Bylock tespiti: “Kural kuraldır, kanuna aykırı elde edilen delil, yasak delildir ve hiçbir şekilde kabul edilemez”

Sosyal medya hesabı twitterda “Bylock’ ile ilgili paylaşımlardan bulunan Avukat Yasemin Kartal önemli tespitlerden bulundu. Bylock’un elde ediliş şekliyle yasak delil kapsamında olan ses kaydının elde edilişiyle aynı olduğunu belirten Kartal, “İkisi de hukuka aykırı olarak elde edilmiş ve nasıl bu ses kaydı yasak delil kapsamindaysa, bylock da yasak delil kapsamında.” dedi.

Kartal, “Öncelikle şunu açıkca yazalım. CMK’da; ‘belli yöntemlerle delil etme,satın alma yoluyla delil etme, bilgisayar korsanlıgı (hackleme) yoluyla delil elde etme’ gibi yöntemlerle delil etme gibi hususlar söz konusu değil. Yani bu şekilde delil elde etme yok kanunda. Kural kuraldır, kanuna aykırı elde edilen delil, yasak delildir ve hiçbir şekilde kabul edilemez.” dedi.

Kartal’ın paylaşımlarının tamamı şöyle;

1-Bylock kullanmak, herhangi bir suçun unsuru değildir. Dolayısıyla bylock, herhangi bir terör örgütü üyeliğinin delili olarak kullanılamaz.

2-Ceza hukukunda “yasak delil” kavramı, kanuna aykırı olarak elde edilen deliller için kullanılır. Nitekim Ceza Muhakemesi Kanunun 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde; Delilin kanuna aykırı olarak elde edilmesi halinde reddolunacağı ifade edilmiştir.

3- Yani bir suçun işlendiğinin ispatı olarak gösterilen delilin, kanunda gösterilen usule uygun olarak elde edilmiş olması gerekir. Örneğin, işkenceyle alınan bir ifade delil olarak mahkemede kullanılamaz.
Veya hakim kararı olmadan yapılan bir dinleme sonucu ele geçirilen bilgiler, kanuni delil olarak değerlendirilemez.

4- Bu konuyu biraz açmak gerekirse, şuan ekranlarda bylock için “yeni nesil delil” diyenlerin daha iyi anlamaları açısından somut bir örnekle gidelim ve “yeni nesil delil” saçmalığını açıklamış olalım.

5-Bir tarihte medyada, bir avukatın, davasına bakacak Yargıtay dairesinin başkanıyla yaptığı bir görüşmenin kayıtları yayınlanmıştı. Konu Yargıtay’daki bir dosyaydı ve ikilinin konuşması da bu dosyayla ilgiliydi.

6- Bylock için kullanılan bu “yeni nesil delil” kavramını, elde ediliş şekline bakmadan ilgili ses kaydına uygularsak; yani bazı hukukçuların dediği gibi İÇERİKLERE bakarsak: Bu ses kaydının tarafları açısından, rüşvet alma ve verme suçu kapsaminda haklarında işlem yapilmasini sağlayacak yeterli şüphe vardı. Peki bu kişiler hakkında soruşturma ve kovuşturma yapıldı mı?

7- Hayır yapılmadı. İçerik ne olursa olsun böyle bir soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Niye? Çünkü söz konusu ses kayıtları Kanuna aykırı olarak elde edildiklerinden hiçbir şekilde delil vasıfları yoktu. İşte delilin kanuni olması bu derece hayati önemde.

8- Yine burada bilmemiz gereken başka bir husus, soruşturma işlemlerini savcılık ve hakimliklerin talimatları doğrultusunda adli kolluk görevlileri yerine getirecektir. Adli kolluk görevinin kimler tarafından yerine getirileceği ise yine CMK’nın 164. maddesinde belirtilmiştir.

9- Bu maddede bizim meşhur MIT sayılmamış. MİT’in görevlerini düzenleyen 2937 Sayılı Kanunun 4. maddesinde, sadece önleyici amaçlı görevleri ifade edilmiş. Adli makamların istemesi durumunda, devlet sırlarına ilişkin suçlar ile casusluk hususundaki bilgi ve belgeleri adli makamlara verme dışında, MİT’in herhangi bir adlî yükümlülüğü de yok maalesef!!!

10-Bylock meselesine tekrar dönersek; Bylock un elde ediliş şekliyle yukarıda belirttiğimiz ses kaydının elde edilişi arasında hiçbir fark yok. İkisi de hukuka aykırı olarak elde edilmiş ve nasıl bu ses kaydı yasak delil kapsamindaysa, bylock da yasak delil kapsamında.

11- Kanuni delil olamayacağı, bizzat Yargıtay’in ve yerel mahkemerin bylockla ilgili verdikleri mahkumiyet kararlarinda itiraf ediliyor. Yine MİT’in savcılık ve mahkemelere gönderdiği raporda da aynı itiraf var.

12-Öncelikle şunu açıkca yazalım. CMK’da;
-belli yöntemlerle delil etme,
-satın alma yoluyla delil etme,
-bilgisayar korsanlıgı (hackleme) yoluyla delil elde etme,
gibi yöntemlerle delil etme gibi hususlar söz konusu değil. Yani bu şekilde delil elde etme yok kanunda.

13-Yukarida belirtilen bu yöntemler MİT tarafından, Litvanya’da bulunan bylock verilerini elde etmek için kullanılmış ve 11. maddede belirtildigi gibi mahkeme kararlarinda ve raporlarda bu husus ifade edilmiş.

14- İşte bu itiraflar bylockun, Türk Ceza Muhakemesi hukukuna göre kanuni delil sayılamayacagınin da en büyük ispatı.

15- Litvanya bir AB üyesi ve AB mevzuatına uygun olarak davranma yükümlülüğü var. 95/46 sayılı direktife aykırı olarak, AB üyesi olmayan Türkiye’ye degil yüzbinlerce kişinin, tek bir kişinin bile kişisel verilerini satması, direktife aykırı olacağından mümkün değil.

16- AB Üyesi olmayan 3. ülkelere veri transferinin nasıl olacağı açık olarak direktifte belirlenmiş. Bu kurala aykırı bir durumda, konunun cezai boyutunun yanında, maddi olarak milyonlarca euro tazminat ödeme söz konusu olacaktir.

17- Kaldı ki Litvanya meclisinde de, Yargıtay’ın kararinda ve MIT’in de raporunda iddia ettiği gibi bir satın alma olayının OLMADIĞI resmi olarak Litvanya meclis tutanaklarına yansımıstır.

18- Yine Litvanya hükümetine, Türk hükümetine adli yardımlaşma kapsaminda bu şekilde bilgi verilip verilmediği de sorulmuş ve böyle bir durumun söz konusu olmadığı da ifade edilmiştir.

19- Burada kısaca adli yardımlaşma hususuna da değinelim. Adli yardımlaşma belirli kişilerin işlediği suçlarda söz konusu olur. X şahsın işlediği suç için ilgili ülkeden adli yardım talep edersin.

Yoksa “Ey Litvanya, sen şu bylocka ait serveri bana ver, onu kullananları ben terörist ilan ettim, ben bir bakayım kimler kullanmış” şeklinde adli yardım talebi olmaz.

20- Zaten MIT’in adli yardımlaşma konusunda hiçbir yetkisi de yok arkadaslar. Soruşturma aşamasına gelmemis suç isnadları adli yardımın konusunu olusturmaz, ve yetki de adalet bakanliğinda

21-Esas konuya devam edelim. Satın alma ve adli yardım söz konusu olmadığına göre, geriye bir tek ihtimal kalıyor. Verilerin Hackleme yoluyla elde edilmesi. Bu ne demektir biliyor musunuz?

22- Siber suçlar sözleşmesine taraf olan bir ülkenin, bu sözleşmenin konusu olan suçları, kendi bünyesindeki resmi bir kurumu (MIT) tarafından işlendiğini itiraf etmek demek

23- Yani kısaca MİT bu verileri hackleme yoluyla ele geçirerek, uluslararası alanda suç olarak kabul edilmiş bir eylem gerçekleştirmiştir. Yani bizzat MIT bu verileri elde etme yöntemi nedeniyle suç işlemiştir.

24-Bu nedenle ne uluslararası ne de ulusal hukuka uygun olarak elde edilmeyen bylock verilerinin, kanuni delil kapsamında saymak mümkün değildir. Diğer tartışmalar lafügüzaftır.

25- Ne Yargıtay’ın, MIT’in suç işlemek suretiyle elde ettiği bu verileri istihbari diye nitelendirip sonra da adli delil saymasının, ne bazı kişilerin “yeni nesil delil” demesinin, ne içeriklerinin ne de kullanıcı sayısının hiçbir kıymeti harbiyesı yoktur.

26-Kural kuraldır, kanuna aykırı elde edilen delil, yasak delildir ve hiçbir şekilde kabul edilemez.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin