Evet de piyasa niye coşmadı?

[Analiz: Semih Ardıç]

Yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsızlığını ifade eden kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine geçişe imkân tanıyan anayasa değişikliği 16 Nisan’da halka soruldu. Sandığa giden 49 milyon seçmenin yüzde 51’i değişikliğe ‘evet’ derken, yüzde 49’u ‘hayır’dan yana tercihte bulundu. Netice kıl payı oldu. Yüksek Seçim Kurulu’nun ‘mühürsüz pusulaların geçersiz sayılacağına dair kararı neticenin meşruiyetine gölge düşürdü. İtirazları artık mahkemeler karara bağlayacak.

Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın “Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti.” sözü ile YSK kararı arasında illiyet var mı bilmiyoruz, amma velâkin yüzde 51, evet cenahı için çok sönük bir zafer manasına geliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Milliyetçi Hareket Partisi’nin 1 Kasım 2015 seçimindeki performansı esas alındığında ‘evet’ ittifakına destek en az 10 puan azalmış. AKP’nin hiç seçim kaybetmediği İstanbul (İstanbul’da Üsküdar) ve Ankara’nın ‘hayır’ı tercih etmesi zaferin sönük kalmasında en az YSK kararı kadar tesirli oldu. Muhtemelen bu ve diğer sürprizler yüzünden Erdoğan’ın Huber Köşkü’nde gazetecilere açıklama yaptığı esnada damadı (Enerji Bakanı) Berat Albayrak ve diğer müşavirlerin yüzünden düşen bin parçaydı.

piyasa spot

SANKİ REFERANDUM OLMAMIŞ GİBİ…

16 Nisan akşamının üzerine doğan 17 Nisan, piyasaların ilk işlem günüydü. Piyasanın tavrı, iktidar ve Saray sözcülerinin referandumdan evvel tasvir ettiği gibi olmadı. Dolar sabah saatlerinde 3,63 TL’ye kadar gerilese de akşama doğru 3,67 TL’ye çıktı. Euro da 3,90 TL civarında seyretti. Dolar ve Euro cuma günü kapanış rakamlarıyla hemen hemen aynı seviyede kaldı. Üstelik ABD Doları, pazartesi günü gelişmekte olan para birimlerine mukabil geriledi. Bu muvaceheden Türk Lirası’nın kısa müddet de olsa kıymet kazanmasında referandumun payı olduğunu söylemek zor. Sanki referandum olmamış, başkanlık sistemi geçmemiş gibi hareket etti döviz piyasası…

HİNTLİ HERİF’İ GÖREN VAR MI?

piyasa spot2Borsa İstanbul’a gelince endeks sadece yüzde 0,6 yükselebildi. Referandumdan evvel Hintli Herif ve Yatırım Finansman üzerinden estirdikleri rüzgârdan eser yok. AKP’nin seçim zaferlerini müteakip Borsa yüzde 5-6 yükselir, döviz çakılırdı. Bu sefer öyle olmadı. Piyasada coşku yoktu. Daha ziyade ürkek, mütereddit bir hal vardı. Esasında piyasa manipülasyona gelmedi ve sandıktan çıkan neticeyi doğru tahlil etti. Şaibeli bir galibiyetin Erdoğan’ı başkanlık koltuğuna oturtmaya yetmeyeceğini gördü. Diğer sebep de ekonominin acı hakikatleri ile yüzleşilecek olmasıdır. İktidarın örtbas etmeye çalıştığı kriz önümüzdeki günlerde derinleşecek.

HÜKÜMET ‘EVET’E HARCADI, FATURAYI ‘HAYIR’ DİYEN DE ÖDEYECEK

Kıt kaynakların referandumu kazanmak uğruna heba edilmesi işlerin düzelme ihtimalini de ortadan kaldırdı. İşsizlik Ocak’ta yüzde 13’e çıktı. 2016’ya nazaran yüzde 1,9 artış olurken iktidarda AKP vardı, koalisyon yoktu. Erdoğan fiilî başkandı, her hafta kabineyi Saray’da topluyordu. İşsizliğin tırmanması, hassaten genç işsizliğin yüzde 25’e çıkması Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ilan ettiği yüzde 3 büyümenin sıhhati hakkında sağlama yapma imkânı veriyor. Madem büyüdük, o halde bir senede 800 bin kişi işsizler ordusuna nasıl dâhil oldu? Referandum için Ocak’ta başlattıkları istihdam seferberliğinde işe alınanların bir senelik masrafını İŞKUR karşıladığı halde netice ortada. Azalmak şöyle dursun işsiz sayısı 2001 krizini mumla aratacak seviyelere tırmanıyor.

REFERANDUMUN FATURASI: BÜTÇE MART’TA 19,5 MİLYAR LİRA AÇIK VERDİ

Halka referandum rüşveti olarak dağıtılan paraların, vergi teşviklerinin bütçede nasıl bir gedik açtığı yavaş yavaş belli oluyor. Bütçe Mart’ta 19,5 milyar lira açık verdi. Dile kolay bir ayda verildi bu açık. Gelirlerin yüzde 3 azaldığı bir ayda, giderler yüzde 25 arttı. Harcamalar niye bu kadar afakî arttı? Savaşa mı girdik? Elcevap: Hükümet, ‘evet’ propagandası için kesenin ağzını açtı. Ekonomi düzeldi intibaı uyandırmak için kamu harcamaları ile piyasaya nakit girmesini sağladı. Bunu da borçlanarak yaptı.

Neyse telaşa lüzum yok. Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın beyanatı hepimizi teskin edecektir(!) Ağbal, referandum geride kaldığı için bütçede frene basacaklarını bakın nasıl ifade etti: “Ekonomiye destek veren geçici düzenlemeler ve vergi indirimleri sebebiyle bütçe açığı ilk üç ay içinde yukarı yönlü bir görünüm ortaya koymakla birlikte, uyguladığımız programların önümüzdeki aylarda tedrici bir biçimde ortadan kalkması sonucunda bütçe patikası normal görünümüne kavuşacaktır.” Köprü geçildi nasıl olsa! Maliye şimdi zamlar, vergiler, postaya verilmeyen ceza tebligatları ve diğer kanallar üzerinden herkesin cebindeki üç kuruşa almaya bakacak. Evet için harcanan paraların faturasını ‘hayır’ diyenler de ödeyecek. Onlarca vaat de sıradaki seçime kadar buzluğa konacak.

piyasa spot3

TÜRKİYE’NİN ÖNCELİĞİ REJİM DEĞİŞTİRMEK OLMAMALIYDI

Eksiği gediği olmakla beraber parlamenter sistemde bir asırdan fazla bir tecrübeye sahip Türkiye’nin meselelerine siyasî sistem değişikliğinin çare olmayacağının altını çizelim. Erdoğan’ın gönlünü hoş tutmak için girilen bu yolda siyasetçisinden tüccarına memurundan işçisine kadar herkes ‘iflas’la yüzleşecek. Öncelikleri olmayanların sonu da olamaz. Memleket adım adım uçurumun eşiğine getirilirken susmayı tercih edenler bu saatten sonra konuşsa da sözleri kıymet ifade etmeyecek.

Piyasadaki havanın hülasası daha ilk günden, “Madem birşey değişmeyecekti, biz bu haltı niye yedik?” sözünü haklı çıkarır nitelikte. Devamı da var. Dünyadaki büyük yatırımcıların akıl hocası Morgan Stanley referandum mührünün mürekkebi kurumadan Türkiye ekonomisine dair tahminlerini ihtiva eden rapor yayımladı. Morgan Stanley ‘evet’e rağmen 1 dolar için 4 TL seviyesindeki yılsonu tahminini muhafaza ediyor. Yani düşüş beklemiyor, yükseleceğini vurguluyor.

MORGAN STANLEY: SİYASÎ VE İKTİSADÎ BELİRSİZLİK BİTMEDİ

piyasa spot4Morgan Stanley doların yükseliş sebeplerini de sıralıyor… Siyasete ve ekonomiye dair endişelerini muhafaza ediyor. Seçimlerin zamanlaması, OHAL’in sürdürülüp sürdürülmeyeceği gibi bahislerin ciddiyetine vurgu yapıyor ki ne kadar haklı olduğu gün bitmeden anlaşıldı. Nitekim AKP Hükümeti, OHAL’i üç ay daha uzatacak. Patronlar kulübü TÜSİAD, ‘Türkiye bir an evvel normalleşmeli’ talebine bu kadar hızlı ve zıt bir cevap beklemese de hükümet OHAL’in verdiği imtiyazları bırakmak istemiyor. Sırada kamuda muhalif kim varsa hepsinin tasfiyesi var. Demokrasinin utanç vesikası o kararnamelerin yenileri yakında Resmî Gazete’de yayımlanır.

OHAL devam ederken Morgan Stanley, ekonomi yönetimine matuf endişelerinde de haklı çıkacak. Artık Merkez Bankası, Hazine, Maliye ve sermaye piyasaları, Saray’ın mutlak hâkimiyeti altına girecek. Varlık Fonu bugünler için kuruldu. Kanun-nizam olmadan milyarlarca dolarlık alım-satım, ortaklık, ipotek tesisi gibi işlemler fon ismi altında tahakkuk ettirilecek. TBMM ve mahkemelerin figüranlığı Hazine’nin yağma edenlerin iştahını kabartacak. Dolar artacak, enflasyon artacak, faiz artacak, işsizlik artacak… Buna mukabil yatırımlar, ihracat gerileyecek, turist sayısı azalacak. Maalesef Türkiye böyle bir girdabın içine itildi.

AB’DEN KOPUŞ FELAKET OLUR

Bir de Avrupa Birliği ile yol ayrımına gelinmesi ihtimali var ki ‘idam’ın geri getirilmesi halinde Türkiye AB’den tamamen koparacak. Erdoğan inşa edeceği rejimin AB müktesebatı ile alakası olmadığını biliyor ve manilerle karşılaşacağı bu yolda devam etmektense kendi yoluna geçmek istiyor. İşte o kısmı tam bir kıyamet senaryosu…

Bütün bu belirsizlik ve risklerin mevcudiyeti dikkate alındığında piyasada referanduma doğru estirilen suni rüzgârın kalıcı olmayacağı belliydi. Piyasanın 17 Nisan’daki tavrı bile ‘evet’in hem Türkiye hem de Erdoğan için Pirus zaferi (yıkıcı büyüklükte kayıplar pahasına kazanılan zafer) olacağına işaret ediyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin