Halkın yarısının nefretini kazandığı halde tamamını kendi düşüncesine getiren adam [Tarık Toros]

İçeride on binlerce masum insan olmasa…

Dışarıda yüz binlercesi açlığa susuzluğa mahkûm bırakılmasa…

Kentler, kasabalar boşaltılmasa…

Topyekûn insanların hayatları berbat edilip diz çöktürülmeye zorlanmasa…

Olan biteni “öğrettikleri” açısından değerlendirebilirdik.

Hoş, ne kıymeti var!

 

***

Geçen seneye kadar sık tekrar ettiğim cümle şuydu:

“İleride, bunları iyi ki yaşamışız diyeceğiz.”

Artık demiyorum.

Şu son bir senede olan biteni hayal etmek mümkün değildi.

Kimsenin de kestirebildiğini zannetmiyorum.

 

***

Son bir sene;

Kişilerin içinin dışına döküldüğü…

Susan, kenarda duran, ağzı başka gönlü başka konuşan yığınla insanın iyot gibi ortaya çıktığı bir sene oldu.

AKP tayfası malumdu.

Perinçekgiller de öyle.

Kastım, “mış gibi” yapanlar.

İyi mi oldu kötü mü, fikrim yok.

Fakat çok öğretici olduğu kesin.

 

***

İktidar nasıl kendi suçlarını icat ettiği “olağan şüpheliye” yansıttıysa…

Medya, siyaset de kendi kirliliğini aynı biçimde örttü.

5-6 yıldır yandaş ve yanaşmalıkta zirveye tuttukları halde, kabul edelim iyi idare ettiler.

Başbakan’ın karşısında ağlayan patronlarından maaş almaya devam ettiler.

Görülmedik biçimde iktidara teslim oldukları halde;

“CNN Türk bizi vermiyor ama içinde güzel insanlar var” dedirttiler.

NTV, siyasi tartışma programlarını ta 2011’de kaldırmıştı, korkusundan.

Bakın dönemin içeriden tanığı Mirgün Cabas ne diyor:

“Sebebi iktidarın, ‘Bizim zayıf adamımızı muhalefetin güçlü adayının karşısına çıkardınız’ diye şikayetlerinin artmasıydı. Bununla başa çıkılamaz hale geldiği için toptan kaldırma kararı alındı.”

 

***

İkiyüzlülükte, pişkinlikte, çifte standartta…

Bırak medya etiğini, insanlıktan uzaklaşmakta siyasi iktidardan geri kalmadılar.

Twitter’daki eski çalışanları bile öyle.

Kurumlarından atılmışlar, daha objektif ve özgür bir bakış açısı kazanmalarını beklersiniz değil mi?

Kazanamazlar, çünkü kurumlarının içindeyken de aynı samimiyetle iş tutuyorlardı.

Misal, Twitter’da çok dönen, popüler bir mavra var.

Kişilerin, “akşam başka sabah başka” konuşmalarını alıp yan yana koyarlar.

Şunun gibi:

Erdoğan, son konuşmasında “hukuka herkesin saygı göstermesini” ister.

Oysa aynı Erdoğan, daha geçen sene, ülkenin en üst ve kararları kesin olan yargı organı Anayasa Mahkemesi kararına “Tanımıyorum, saygı da duymuyorum” demiştir.

Bu tür örnekleri alt alta koyun, külliyat olur.

Ülkeyi, bir dediği diğerini tutmayan bir adam idare ediyor.

Şimdi sıkı durun:

İşte malum medya ve siyaset dünyası, bu adamın anlattığı darbe öyküsünü aldı, kabul etti.

Asla sorgulamadı.  

Aynı adamın icat ettiği terör örgütünü de aynen aldı kabul etti.

Bir yandan, adalet sistemini eleştirirken, yargının tutukladığı arkadaşları için veryansın ederken…

Öbür taraftan aynı yargının servis ettiği dosyaları önüne arkasına bakmadan, muhataplarına savunma hakkı vermeden, iddia bile demeden kamuoyuna boca etti.

Kendi içinde çelişti, dar alanda sıkıştı.

Örneğin;

Doğu Perinçek’in şu lafına bakalım, “Şu an hapiste olanların hepsi ya PKK’lı ya FETÖ’cü, yapılan haksızlıklar görmezden gelinebilir.”

Bunu eleştirel biçimde veren Cumhuriyet, bir başka haberde kınadığı şeyi yapmaktan kaçınmadı, şöyle başlık attı: “Firari FETÖ’cülerin eşleri Yunanistan’a kaçarken yakalandı.”

 

***

Bu medyası için de böyle, CHP-MHP-HDP vs. siyaseti için de böyle.

Peki kim kazandı?

Bugün toplumun yarısının nefretini kazandığı halde, tamamını kendi düşüncesine getiren adam!

Kim kaybetti?

Hapistekiler mi, dışardakiler mi?

Diz çökmeyenler mi, çöktürülenler mi?

 

***

Sürecin öğrettiği bu.

Embesilleri iyot gibi ortaya çıkardı.

Ortada ne devlet kaldı, ne kurumları, ne de geleneği.

Şaşkın bir millet var.

Kimi zombileşmiş, kimi manyağa bağlamış, kimi bavulunu topluyor, kimi vurdumduymaz.

Kimi de dua ediyor, sadece dua.

Elden başka ne gelir.

 

***

Ezcümle;

Herkes, ülkenin kendi cemaati etrafında yükseleceğini düşünüyor.

Bunun böyle olamayacağını anlamak için daha ne olması gerekiyor?

Toplumsal barış ve uzlaşıyı tesis için…

Bir çizgi çekip, evrensel hukuk etrafında buluşmak şart.

Bırakalım tasfiyeyi tarih yapsın.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin