ sistemi, denetimi zor olduğu ve kazanan her şeyi kontrol ettiği için yolsuzluk ve kayırmacılığa, yandaş zenginlere daha fazla kapı aralıyor.

***

“Başkanlık sistemi gelirse, terör bitecek” diyorlar. Keşke öyle olsaydı ama değil..

Uzaklara bakmaya gerek yok. Irak, Suriye, Libya hepsi başkanlık sistemi ile yönetiliyordu. Ne hale geldikleri ortada. Bölünme riski azalmadı arttı.

***

İşin aslı şu ki, ileri demokrasi ve hukukun üstünlüğü kuralı hayata geçirilmedikçe hiçbir yönetim sistemi “istikrar, güven ve refah” üretemez.

Bir ülkenin kral, başkan veya başbakan tarafından yönetilmesi değil, sistemin işleyen bir denge ve kontrol mekanizmasına ile kuvvetler (yargı, yasama ve yürütme) ayrılığına sahip olması, yöneticilerin de denetim, şeffaflık ve hesap verebilirliği, istikrar ve ekonomik kalkınmanın anahtarı.

Ülkeleri cazip kılan ve topluma üretim patlaması yaptıran ana unsurlar, özgürlüklerin genişliği ile tarafsız ve bağımsız adil bir yargı sisteminin mevcut olmasıdır.

***

AKP, mevcut parlamenter sistemi ileri demokrasilerden uzaklaştırıp, hassaten OHAL ile birlikte diktatörlük ile yönetilen ülkere yakınlaştırdı.

AKP’nin önerdiği başkanlık sistemi, yönetimi daha demokratik hale getirmiyor. Sadece şu an hükümet ve Meclis’e ait yetkileri de alıp ‘Tek Adam’a veriyor.

ABD tarzı başkanlık sistemi değil Esed’in Suriyesi gibi bir başkanlık sistemi ve yönetimi öneriyor.

***

Referandumda önerilen sisteme göre tüm ülke ‘Tek Adam’a teslim ediliyor.

Bakanları o atıyor, vekilleri o belirliyor, tüm yüksek bürokratları o atıyor, yargı mensuplarını ve diplomatları o atıyor…

Tüm yönetim yetkisi onda, Meclis’i bile fesh edebiliyor ama üzerinde tek denetim hakkı yok, “vatana ihanet” etse bile hesap sorulması neredeyse imkânsız…

Esasında karşı çıkılan şey, başkanlık sisteminin bizatihi kendisi değil. AKP’nin önerdiği ‘Tek Adam’ sisteminin ülkeyi ileri demokrasiden, özgürlüklerden ve hukukun üstünlüğünden daha da uzaklaştıracak olması…

‘Tek Adam’ sisteminin istikrar, güvenlik ve refah üretmesi ise neredeyse imkânsız. Günümüz dünyası tersine tecrübelerle dolu…

***

Sonuçta, referandum da herkes dilediği gibi tercih kullanabilir. ‘Hayır’ demek ile ‘evet’ demek arasında demokratik hak olarak hiçbir fark yoktur.

Halktan iki tercihten birini yapmaları isteyip, sonra da ‘Hayır’ diyenleri silahla veya sözle tehdit etmek, korkutmak, sindirmeye çalışmak demokrasiye de ve insan haklarına da aykırıdır.

Bu tehditlerin AKP tarafından dile getirilmesi ise çok daha vahimdir. 15 yıldır iktidarı elinde bulunduran AKP’nin kendisini inkâr etmesi, ülkeyi uçuruma götürdüğünü itiraf etmesi veya kendisine iftira etmesidir…

Ülkenin belki yarısı değil, binde biri bile ‘Hayır’ dese, AKP’nin halka hakaret etmeye ve tehdit etmeye hakkı yok!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Anayasa’nın 121. maddesinde, OHAL kararnamelerinin sadece ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda’ çıkarılabileceği hükmü yer almasına rağmen Erdoğan; rektör seçimlerinin doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından yapılması, seçim dönemlerindeki televizyon yayınlarında siyasi partilere eşit süre tanınması kuralının kaldırılması gibi OHAL ile hiç ilgisi olmayan alanlarda KHK çıkararak kasıtlı olarak Anayasayı çiğniyor. İstediği kanunu çıkaracak güce sahip olduğu halde neden Anayasa’ya aykırı olduğunu bile bile kanun değil de KHK çıkarmayı tercih ediyor? Bunun iki nedeni var:

    1- Kanun çıkarma işlemi belli bir prosedüre ve sürece tabidir. Komisyondan geçiyor ve Genel Kurul’da görüşülüyor. Bu aşamalarda muhalefet partileri ve toplum kanun tasarısından haberdar oluyor. Hak ihlaline neden olacak konular muhalefet tarafından kamuoyuna aktarılıyor. Kamuoyu tepki gösterince de geri adım atılabiliyor. Örneğin, AKP’nin tecavüze uğrayan çocukların tecavüzcüleriyle evlendirilmesi konusundaki kanun tasarısı muhalefet tarafından topluma anlatıldıktan sonra oluşan yoğun tepki nedeniyle AKP geri adım atmak zorunda kalmıştı. KHK’da ise böyle bir ‘sıkıntı’ yok. Bir gece yarısı bakıyorsunuz bir KHK çıkmış, 4 bin küsur kişi işten atılmış. Tepki gösteriyorsunuz. İtiraz edin bakarız diyorlar.

    2- Anayasa’nın 148. maddesi gereğince OHAL KHK’ları Anayasa Mahkemesi tarafından incelenemiyor. O yüzden de Anayasa’ta taban tabana zıt KHK’ları rahatlıkla çıkarıyor, devleti KHK’larla şekillendiriyorlar.

    Referandumdan evet çıkarsa Anayasa değişikliğinde yer alan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Erdoğan’a bu konuda büyük bir fırsat verecek. Erdoğan daha önce defalarca devleti özel şirket mantığıyla yönetmek istediğini açıkladı. Ama bugüne kadar yaptığı tüm atamalarda başarıyı değil yandaşlığı esas aldığını gösterdi. Anayasa geçerse Erdoğan çıkaracağı bir kararname ile tüm memurların statüsünü askıya aldım, içinde teröristler var çünkü, yeniden atama yapacağım diyeceğine eminim.

    Tıpkı 2014 yılında bir kanunla Milli Eğitimdeki 70 bin idarecinin görevine son verip yerine çoğunluğu tecrübesiz ve beceriksiz yandaşları idareci olarak atanması gibi. Erdoğan, böyle bir şey yaparak tüm kazanılmış haklarınızı ve geleceğinizi sıfırladığında gideceğiniz bir merci olmayacak maalesef. Çalışma Bakanı geçenlerde memurlara performans kriteri getiriyoruz diyerek kıyım hazırlığına başlandığını üstü kapalı şekilde ilan etti bile. Kıyımın yeni adı performans olacak.
    http://erdoganvebaskanlik.wordpress.com

    Yıllarını Anayasa Hukukuna adamış saygın bir akademisyen olan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu başta olmak üzere yüzlerce akademisyeni ve binlerce kamu görevlisini adli veya idari bir soruşturma bile açmadan ve savunma hakkı vermeden, nasıl hazırlandığı belirsiz listelere katarak bir gece yarısı çıkardıkları KHK ile işten atan, yetmezmiş gibi kamuda çalışamazlar maddesi ekleyen, yurtdışına gidip yeni bir hayat kurmasınlar burada kalıp sürünsünler diye pasaportlarını bile iptal eden sosyal soykırımcı yaklaşım bu ülke için en büyük tehlike bence.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin