Bıçak sırtı

YORUM | Doç. Dr. MAHMUT AKPINAR

Ülkenin bu hale gelmesinde Erdoğan’ın hukuku, anayasayı, adaleti tahrip etmesi kadar muhalefetin suskunluğunun, aydınların çifte standardının payı var. Herkes hukuku, özgürlüğü sadece kendi mahallesi için istemesi, başkası söz konusu olunca üç maymunu oynaması Erdoğan’ın en büyük gücü oldu.

Maalesef insanlar dayak yiyenler kendilerine yakın değilse susmayı tercih etti. Eğer zulme maruz kalan, hak kaybına uğrayan düşüncesine katılmadığı, sevmediği birileri ise zulümden, adaletsizlikten haz alanlar oldu.

Erdoğan bugünlere adım adım geldi. Her defasında suskunluktan, sessizlikten cesaret alarak daha pervasız adımlar attı. Artık Erdoğan için herhangi bir ilke, sınır, kural kalmadı. Konumunu kaybetmekten, hapse atılmaktan, yakınlarının başına bir şey gelmesinden korkan hukuk adamları, kamu görevlileri anayasaya, yasalara, adalet ve vicdana göre karar vermek yerine korkularına teslim oldular. Erdoğan’dan gelecek talimatı dinlemeye başladılar. Suskunluk sarmalı bir süre sonra bütün toplumu sardı, her noktayı kuşattı. Yüksek yargıçtan polis memuruna kadar herkes korkuyla hareket eder ve Erdoğan’dan göreceği zararı hesap eder oldu. Yaşlı teyzeler bile “Erdoğan duyar, başıma iş gelir” diye konuşmaktan korkar oldu.

Erdoğan’ın ülkeyi bu hale getirmesinde en başta diktatörleşmeye engel olması gereken siyasi yandaşlarının, Gül’ün, Arınç’ın, Davutoğlu’nun, Babacan’ın payı var. Bunlar Erdoğan’ı önce partide, sonra ülkede tek adam haline getirdiler. Hızını alamayan Erdoğan devletin bütün noktalarına hükmetmeye, toplumun bütün kesimlerine baskı kurmaya başladı.

Sonra dönemin AYM başkanı Haşim Kılıç’ın ve mevcut AYM başkanı Zühtü Arslan’ın ve diğer yüksek yargı üyelerinin payı var. Eğer açıkça anayasaya aykırı düzenlemeleri yok saymasalardı, ilk görevden alınan ve hapse atılan hakimlerin, hırsızı yakalayan polislerin hakkını savunabilselerdi, Erdoğan 15 Temmuz mizansenini ve ondan sonra gelen diktatörleşme sürecini başlatamazdı.

En büyük veballerden birisi de başta CHP olmak üzere siyasi muhalefetin. Sorgulamaksızın, Erdoğan’ın ürettiği söylemlerin arkasına takılarak ve Yeni Kapı’da Erdoğan’ın arkasına dizilerek bütün gücü Tek adama verdiler. Sonrasında yapacağı her zulmün gerekçesini Erdoğana teslim ettiler. Yetmedi Erdoğan’ın ürettiği söylemleri papağan gibi tekrar ettiler. Bütün diktatölerin yaptığı gibi  Erdoğan da bir “hain” torbası dikti ve hoşlanmadığı, yok etmek istediği herkesi/herkesimi o torbaya attı. Doğum yapan anaları, bebeleri, 80’lik ihtiyarları hapislere doldurdu ve bunlar olurken Ö.F Gergerlioğlu ve S. Tanrıkulu hariç kimse bu zulümlere ses vermedi.

Muhalefet partileri, muhalif aydınlar 15 Temmuz’la ilgili Erdoğan’ın tezlerine destek verdiklerinde, yaptığı kitlesel kıyıma sessiz kaldıklarında kaybettiler. Toplumu, oluşan korku atmosferine teslim ettiler. Ama zulüm onların “oh olsun” dediklerine münhasır kalmadı; kendilerine de ulaştı. Cumhuriyet Gazetesine bile “F.TÖ” diye müdahale ettiler. Ömrü cemaatle mücadele etmekle geçmiş solcu yazarları dahi aynı torbaya koyup susturdu, hapislere attılar.

Nihayet Erdoğan, ürettiği bu maymuncuğu İstanbul seçimlerinin iptalinde de kullandı. Aynı sandıkta kullanılan lehine çıkan oyları kabul ederken sadece Büyük şehir için kullanılanları iptal ettiler. Seçimin iptal sebebi “Bank Asya’ya para yatırmış bazı sandık görevlilerinin olması” imiş! Yasal izinle faaliyet gösteren bir bankaya para yatıran binlerce insan hapse atılırken susarsanız aynı sopa sizin başınıza da iner!

Bugün geriye değil ileriye bakma zamanı. Bence İstanbul seçiminin iptal edilmesi Erdoğan’ın çöküş ve çözülüş sürecini hızlandıracak bir gelişme. Sadece yasalara ve hukuka değil, ortalama akla, vicdana da aykırı şekilde ve göstere göstere yapıyor artık Erdoğan işlerini. Bu aynı zamanda sıkışmışlığını gösteriyor. Eğer ekonomi düzgün, milletin karnı tok olsaydı bunlar problem olmazdı. Ama üretim bitti, ekonomi dip yaptı ve bundan sonra her gelen gün bir öncekinden beter olacak. Canına ve cebine dokunduğu için millet homurdanmaya, haksızlıkları görmeye, Erdoğan aleyhine söylenmeye başladı.

Enseyi karartmaya gerek yok! Konjontör, kamuoyundaki algı ve şartlar Erdoğan’ı hukuksuzluklarıyla ve zulmüyle birlikte başarısızlığa uğratmaya her zamankinden daha müsait.

Erdoğan’a suskunlukla, onun argümanlarını tekrar ederek tek adam olma yolunu açan CHP ve diğer siyasi partiler, gazeteciler, aydınlar için veballerinden temizlenme imkanı doğdu. Bıçak sırtı bir durum var. Eylemsizlik diktatörleşmenin kurumsallaşmasına sebep olabilir; ama demokrasinin, hukukun tekrar işlemesinin yolu da aralayabilir. Otoriterleşme sürecini geri çevirmeye oldukça müsait bir ortam var. Bunun için AKP içindekiler dahil, bütün demokrasi, hukuk tararftarlarının farklılıkarı, ihtilafları bir kenara bırakıp birleşmesine, güç birliği yapmasına ihtiyaç var. Eğer sandığa sonuna kadar ve cansiperane sahip çıkarlarsa, UA gözlemcilerin gözetiminde şeffaf bir seçim için tüm imkanları zorlarlarsa AKP İstanbul’u tekrar kaybeder. Bu sonuç Erdoğan’ın siyasi hayatının ve tam kurumsallaşamamış Tek adam rejiminin çöküşü olur.

Eğer bu mücadeleyi verecek yürek ve mücadele azminiz yoksa, parlamentoda milleti temsil iddiasından vageçin! TBMM’de biblo gibi duracak, yasal yetkileri kullanamayacaksanız bari onurunuzu kurtarmak için sineyi millete dönün! Millet de ülkede demokrasi, hukuk, çok partili sistem var zannetmesin. Rejimin adı tam olarak konsun!

Umutsuz değilim. Aksine keşke Erdoğan İstanbul seçimlerini iptal etse diye bekliyordum. İstanbul’da seçimin iptali bir kriz ama aynı zamanda bir fırsat. Ne var ki bunun demokrasi lehine fırsata dönüşmesi çabaya bağlı. Herbirlikte insiyatif alınırsa demokrasi kurtulabilir. Yoksa veliaht olarak Bilal veya Damat Berat’a hazır olun!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. 15 temmuz mizansen değildi. Aynen Maduroya yapılan gibi gerçek bir darbe idi. Rusya darbeye karşı Erdoğanı uyardı ve destekledi. Aynen Maduroyu ülkesinden kaçmaktan vazgeçirmesi gibi. 15 temmuz sonrasında yaşanan mağduriyetler mizansen iddiasını doğru çıkarmaz. Mağduriyetlerin temel sebebi, Rabbimizin ahir zaman cemaatini paklayarak cennetine ehil hale getirmesi yolunda, asrın mağdurlarını sınamasıve ve taklitçilerden ayrıştırma dileğidir.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin