Bir ‘İştar Gözaydın’ kolay yetişmiyor [Haber-Analiz: Kemal Ay]

Akademisyenleri tutuklayan savcı ve hâkimler hiç merak ediyor mu bilmem ama Prof. İştar Gözaydın’ın tutuklandığını öğrenince, Hoca’nın CV’sine bakmak geldi içimden. Kendisini yazılarından, kitaplarından ve konuşmalarından tanıyordum ama akademik anlamda dünyaya, insanlığa kazandırdıklarını en iyi CV’sinden öğrenebilirim diye düşündüm.

İştar Gözaydın, Üsküdar Amerikan Kız Lisesi mezunu. Halide Edip Adıvar’ın da mezunu olduğu lise, Türkiye’nin en köklü okullarından. Şimdilerde bu türlü okulların başı ‘proje’ düzenlemesiyle belada, malum. Artık o okullardan Halide Edip’ler, İştar Gözaydın’lar çıksın istenmiyor belli ki.

Hoca’nın eğitim hayatında bir sonraki durağı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi. Memleketin en eski ve köklü hukuk fakültelerinden birisi yine. Mezun olunca ABD’de hukuk sistemi üzerine, Georgetown Üniversitesi’nde bir sertifika programına katılıyor. Yüksek Lisans’ını da yine ABD’de, New York Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi’nde tamamlıyor. Tez çalışması şöyle: “AIDS Hastalarına Karşı Çalışma Alanındaki Ayrımcılık: Yüksek Mahkeme’nin Muhtemel Yaklaşımına İlişkin Bir Öngörü”.

Türkiye’de Diyanet Kurumu hakkında referans kaynağı çalışmalarıyla tanınan İştar Gözaydın’ın doktorası yine İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden. Burada doktorasını tamamladıktan kısa süre sonra sırasıyla şu üniversitelerde çalışıyor: Mimar Sinan, Boğaziçi, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Doğuş, Sabancı ve Gediz. Son çalıştığı üniversite 15 Temmuz’dan sonra kapandı malumunuz. Yıllarını bu üniversitelerde ders vererek, öğrencilerle temas ederek geçiriyor İştar Hoca.

Yayınlarını okudunuz mu?

iştarBir akademik CV’nin ‘en önemli’ kısmı aslında Yayın Listesi’dir. Bir akademisyenin makale, kitap, bildiri hâline getirdiği çalışmalar, gelecek kuşaklara kalır çünkü. Akademisyen hayattan elini eteğini çekse bile ürünleri, çeşitli akademik çalışmalarda yaşamaya devam eder.

İştar Gözaydın’ın CV’sindeki Yayın Listesi hayli kalabalık. Akademik çalışma hayatı boyunca eğildiği hemen her konuda bir ürün vermiş. Bunların çoğu uluslararası alanda. Sadece Diyanet değil, toplumda dinin yeri ve devletin dinle ilgili yaklaşımlarını irdeleyen çok sayıda çalışması var. Seküler hukuk, laiklik, siyasal İslam, Osmanlı’da hukuk, Gülen Hareketi gibi din-toplum ilişkilerini inceleyebileceği her alana eğilmiş. Hukuk alanında hem meselenin teorik ve tarihsel yönü, hem de günlük hayattaki uygulamaları hakkında söz söylemiş. Bunların yanı sıra, insan hakları ve özgürlükler konusunda çeşitli araştırmaları yayınlanmış. Uluslararası mahfillerde çeşitli bildiriler, sunumlar yapıp aynı zamanda Oxford, Cambridge, Palgrave-Macmillan gibi yayınevlerinden çıkan prestijli kitaplarda, Türkiye’ye dair önemli bölümleri de yazmış.

Birçok alanda uzmanlık

Bu yoğun çalışmaya rağmen İştar Gözaydın tek bir alanla kısıtlamamış kendini. CV’sinden görebileceğiniz yayınlar arasında çeşitli disiplinlerde ürünler var. Disiplinler arası çalışmalar, karşılaştırmalı araştırmalar dünyada artık daha yaygın zira böylece yeni yaklaşımlar geliştirmek mümkün. İştar Hoca’nın da hukuk alanıyla yetinmeyip sosyolojiye, antropolojiye, çeşitli tarih disiplinlerine yaslanan bir çalışma geçmişi var. Kısa süreli görev yaptığı bir belediye kuruluşu sayesinde şehircilik ve belediyecilik konularına bile ilgi göstermiş.

İştar Gözaydın’ın ilgilendiği alanlar siyasetten hukuka, toplumsal olaylardan kadın meselesine, tarihten sinemaya kadar çeşitlilik gösteriyor. Türkiye uzmanlık alanı olsa da, ABD hukukuna, cinsiyet meselelerine, şehir planlamasına, göçmenliğe, hesap verilebilirlik ve şeffaflığa dair araştırmaları göze çarpıyor. Diyanet’le ilgili çalışmalarının bir özeti denebilecek “Diyanet: Türkiye Cumhuriyeti’nde Dinin Tanzimi” isimli kitabı 2009’da İletişim Yayınları’ndan çıktı. Diğer çalışmalarına internetteki çeşitli veri bankalarından ulaşmak mümkün olabilir. Academia sayfasından da bazı makalelerine erişilebilir.

İnsan hakları aktivizmi

Gelgelelim, buraya kadarki çalışmalar İştar Gözaydın’ın neden tutuklandığını pek açıklamıyor. Bunun sebeplerini CV’sindeki diğer girdilerden öğrenebiliyoruz. Hoca, akademiye adım attığı günden bu yana kendini odasına kapatıp sadece önündeki konularla ilgilenmiş biri değil. Helsinki Yurttaşlar Derneği gibi insan hakları kuruluşlarında çalışmış. Kasım 1996 ile Kasım 1998 arasında, o yoğun darbe günlerinde, 2 yıl boyunca “Haklarımız” isimli bir radyo programı sunmuş Açık Radyo’da. Gazetelere konuşmuş, makale yazmış, görüş vermiş. TV’lere çıkıp insan haklarını savunmuş. 7 Eylül 2014’te Taraf’ta yayınlanan söyleşisi, “AKP İktidarından Hitler Adımları” başlığı ile yayınlanmış.

İnsan yetiştirmek

“İnsan yetiştirmek” gibi dertleri olan insanlar, İştar Gözaydın gibi bir uzmanın, bilim insanının yetişmesi için nasıl emekler gerektiğini bilir. Ona uygun ortamın, ancak on yıllarca süren bir tecrübeyle oluşabileceğini kavrar. Eğer gelecekle ilgili, insanların ‘yetişmesi’ ile ilgili kaygılarınız yoksa içinizdeki İştar Gözaydın’ları umursamazsınız. Tıpkı şimdiki iktidarın yaptığı gibi. ‘Terörist’ diye yaftalayıp İştar Gözaydın’ı, Altan’ları, Şahin Alpay’ı, Ahmet Turan Alkan’ı, Ali Bulaç’ı, Mümtaz’er Türköne’yi hapse attırabilirsiniz. (Neyse ki Necmiye Alpay ve Aslı Erdoğan dün tahliye edildiler.)

“Âlimin uykusu, cahilin ibadetinden hayırlıdır” sözünün darb-ı mesel olduğu topraklarda âlimlere reva görülen bu muamelenin, gelecek kuşaklara ‘cehalet’ten başka bir şey bırakmayacağı aşikâr. Belki de gerçekten amaçlanan da budur: Kimse kendilerinden başkasının sözünü dinlemesin ve herkes, kendilerine itiraz etmeyecek kadar ‘bilgili’ olabilsin…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin