Gözler Messi ve Neymar’da [Haber-İnceleme: Efe Yiğit]

Futbolun iki dev isminden Pele Brezilyalı, Maradona Arjantinlidir. Bu ülkelerden yetişen her yıldız oyuncu ‘yeni Pele’ veya ‘yeni Maradona’ olarak adlandırılır. Ancak şu ana kadar hiçbir oyuncu Pele ve Maradona’yı unutturacak pozisyona gelmezken bu konuda yoluna istikrarlı bir şekilde devam eden sadece Messi ve Neymar ikilisi var.

Daha önce ‘yeni Pele’ ve ‘yeni Maradona’ olarak tanımlanan birçok isim futbolunun en verimli çağı olan 30’lu yaşları göremeden sönük birer yıldıza dönüştüler. Bu isimler o kadar çok ki, futbolseverler Messi ve Neymar için de aynı endişeyi taşımakta haklı gözüküyor. Messi 29 yaşını geride bırakırken, müthiş futboluna devam edip, Arjantin’in ümidi olmaya devam ediyor. Messi’nin kariyerindeki en önemli eksik milli başarıyı hala tadamaması. Neymar ise henüz 25 yaşında ve daha önünde uzun yıllar var. İşte 30’unu görmeden sıradanlaşan ‘Sambacı’ ve ‘Tangocu’ yıldızlardan bir demet.

Ronaldinho: Yıldızını Paris Saint Germain’de parlattıktan sonra 2003’te Barcelona’ya transfer olan Brezilyalı Ronaldinho, çalımları ve serbest vuruşlarıyla tam bir ‘yeni Pele’ydi. Messi için yapılan yorumların tıpkısı Ronaldinho için yapılıyordu. Kariyerinde 2 kez dünyada, bir kez de Avrupa’da yılın futbolcusu seçilen Ronaldinho, Messi’nin sahneye çıkmasıyla yavaş yavaş Barcelona’da gözden düştü. 2008’de Milan’a transfer olan futbolcu, “O eski halinden eser yok şimdi” şarkısını söylemeye devam edince, Brezilya’nın 2010 Dünya Kupası kadrosunda kendine yer bulamadı. Ertesi sezon Milan’ın yedek kulübesinde vakit doldurdu. 2011’de de Avrupa’ya veda edip ülkesinin Flamengo takımına transfer olarak futbol çıtasını bir hayli düşürdü.

Rivaldo: Futbolda şöhreti 25 yaşında yakalayan Rivaldo, yavaşlığını teknik kapasitesiyle kapatan biriydi. 1997-2002 arasında Barcelona formasını giydiğinde adını tüm dünyanın ezberlediği bir isimdi. 1999’da dünyada yılın futbolcusu seçilerek kalitesini tescil ettirdi. 2002’de Brezilya’yı Dünya Kupası zaferine taşıyan en önemli aktördü. Düşüşe geçmesi 2000’li yılların başında oldu. Dünya Kupası’ndaki performansına rağmen Barcelona’nın başına geçen Van Gaal tarafından ‘istenmeyen adam’ ilan edildi. Ardından transfer olduğu Milan’da 2 yılda sadece 22 maçta forma şansı buldu. Kulübenin sönük yıldızı olan Rivaldo, küçük takımlara transfer olarak futbol kariyerini ‘duygusal’ sebepten dolayı devam ettirdi.

Luis Nazario Ronaldo: Henüz 18 yaşında Avrupa’nın yolunu tutup PSV formasını giyen Ronaldo, ceza sahası içinde tam bir ‘kobra’ gibiydi. Usta gol vuruşunun yanı sıra teknik kapasitesi oldukça yüksekti. Bir sezon formasını giydiği Barcelona’da attığı 34 golle henüz 21 yaşında adını efsaneler arasına yazdırdı. Kontratındaki sorunlardan dolayı 1997’de İnter’e transfer oldu. Serie A’nın sert futbolundan dolayı sık sık sakatlık geçirdi. 2002 Dünya Kupası’nda başarılı bir performans ortaya koyan 26 yaşındaki Ronaldo, aynı yıl Real Madrid’e transfer oldu. İlk yıllarda ilk 11’in değişmezi oldu. Ancak sonraki yıllarda yedek kalmaya başladı. Sakatlıklara aşırı kilosu eklenince 2004-06 arası takıma hiç katkı yapamadı. 2007’de onun da yolu Milan’a düştü. Bir sezonda 20 maçta forma şansı bulunca, Avrupa defterini kapatıp Corinthians takımına transfer oldu.

messi spotKaka: 21 yaşında Milan formasını giymeye başlayan Kaka, kulüp başkanı Silvio Berlusconi’nin en gözde oyuncularından biriydi. Adrese teslim paslarıyla taraftarın gönlünü kazandı ve Brezilya futbolunun yeni yıldızıydı. Kaka, 6 yıl Milan formasını giydikten sonra 68,5 milyon Euro’luk rekor bir transfer ücretiyle 27 yaşında 2009’da Real Madrid’e transfer oldu. Ancak Madrid günleri Milan günlerini adeta mumla arattı. Takımın başına Jose Mourinho’nun gelmesiyle Kaka için birçok maçta ilk 11 yolu kapandı. 2013’te tekrar Milan’a dönen Kaka sıradan geçen bir sezon sonrası ABD ligine transfer olup, yıldızlık defterini kapattı.

Ariel Ortega: ‘Yeni Maradona’ lakabının takıldığı ilk oyuncu olan Ortega, River Plate takımında yıldızını parlatıp 23 yaşında Valencia’ya transfer oldu. ‘Yeni Maradona’ La Liga’da vasat bir görüntü çizerken, bir yıl sonra Serie A takımlarından Sampdoria’ya gidecekti. İtalya’da bir yıl da Parma formasını giyen Ortega, sorumsuz davranışları kötü futbolunun önüne geçince 26 yaşında yeniden ülkesine döndü. 2002-03 sezonunda kısa süreliğine Fenerbahçe formasını da giydi. ‘Tangocu’, uyumsuzluğu bahane ederek ülkesine tekrar döndü.

Pablo Aimar: Maradona’nın “Para verip de seyrettiğim tek oyuncu” dediği Pablo Aimar, 21 yaşında Valencia’ya katıldı. Futbol dünyası Valencia’nın, Aimar için daha büyük takımlara geçmede bir ara durak olduğuna inanıyordu. Ama yanıldılar. 5 yıl Valencia formasını giyen Aimar, daha büyük kulüp yerine Zaragoza’ya transfer olduğunda 2006 senesiydi. 2008’de ise Benfica’ya gitti. 2005’te La Liga’nın en iyi oyuncusu seçilmişti. Maradona’nın iltifatına rağmen futbol kalitesi övülen noktaya hiç gelemeden gözden uzaklaşıp gitti.

Javier Saviola: Henüz 19 yaşında 15 milyon Euro karşılığında Barcelona’ya transfer olan Saviola, ilk sezonunda izleyenleri hayran bırakan bir görüntü çizdi. İlk 11’in değişmezi oldu. Saviola için boyundan dolayı taraftar ‘Küçük Tavşan’ lakabını uygun görmüştü. Ancak daha ikinci sezonunda işler ters gitmeye başladı. Rijkaard’ın gelmesiyle gözden düştü. Monaco ve Sevilla’ya kiralandı. Kariyerinin en büyük başarısını Sevilla ile UEFA Kupası’nı kazanarak elde etti. 2007’de geldiği R. Madrid’de sadece 17 maçta forma şansı bulup, sönen yıldızlar arasına adını yazdırdı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin