Epey terbiye olmuşsunuz

Yorum | Barbaros J. Kartal

Bu en beyefendi bilineni. En son Zaman Gazetesi’nde görmüştüm.

Twitter’da mağduriyetlerle ilgili paylaşımlar yapan bir hesap bunun diğer hapisteki gazetecilerle beraber porte fotoğraflarını yan yana koymuş, beyefendi de rahatsız olmuş.

Kimlerin fotoğrafı var: Program arkadaşı Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Ali Ünal, Şahin Alpay, Mümtaz’er Türköne, Hidayet Karaca, Ahmet Altan, Gültekin Avcı, Murat Aksoy, Mehmet Baransu, Ahmet Şık, Murat Sabuncu bir de bu.

Önce, aklı sıra Gültekin Avcı’yı aşağılıyor. Savcılıktan köşe yazarlığına dönüşen diyor. Dedik ya en beyefendisi bu. Gültekin Avcı’yı hiç tanımadığı ne kadar belli. Sorsanız hakkında 2 cümle edemez. Kendi gazetesinin dönüşen köşe yazarlarından bihaber bu adama, Avcı bilgisinin zekatını verse 3 tane Kadri Gürsel çıkar.

Beyefendiyi en çok ama en çok Mehmet Baransu ile bir arada olmak rahatsız etmiş. İsim vermiyor. “Bavulcu namlı tetikçi” diyor. Bunların seviyesi bu işte. Bunlara anladığı dilden cevap verince hemen bizim atanamayan ombudsmanlar vıdı vıdı ediyor. Yahu size dedik kaç kez bunlar dürüst insanlar değil. Sizin bırakın gazeteci olmanızdan, varlığınızdan rahatsız bu adamlar, bunlara yüz vermeyin diye.

Neymiş Mehmet Baransu “Bavulcu”ymuş. Balyoz belgelerinin kendisine bir bavul içerisinde geldiğini ve yayınlandıktan sonra savcılığa götürmeden önce kendisi bavul ile poz verdiği için kendisine yapıştırılan bir yafta. Hiçbir haberi tekzip edilmemiş, ezbere 10 tane gündem olmuş haberini sayabileceğim, bir çok prestijli ödülün sahibi bir muhabirden bahsettiğimizi not düşeyim. Ayrıca yıllardır hapiste olan ve bu beyefendinin yazdığı aşağılık yazıya cevap veremeyecek bir insan.

Beyefendinin yönetiminde olduğu IPI’ın (International Press Institute) Baransu hala hapiste olduğu için bir kınama bildirisi yayınladığını hatırlatalım. Madem bir tetikçi için yazılı bildiri yayınlıyor o zaman IPI’dan istifa etmeniz gerekmez miydi? Yok ama siz IPI heyeti ile Zaman’a ziyarete gelirisiniz çünkü elalem sizin ideolojik takıntılarınıza prim vermez ama ziyarete geldiğiniz insanların arkasından bunlar gazeteci değil diye yazarsınız. Çünkü Cumhuriyet yazarı olmak bunu gerektirir.

Balyoz mu kumpastı? Hadi canım. Neyin ne olduğunu adınız gibi biliyorsunuz. Bizzat Balyoz planının başındaki kişi çıktı ve bütün konuşulanların gerçek olduğunu Fatih Altaylı’ın programında kabul etmedi mi? Etti. Hatırlarlar mı? Hatırlamazlar, çünkü işlerine gelmez. Peki başındaki adamın kabul ettiği konuşmaların belgelerini yayınlayan neden suçlu oluyor? Baransu savcı mı, hakim mi, avukat mı? Gazeteci olarak kendisine gelen belgeleri yayınlamış.

Bavulcu diye aşağıladıkları Baransu’ya bunları diyorlar da peki Can Dündar’a Mit tırları haberi nasıl gelmiş. Aynı şey değil mi? Baransu olunca bavulcu, Can Dündar olursa gazeteci. İki yüzlülüğün bile bir sınırı olmalı. O zaman Can Dündar ile ilgili havuzun bütün söyledikleri doğru!

Kimsenin şüphesi olmasın Balyoz’daki tek kumpas daha sonra bu davanın akamete uğramış olmasıdır. Er ya da geç Ergenekon dahil bütün bu vesayet kalıntıları ile ilgili gerçekler bir gün gün yüzüne çıkacak.

Gelelim esas meseleye. Baransu kolay lokma ya, çocukcağız içerde ya her türlü hakareti edip bırakıyor beyefendi. Peki aynı karede Ahmet Altan var. O belgeleri yayınlayan gazetenin yöneticisi. Belki de o yayınların birinci sorumlusu. Muhabir bir haber getirir, onu yayınlayıp yayınlamamak editör ve yöneticilerin işidir. Baransu imzalı haberin sorumlusu Ahmet Altan’dır. Madem bu kadar rahatsızsınız aynı kareye girmekten ki Taraf’a da operasyon için kurulduğu iftirasını atıyor. Hemen üst resimde Ahmet Altan var. Ona da iki laf etsene? Ondan da rahatsız olsana. Yemez değil mi? Çünkü Ahmet Altan sana öyle bir cevap verir hapisten çıktığına pişman eder. Ayrıca Ahmet Altan’a destek veren epey prestijli yabancı kuruluş var, işinize gelmez kendinizi düşünürsünüz. Kolaydır zavallı Baransu’ya çakmak.

Senin başka bir versiyonun aynı ezberletilmiş kelimelerle sözüm ona yazdı durdu.  “İftiralarınla intihara sürüklediğin Yarbay Tatar’ diye sanki çok  umurlarındaymış gibi duyar kastı. Altan cevap verdi. İntihar edene kadar Yarbay Tatar’ın ismi bizim gazetede geçmemiş diye. Özür mü? Ne gezer. Ahmet Altan beni programına çağır şu Ergenekon, Balyoz kumpas işlerini konuşalım diye teklif etti. Cevabı tahmin edersiniz. Kimse sorgulamıyor ya aynı tekerlemeleri ver gitsin. Bir de kendi adıma konuşayım sorgulayıcı olduğumuz için hapse atıldık demiyorlar mı!

Bakın aynı yazıdaki şu terbiyesiz ifadelere:

Cemaatçiler, üzerimizden kendi elemanlarına meşruiyet transfer etmek için bize yönelik bu suç isnadını kullanıyorlar ve diyorlar ki “Aynı nedenden dolayı cezaevindeler”… Biz gazeteci olduğumuz için, onlar da bizim sırtımızdan gazeteci olarak görünmeye çalışıyor.

Bunun neresini düzeltmeli. Mide bulandırıcı kibri bir kenara bırakıyorum. Ahmet Şık, Murat Sabuncu ne kadar gazeteci ise cemaat ile ilişiklendirilen gazeteciler de en az onlar kadar gazetecidir. Bakın en az diyorum.  50 binden fazla insanı hapiste olan bir grubun meşruiyet için sana mı ihtiyacı var? Siz kendinizi nerede görüyorsunuz? Ülkede bir diktatör var beğenmediğini hapse atıyor. Siz hapse girince gazeteci diğerleri şebeke elemanı öyle mi?

Ben nerede yazacak esas yazacağını diye baktım; hani o artık alıştığımız, ülkede yaşanan zulümlerden yana içten içe sevinç duyduğunu, cemaatin başına gelenlerden dolayı aslında mutlu olduğunu nerede kusacak derken en beyefendi yazar ağzından baklayı çıkarıyor: “İktidar, gazetecileri “FETÖ’cülük” suçlamasıyla içeri atmanın dışarıda inandırıcılığını azaltarak elini zayıflattığı gerçeğini pek de dert etmiyor…Bu durum, FETÖ’ye karşı Batı’dan gereken destek ve anlayışı görmesini daha da zorlaştırıyor.”

Bakın siz neden hapse girdiniz anlatayım. Ahmet Şık tek bir sebepten içeride. 15 temmuz ile ilgili yazdığı yazı dizisinden dolayı. Tek sebep bu. Bunu da hepiniz biliyorsunuz. Diğerleriniz terbiye edilmek için atıldınız. Mesela internetin başındaki arkadaşınız epey terbiye olup çıktı. Yakında sitede photoshop’a başlayacak artık kesmiyor iftiralar, alakasız arşiv fotoğraflar. Şu son yazdığından anlaşılıyor ki sen de epey terbiye olmuşsun.

Daha önceki ifademizi tekrar edelim:

Sizinle bizi aynı örgüte üye yazan adaletsizliğe tüküreyim. İnanın sizden çok daha fazla biz rahatsısız. Hepinizi salsalar da şu maskeli balo bitse.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

9 YORUMLAR

  1. “Sizinle bizi aynı örgüte üye yazan adaletsizliğe tüküreyim”
    Harika bir yazı. Bu bakış açısı ile medyanın haricinde bütün alanlara bakılmalı. Çok asil bir duruş.

  2. enfes bir yazı..içimin yağı eridi…Fehmi korunun omurgası ile alaklıda bir kaç yazı yazsanız….bu rte nin tuzakla ilgili yorumu özellikle

  3. Son cümlenize bayıldım. Dosdoğru bir yazı. Ben Can Dündar’ın Almanya’dan yayınladığı videoyu da izledim Youtube’dan, o da aynı bence! Söz konusu FETÖ olunca, Can Dündar’ın da iktidardan ve Kadri Gürsel’den farkı yok!

    En son Mahmut Tanal’ı da aynı ağızla konuşurken görünce film koptu…

  4. Mesele “atanamayan ombudsman” olmak değil, bir zamanlar “namusumuz” bildiğimiz üslubumuzu korumak. İyi yazmışsınız, bol bol gaza gelmiş ve getirmişsiniz. El-hak, yazdıklarınız genel itibariyle doğru. Ama üslubunuzdan dolayı “Sizinle bizi aynı örgüte üye yazan adaletsizliğe tüküreyim” demek geliyor içimden!

  5. Demokrat görünümlü bu arkadaşlar, cemaate yapılan soykırımın aşamalarından biri olan dehümanizasyonu pek bir benimsemiş gözüküyorlar. Neredeyse, ‘zaten onlar insan değil ki’ diyecekler. Zaten fiilen de diyorlar.

    Bu süreç herkes için turnusol kağıdı oldu. İnsan olanla, insan maskesiyle dolaşanlar iyice ayrıştı.

  6. Surec bana sunu ogretti; bizi sevmeyen ve saygi duymayanlara haddinden fazla deger verememek gerek. Varsa bizde begendikleri birseyler buyursunlar gelsinler, degilse illa bize yaklassinlar diye kendi degerlerimizi, onurumuzu esnetmeye gerek yok..

    Not: Isminizin yanindaki amblemi degistirir misinisiz? Satanistleri hatirlatiyor..

  7. Değerli Barbaros,

    Kalemine sağlık. Enfes bir yazı olmuş.

    Kadriyi az çok tanırım. Nobranlığı bir tarafa mensup olduğu cemaatin kulelerinden dünyaya böyle bakardı zaten.

    Evet maskeli balo bitmeli. Aklına sağlık. 8 ay yatıp dışarıya çıkınca ve bir de dağın arkasındaki hukuk geri gelince bunun yapacağı şey ben de bedel ödedim diye piyasaya da dolaşmak olacak tabii ki.

    Ama bunun türlerine özgür dünyada gazeteci denmiyor biliyorsun. Gazetecilik pek tabii ki önce insan olmayı, insan olarak kalabilmeyi sonra ne biliyim bazı etik değerleri benimseyebilmeyi gerektiriyor. Kadrinin benimsediği pek tabii ki kendi ve cemaatinin nobranlığı.

    Türkiye bir cemaatler mozaiği… Kadrinin, senin, benim onun ötekinin. Kimsenin kimsenin cemaatine örgüt demediği sıcak ve mutlu baharlara…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin