Bir devrin sonu: İspanya

HABER-YORUM | HASAN CÜCÜK

Futbol dünyasının son 10 yılına damga vuran bir ekol son kez Rusya’da sahne aldı. İspanya’nın Euro 2008 ile başlayan 2010 Dünya Kupası ile devam eden, Euro 2012 ile zirveye çıkan yürüyüşü 2014 Dünya Kupası ile sekteye uğramış, Euro 2016’da sarılmış ve nihayet Rusya 2018’de miadını doldurmuş oldu. Dünya futboluna 10 yıl boyunca resital sunan oyuncular topluluğu son kez Rusya’da zirveye çıkmak istiyorlardı ama olmadı.

Real Madrid ve Barcelona gibi dünyanın en iyi kulüplerine sahip İspanya mevzu milli takım olunca sessizliğe bürünüyordu. Büyük turnuvaların eleme gruplarında fırtına gibi esip, turnuvalarda sıfır çekmek İspanya için sıradan bir durumdu. 1964’te Avrupa şampiyonu olduktan sonra ortalıkta gözükmeyen bir İspanya vardı. Ta ki ihtiyar kurt Luis Aragones 2004’te milli takımın başına geçene kadar. Aragones, 2006 Dünya Kupası sonrası yaşanan fiyasko sonra milli takımda ciddi revizyona gitti. İlk iş olarak İspanya futbolunun altın çocuğu Raul Gonzalez’e milli takım kapısını kapatmakla başlayan Aragones’in en büyük şansı Barcelona’nın ünlü alt yapısı La Masia’dan yetişen aynı dönemin oyuncuların varlığıydı.

Puyol, Iniesta, Xavi, Fabregas gibi La Masia’dan yetişen oyuncular takımın iskeletini oluştururken, Fernando Torres ve David Villa gibi iki hareketli forvet sayesinde İspanya 44 yıl aradan sonra Euro 2008’te zirveye çıkıyordu. Aragones’in temelini attığı milli takımı turnuva sonrası devralan Vicende Del Bosque, sistemde değişiklik yapmıyordu. Yaşlanan oyuncuların yerine yeniler gelirken, bu oyuncularında La Masia kökenli olması Del Bosque’nin en büyük şansı oluyordu.

2010 Dünya Kupası’nda La Masia kökenli oyuncular artık takımın iskeletini oluşturuyordu. Defansta Gerard Pique, Carles Puyol, orta sahada Sergio Busquets, Cesc Fabregas, Andres Inesta, Xavi Hernandez ve forvet hattında Pedro ünlü alt yapının ürünleriydi. Finalde İspanya, uzatma devrelerinde Inesta’nın ayağından bulduğu golle rakibini 1-0 yenip tarihinde ilk kez Dünya Kupası’nı kazanırken, finalde tam 7 La Masia kökenli oyuncu ter döküyordu. İspanya’nın artık herkesin ezbere bildiği bir kadrosu vardı. Kalede İker Casillas, defansta Sergio Ramos, forvet hattında Torres ve David Villa, Barcelona kökenli oyuncularla birlikte İspanya’nın itici gücü oluyordu.

Euro 2012’de İspanya tekrar finale kadar geliyordu. Son iki kupayı kaldıran kaptan Carles Puyol emekli olmuştu. Kaptanlık pazubandını artık bir başka Barcelonalı Xavi taşıyordu. Yine La Masia’dan yetişen Jordi Alba kadronun yeni ismi oluyordu. Xavi, Iniesta, Busquets, Pedro, Fabregas, Alba ve Pique milli takımın iskeleti olmaya devam ediyordu. Finalde İtalya’yı 4-0 yenen İspanyollar dünyada bir ilke imza atıp üst üste 3 büyük turnuvayı kazanan ilk ve tek ülke oluyordu.

2014 Dünya Kupası’yla birlikte İspanya’nın sendelemesi başlıyordu. Son şampiyon olarak geldiği kupaya grup maçlarında veda ediyordu. Kadroya yeni isimler ilave edilmişti ama iskeleti hala 2008-12 arasında 3 kupa sevinci yaşayan oyuncular oluşturuyordu. Euro 2016’ya Xavi Hernandez, Xavi Alonso, Fernando Torres, David Villa gibi oyunculardan yoksun gelen bir İspanya vardı. Gruptan Hırvatların ardından ikinci olarak çıkması bile İspanya’nın iyi sinyal vermediğinin göstergesiydi. Nitekim ikinci turda 4 yıl önce finalde 4-0 yenildikleri İtalya’ya 2-0 yenilip Euro 2016’ya veda ettiler. Euro 2016 fiyaskosu 8 yıllık Del Bosque döneminde sonu oluyordu.

Rusya 2018’e Julen Lopetegui yönetiminde hazırlanan İspanya, İtalya’yı geride bırakıp eleme gruplarında lider oluyordu. Kadroya yeni katılan yıldızlar olduğu gibi son 10 yıldır ter döken isimler de vardı. Gerard Pique, Sergi Ramos, Andres Inesta, Sergio Busquets ve Jordi Alba gibi oyuncuların yanına Isco, Koke, Asensio, Saul Niguez gibi isimler katılmıştı. Takımın yaş ortalaması 28,6’ydı. Takımda 25 yaşın altında sadece 3 oyuncu bulunması İspanya’nın durumu hakkında bilgi veriyordu. Kupanın başlamasına 2 gün kala Real Madrid’le anlaştığını açıklayan teknik patron Lopetegui’nin gönderilip, yerine Fernando Hierro’nun getirilmesi can sıkan bir başka gelişme oluyordu. İspanya gruplarda Portekiz’i bırakıp lider oldu. Portekiz maçı dışında oynadığı futbol tatmin etmedi. İkinci turda defans yapan Rusya engelini aşamadı. Penaltılarda rakibine boyun eğip, kupa defterini kapattı.

Büyük ümit bağlanan başta kaleci David de Gea olmak üzere bir çok oyuncu sınıfta kaldı. Altın dönemin forvetleri David Villa ve Fernando Torres’in yerini ne Diego Costa ne de Rodrigo doldurabildi. Yaşlanan Iniesta eski günlerini arattı. Sonuç olarak ikinci turda evine dönen bir İspanya vardı. Altın dönemin son temsilcileri Inesta son kez sahne aldı. Bu isime Sergi Ramos (32), Jordi Alba (29), Gerard Pique (31), David Silva (32), Sergio Busquets (29) ve Diego Costa’yı (29) ilave ettiğimizde İspanya’nın altın dönem kuşağı sona ermiş oluyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin