‘Gülen mektubu’ hakim Berman’ı da ‘koparmış’ [Haber-İzlenim]

HABER-İZLENİM | ADEM YAVUZ ARSLAN
​Bir önceki yazımda, ‘Davada koptuğum an’ başlığında, Hakan Atilla’nın avukatlarının mahkemeye sunduğu ‘Gülen mektubu’na dair izlenimlerimi paylaşmış ve ‘Çikinova (Zarrab’ın sahte evraklar için kullandığı tabir) mektupla Zarrab’a tur bindirdiler’ demiştim.

Özetle mesele şuydu; İran ambargosunun delinmesi gibi suçlamalarla tutuklu bulunan eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın yargılandığı ve kamuoyunda ‘Zarrab Davası’ olarak bilinen davada, Atilla’nın avukatları Gülen’e ait olduğunu iddia ettikleri bir mektubu sunmuştu. İddiaya göre Gülen, hakim Mustafa Başer’e mektup yazıp aralarında Hüseyin Korkmaz’ın da bulunduğu 70 kadar sanığın tahliyesini talep etmişti.
Korkmaz kendisine gösterilen mektubu ilk kez gördüğünü, ‘mantıksız ve saçma gözüktüğünü’ söylemişti. Harrison mektuba dair ısrarlı sorular sormuş, Korkmaz da her defasında benzer cevaplar vermişti. Davanın ilerleyen saatlerinde Hakan Atilla’nın avukatları mahkemeye başvurup Hüseyin Korkmaz’ın ifadelerinin objektif olmadığını ve beraberinde getirdiği delillerin Türkiye’den hukuksuz çıkarıldığını iddia edip davanın düşürülmesini talep etmişti. Gözler hakim Berman’ın vereceği karara çevrilmişti.

HAKİMDEN GÖRÜLMEMİŞ FIRÇA

Hakim Berman, Hakan Atilla’nın avukatlarınca yapılan ‘davanın düşürülmesi’ başvurusuna cevabı Cuma günü öğle arasında verdi. Jüri salona gelmeden kararı okuyan Berman, Atilla’nın avukatlarının başvurusunu reddetti.

Berman, yüksek mahkeme kararlarına atıflar yaparak Hüseyin Korkmaz’ın ifadesinin ve delillerin ‘neden hukuki olduğunu’ açıkladı. Hakim Berman, Korkmaz’ın ifadesinden satır başlarını hatırlattı, delillerin mahkeme kararıyla toplandığını, bütünlüğünün bozulmadığını ve Atilla’nın adil yargılandığını anlattı. Ayrıca Hüseyin Korkmaz’ın ifadesindeki bazı bölümlerin Hakan Atilla’nın savunmasına destek mahiyette olduğunu söyledi.
Bu aşamada ‘fırça faslı’ başladı. Hakim Berman, Hakan Atilla’nın savunma ekibini- ki her biri deve dişi gibi tecrübeli ve çok pahalı avukatlar- eşine zor rastlanır şekilde fırçaladı. Öyle ki yıllardır bu mahkemede duruşma izleyen ABD’li gazeteciler bile şaşkınlığını gizleyemedi. Mesela ilk günden bu yana davada yaşananları sosyal medyada paylaşan gazeteci Adam Klasfeld şunları yazdı: “ABD’li bir federal yargıçtan bir savunma avukatına yönelik duyduğum en ağır sözlerden biriydi. ‘Benchslap’ denen yargıç azarını daha önce de duydum, bu seferki de sağlamdı.”

Berman, Atilla’nın avukatlarının mahkemeye getirdiği bazı konuların ‘temelsiz ve inandırıcılıktan uzak’ olduğunu söyledi. Hakim Berman ayrıca avukatların dile getirdiği hususları ‘mantıksız-yabancı komplo teorileri’ olarak tanımladı. Avukat Harrison’un Fethullah Gülen’e ait olduğu iddia edilen mektuba dair sorularına da değinen hakim Berman ‘profesyonellikten uzak ve temelsiz’ dedi. Amerikan mahkemelerinin ciddiyetine uymayan tavır sergilendiğini söyleyen Berman, ‘Hiç inandırıcı ve hiç profesyonelce hazırlanmış bir delil değildi.’ ifadesini kullandı.

HAKAN ATİLLA’NIN STRATEJİSİ

Hakim Berman’ın davanın düşürülmesine yönelik talebi reddinden sonra duruşmanın öğleden sonra ki bölümü başladı. Hakan Atilla kendini savunmak için kürsüye çıktı. Sabah oturumunda avukatının sorularını yanıtlamaya başlamıştı. Aldığı eğitim, iş hayatı, aile yaşamı ve bankacılık kariyerine dair soruları cevapladı. Bu esnada eşi ve oğlunun fotoğrafları ekrana getirildi, Hakan Atilla duygusal anlar yaşayıp ağladı.

Atilla’nın savunma timi şöyle bir strateji izliyor; Zarrab’ı çok sık yalan söyleyen bir suç makinesi olarak göstermeye çalışan Atilla’nın avukatları, Hüseyin Korkmaz’ın ifadelerini de ‘Cemaat-darbe-kanunsuz delil’ söylemiyle etkisiz hale getirmeye çalıştılar. Stratejinin 3.aşaması ise ‘Hakan Atilla’nın düzgün -başarılı bir bürokrat ve ‘iyi bir aile reisi’ olduğuna jüriyi ikna etmek. Atilla’ya sorulan tüm sorular bu imajı pekiştirmeye yönelikti. Bu stratejide başarılı olduklarını da söylemek mümkün çünkü milyonlarca dolar rüşvetin havada uçuştuğu, her türlü illegalitenin döndüğü bir davada Hakan Atilla bütün bu kirli ilişkilerin dışında kalmış gözüküyordu. Öğleden sonraki bölümde ise ‘daha teknik’ açıklamalarla Atilla’ya atfetilen ‘ambargonun delinmesi sürecinin mimarı’ suçlamasını boşa çıkarmaya çalıştılar. Atilla’nın avukatları FBI dosyasında ciddi bir yanlışlık olduğunu, Hakan Atilla’ya ait olduğu iddia edilen ses kaydının aslında Hakan Aydoğan’a ait olduğunu iddia ettiler. Atilla’nın avukatları bu konuda çok iddialılar.Eğer savcılık, Atilla’nın çapraz sorgusu sırasında bu iddiayı çürütecek bilgi-belge sunamazsa Atilla lehine önemli bir gelişme olmuş olacak.

“NE ZARRAB’TAN NE DE BİR BAŞKASINDAN RÜŞVET ALMADIM”

Atilla ne Zarrab’tan ne de bir başkasından rüşvet almadığını defaatle söyledi. Atilla, ‘İran için ekonomik cihat yürüttünüz mü?’ sorusuna, “Bunu ilk defa burada duydum” yanıtını verdi. Atilla, “İran yaptırımlarını ihlal etmek konusunu Süleyman Aslan’la konuştunuz mu?” sorusuna, “Bu konuda ne Süleyman Aslan’la, ne de başkasıyla konuştum” yanıtını verdi.

“ONUR AİR’İN SATIŞINA ARACI OLMADIK”

Hakan Atilla savunmasında bankacılık sistemine ve işleyişe dair uzun açıklamalar yaptı. Yaptırımlar konusunda bankada uygulanan sistemler hakkında bilgi veren Atilla, Onur Air’in satış sürecine dair detayları paylaşarak bankanın ‘İran ambargosu konusundaki hassasiyetini’ göstermeye çalıştı. Atilla “Onur Air’in satış sürecinde bizden aracılık yapmamız istendi. Onur Air’i İranlı bir iş adamı alacak fakat ödemeyi başka bir isim yapacaktı. Araştırdık, ödemeyi yapacak kişi Babek Zencani çıktı. Zencani yaptırım listesindeydi ve biz satışa aracılık etmedik” dedi.

Hakan Atilla’nın savunması Pazartesi günü devam edecek. Ardından savcılığın çapraz sorgusuna geçilecek. Önümezdeki Salı günü oturumların bitmesi ve jürinin karar aşamasına geçmesi bekleniyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin