Eleştiri nasıl? Nereye kadar?

YORUM | Doç. Dr. MAHMUT AKPINAR | MahmutAkpinar@Tr724.com | @mahmutakpinar1

Eleştiri/tenkit özünde olumsuz çağrışım yapan kavramlar. Başkasına yaptığımız ama bize yapıldığında hoşlanmadığımız şeyler. Peki eleştiri suç mu? Haram mı? Günah mı?

Eleştiri bizatihi suç da değil haram da. Ama hakaret, küfür, yalan, aşağılama içeren eleştiriler haram olabileceği gibi suç da olabilir. Yüze yapılamayan, kişiliği rencide edici eleştiriler ayrıca gıybet olur. Doğru olmayan eleştiri ise iftira olur.

Ölçülü, kıvamında eleştiri yararlıdır. Aksine yapılmaması toplumu/devleti/cemiyeti içten içe çürütür, tüketir. Eleştiri üzerine kurulu meslekler vardır ve bunlar itibarlı işlerdir. O meslekler sayesinde ürünlerin kalitesi, eserlerin niteliği artar. Müfettişler, denetçiler, eleştirmenler, akademik makalede hakemler hep eleştiri yaparlar ve bundan para kazanırlar. Bunlar linç edilmez, toplumdan dışlanmaz. Neden? Çünkü bunlar bir işi, eylemi, ürünü daha iyi hale getirmek için bakar ve eleştirir. Hukuka, ahlaka, kaliteye uymayan şeyleri ortaya çıkarır, raporlaştırır. Her eleştiride eleştirilen, denetlenen tedirgin olur, rahatsız olur. Çoğu zaman sonuçları kabullenemez. Buna rağmen eleştiri, denetim işi terkedilmez. Çünkü her makul aklın onayıyla bu meslekler/işler gereklidir. 

Demokrasiler eleştiriyi önemser ve ona imkân tanır. Peki İslam’da durum nedir? Eleştiri elbette İslam’da da vardır. Zaman zaman Hz. Peygamberin kararları dahi: “Ya Resulullah bu bir vahiy mi yoksa beşer olarak aldığınız bir karar mı” diye sorgulanmış, eğer vahiy değilse yeni öneriler getirilmiştir. Hz. Ömer gibi celadetli bir adama hem de Cuma hutbesinde gömleğinin hesabı sorulmuş, “Hata yaptığında seni eğri kılıçlarımızla düzeltiriz” denmiştir. 

Amme hukukunun, umumi çıkarların söz konusu olduğu durumlarda eleştirmek, sıkıntılı, arızalı görülen duruma ses vermek, alternatif üretmek bir hak olmanın ötesinde İSLAMİ VİCDANİ VE HUKUKİ BİR GÖREVDİR. Yapılmaması vebaldir. Bir iş-eylem bireysel değilse o konuda soru sormak, izahat istemek, yanlışı ortaya koymak kamusal bir mükellefiyettir. Kanaatimizce özellikle aydın sorumluluğu taşıyan kişilerin yanlışlar üzerine uyarılarda, eleştirilerde bulunması ‘farz-ı ayn’dır. Uzmanların, yetkin insanların hatalara göz yumması, yok sayması hadiste geçen ‘dilsiz şeytan olma’ bahsine girebilir. 

Ancak eleştiride kişileri hedef almak yerine eylemleri, yöntemleri sorgulamak lazım. Kişilere takıldığınızda veya kişileri öne çıkardığınızda mesele kişiselleşiyor ve eleştirideki isabetli noktalar gözden kaçıyor; rekabet duygusu, husumet devreye giriyor. Eleştiren egosunu tatmin ederken, eleştirilen yanlışını düzeltmeye yanaşmadığı gibi o yanlışta kaşarlanıyor, hınçla hareket ediyor. O nedenle Hak adına eleştirenler kişiselleştirmekten kaçınmalı, hakikati perdeleyecek şekilde bireysel takıntılara düşmemeliler. 

Son dönemde bir eleştirenler var, bir de “eleştirme zamanı değil” diyerek eleştirilere daha sert eleştiri ile karşılık verenler. Eleştirenlerin “provokatörler hariç” benzer hataları tekrar etmeyelim düşüncesiyle ve yapıcı niyetlerle yazdığını düşünüyorum. Elbette bu grubun içinde üslubu koruyamayanlar var ancak söylenilenler ortalama aklın kabul edeceği, görüşülüp çözüme kavuşturulması gereken şeyler. Bazen ölçü kaçsa da söylenenler/yazılanlar “mükemmel” olduğumuz konular değil. Ne var ki bir zümre de her eleştiriye kapalı. İyi niyetle ve daha iyiyi hedeflemeye matuf konuşmalara, tekliflere dahi “fitne” gibi bakıyorlar.

Saçma tweet’ler atan, usul ve üsluptan uzak kişiler çıkarsa ne yapmalı? Onları linç mi etmeli? Hayattan dışlamalı mı?

Demokrasilerde insanların saçmalama hakkı olduğunu da bilmek lazım. Saçma diye kabul edilen pek çok görüş, buluş çok sonraları gerçek olmuş, hayata geçirilmiştir. Bazı kişiler toplumun fevkinde düşünce, tasavvur kabiliyetine sahip olabiliyor ve bunlar “divane”, “uçuk insan” olarak algılanabiliyor. Eğer “saçmaladığını” düşündüğünüz insanların hukuka, bireysel haklara saldıran tarafları varsa hukuki süreç işletilir, tashih edilir, doğrusu ortaya konur. Ama buna rağmen demokrasilerde insanların saçmalama hakkı elinden alınmaz, alınamaz. Bu yaratılışa da aykırı. Allah herkesi farklı yaratmış ve herkes kendi farklılığını ortaya koyuyor. Farklılıklar, hatta aykırılıklar toplumun zenginliğidir; ufkunu açacak, geliştirecek fırsat olabilir. En fazla, saçmalayan insanı okumaz, takip etmez, dikkate almazsınız. Ama ondan yararlananlar, kendisine farklı kapılar-ufuklar açanlar da olabilir. Nitekim pek çok âlim, kâşif, bilim adamı devrinde halk tarafından garipsenmiş, dışlanmış ve vebalı muamelesine maruz kalmıştır.

Herhangi bir gruptan saçmalayan, uçuk kaçık şeyler yazan, paylaşan birsinin görüşlerini bir gruba Cemaate mal etmek de, onu yasaklamak engellemek kadar saçmadır. Her toplum kesiminde her türden insan çıkabilir. Eğer resmi bir açıklama değilse aidiyeti nedeniyle birilerinin görüşlerini tüm gruba mal etmek veya mal olduğu zannıyla savunmaya geçmek de abes. Herkes birey ve herkes hukuk karşısında da ahirette de amellerinden, eylemlerinden sadece kendisi sorumlu. O halde bazı sosyal medya hesaplarını, yazarları bir gruba yakın diye tecrit etmeye çalışmak ya da düşüncelerini açıklamaktan men etmek insani ve İslami değil. Demokratik hiç değil! Hizmet Hareketi artık dünyanın her yerinde. Kapalı devre, herkesi her eylemiyle kontrol eden, bir kalıba sokmaya çalışan ve standart davranmaya zorlayan bir yöntemle gidemez. Kimse de Hizmetten bunu beklemiyor. Böylesi bir hareketin dünyanın türlü coğrafyalarında farklı dil ve kültürdeki insanlara bir şeyler vermesi evrenselleşmesi mümkün olmaz.

Birilerinin çıkıp eleştirmesi, bazı şeyler söylemesi bir kesimi, grubu töhmet altına sokmaz, onu yıkmaz, çökertmez. İşinize geleni alır, yersiz olanı gerekçeleriyle reddedersiniz. Gerekiyorsa kamuoyuna açıklamalar yaparsınız ama eleştirilere kulak tıkamak, ödem yapmış noktaları yok saymak, hatalardan ders almamak, hataları tekrarda ısrar etmek bir kesimi bitirir, çökertir.

Bir Çin atasözünde dendiği gibi her kriz bir fırsata gebedir. Ama onu değerlendirmek isteyene ve bunun için çaba gösterene!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Kiymetli m Akpinar yazilarini Takip edip okuyorum fikirlerinizden istifade ediyorum tesekkur ederim
    Benim size sorum Su yukaridaki yazinizi ihlas risalesinin 2. Dusturu zaviyesinden degerlendirip bana dusuncenizi bildirebilirmisiniz
    Diger bir sey de herkes her yer ve zaman da her istedigi seyi elestirecek mi yoksa maksat Cozum bulmaksa ilgili yerlerde muhataplarla mi gorusulmesi gerekir

  2. Saygider akpinar beyefendi,
    Makaleniz icin tesekkurler.
    Gecenlerde faik can isimli -muhtemel ilahiyatci-bir yazar elestirenlerin munafik oldugunu ve /veya oyle anlasilacak bir ifade de bulundu.anlasiliyorki,gecmis hayat tecrube veya aliskanligiyla toptanci bir red-hem de akide acisindan sakincali-tavri almis.insana sorarlar bu yetkiyi kim verdi,diye.maalesef bu da farkli bir skolastik dusunce veenginizasyon ornegi.
    Daha genis perspektiften hadiselere bakis icin vesile olacak yazilarinizin devami temennisiyle

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin