Gizli kulaklar ülkesi ve Bylock [Mehmet Yıldız]

Faruk Bildirici’nin Gizli Kulaklar Ülkesi adlı kitabının yayınlanmasının üzerinden 19 yıl geçmiş. O kitapta hiç unutmadığım bir Hasan Celal Güzel sahnesi vardır:

Devletin kritik koltuklarından birine atanan Hasan Celal Bey, mutat yaptığı telefon konuşmaları sırasında dinlendiğini hissedince, her konuşmadan önce “Evvela mahsusen, bu telefonu dinleyenin, kayda alanın, deşifre edenin, okuyanın yedi göbek sülalesini…” şeklinde bir giriş cümlesi kurarmış.

Bir gün kapısı çalınır, içeriye süklüm püklüm bir adam girer. “Efendim, ben emniyetin falan biriminde çalışan ve sizin konuşmalarınızı kayda alan filancayım. Allah aşkına bana küfredip durmayın!” der.

Bu olaydan sonra Güzel, giriş faslında küçük bir değişiklik yapar ve “Kayda alan kişi hariç, kalanının sülalesini…” diye devam eder.

***

Bu yüzden bu ülkede dinleme tartışmaları hiç bitmez. Devlet bizim sesimize kulak vermez ama kendi aramızda yaptığımız bütün iletişimi hîn-i hacette önümüze koymak için her daim kayda almaktan geri durmaz.

İşte bu yüzdendir ki birçok Türk vatandaşı dünyanın en legal işini yapıyor bile olsa, devlet tarafından kayda alındığının farkındadır.

İşte bu yüzdendir ki, Hanevi Avcı’da bulunduğu öne sürülen dinleme kayıtlarıyla ilgili ifade veren ve şikayetçi olan Ertuğrul Özkök, “Allah, en kızdığım insanlara dahi kendi sesini telefonda dinlemeyi nasip etmesin” demiştir.

İşte bu yüzdendir ki birçok Türk vatandaşı, “ne olur ne olmaz” diyerek dinleme ve teknik takip imkanı olan iletişim yöntemlerinden uzak durmuş, alternatif yollara yönelmiştir.

Ben de onlardan biriyim. Bazen kendi aramızda şakalaşırken sarf ettiğimiz bazı sözlerin, 1 dolardan 3 müebbet çıkaran savcıların önüne düştüğünde nereye varacağını az çok hesap ettiğimden, geleneksel iletişim yöntemlerinden hep uzak durdum. Eskiden beri Facetime, Whatsapp, iMessage, Viber vb uygulamalar telefonumun favorileri arasında yer alıyor.

***

Cemaati bitirmek için ta 2004’te alınan MGK kararının altında imzası olan AKP iktidarının, çok uzun zamandır bugünler için bilgi belge biriktirdiğini açılan soruşturma ve davalar vesilesiyle öğreniyoruz.

Örneğin, biz o soruşturmalardan öğrendik ki, bir babanın yurtdışında eğitim gören kızıyla yaptığı telefon görüşmeleri dış mihraklarla girilen karanlık ilişkiler, bankadan havale ettiği okul ücretleri silahlı terör örgütüne yardım kapsamına kolayca alınıvermiş. Hele evdeki çekmecenin bir köşesinden çıkan 1 doların seri numarasından o kişinin örgütteki konumunu çıkaran veya İsviçre bankalarındaki gizli hesapların giriş şifreleri olduğu sonucuna varan şizofren savcılar olunca, cemaatin de olacakları önceden sezip tedbir almasından daha doğal ne olabilir. İşte benim anladığım Bylock vb uygulamaların ortaya çıkış hikayesi de böyle başlamış.

***

Son yıllarda AKP iktidarının emrindeki MİT’in, IŞİD, PKK vb. eli silahlı teröristleri ve organize suç örgütlerini bırakıp dini cemaatleri takip etmeye odaklandığı herkesin malumu. Bu yüzden internet üzerinde çalışan nispeten güvenli olduğu bilinen haberleşme uygulamaları popüler hale geldi. Arada bir havuz medyasında bu uygulamaların güvenlik açıklarına dair yayınlanan haberlerin, vatandaşı takip edemedikleri için bu uygulamalardan vazgeçirme amaçlı olduğunu düşünüyorum. Kendi aralarında Telegram üzerinden haberleşen AKP’lilerin de benim gibi düşündüklerinden eminim.

***

Önceleri sosyal medya trollerinin aralarında makara yapmak için ortaya attıkları komplo teorileri, önce havuz medyası tarafından ciddiye alınarak haberleştirildi. Ardından “koskoca gazeteler yalan yazacak değil ya” diyen şizofren savcılar eliyle soruşturma konusu oldu. Ve 20 Haziran tarihinde toplanan Anayasa Mahkemesi aldığı kararla hepsinin üstüne tüy dikti.

Anayasa Mahkemesinin “her türlü örgütten sterilize edilmiş değerli üyeleri” toplanıp karar vermiş: Telefonunda Bylock yüklü bir kişi F… üyesidir ve tutuklanma nedenidir!

30 Haziran tarihli Resmi Gazetede yayınlanan AYM’nin “Aydın Yavuz ve Diğerleri” kararı, iktidar yargısının hukuk dışı uygulamalarını meşruiyet kazandırmış. Hukukun en temel ilkeleri ayaklar altına alınmış.

77 sayfalık kararın 28. sayfasında yer alan “ByLock Programına İlişkin Olgular” başlığı altında yazılanlar bir hukukçudan daha çok Saray savcılarının kaleminden çıkmış gibi.

Sapına kadar “yerli ve milli” bir yazılım: Bylock

AYM, Bylock konusunda Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını referans almış. Buna göre Bylock, İnternet üzerinden iletişim sağlamak üzere oluşturulmuş, yaklaşık 215 bin kullanıcısı olduğu iddia edilen, güçlü bir şifreleme sistemine sahip bir program. En belirgin özellikleri:

  • Türkler tarafından geliştirilmiş. Kullanıcıların çoğunluğu Türk.
  • Uygulamanın ticari bir amacı yok.
  • Mesajlaşma, her iki kullanıcının da birbirini eklemesinden sonra başlatılabilmektedir. Uygulama üzerinden atılan mesajlar bir süre sonra manuel işleme gerek duyulmaksızın Snapchat uygulamasından olduğu gibi otomatik olarak siliniyor.
  • Uygulamaya ait sunucu ve iletişim verileri, uygulama veri tabanında kriptolu olarak saklanmaktadır.
  • ByLock kullanıcıları uygulamadaki arkadaş listelerinde kişilerin gerçek bilgileri yerine “kod adlarına” yer vermişler, ayrıca çok haneli parolalar belirlemişler.
  • Cemaat son dönemde ByLock uygulamasından vazgeçip alternatif programlara (Eagle, Dingdong, Tango vb.) yönelmiş.
  • Sonuçta ByLock global bir uygulama görüntüsü altında münhasıran Cemaat mensuplarının kullandığı bir haberleşme programı.

AYM’nin kararından özet olarak aktardığım bu bilgilerden anlaşılıyor ki, Bylock aslında sapına kadar “yerli ve milli” bir yazılım. Aslında yabancı uygulamaların bir çoğunda var olan özelliklerin yerli bir yazılımda olmasının ne sakıncası olabilir?

Hayvanat bahçesinden müdür transfer eden Tübitak’ın Başkanı Bylock’un yazılım maliyetini 1 milyon olduğunu ama kendi projeleri olmadığını açıklamıştı. Keşke kendi kendine dönen semazen robot gibi veya 30 yıldır kullanılan Thin Client teknolojisini yeni icat edilmiş “yerli ve milli” proje zannedip finanse edeceklerine bu tür projelere destek verselerdi.

Bugün Bylock yok. Devletimiz hala bütün hızıyla vatandaşına “kulak vermeye” devam ediyor. Biz de bu nedenle size Google’dan bulduğumuz alternatif iletişim yöntemlerini hararetle tavsiye ediyoruz. Buyurun, en güvenli 6 şifre uygulamasını okuyun, hangisini kullanacağınıza siz karar verin. Üstelik kaynağımız da havuzdan. Uzmanlar güvenli iletişim için Telegram, Whatsapp, iMessage ve Facetime, Signal, Silent, Wickr gibi programları tavsiye ediyorlar.

Bu arada hatırlatmakta yarar var. Bugün Bylock’un başına gelenler yarın Telegram vb uygulamaların başına gelebilir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin