Galatasaray’ı bekleyen tehlike

HABER-YORUM | EFE YİĞİT

Ligde Galatasaray fırtınası esiyor. Sezona adeta kadrosunu yenileyerek giren Galatasaray 19 puanla zirveye yerleşip, en yakın rakibine 5 puan fark attı. 7 haftada ortaya çıkan bu fark sezon sonuna kadar devam eder mi? Bunun yorumunu yapmak için çok erken. Ancak Galatasaray’ın ve teknik patron İgor Tudor’un herkesi şaşırttığı yorumunu yapmak gerekiyor. Avrupa kupalarından elenip sadece lige odaklanmış olmak Galatasaray için bir avantaj. Peki Galatasaray’ın bu performansı sezon sonuna kadar gidebilir mi? Ufukta hiç tehlike yok mu?

LÖW’ÜN FENERBAHÇE İLE İLK SEZONU

Önce biraz geçmişe yolculuk yapalım. 1998-99 sezonuna gidelim. Mercek altına alacağımız takım Fenerbahçe. Bugün dünyanın yakından tanıdığı Alman teknik adam Joachim Löw’e takımı emanet eden Fenerbahçe yönetimi Gençlerbirliği’nden Erkan ve Metin, Bursaspor’dan Elvir Baliç, Coventry City’den Viorel Moldovan, Stuttgart’tan Murat Yakın ve Juventus’tan Dimas Teixeira ile kadrosunu güçlendirmişti. Sezon öncesi düzenlenen Türkiye Spor Yazarları Derneği Kupası’nda (TSYD) Fenerbahçe, ezeli rakipleri Galatasaray ve Beşiktaş’a yenilerek taraftarını yeni sezon öncesi karamsarlığa itmişti. Her iki maçın ilk devrelerinde Fenerbahçe iyi oynamış ancak takımda ikinci devre uyum ve kondisyon sorunu baş gösterdiği için rakiplerine mağlup olmuştu.

11 TANE İYİ OYUNCUDAN TAKIM OLMAZ

Lige Çanakkale Dardanel beraberliği ile başladı ancak ilerleyen haftalarda peş peşe galibiyetler geldi. Joachim Löw, koşan, mücadele eden bir takım kurmuştu. Löw’ün oyuncuları puanları toplarken, dikkat çeken takımın her hafta aynı kadro ile sahaya çıkmasıydı. Bu istikrar açısından iyiydi ancak yedek kulübesinde sonucu değiştirecek oyuncuların olmaması olası bir sakatlık ya da kart cezasında handikapa dönüşebilirdi. Nitekim Löw’ün korktuğu ligin 21. haftasında başına geliyordu. Samsunspor deplasmanına Galatasaray’ın bir puan önünde lider olarak giden Fenerbahçe, orta sahanın dinamosu Metin Diyadin’in ayağının kırılmasının şokunu yaşayacaktı. Samsunspor maçı öncesi 9 hafta üst üste kazanan Fenerbahçe’nin büyüsü bir anda bozuldu. Elde sadece ilk 11’e yetecek kadar kaliteli oyuncu bulunması, kaçınılmaz sonu hazırlamıştı. İlerleyen haftalarda defansın önemli ismi Uche’nin de ayağının kırılmasıyla Löw’ün tüm planları alt üst oluyor, Fenerbahçe sezonu 72 puanla ancak 3. sırada bitiriyordu.

BİR TAKIM DOLUSU YENİ OYUNCU

Galatasaray neredeyse bir takım kuracak kadar oyuncu transfer etti. Sezona sıkıntılı başladı. Tıpkı Fenerbahçe’nin 1998-99 sezonuna başladığı gibi. UEFA Avrupa Ligi yolunda isimsiz İsveç takımı Östersunds’a elenmesi sarı kırmızılı camiada şok etkisi yaptı. Elenme kadar kötü oynanan kötü futbol taraftarı karamsar kılmıştı. Ancak ligin başlamasıyla farklı bir Galatasaray sahneye çıktı. Rakiplerini boğan, 90 dakika oyundan düşmeyen Galatasaray emeğinin karşılığını almaya başladı. 7 hafta geride kalırken, 6 maçını kazanıp sadece 1 maçta berabere kalarak 19 puanla zirveye yerleşti.

SABİT 11 KURMAK RİSKLİ

Ligde 7 hafta geride kalırken, Tudor ilk 11’de sadece 13 futbolcuya görev verdi. Sarı kırmızılı takımda Muslera, Mariano, Maicon, Serdar Aziz, Ndiaye, Fernando, Belhanda, Garry Rodrigues ve Gomis, ligdeki 7 maçta da ilk 11’de forma giydi. Tolga Ciğerci 6, Linnes 5, Latovlevici 2 ve Feghouli de bir müsabakanın başlangıç kadrosunda bulundu. Tolga Ciğerci sakat olduğu için 6 maçta sahaya ilk 11’de çıktı. Bu oyuncu sakat olmasaydı geride kalan 7 haftada Tudor’un ilk 11’inin 10’u aynı oyunculardan oluşmuş olacaktı. İstikrar adına önemli bir durum ancak rotasyon eksikliği göze çarpıyor.

ROTASYON EKSİKLİĞİ GÖZE ÇARPIYOR

Galatasaray’ın yedek kulübesinin yukarda örneğini verdiğimiz Fenerbahçe’ye göre çok güçlü olduğunu görmek mümkün. Ancak Tudor’un kazanan takımı bozmayıp, aynı oyuncuları ilk 11’de sahaya sürmesi yedek bekleyen oyuncuların moral ve motivasyonunu olumsuz etkileyecektir. Olası bir sakatlık ve ceza durumunda hazır olmayan oyuncuları sahaya sürmek zorunda kalabilecek. Bunun önüne geçmenin yolu rotasyondur. Galatasaray Avrupa kupalarında olsaydı yoğun maç trafiğinden dolayı her oyuncunun forma şansı daha yüksek olacaktı. Türkiye Kupası’nın statüsü değiştiği için gruplar olmayacak. Bu aslında 3 büyükler için forma bulmayan oyunculara şans vermek anlamına geliyordu.

YERLİ YILDIZLAR HEP KULÜBEDE OTURMAZ

Galatasaray’da ilk 11’de sahaya çıkan 9 oyuncunun yabancı olup, yerli oyuncuların yedek kulübesinin müdavimi olması pimi çekilmeye hazır bombaya benziyor. Ahmet Çalık, Yasin Öztekin, Selçuk İnan, Eren Derdiyok, Sinan Gümüş uzun süre yedek kulübesinden maç seyretmeye alışkın olmayan oyuncular. Tudor’un kafasındaki ilk 11’de yer bulamayan bu oyuncular ilerleyen haftalarda forma şansı bulamazsa bir taraftan boş vermiş bir havaya diğer taraftan takım içinde huzursuzluğa sebep olacaklardır. Takım içinde huzursuzluk başlarsa bu doğal olarak skora yansıyacaktır.

TAKIM İÇİ REKABET ÖNEMLİ

Tudor, Avrupalı meslektaşlarını örnek almalı. Kadrosunda yıldızları barındıran takımların hocaları rotasyon sistemini uyguluyor. Aynı mevkide birbiriyle rekabet içinde olan oyuncuları değişmeli olarak oynatıp, formda kalmalarını sağlıyorlar. Bu aynı zamanda oyuncular arasında rekabeti de arttırıyor. Forma şansı bulması zor oyuncu neden kendini zorlasın ki? Nasıl olsa hoca takımı hep aynı oyunculardan kuruyor! İşte Galatasaray’ı bekleyen tehlike budur. Çözümün adresi ise Tudor’dur. Bugün kazandığı için kimse bunu görmüyor ama daha ligde daha çok maçlar var.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin