Bakmayın kraliçe olduğuna görevi sembolik! [Haber-İnceleme: Hasan Cücük]

Türkiye adını tam koyamadığı sistem değişikliği için 16 Nisan’da referanduma gidiyor. Cumhurbaşkanına geniş yetkiler veren, yasama, yürütme ve yargıyı adeta tek kişiye bağlayan sistemle ilgili kafalarda soru işaretleri bulunuyor. ‘Evet’ kanadının güçlü sesi Cumhurbaşkanı Erdoğan, SETA’nın düzenlediği Cumhurbaşkanlığı Sistemi sempozyumunda, “Avrupa ülkelerine baktığımızda pek çoğunda kral ve kraliçelerin olduğunu görüyoruz. ‘Efendim bunlar sembolik orada parlamentolar var’ denecektir, devlet yönetim sisteminde birileri varsa bu asla sembolik kalmaz. Bir ülkede kral ve kraliçe varsa, kral ve kraliçedir. Bu taç sahipleri ülke yönetiminde hak ve söz sahibidir” dedi.

Erdoğan, kral veya kraliçelerin görevinin sembolik olmadığı konusunda, pek çok başka mevzuda olduğu gibi -en iyi ihtimalle- yanılıyor. Peki, gerçekte durum nedir? Yıllardır kraliçenin ‘devletin başı’ olduğu bir ülkede yaşayan biri olarak gözlemlerimi ve gerçeği aktarmak isterim.

ANAYASA’DA YETKİ VAR AMA PRATİKTE YOK

Avrupa’da demokrasinin beşiği kabul edilen İngiltere, Hollanda, Norveç, Belçika, Danimarka, İsveç, İspanya ve Lüksemburg monarşi ile yönetiliyor. Dünyanın en eski krallığının tahtına oturan ilk kadın olan Danimarka Kraliçesi Margrethe II, 14 Ocak 1972’ten beri devletin başı olarak görev yapıyor. 1849’da kabul edilen ve en son 1953’te bazı maddelerinde değişiklik yapılan Danimarka anayasasında görev tanımı net bir şekilde yapılmış. Anayasanın 3. maddesi kuvvetler ayrılığını tanımlar: “Yasama kuvveti müşterek olarak Kral ve Millet Meclisine aittir. Yürütme kuvveti Kral’a aittir. Yargı kuvveti mahkemelere aittir.”

Kraliçe, başbakanı ve bakanlar atar, bakanlar arasında görev dağılımını yapar.

Peki, pratikte kraliçe bu yetkilerini nasıl kullanıyor? Öncelikle Danimarka’da Meclis’in üstünde hiçbir güç bulunmuyor. Yargı hariç. Bakanları belirlemede tek söz sahibi başbakan. Genel seçimlerden sonra yüzde 2 seçim barajını geçip, mecliste temsil edilme hakkını elde eden tüm partilerin başkanlarını kraliçe ayrı ayrı kabul edip, kurulacak hükümet hakkında görüşlerini alıyor. Bu durum tabi ki tek başına bir partinin salt çoğunluğu sağlayamadığı durumlar için geçerlidir ve Danimarka 100 yılı aşkındır kısa bazı dönemler hariç koalisyon veya azınlık hükümeti tarafından yönetilmiş.

SİYASETTE HİÇBİR ETKİSİ YOK

Kraliçe her seçimden sonra, hükümeti kurma görevini parti başkanlarının çoğunluğunun destek vereceği isim olarak işaret ettiği lidere verir. Başbakanın seçtiği bakanları kraliçe veto edemez. Bakanları azledemez. Bakanları görevden almayı başbakan yapar veya bakanları gensoru ile Meclis düşürür. Kraliçe sadece bir çeşit ‘onay makamı’dır.

Kanunlar, kraliçenin onayı olmadan yürürlüğe girmez ama kraliçenin kanunları veto hakkı da bulunmuyor. Meclis’ten geçen yasalar ilgili bakanların da katılımıyla kraliçeye arz edilir. Sembolik bir tören olmasına rağmen, hiçbir parti veya hükümet bu ritüellerin değişmesini istemiyor. Kraliçe arz edilen kanunları imzalayıp, yürürlüğe girmesini sağlıyor sadece.

MUTLAK TARAFSIZ, SEÇME SEÇİLME HAKKI BİLE YOK

Öte yandan kraliçe, mutlak tarafsızdır. Öyle ki, tarafsızlığa halel gelmemesi için kraliyet mensuplarının seçme ve seçilme hakkı bulunmaz. Her birey siyasi görüşünü ifade etme hakkına sahiptir ama kraliyetin böyle bir hakkı ve lüksü yoktur. Kraliçe, halka senede sadece bir kez hitap eder. Bu da, Noel akşamıdır. Genelde sosyal konuları seçer, aile, komşuluk, yardımseverlik gibi konularda halkına tavsiyelerde bulunur. Siyasi konularda yorum yapmadığı için, kraliçe ve kraliyet ailesi siyasi polemik konusu olmaz.

Kraliçe siyasileri eleştirmez ancak zaman zaman siyasiler kraliyeti eleştirir. Bazı partiler zaman zaman monarşi düzenine son verilmesini ister ancak bu görüş gerek Meclis’te gerekse de halk arasında şu ana kadar hiç kabul görmedi. Danimarka halkının yüzde 82’si monarşinin devam etmesi yönünde görüş bildiriyor.

Kraliçe ve kraliyet mensuplarının bütçesine de meclis karar verir. Kraliçe ve kraliyet mensuplarının maaşları vergiden muaftır, kraliyetin diğer giderleri vergiye tabidir. Yıllık ödeneğin yetmemesi durumunda ek bütçe talep edemez.

MEDYADA KRALİYET AİLESİ HAKKINDA YAZILIP ÇİZİLENLER

Siyasiler kraliçeyi fazla eleştirmez ancak bu teamül, basın için geçerli değil. Kraliçe veya kraliyet mensuplarını özellikle magazin dergileri sık sık konu edinir. Basının bu özelliğini bildiklerinden kraliyet mensupları basına malzeme olmaktan ısrarla kaçınır. Karikatüristler bazen kraliyet ailesiyle ilgili ‘bel altı’ mevzuları bile kullanır. Türkiye’de yayınlansa, çizeri gözünü hapiste açar, yayınlayan medya organı ise kapatılmaktan kurtulamaz. Kraliyet mensupları ise, seviye ne kadar düzeysiz olursa olsun, yorum yapmaz.

Kraliçe, ülkenin başıdır ama yurtdışına geziye gitmesi için Meclis’in onayı şarttır. Kraliçe, bir kez ağırladığı devlet başkanını ikinci kez ağırlayamaz. 1972 yılında tahta oturan Kraliçe Margrethe II, 2014’te zamanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü ağırlamıştı. Kraliçe tahta olduğu müddetçe Türkiye cumhurbaşkanını ikinci kez ağırlaması söz konusu değil.

BİR ÇEŞİT NOTER MAKAMI

Kısaca Danimarka’da kraliçe veya kral olmak ‘noterlikten’ öteye geçmiyor. Günlük kabullerin az olduğu, muhtar buluşmalarının olmadığı Danimarka’da, kraliçe ve kraliyet mensupları daha çok sosyal konularda çalışmalar yapıyor. Adı kraliçe ama gerçekten görevleri sembolik ve yönetimde hak ve söz sahibi değiller. Erdoğan, Avrupa’daki kralların yetkisi verilse eminim çok kısa sürede “Bu makam gerçekten sembolikmiş” diyecek. Tabi yemin ettiği anayasaya ve demokratik teamüllere sadık kalmaya dayanabilirse.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin