Çöküşten önceki son güzel günler!

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Türkiye 2018 senesinin temmuz-ağustos-eylül aylarında (3’üncü çeyrek) sert fren yaptı.

Millî gelir (GSYH) artışı yüzde 1,7’ye olarak ilan edildi ki mevsim etkisi hariç ekonomi yüzde 1,1 küçüldü. Bir başka ifadeyle Türkiye ekonomisi bir evvelki çeyreğe göre yüzde 1 daraldı.

İNŞAAT SEKTÖRÜ KRİZDE

İşçinin, memurun, emeklinin, çiftçinin, esnafın ve sanayicinin aylardır iliklerine kadar hissettiği kriz devletin resmî rakamlarına da aksetti. Mızrak çuvala sığmadı.

Teknik olarak kriz patikasına girildi. Yurt dışından borçla temin edilen milyarlarca doların gömüldüğü inşaat krizde ilk iflas bayrağını çeken sektör oldu. İnşaat yüzde 5,5 daraldı.

İnşaatın en hareketli olması icap eden aylarda böylesine bir düşüş krizin mahiyeti hakkında hayli ipucu veriyor.

Son çeyrek rakamları ilan edildiğinde Türkiye’nin yüzde 2’den fazla daraldığını müşahede edeceğiz. Açıklanan rakamlar maalesef senelik ve üç aylık veri itibarıyla “eksi (–)” olacak.

Sanayi üretimi, kapasite kullanım oranı, istihdam ve talep şartları dikkate alındığında masa başında bir müdahalede bulunulmazsa 2018 yılının son üç ayında ekonominin daraldığı 10 Mart 2019’da tescil edilecek. Şimdiden not edebilirsiniz…

TÜKETEREK BÜYÜMEK DEVRİ BİTTİ

Büyüme rakamları tahlil edildiğinde ümitler daha da azalıyor. Tüketim harcamaları kaleminde de para kıtlığı hemen hissedilmiş.

Her çeyrekte hane halkının nihaî tüketim harcamaları ile coşan ekonomi bu sefer kredi musluklarının kapatılması ile susuz çöle döndü.

Nihaî tüketim harcamaları sadece yüzde 1,1 arttı. Kamu harcamaları ise her zamanki gibi devam etti. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 7,5 artarken, gayrisafi sabit sermaye oluşumu yüzde 3,8 azaldı.

Bütçe açığı alıp başını giderken “kemer sıkmak” bir yana kamuda harcama kantarının topuzunu kaçırmış. Özel sektör ise yeni yatırıma teşebbüs etmemiş.

DIŞ TİCARET VE TURİZM DE OLMASA

Para bolluğunda herkes harcıyordu. Üretmeden tüketmenin faturası yavaş yavaş önümüze geliyor.

İthalatın kur artışına bağlı olarak gerilemesi sayesinde net ihracat büyümeye yüzde 2’den fazla katkı sağladı. İthalatın büyümedeki payı yüzde 3’ü geçti. Turizm, ticaret ve ulaştırma yüzde 5’e yakın katma değer artışı sağladı. Kur artışının faydalı taraflarından biri olarak kayıtlara geçti.

Sanayi, inşaat ve tarımın tükendiği bir dönemde hizmetlerin katkısı ile Türkiye ancak yüzde 1,7 büyüyebildi.

Nihayetinde hepsi bir araya getirildiğinde dolar nevinden fert başına gelir 10 bin doların altına indi. 2011 senesinde 10 bin 440 dolar olan fert başına gelir aradan geçen 7 senede artmadı, bilakis azaldı.

FERT BAŞINA GELİR 9 BİN 385 DOLAR

Fert başına gelir 10 Aralık 2018 itibarıyla 9 bin 385 dolara indi. “Dünyayı kıskandıran” büyüme oranlarına rağmen vatandaşın geliri seneden seneye azaldı. Büyüme hormonlu olunca semptomlar şaşırtıcı gelmiyor.

Hükûmet, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) formül değişiklikleri ile son 1,5 senede dünyayı kıskandıracak rakamlarla bünyeyi içten içe kemiren krizi unutturma telaşına düşmüştü.

Tek sesli medya ve Saray’ın kapı kulu oda ve dernekler koro halinde içi boş hamasete alkış tutuyordu. İşsizlik ve borçlar artarken memleketin yüzde 5-7 arasında büyüdüğü masalı anlatılıyordu.

Mütemadiyen hatırlatsak da Hoca Nasreddin’in “Kedi bu ise ciğer nerede? Yok bu ciğer ise o vakit kedi nerede?” suâli cevapsız kaldı. Al takke ver külâh devri bitti, deniz tükendi ve iflasla yüzleşme başladı.

İLK 8 SENE VE SON 8 SENE

Eski bankacılardan Uğur Gürses, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 16 senelik iktidar karnesini gayet sarih şekilde ifade ediyor: “İlk 8 senede demokratikleşme, Avrupa Birliği (AB) ve reform hikâyesi; son 8 senede kazanımları yok etme, patinaj, gerileme hikâyesi.”

Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) baş ekonomisti Zümrüt İmamoğlu eksi büyüme patikasına girildiğine dikkat çekiyor: “Beklentilerimize paralel olarak ekonomi küçülmeye başladı.”

Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez 3’ncü çeyrek itibarıyla Türkiye ekonomisinin stagflasyona (durgunluk içinde yüksek enflasyon) çok yaklaştığını vurguluyor.

Eğilmez mevcut temayül devam ederse Türkiye’yi neyin beklediğini de aktarıyor: “Önümüzdeki iki çeyrekte slumpflasyon (enflasyon içinde küçülme) olgusunu yaşayabilir.”

Geçen sene bu dönemde “Yüzde 11,1 büyüdük.” demişseniz ya son rakamda bir hata var ya da 2017 büyümesi balondu.

Şoför göstergelerdeki kırmızı ikaz lambalarını kale almadığına göre çöküşten önceki son büyümeyi teselli ikramiyesi kabul edin.

Bunlar iyi günlerimiz…


BÜYÜMEDEN KÜÇÜLMEYE DOĞRU*

2017 4. çeyrek yüzde 7,3

2018 1. çeyrek yüzde 7,2

2018 2. çeyrek yüzde 5,3

2018 3. çeyrek yüzde 1,6

(*)Yüzde.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin