Erdoğan devletinin ‘insan hakları’ ve ‘HERO’ korkusu [Erman Yalaz]

Şaka gibi. Üzerinde İngilizce ‘HERO’ Türkçesiyle ‘kahraman’ yazan tişört ile Marmaris’teki mahkemeye çıkan bir 15 Temmuz darbe yargılaması sanığı yüzünden ülkede neredeyse tekstil sektörü KHK ile işlevsiz hale getirilecek. Üstelik tişörtü sanık kendisi tercih etmemiş, cezaevi vermiş. Subay duruşma salonundan atıldı. Olay bitmedi. Ülke kaynıyor. Haberlere bakar mısınız? Mahkeme önüne kurulan darağacında ‘traitor’ yani ‘hain’ yazan iki tişört idam edildi.  Erzurum’da iki üniversite öğrencisi  ‘Hero’ yazılı tişört giydikleri için gözaltına alındı. Üstelik MOBESE devreye sokularak tam bir polisiye filmi çevrildi. Hassas çalışmayla suç delilleriyle alındı ikili. Ankara Polatlı’da Sincan Cezaevi’ndeki duruşmaya gelen sanık yakını, benzer bir tişört yazısı nedeniyle gözaltına alındı. Sonra tutuklandı. Emirhan B., yargılanan amcası Astsubay Halil İbrahim B.’yi görmeye gelmişti oysa.

İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARININ DERDEST EDİLMESİ DE NEYİN NESİ?

Hollanda referandum sürecinde iki Türk bakanı ülkeye almama kararından sonra İstanbul AKP teşkilatı kıyameti kopartmış, sıralı portakalları bıçaklamıştı hatırlarsınız. Seviyesizlik diz boyu. Durum bununla sınırlı değil. İnsan hakları ve özgürlüklerin yerlerinde yeller esmiyor sadece, hasbel kader Türkiye’de yaşananları dünyaya duyurmaya kalkışanlar da tutuklanıyor. Af Örgütü (Amnesty International) Türkiye Temsilcisi İdil Eser’in de aralarında yer aldığı 6 kişi tutuklandı. Toplantı yapmakla, üç ayrı terör örgütüne (DHKP-C, PKK, FETÖ) destek olmakla suçlanıyorlar. Hikayeye göre insan hakları uzmanları ve gönüllüleri yeni bir darbenin ya da gezinin mimarı olacakları toplantıya katılmışlar. Güler misin ağlar mısın? Nerden çıktı bu iddia? Hangi deliller var ki insan hakları savunucuları toplantısı basılıp derdest ediliyor? Sonra tutuklanıyor? Cumhurbaşkanı konuya muhatap. Toplantıya yapılan baskını, gözaltıları, tutuklamaları meşrulaştırmak için  ‘15 Temmuz’un devamı’ diyor Erdoğan. Savcı hakimler devreye giriyor ve 6 insan hakları savunucusu tutuklanıyor.

İşkenceleri, bebek tutukluları, hamile ve ihtiyar dinlemeden 17 bin kadını 56 bin kişiyi haksız yere tutuklayan idare doymak bilmiyor. İftiraya, tutuklamalara, absürtlüklere, gözaltılara, insan hakları aktivistlerinin, gazetecilerin, hukukçuların ve masum sivil insanların tutuklanmasına doymak bilmiyor.

HERO’YA KADAR BU MİLLETE NE TİŞÖRTLER GİYDİRİYORSUNUZ

‘HERO’ yazan tişörtlerin basımının yasaklanması tam bir garabet. Milletin İngilizcesi ‘Vat ken ay du!’ seviyesinde. Ya da Cem Yılmaz’ın tabiriyle ‘lidil lidil in tu dı midil’ deyince ikinci kuru geçmiş oluyor. Yahu, İngilizce konuşan ve anlayan dünyalılar listesinde ülke en arkalarda. Erişim yasağı getirilen Wikipedia ansiklopedisindeki verilere göre, yüzde 0.1-15 aralığındaki ülkeler sıralamasındayız. Türkiyelilerin İngilizce umurunda değil. Bunca yıl eğitim görmesine (ortalama en az 6-7 yıl) ve de  İngilizce hocasının tehditlerine rağmen turistlerle iki lafın belini kıramayan Anadolu halkı, ‘HERO’dan rahatsızmış. Mahkeme önlerinde tişört idam ediyor zır-deliler. Dün de Ülker bisküvilerini evinde asan paranoyakları izliyordu memleket.

Zeytinburnu’ndan başlayıp Adana’ya uzanan tekstilcilerin portföyüne ne demeli. Ayıp değil mi? Boylu postlu Anadolu gençlerine okey oynarken ‘I Love My Husband’ (Kocamı Seviyorum) tişörtü giydiriyorsun. GAP, (gay) Pig, Sow (domuz, dişi domuz), pitch (fahişe), nude (çıplak) gibi akla hayale gelmeyecek yazıları bastığın tişörtler 7’den 77’ye giyiliyor. Küfür de var, ahlaksızlık da. Şimdi ‘HERO’ sorun olmuş. Trajikomik.

Vakıa bununla sınırlı değil. Uluslararası Af Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen, “Darbe girişimi sonrasında ülkede büyük bir temizlik harekatı yürütülüyor. Bu kişiler (insan hakları savunucuları) gözaltına alındıktan sonra gazetelerin birinci sayfalarında hedef gösterildiler. Yargılama basında yürütülüyor, yargı yalnızca uyguluyor” diyor.

‘TÜRKİYE ARTIK SAYGIN BİR ÜLKE DEĞİL!’

“Bu yalnızca Türkiye’deki muhaliflere değil Türkiye’nin kendisine de bir saldırıdır. Muhalifler halk düşmanı olarak gösteriliyor. Türkiye’nin otoriterleştiğini herkes biliyor ama kimse bir adım atmıyor. Türkiye’de çıkarı olan çok ülke var, özellikle de göç, IŞİD’le mücadele, Suriye gibi konularda. Bunlar büyük çıkarlar. Ama bunlar Türkiye’nin saygın olduğu varsayımına dayanıyordu. Artık Türkiye saygın bir ülke değil. Bu rejim saygın değil. Bölgede bir istikrar kaynağı değil. Artık dünyada herkes Türkiye’ye kırmızı çizgileri aştığını göstermeli.” diye ekliyor.

2002’den sonra inşa edilen Avrupa Birliği üyeliği, evrensel hukuk ve insan hakları için geleceğe yürüyen ülkede idam cezası, Guantanamo kıyafetiyle yargılama yapma, tişört idam etme, insan hakları savunucularını terörist diye hapsetme boyutuna varıldı. Her yeni ihlal ile Türkiye’yi otoriter ve diktatöryel bir ülkeye dönüştürüyor Erdoğan ve yargısı.

KELLE AVCISI ŞİZOFRENLERE KALAN MEYDANLAR

Ergenekon sanığı manyağın biri, sivil insanları, sırf bir gruba mensup olduklarından bayrak direklerinde asmaktan bahsediyor. Cezaevlerine basma sözü veriyor. Azrail’den memuriyet talep ediyor. Savcıların kılı kıpırdamıyor. Köprüde başı kesilerek şehit edilen askeri öğrencilerin, sniper mermisiyle vurulmuş Erdoğan’ın en yakın arkadaşı Erol Olçok’un ölümünü soruşturacak cesaret yok savcılarda. Hamile kadınları hastanelerden toplama, bebekleri hapsetme, insan hakları savunucularının toplantılarını basma cesareti var. Hukuksuzluk cesareti. Tek adam devletinin ilk ve bitmeyecek uygulamaları. Yıllarca, 28 Şubat’tan, vesayetten şikayet edenler, Amerika ve İsrail’e tepkisini bayrak yakmakla sınırlayan bu ahlaksız güruh, şimdi kendi bidatlarının peşinde dini, diyaneti, insan haklarını, hukuku yerle bir ediyor.

Erdoğan neden korkuyor ‘kahramanlardan’? Hatırlanacaktır.. Turgut Özal merhum cumhurbaşkanının şüpheli ölümünün soruşturulduğu dönemde naaşı çıkarılıp örnekler alınıp, Adli Tıp otopsisi yapılmıştı. O zaman açık net Özal’ın aşama aşama zehirlendiği ortaya çıktığında, Adli Tıp Kurumu’ndan aldığı bilgi ile Erdoğan’ın kapısına varan Adalet Bakanı’na sert çıktığını duymuştuk. Bunca yıldan sonra ‘başımıza kahraman çıkarmayın’ demişti sözde. Ankara kulislerinde o günün en çok konuşulan tevatürlerinden biriydi bu. Erdoğan, tek adam, şerik istemiyor! Sümme haşa! Ülkeyi karanlık çukurlara yuvarlıyor.

Hulagu’lar Anadolu’yu yağmalamıştı, kütüphaneleri yakmıştı.. Bunlar da öyle, binlerce okul kapatılıyor, ilim, adalet namına çalışanlar terörist ilan ediliyor. Cezaevlerini basmak, insanları asmaktan bahsediliyor. Ne için? İktidarda kalmak için… Batsın sizin iktidarınız!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin