Ergenekon hâkimlerinden Yargıtay’a: Danıştay’ı silahla basanlar terörist değil, yargılayan hakimler mi terörist?

15 Temmuz sürecinden sonra Ergenekon Davası’na baktıkları gerekçesiyle tutuklalanan hakim ve savcılar, Yargıtay 8’inci Dairesi’nde müdafaa yaptı. Yaklaşık 3 yıldır tek kişilik hücrelerde tutulan hakim ve savcılar Türkiye yakın tarihinin en önemli derin devlet davası olarak kayıtlara geçen Ergenekon soruşturma ve dava sürecine dair açıklamalarda bulundu.

Davanın ikinci gününde savunma yapan Hâkim Mehmet Fatih Uslu, “27 adet el bombasının kendisine ait olduğunu kabul eden, evinde açıklansa iki ülke arasında savaşa yol açacak yüzlerce, binlerce belge ele geçenler, illegal internet sitesi işletenler, yasadışı suikast timi kurduğu sabit olanlar, Danıştay’ı basıp, bir üyeyi kalleşçe şehit edenler terör örgütü üyesi değil, bu davada görev alan hâkimler terörist!” ifadelerini kullandı.

“TUTUKLANACAK HÂKİM VE SAVCILARIN LİSTESİ ÖNCEDEN HAZIRLANDI”

Uslu, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün akabinde hakkında yakalama kararı olduğunu öğrenince Kütahya Cumhuriyet Savcılığı’na teslim olduğunu, dosyasında hiçbir suç olmadığı için de serbest bırakıldığını kaydetti.

İfadesini alan Kütahya Başsavcısı ile arasında geçen bazı diyalogları aktarınca Başkan Metiner, o savcının ismini sordu.

Gözaltına alınıp, tutuklanacak hâkim ve savcıların listesinin çok önceden hazırlandığını ve asıl kumpasın bu olduğunu belirten Uslu kaçma teşebbüsünde bulunduğu iddialarını reddetti.

USLU: KAÇACAK OLSAM NİYE TESLİM OLAYIM!

Uslu, “Kaçacak olsam, darbeden sonra tutuklanacağımı bile bile teslim olmazdım. Serbest kaldıktan sonra itiraz üzerine hakkımda tutuklama kararı verildiğinde Ergenekon’da yargılanan Terörle Mücadele Şubesi Müdürü’nün (TEM) Müdürünün, ‘O gelince, görecek’ dediğini duydum. Ayrıca işkence ve kötü muamele haberleri geliyordu. Can güvenliğim ve vücut bütünlüğümden endişe ederek, teslim olmadım.” dedi.

İşkence suçlarına kendi dairelerinin baktığına işaret eden Metiner ise, “Bunun olmadığı veya çok istisnai bir hal aldığı yönünde istatistikler var” dedi.

“DANIŞTAY’I BASIP BİR ÜYEYİ KALLEŞÇE ŞEHİT EDENLER TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ DEĞİL, BU DAVAYA BAKAN H KİM-SAVCILAR TERÖRİST!”

Uslu, iddianame ve soruşturma izninde terör örgütü üyeliğiyle suçlanmasının hukuksuz olduğunu ifade etti.

Uslu, şöyle devam etti: “27 adet el bombasının kendisine ait olduğunu kabul eden, evinde açıklansa iki ülke arasında savaşa yol açacak yüzlerce, binlerce belge ele geçenler, illegal internet sitesi işletenler, yasadışı suikast timi kurduğu sabit olanlar, Danıştay’ı basıp, bir üyeyi kalleşçe şehit edenler terör örgütü üyesi değil, bu davada görev alan hâkimler terörist!”

“Bu iddianın dosyadan derhal çıkarılmasını istiyorum. Bunu yazanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağım.” diyen Uslu, “Dairenizin (8’inci Ceza Dairesi) de iftira ve suç uydurmaktan bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmasını talep ediyorum.” dedi.

HAKKINDAKİ ASILSIZ HABERLER İÇİN DURSUN ÇİÇEK’İ İŞARET ETTİ

Uslu, haklarında asılsız haberler yapıldığını belirterek, milletvekilliği dönemindeki açıklamalarını hatırlattığı Dursun Çiçek için, “Sözde mağdur, müşteki.” ifadesini kullandı.

Uslu, “Hakkımızdaki eylem ve haberlerin intikam duygusuyla yaptırıldığı kanaatindeyim. Evrensel lekelenmeme hakkı ve masumiyet karinesi ihlal edilmiştir.” diye konuştu.

Başkan Haydar Metiner’in, Dursun Çiçek’in davanın katılanı olduğu ikazı üzerine Uslu, “Peki, o sözümü değiştiriyorum; Katılan Dursun Çiçek.” dedi.

Ergenekon Davası’na bakan savcılardan Mehmet Ali Pekgüzel de 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü bahanesi ile gözaltına alınan diğer hâkim ve savcılar gibi ellerine plastik kelepçe takılarak gözaltına alınmıştı.

MAHKEME BAŞKANI, PEKGÜZEL’E BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ

8’inci Ceza Dairesi Başkanı Haydar Metiner dün celsenin başlangıcında bir süre önce eşini trafik kazasında kaybeden eski savcı Mehmet Ali Pekgüzel’e, “Heyetim adına başsağlığı diliyorum. Allah’tan rahmet diliyorum.” dedi.

Bunun üzerine Pekgüzel, Metiner’e teşekkür etti.

‘EĞER BU KAZAYA KATKISI OLANLAR VARSA….’

İki hafta önce trafik kazası eşini vefat eden tutuklu savcı Mehmet Ali Pekgüzel’e taziyede bulunurken Uslu’nun kullandığı ifadeler 8’inci Ceza Dairesi Başkanı Haydar Metiner ile Uslu arasında gerginliğe sebep oldu. Duruşmanın başında yaşanan o diyaloglar şöyle gelişti:

Uslu: Öncelikle Mehmet Ali Pekgüzel’in eşine rahmet, Pekgüzel ve tüm ailesine başsağlığı diliyorum. Eğer bu kazaya katkısı olan varsa, Allah’ın aynı acıyı onlara da yaşatmasını temenni ediyorum.

Başkan Metiner: Bu konuda bir düşünceniz mi var?

Uslu: Varsa dedim.

Başkan Metiner: Böyle bir iddianız varsa söyleyin. Yoksa kimseyi itham edemezsiniz.

Uslu: Varsa dedim.

Ergenekon Davası hâkimlerinden Mehmet Fatih Uslu (sağda), Şike Davası hâkimi Bülent Kınay birlikte gözaltına alınmıştı.

TUTUKLU HÂKİM VE SAVCILARIN SAVUNMALARI:

Ergenekon Davası hâkimlerinden Hüsnü Çalmuk, “Ergenekon ve Balyoz davalarında yargalamalar devam ediyor. Karar kesinleşmemiştir. Mağduriyetleri söz konusu değildir.” dedi.

Mehmet Ali Pekgüzel: Ortada suç ve suçlu yok. Olmayan suça katılma da mümkün değil. Ayrıca önceden verilen katılma kararlarının da kaldırılmasını talep ediyorum.

Mahkemenin, katılım taleplerini oybirliğiyle kabul etmesinden sonra kapatılan 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin eski başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin ek savunmasına geçildi.

Hasan Hüseyin Özese: Müdahillik talepleri yerinde değil, hukuki dayanaktan yoksundur. Zarar söz konusu değildir. Dava halen İstanbul 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.

Nasıl bir zarar gördükleri de ispatlanmış değildir.

Özese, Ergenekon sanıklarının tanık dinletme taleplerinin kabul etmemelerinin hukuki olduğunu savunurken, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un mahkemede hazır ettiği Işık Koşaner ve diğer komutanların dinlenmemesi iddialarına cevap verdi.

Özese, “Dava şimdi İstanbul 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Işık Koşaner ve diğerleri dinlenmedi. Dinlenmediğine göre demek ki davayı uzatma amaçlıydı. Ergenekon Davası’nda dinlenen tanıklar ve deliller bütün olarak ele alındığında, adil bir yargılama yapılmıştır.” dedi.

“TAMAMINI DİNLEDİĞİNİZ TAKDİRDE…”

Ergenekon davasının gerekçeli kararının zamanında yazıldığını, hiçbir ihmal ve kusur bulunmadığını iddia eden Özese, tutukluluk ve tutukluluğa devam kararları için, “Sanıkların psikolojik harekât, kara propaganda yapma, davayı itibarsızlaştırma çabaları ve kaçma ihtimaline ilişkin ayrıntılı gerekçeler ortaya konup, tutukluluk halinin devamına karar verildi.” ifadelerini kullandı.

Özese, şöyle devam etti: “Yargılamalar sürerken 100’den fazla sanık tahliye edilmiş, çok azı, yüzde 10-15’i tutuklu yargılanmıştır. Ergenekon Davası’nda Türkiye’nin anayasal, demokratik düzeninin, hukuk düzeninin korunması amaçlanmıştır. Danıştay cinayeti, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması vardır. Birçok sanıktan silah, patlayıcı ele geçirilmiştir. Danıştay, Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Vakfı gibi davaya müdahil olan kurumların hukuku korunmuştur. Hürriyeti tahdit, hiçbir zaman aklımdan geçmemiş, böyle bir kastımız olmamıştır.”

Ergenekon Davası hâkimlerinden Hasan Hüseyin Özese, “Ergenekon Davası’nda Türkiye’nin anayasal, demokratik düzeninin, hukuk düzeninin korunması amaçlanmıştır. Danıştay cinayeti, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması vardır” dedi.

BAŞBUĞ NİÇİN YÜCE DİVAN’DA YARGILANMADI?

Özese, eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ’un Yüce Divan yerine 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına dair şu ifadeleri kullandı: “İlker Başbuğ’un işlediği iddia edilen suçlar, görev suçu değil, kişisel suç mahiyetindedir. Meclis’in ‘görev suçu’ için çıkardığı yasa, Ergenekon için, bu davaya destek amacıyla çıkarılmıştır. Mesela MİT Müsteşarı için  görev suçları dışındaki suçları da kapsayan bir kanun çıkarılmıştır. Ancak Ergenekon için çıkarılan kanunda, sadece görev suçlarıyla ilgili yargılamanın Yüce Divan’da yapılacağı belirtilmiştir.”

Özese, Ergenekon’da hiçbir şeyi gizlemeden, şeffaf ve denetime tabi bir yargılama yapıp, titizlikle çalıştıklarını anlattı.

Sanıkların, tanıklara 8-10 bin soru sorduğunu da aktaran Özese, “Hiçbir ceza dosyasında bu kadar soru sorulmasına izin verileceğini sanmıyorum” dedi.

Özese, ek savunmasını şöyle tamamladı: “32 sene hâkimlik mesleğine şerefimle hizmet ettim. Adaletli olduğuma inanıyorum. Herhangi bir örgütten veya kimseden talimat almadım. Türk Milleti adına karar verdim.”

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin