En iyi belgesel Oscar’ı [Tarık Toros]

Bu yıl en iyi belgesel Oscar’ını, “O.J.: Made in America” kazandı. Oscar kazanan en uzun metrajlı yapım, Ezra Edelman imzalı, tam 7 saat 47 dakikalık bir belgesel.

Yine bu sene, 2 Altın Küre ve 9 Emmy ödülü kazanan dizi de aynı konuda: “American Crime Story: The People vs OJ Simpson.” Dizi, Netflix’te var, 8 saat 21 dakika. Belgesel ise BBC Four’da yayımlandı. Hemen şu tepkiyi vermeyin: Bildiğimiz OJ Simpson vakası, karısını öldürmekten yargılanan aktör, tipik reality şov vs.

Hayır! OJ Simpson davası, Amerikan halkı, insanların genel psikolojisi ve yapılan toplum mühendisliği hakkında müthiş bir vaka.

DELİLLER GÜÇLÜ OLABİLİR AMA…

Kabaca konu şu: 12 Haziran 1994’te, OJ Simpson’ın eski eşi Nicole Brown ve erkek arkadaşı Ron Goldman, Los Angeles’ta kadının iki çocuğuyla yaşadığı evin bahçesinde, bıçakla hunharca katledilmiş halde bulunur. Olay yerinde OJ’in kan ve DNA izlerine rastlanır. Katilin kullandığı eldivenin bir teki olay mahallinde, diğeri OJ’in evinde bulunur. Kanlı ayak izleri, OJ’in el yapımı ayakkabısına aittir. Ayrıca aracı evin hemen dışındadır ve kapısında kan izi, aracın içinde boğuşmaya bağlı deliller bulunmaktadır. Kadın, öncesinde defalarca ihbar hattını arayıp eski eşinin tacizlerinden ve kıskançlıklarından şikâyet etmiş, defalarca dövülmüş, bunu da fotoğraflarla belgelemiştir. OJ Simpson, olay sırasında bölgededir, ayrıca parmağında taze bir kesik vardır. Şüpheli olarak derhal ifadesine başvurulur, sonra serbest bırakılır. DNA ve kan örnekleri incelemesinden sonra tekrar tutuklama kararı çıkar. Fakat teslim olmaz, kaçar. İşte her şey bundan sonra başlar.

OYUN BAŞLIYOR…

ABD’de yüz milyona yakın kişi kovalamacayı TV’lerden naklen seyreder, onlarca canlı yayın aracı, helikopter… Öyle ki Ulusal Futbol Ligi (NFL) maçını kesip bunu vermeye başlarlar. OJ, sonuçta ikna edilir, yakalanır, cezaevine konur. Bundan sonra yaşanacaklar artık mahkemenin değil kamuoyu mahkemesinin meselesidir. Daha dava başlamadan medya hemen her konuya balıklama dalar. Görgü tanıkları para karşılığında TV’lerde konuşur, haliyle davadaki tanıklıkları düşer. Aile yakınları kanal kanal öyküler anlatır, kitaplar yazar. Dava başladığında savcının, avukatların, mahkeme başkanının vs özel hayatı reality şov malzemesidir. Çılgınlık had safhadadır, mesela savcının çıplak fotosu, eski kocası tarafından gazetelere satılır. Tüm duruşmalar canlı yayımlanır. Savcılık kendinden emindir, çünkü deliller çok güçlüdür. OJ Simpson’ın avukatları da bunun farkındadır ve kazanmak için akıl almaz bir yol seçerler: Irkçılık üzerinden kamuoyunu kutuplaştırmak!

SADECE RENGİ SİYAH!

OJ Simpson, siyah bir adamdır. Lakin hayatı boyunca kendi ırkını umursadığı hiç görülmemiştir. 70’lerde ülkenin en meşhur futbolcusudur. Ardından reklam filmleri, TV şovları gelir. Fanatikleri hatırlar, Naked Gun (Çıplak Silah) serisinin üç filminde de Nordberg rolündedir. Paraya, şöhrete kavuşmuş, hayatı beyazlar içinde, beyazların semtlerinde geçmektedir. Sevgilileri ve son eşi beyazdır. Fakat siyahların rol modelidir. Los Angeles Polis Departmanı (LAPD) ise siyahlara kötü muamelesi ile ünlüdür. İşte avukatlarına göre; OJ Simpson ırkçılığın son kurbanıdır, LAPD’nin gözünde olağan şüphelidir, hatta onu suçlayan deliller LAPD marifetiyle olay yerine yerleştirilmiştir. Oysa, OJ Simpson’ın o güne kadar polislerle hiç meselesi olmamış, bilakis verdiği sayısız partide baş köşede ağırlanmışlardır, ilişkileri iyidir, karısının şikayetleri dahi bu yüzden sonuçsuz kalmıştır. Lakin bu kimin umurundadır.

HALK BASİT DÜŞÜNÜR

Dava bir medya sirkine döner. Siyahların çoğu “OJ suçsuz” derken, beyazlara göre “suçludur”. Dönem kuralsız TV yayıncılığı dönemidir, haberlerin doğruluğundan şüphe edilmez. İnternet yoktur. DNA teknolojisi yenidir, uzmanlar mahkemede anlatır ama halktan oluşan jürinin bilimsel lafları çözmesi mümkün değildir. OJ’in milyon dolarlar akıttığı avukatlar da savunma stratejilerini buna oturtur: Amerikan halkı basit düşünür ve kitlesel olarak çabuk etkilenir. Onun için çok iyi bildikleri ve yaşadıkları ırkçılık üzerinden yürüyeceğiz.

KENDİNE SINIRSIZ GÜVENİN SONU

Savcılık iki büyük hata yapar: Olay yerinde bulunan eldivenleri OJ’in denemesi istenir. Eldivenler eline olmaz. “Kandan dolayı çekmiş” dense de olan olmuştur. İkinci hata ise, olay yerine ilk giden polislerden biri, ırkçılığı tescilli olduğu halde tanık sandalyesine oturtulur. Savunma, polisin siyahlara zenci (nigger) dediği kayıtları bulup dinletir. Avukatların ifadesiyle “Bu onlara göklerden gelen bir lütuftur” (Dizide ilgili bölümün adı da bu: Manna From Heaven)

SUÇLU OLDUĞUNU BİLSELER DE…

Dava 9 ay sonra biter. Sadece duruşma tutanakları 50 bin sayfa kadardır. 12 kişilik jürinin 9’u siyahtır. Karar toplantıları yalnızca 3.5 saat sürer: “OJ Simpson suçsuzdur!” Kiliseleri dolduran siyahlar havalara uçarken, ekranları başındaki beyazlar adeta yıkılır. Esasen davada delillerin, kimin katil olduğunun, OJ katil değilse gerçek katilin nerede olduğunun filan önemi yoktur. Afro Amerikan halkı uzun yıllardır tabi tutuldukları linçin öcünü aldığını düşünmektedir.

AVUKATI, KIM KARDASHIAN’IN BABASI

OJ evine döner, çoğu arkadaşı sırt çevirmiştir. Aile dostu, avukatı Robert Kardashian bile onu terk eder. Kaldı ki, Kardashian’ın eşi ve kızları sonraki yıllarda bu sansasyonel davayı lehlerine kullanıp hepsi birer reality yıldızı olacaktır.

OJ BUGÜN NEREDE?

Meşhur davadan sonra maktul yakınları bir dava daha açarlar, OJ bu defa suçlu bulunur. Aynı suçtan iki kere yargılama olamayacağı için 33 milyon dolar para cezasına çarptırılır. Her şeyine haciz gelir. Florida’ya taşınır. 2007 yılında, 5 kişi ile birlikte Las Vegas’ta bir otel odasını basmaktan yargılanır. Aptalca bir olaydır esasen. Hatıra spor eşyaları çaldığı iddia edilir. Avukatları, kendisine ait eşyaları geri almaya çalıştığını öne sürer ama mahkeme çok katıdır. OJ, 3 Ekim 1995’te aklanmıştır, kadere bakın ki 13 yıl sonra aynı gün, 3 Ekim 2008’de tam 12 suçtan hüküm verilir, 33 yıl hapis! Suçlamalar arasında “adam kaçırma” dahi vardır. Delili de olay sırasında OJ’in “Kimse bu odadan çıkmayacak” sözüdür. Kefalet ve 10 yıldan önce şartlı tahliye talepleri dahi reddedilir. Hukuk çevrelerine göre, azami ceza sınırı 2 yıldır, fakat ABD yargısı eski hesabı kapatmaktadır.

ÇIKARILACAK 10 MÜHİM DERS

Haliyle konu, “karısını öldürmekten yargılanan aktör”, “tipik reality malzemesi” değildir. Amerikan halkının anatomisidir.

Öykü:

-Cinayeti işlediğine dair çok sayıda güçlü delil olsa da,

-Halkının değerlerinden uzak yaşadığı halde, ırkçı söylemlerle onların desteğini arkasına alıp,

-Avukatlara çuvalla para akıtan,

-Ve yine avukatları marifetiyle toplumu kutuplaştıran,

-Mahkeme salonlarının dışında kaos çıkaran,

-Halk jürisinin üzerinde baskı kurarak onları etkisi altına alan,

-Suçlu olduğu aşikâr olsa da, kendi üzerinden siyahîlere “öç alma” yolu açan,

-Sonraları çok daha basit bir suçtan, çifte cinayete eşdeğer cezaya çarptırılan bir adamın,

-Ve içinden çıktığı toplumun öyküsüdür.

-Haliyle, tabloyu çok iyi analiz ettiği için en iyi belgesel Oscar’ını almıştır. Boşuna değildir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin