Erdoğan, “atv’nin ekran yüzü” Hatipoğlu’nu rektör atadı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 üniversiteye rektör atadı. İkitadara en yakın televizyon kanalı atv’nin ekran yüzlerinden biri halene gelen Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğü’ne getirildi.

Hatipoğlu, önceki ay, Radyo Viva’da Ebru Yaşar’a yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kendisine 31 Mart’taki seçim için belediye başkan adaylığı teklif ettiğini söylemişti.

“ERDOĞAN DA BENİM GİBİ İMAM HATİPLİ”

Aynı teklifin 2014 seçiminde de yapıldığını ifade eden Hatipoğlu, Erdoğan hakkında şu ifadeleri kullanmıştı: “Ben onu seviyorum, bunu herkes de biliyor. Siyaset dışı bir şey bu yani. Hem ülkemizin Cumhurbaşkanı hem de imam hatip kökenli, benim gibi. O ayrı bir sempati oluyor benim için.”

2000’li yıllarda Kanal A ve Flash TV’de dini programlar sunmaya baaşlayan Hatipoğlu’nun, ekran hayatı uzun süredir atv’de devam ediyor.

Gazete’de yer alan karara göre diğer üniversitelere atanan rektörler şöyle:

– Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir.
– Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Handan İnci Elçi.
– Beykent Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Ali Murat Ferman.
– Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Cumhur Çökmüş.
– MEF Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Muhammed Şahin.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Yeni Bir Bilindik Rektör Üzerine
    Akademik kurumların AKP çiftliğine dönüştüğü bu dönemde Nihat Hatipoğlu’nun Rektör atanmasından rahatsız olmam, kimsenin de rahatsız olmasına gerek yok. Erdoğan’ın atadığı birçok Rektörden daha uygun oduğu kanaatindeyim, en azından yeterince medyatik olduğu için saçma atraksiyonlara girişmeyebilir ve daha az zararı olur diye düşünüyor. Tabii ki zaman gösterecek ne yapacağını. Bu atama vesilesiyle bir hatırlatma yapmak isterim. Nihat Hatipoğlu’nun özgeçmişine bakarsanız kendisi 2012 yılında Dicle Üniversitesinde profesör olarak atanmış ve Hadis Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak görünüyor.
    Konuyu bilenlere sorunca işin aslını öğrenmiş olduk. Malum Türkiye’de doçentlik üniversite dışından da alınabilen bir unvan ama profesörlük için bir üniversiteden kadro bulmanız gerekiyor. En sevilen Rektörler bürokraside (mesela Sağlık Bakanlığında, Diyanette vs.) bir şekilde doçent olup kadro arayan önemli ve muteber (genellikle siyaseten etkili) kişilere kendi üniversitesinde kadro verip sonra da onu eski kurumunda görevlendiren Rektörlerdi(r).
    Malum olduğu üzere 17 Aralık sonrası kurban aranırken bazı Rektörler ve üniversiteler de kurban seçildi. Bunlardan biri de (hatta en başta geleni) Dicle Üniversitesi idi. Hem başında olan Rektörü hem de bütün bir üniversite lanetlendi ve darbe senaryosu sonrası 200’den fazla öğretim üyesi/akademisyen ve yüzlerce idari personel KHK ile işini kaybetti. Bunların birçoğu hapis yattı, ceza aldı, hala hapiste olanlar ve davaları devam edenler var.
    Dicle Üniversitesinin Kurban seçilmesinde hangi faktörlerin rol oynadığını tam bilemiyoruz. Belki prototip itirafçı (iftiracı) Ahmet Keleş’in Dicle Üniversitesinde olması da rol oynamıştır. Ahmet Keleş de Nihat Hatipoğlu ile aynı Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak çalışıyor. Nihat Hatipoğlu kendi resmi web sitesinde Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi olduğunu söylüyor. 2012 yılında Nihat Hatipoğlu Dicle Üniversitesinde profesörlük kadrosuna atanıp tekrar Diyanet İşleri Başkanlığında görevlendirildiğinde Ahmet Keleş kamuoyu önünde buna ciddi tepki göstermişti. Bu atama ve görevlendirme nedeniyle rakip olduğu Rektöre saydırmaktan da geri kalmamıştı.
    Darbe öncesi ve sonrasında bütün havuz medyası tek ağızdan Rektöre ve üniversiteye saldırırken de kadrolaşma iddialarını en başa koyuyorlardı. İşte o kadrolardan birini işgal eden Nihat Hatipoğlu’ydu ve kendisi Türkiye’nin en popüler televizyon vaizlerinden biriydi ve hala da öyledir. Bunca saldırı ve akıl ve vicdan dışı yalanlara karşı bir kez olsun ağzını açıp tek kelime etmedi. O dönemde Dicle Üniversitesi yönetime selam verenler bile terörist olmakla suçlanırken Nihat Hatipoğlu’nun rahatı bozulmadı, kimselere verilmeyen böyle bir kadroyu nasıl olupta alabildiği de hiç gündeme gelmedi. İnsan “vefa” denen şeyin hakikaten İstanbul’da bir semt olduğunu bunları görünce daha iyi anlıyor. Bu arada prototip iftiracı Keleş’in Hatipoğlu’na eskisi gibi bir laf ettiğini de sakın düşünmeyin. O artık satın alınma bedeli karşılığında “her emre uygun” kullanışlı bir eleman olarak görev bekliyor.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin