Enes Kanter ile dudakdeğmez (lebdeğmez) atışması

Babacanlar | Bekir Salim

Enes kardeşim sadece iyi bir sporcu değil, aynı zamanda şiir müptelâsı, sanat ehli, gönül ehli bir insan… Bu kaçıncı oldu, bilemiyorum, benimle hemen her dalda atışma yaptı. İlk atışmalarımız daha kolaydı. Ama, ondaki yeteneği görünce ‘Âşık Edebiyatı’nın en zor dallarına geçmekte tereddüt etmedim. ‘Zorlama’ tabir ettiğimiz ve pek çok şiir biçiminin, edebî sanatın kullanıldığı atışma şekillerini denedik. İlk olarak ‘cinaslı atışma’ yaptık. Hemen redifin önünde gelen kafiyeyi, yani ‘ayak’ ı, yazılışları söylenişleri aynı, fakat mânâları farklı kelimelerle kurgulamak hatırı sayılır ölçüde, zorun da zoru bir tecrübeydi. Hele bunu irticalen (doğaçlama) söylemek…

Zoralamaların en zorlarından biri şüphesiz âşıklık geleneğinin miftahı sayılan “Divan” ile atışmaktır.  15’li hece vezniyle yapılan (ki Aruz vezninin -Fâilâtün Fâilâtün Fâilâtün Fâilün- kalıbına uyar.) bu irticali atışma dörtlüklerin içini anlamlı sözlerle doldurabilme açısından pek çok âşığın ulaşabildiği bir zirve değildir. İnşallah Enes kardeşimden ilerisi için bunun da sözünü şimdiden almış olalım.

Bir başka zorlama çift ayak, üçlü ayak, dörtlü ayak zorlamasıdır ki, bu da bütün girdileri verseniz en mütekâmil bilgisayarlara bile kafa yedirecek ölçüde karışık bir  atışma biçimidir. ‘Zor’ kelimesi bundaki zorluğu ifadeye kâfi gelmez. Burada, âşığın derya gibi bir kelime hazinesinin olması, çok hızlı düşünebilme, muhakeme edebilme kaabiliyetine sahip olması lâzımdır ki doğaçlama olarak böyle bir atışmaya cesaret edebilsin.

“Yüce dağın zirvesini kapladım,

Lapa lapa yağamadım başına.

Eteğinden türlü çiçek topladım,

Bir seherde ağamadım döşüne…

Çift ayağa güzel bir örnek olan bu dörtlükte “yağamadım”a “ağamadım”, “başına” kelimesine de “döşüne” kelimesi ayak olarak uyum göstermiş. Bir de bunun  üçlüsünü dörtlüsünü hesap edin…

Muamma da zorlamaların en bilinen türlerinden biridir.

Bu türlerin her biri uzun makalelere konu olacak ağırlıktadır. Ama biz bugün “dudakdeğmez”e misâl vereceğiz. Malûm, b-p-m-v-f harflerini içinde barındırmayan kelimelerle örgülenen şiirlere dudakdeğmez veya divan edebiyatında lebdeğmez deniyor. Bunu doğaçlama yapmak da babayiğit işidir. Ben, Enes ilk  kez deneyeceği için, daha kolay sayılabilecek 8’li hece vezniyle ayak açtım. Vezin ne kadar kolay olsa da konu o derece derin…

BEKİR SALİM:

Âşık Leylâsını arar,

Çöle anlatır aşkını…

Her geçene yari sorar,

Yola anlatır aşkını

 

ENES KANTER:

Gerçek âşık gözden akan,

Sele anlatır aşkını

İnleyerek yürek yakan,

Tele anlatır aşkını

 

BEKİR SALİM:

Âşıkta yansa da sine,

Dertten derde koşar yine,

Dalar hicran ateşine,

Küle anlatır aşkını…

 

ENES KANTER:

Âşık olur elâ göze,

Diyar diyar geze geze,

Şiir yazar dize dize,

Ele anlatır aşkını…

BEKİR SALİM:

Dertler kuşansa da nardan,

Uzak durur ah ü zârdan,

Hâlini gizler ağyardan,

Yele anlatır aşkını…

 

ENES KANTER:

Kokusu her yerde tüter,

Aşkı gönüllere yeter,

Diller O’nun için öter,

Güle anlatır aşkını…

*****

BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN

Ramazanda ve bayramda adettir, maniler söylenir. Bakalım Enes ne demiş ben ne cevap vermişim:

ENES KANTER:

Ülkemin hâli yaman,

Zalim vermiyor aman,

Yüzbinlerce mazluma,

Acep bayram ne zaman!

 

BEKİR SALİM:

Ümidimiz tastamam,

İnanlar çekmez gam,

Allah razıysa şayet

Bize o zaman bayram…

*****

Huzur içinde nice bayramlara…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin