‘Ey alimler!’ [Abdullah Salih Güven]

“Vahdete muhtacız. Zira “vasat ümmet” olma özelliğimizi yitirdik, öncelikle ülkemiz, ardından âlem-i İslam ve nihayetinde yeryüzünün bütün muhtaçlarından, mazlumlarından sorumlu olduğumuzu unuttuk. Bu yoldan sapmaları uygun görecek miyiz?

Bizler bu dinin şiarını üstünde taşıyan ilim insanları olarak maalesef “hac menasikini ifa ederken karınca öldürmenin hükmünü” uzun uzun izah ettik ama masum insanları katletmenin haramlığını ve “bir insanı haksız yere öldürmenin bütün insanlığı öldürmek olduğunu” haykırmayı ihmal ettik. Gözümüzün önünde cereyan eden on binlerce insanın hapse atılmasına, yüz bini aşkın insanın işlerinden atılmasına, aileleri de hesaba katacak olursak milyonlarca insanın bir lokma ekmeğe muhtaç hale gelmesine seyirci kaldık. Bütün bu yapılanlarda siyasi emellerin hakim rol oynadığını gördüğümüz, bildiğimiz halde devletimizi yönetenlere sesimizi çıkarmadık. Hatta çok acı bir gerçek ama konuşarak veya susarak bu sürece destek verdik.

Ey alimler! Geliniz, fitne tohumlarının zehirli sarmaşıklar misali milletimizin boynuna dolanmasına, can damarlarımızı kurutmasına izin verdiğimiz yeter. Artık buna bir dur diyelim. Sesimizi gür bir şekilde çıkartalım. Birliğimize ve dirliğimize göz diken şer odaklarının kirli emellerine alet olmayalım. Mezhebi, meşrebi, tarikatı, siyasi partisi ne olursa olsun bizi birbirimize düşürmeye çalışanların oyunlarını bozalım. Birlik olalım. Saflarımızı sık ve düzgün tutalım. Müslümanların birbirlerinin kanını akıtmalarını engelleyelim. Müslümanın Müslümana kanı ve ırzı haramdır hakikatini bir lahza aklımızdan çıkartmayalım.

Ey alimler! Geliniz, birbirimizi yıpratmayı, zayıflatmayı bırakalım. Din hiç kimsenin inhisarı altına girmez, giremez. Bırakın herkes kendi yorumunu yapsın. Yeter ki ana esaslardan sapmasın. Beşer ve beşerin yorumunun girdiği her yerde elbette ihtilaf olacaktır. Geliniz bu ihtilaftan çatışma üretmek yerine farklılıklarımızı olduğu gibi kabul edelim, bunu kanlı çatışmalara, acımasız zulümlere bahane kılmayalım.

Ey Alimler! Geliniz, küfrün karşısında tek ses, hainin karşısında tek yürek, zalimin karşısında tek bilek olalım. Dostu düşmanı tanıyalım; akla karayı seçelim; emperyalistlerin değil, ümmetimizin yüzünü güldürelim. Müslüman varlığının hunharca yok edilmesine seyirci kalmayalım. Mukaddesatımızla alay edilmesine, şerefimizin zedelenmesine, haremimizin çiğnenmesine müsaade etmeyelim.

Geliniz, bir daha düşünelim: Hangi ayet, hangi hadis, hangi delil, hangi hüccet İslam ümmetinin birliğini bozmaya, masum Müslüman halka ateş açmaya, yuvalara acı salmaya müsaade ediyor? Bizler, Ümmetin derdine yeni dertler katmayalım. Küresel Siyonizm, gözlerini bize dikmiş duruyorken tarihin sayfalarındaki ihtilaflı konuları gündeme taşımanın ne yararı var? Hangi hesap, hangi proje, hangi plan bundan çıkar sağlıyor? Bunca bombardımandan sonra kimin özgürlüğü, kimin onuru, kimin insanlığı yıkıntıların altında kalıyor?

Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanı olarak diyorum ki; Geliniz fitneyi savaştan beter görelim, öncelikle ülkemizden fitnenin kalkması için canla-başla çalışalım. Ardından yeryüzünden fitnenin kalkmasına emek verelim. Ülkemizin ve bölgemizin yeniden barış yurdu olması için çatışmanın stratejisini değil, barışın kelamını yapalım, güvenin ilkelerini yazalım. Birlikte yaşamanın ahlakını oluşturarak, barışa dayalı bir hukuk inşa edelim.

Yeniden iman edelim; edelim ki emanı bulalım. Yeniden selam diyelim; diyelim ki barışı elde edelim. 80 milyonluk ülkemizin her bir ferdinin gözü üzerimizdedir. Alem-i İslam’ın gözü üzerimizdedir, Ümmet-i Muhammed’in kulağı bizdedir, mazlumların ve biçarelerin eli yakamızdadır! Şehitlerin kanı sarık ve cübbelerimize sıçramışken, zulmü yapan kim olursa olsun o zulme sessiz kalırsak, şiddete, teröre “dur” diyemezsek bu en büyük vebal olarak defter-i a’malimize işlenecektir.

Ya Rabbi, sen kalplerimizi birleştir, saflarımızı sıkılaştır, mazlum ümmetleri necata erdir, Ümmeti İslam’ı tevhit üzere sabit kıl…”

Okuduğunuz bu yazı Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Dünya İslam Mezhepleri Yakınlaştırma Birliği tarafından 27-29 Aralık tarihleri arasında İran’ın başkenti Tahran’da düzenlenen ’29. Uluslararası Vahdet Konferansı’ndan ülkemizde yaşanan gerçekleri ve Görmez Başkan’dan beklenen tavrı yansıtan kısmi bir uyarlamadır. Hayali bile cihandeğer değil mi? Sahi, ben böyle düşünüyorum da, asıl siz ne dersiniz?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin