Gitmeyi bilmek

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Gitmek sadece başarısızlık ayarlı bir fiil değildir, öyle olmamalıdır. İnsan, “vazgeçilmez olduğu” vehminden uzak durmalı ki mevcudiyetini başkalarının hakkını çiğneyerek devam ettirme ihtirasına esir düşmesin!

Her an ceketini alıp gitmeye hazır ve nazır olmanın hazzını bilmeyenlerin his ve tefekkür dünyası “gitmek”ten bînasiptir.

Gitmesi icap ettiği halde kalanlar, susayanlara ancak deniz suyu ikram edebilir.

BAŞARISIZLIKTA İLK ADIM ‘GİTMEK’ OLMALI

Elbette başarısızlıkta devr-i nimetin mesuliyetini üstlenmenin en samimi halidir gitmek. Makam ve mevki sahipleri başarısızlık mevzu bahis ise bir dakika bile tereddüt etmeden gitmelidir.

Yüzü eskimiş, elden ayaktan düşmüş nice fâninin kendisinde âb-ı hayat iksiri varmışçasına kürsü yahut vitrinleri işgal etmesi garptan şarka doğru seyahat ettikçe teamül halini alıyor.

Mesuliyet sahibi kimseler dünyanın neresinde olursa olsun en basit hatayı istifa sebebi sayarken Manisa Soma’da 301 madencinin diri diri yanmasına sebep olan hatalar silsilesinin fâillerinden tek kişi bile istifa etmedi. Aradan 5 sene geçtiği halde davada karar çıkmadı. Vicdanlar kanatılıyor.

GİTMEK BİLMEYENLERİN BELDESİ: TÜRKİYE

Gitmek bilmeyenlerin coğrafyasında şayan-ı dikkat memleketlerden biri de Türkiye. Gitmek bilmeyenler beldesi Türkiye…

“Ben varsam siz varsınız. Ben yoksam siz de yoksunuz.” kibrinin satıcısı da alıcısı da mebzul Türkiye’de.

24 Haziran 2018 Pazar günü sandıktan çıkan neticenin Türkiye’yi dünyanın hangi ligine düşüreceği yazılıp çiziliyor.

Demokrasiden totaliterlik devşirenlerin heybesinin “öteki” tarafta mukim herkes için ayrı ayrı hazırlanmış acı reçetelerle dolup taştığını seçimin hemen akabinde ikrar ettiler.

Rövanş için seçim yaptıklarını itiraf ettiler.

MHP’NİN TUHAF TEŞEKKÜR İLANI

Kurdukları ittifakla Recep Tayyip Erdoğan’ı ipten aldıklarını alenen ifade edecek kadar emin bir eda ile sahneye çıkıyorlar. Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) lideri gazetelere tam sayfa teşekkür ilanı veriyor.

İsmi üzerinde teşekkür edilmesi beklenir. Oysa Bahçeli o ilanda kendilerini tenkit eden gazeteci ve yazarlardan “oylarını düşük gösterdiğini” iddia ettiği anket şirketlerinin idarecilerine kadar 100’e yakın ismi tek tek yazdı.

“Ne yaptınızsa başaramadınız, nitekim Milliyetçi Hareket Partisi’ni yıkamadınız.” dedi. Tenkit etmek ya da Bahçeli’den farklı bir fikri müdafaa etmek, “Bunu not ettik, unutmayacağız.” sözlerinin hedefi oldu.

GİTMEYENLER LİSTESİNİN BAŞINDA ERDOĞAN VAR

Koltuğu bırakmadığı ve kendi ikbali uğruna Türkiye’yi cenderenin arasına sıkıştırdığı için Reis-i Cumhur Erdoğan farklı kesimler tarafından tenkit ediliyor.

Gitmek istemeyen, koltuğu bırakamayan sadece Erdoğan mı? Gitmeyenlerin listesi hayli uzun.

“Gitmeyi bilmeyenler” listenin başına elbette Erdoğan yazılabilir. Mamafih koltuk müptelası diğer siyasetçiler, sivil toplum kuruluşu (STK), oda, sendika ve borsa başkanları da listeye dahil edilmeli.

Erdoğan gitmek bilmiyor da Devlet Bahçeli biliyor mu? Bahçeli, MHP’nin başına geçtiğinde yeni doğan bebekler bugün 21 yaşında.

Erdoğan ve Bahçeli işgal ettikleri koltuğa çakılıp kaldı da Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) eski lideri Deniz Baykal çok mu istekli gitmeye? Yok birbirlerinden farkları.

TEDAVİSİ SÜREN DENİZ BAYKAL TBMM’Yİ İDARE EDECEK

Beyin kanaması teşhisi ile kaldırıldığı hastanede tedavisi devam eden Baykal milletvekili adayı oldu ve milletvekili olarak seçildi.

Hepimizin temennisi sıhhatine biran evvel kavuşmasıdır. Amma velakin bu halde iken 600 sandalyeden birine kendisine layık görmesi Baykal’daki kalma ihtirasının emaresidir.

“En ihtiyar üye” unvanına sahip olduğu için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 27. Dönem açılış oturumunu hastane odasından Baykal’ın idare edeceği söyleniyor.

Kameralar kurulacak ve Baykal naklen yayınla TBMM Genel Kurul Salonu’na bağlanacak. Baykal olmasa ondan sonraki en ihtiyar isim olan Bahçeli muvakkat başkanlık koltuğuna oturacaktı.

Türkiye’nin mefluç halini ve maruz kaldığı kaht-ı ricali başka bir fotoğraf karesi hülâsa edemezdi.

KURULTAY MI? O DA NE!

Liderliğin yaptığı CHP, cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce’ye kıyasla yüzde 10 daha az halk desteği alan Kemal Kılıçdaroğlu istifa etti mi? Tabii ki hayır.

Ne münasebet! İnce’nin, “Bu şarkı böyle yarım kalmayacak, elbet bir gün buluşacağız. 81 ili tek tek ziyaret edeceğim.” mesajlarını ise üzerine hiç alınmadı. Kurultay vesaire şimdi vakti değil.

“Devlet partisine dönüştü” diye MHP’yi terk edenlerin ümidi haline gelen Meral Akşener seçim günü oyunu kullanıp 48 saate yakın ortalıktan kaybolsa da kimsenin gittiği zannına kapılmaması için gazetecilerin karşısına çıktı ve, “Daha yeni başlıyoruz.” dedi.

İYİ PARTİ BARAJI GEÇEMEDİ

Akşenir’in partisi İyi Parti, CHP ile ittifak kurmasa şimdi baraj altındaydı. Kendisi de partisinin yüzde 9,9 reyinden yüzde 2 puan aşağıda oy aldı.

Yine de muhasebe ve özür namına tek kelime sarfedilmedi. Akşener de diğer gitmek bilmeyenler gibi bir bahanenin arkasına sığındı, 100 senelik CHP’nin milletvekilliği oylamasındaki başarısızlığını kendisine zırh yaptı.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AKP) Bülent Arınç gibi siyasetten emekli olmuş isimlere rastlansa da onların gitmesi de gitmek sayılmaz. Onlar da milletvekilliğini babadan oğula devredilen bir mirasa dönüştürdü.

ARINÇ EMEKLİ, OĞLU MİLLETVEKİLİ

Arınç’ın oğlu TBMM’de vekillik yapacak. Liyakat vs bir kenara Erdoğan’ın selefi Abdullah Gül’ün muhalefetin müşterek cumhurbaşkanı adayı yapılabileceği konuşulduğu esnada Arınç, Saray’da Erdoğan’ı ziyaret etmeseydi oğlu vekil olabilecek miydi?

Taner Yıldız, Mustafa Elitaş, Mahir Ünal ve Hayati Yazıcı gibi onlarca isim yine AKP sıralarında olacak. Kendi tesis ettikleri üç dönem kuralını bile hiçe sayarak gitmeyi akıllarının ucundan dahi geçirmiyorlar.

Siyasetin seviyesi ne ise sivil toplumun da ufuk çizgisi o.

TOBB, TESK VE TİM BAŞKANLARI HEP AYNI

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu 2001’den beri 1,4 milyon TOBB üyesinin alternatifsiz (!) başkanı.

Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ve onlarca şehirde sanayi-ticaret odalarının başkanları gitmeyi bilmedi.

Bizim mesleğin gitmek bilmeyenleri ancak münhasıran bir kitaba sığabilir. Her devrin nabzına göre şerbet veren gazeteci ve yazarlarındaki ihtirasın da siyasetçilerdeki koltuk ihtirasından geri kalır tarafı yok.

Değişimin en büyük düşmanı statükodur. Şartlar ve vakit değiştiği halde, zamanın ruhu başkalaştığı halde gitmek bilmeyenlerin değişim vaadi laf ü güzaftır. Değişime direnmek hep pahamıya mal olmuştur.

Basit bir sual: Bir insan gitmekten niçin bu kadar korkar?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin